GENEL - 04 Mart 2021 Perşembe 14:32

Kastamonu’nun Evrenye bıçağı coğrafi işaretle tescillendi

A
A
A
Kastamonu’nun Evrenye bıçağı coğrafi işaretle tescillendi

Kastamonu’nun İnebolu ilçesine özgü sapı keçi boynuzundan, kını ise kızılağaçtan yapılan ve geleneksel usullerle tamamen el işçiliği ile üretilen Evrenye bıçağı, Coğrafi İşaretli ürün olarak tescillendi.

Kastamonu’nun İnebolu ilçesine özgü sapı keçi boynuzundan, kını ise kızılağaçtan yapılan ve geleneksel usullerle tamamen el işçiliği ile üretilen Evrenye bıçağı, Coğrafi İşaretli ürün olarak tescillendi. Bu tescil ile birlikte Kastamonu’nun coğrafi işaretli ürün sayısı 19’a yükseldi.


Kastamonu’nun İnebolu ilçesine bağlı Evrenye köyünde üretilen Evrenye bıçağı, İnebolu Ticaret ve Sanayi Odasının girişimiyle coğrafi işaret alarak tescillendi. Tescil ile ilgili Kastamonu Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Evrenye bıçağına, İnebolu Ticaret ve Sanayi Odasının başvurusuyla Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaret verildiği belirtildi.


Evrenye bıçağı hakkında bilgi verilen açıklamada, “Evrenye bıçağı sapı genelde keçi boynuzundan, kını ise kızılağaçtan yapılan ve tüm parçaları tamamıyla el işçiliği olan çelik bıçaktır. Evrenye bıçağı, ismini gemicilik faaliyetleri sayesinde ekonomik olarak daha gelişmiş olduğu ve bıçaklar burada satıldığı için Evrenye köyünden almıştır” ifadesine yer verildi.



“Evrenye bıçağı, 15 yüzyıldan günümüze kadar gelmiştir”


Evrenye bıçağının 15 yüzyıldan itibaren günümüze kadar geleneksel yöntemlerle üretilerek geldiğini söyleyen İnebolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şakir İşeri, “Evrenye bıçağı, 15. yüzyılda Evrenye’nin Dibek köyü Bıçakçılar Mahallesinde üretilen ve tarihi geçmişi olan yöresel ürünlerimizden bir tanesidir. Yapılan araştırmalarda bir dönem Osmanlı ordusunun kullandığı silahlarında tedarikçisi olan Bıçakçılar Mahallesi, askerlerin süngüleri ve bıçakları Evrenye’nin Dibek köyünde yapılıyordu. Evrenye bıçağı, o dönemde insanların ihtiyaçlarını gidermek için herkesin elinde ya da belinde çakı veya bıçak gibi kesici aletler bulunuyordu. Bu bölgede çok değerli ustalar bulunuyordu. Bu ustalarda bıçak üretimi yapıyordu ama zamanla ne yazık ki fabrikasyon üretime yenik düştü. Şu anda bölgemizde el işçiliği ile halen üretiliyor. İnsanlar neden Evrenye bıçağı alsın, her şeyden önce bilindiği üzere gurbette yüksek nüfusta bir hemşehrimiz bulunuyor. Buradan giderken hediyelik eşya almak istediklerinde zorlanıyorlar, çünkü hep aynı hediyeler geliyor diye şikayetler oluyor. Buradan giderken eşlerine, dostlarına en azından ‘bu da bizlerden hatıra’ diyerek Evrenye bıçağından getirilebilir” dedi.



“Evrenye bıçağı, çeliğin su ve ateş ile dövülerek el işçiliğiyle üretiliyor”


Evrenye bıçağının el işçiliği ile üretildiğine dikkat çeken İşeri, “Evrenye bıçağının özelliği, çelik, su ve ateşle dövülerek en önemli el işçiliği yapılıyor. Bu yüzden bizlerde insanlarımıza Evrenye bıçağını tavsiye ediyoruz. Bu bıçağı en azından hatıra olarak almaları, eşlerine, dostlarına hediye etmelerini rica ediyoruz. Çünkü bu bizim yöremizin, kültürümüzün, hazinemizin bir hatırasıdır” diye konuştu.



“Evrenye bıçağı, doğal üretildiği için paslanma veya deformasyona uğramıyor”


Evrenye bıçağını tüm Türkiye’deki lokantalara ve kasaplara kullanmalarını tavsiye ettiklerini söyleyen İşeri, “Evrenye bıçağı, doğal bir ortamda yapıldığı için paslanma veya korozyona uğrama gibi deformasyon gibi çok fazla olmuyor. Biz, burada kasapların, lokantaların, gerekirse de evlerimizde bu bıçağı kullanmalıyız. Bu tarihimizi bizlerin kaybetmemesi gerekiyor. Hem de kültürümüze sahip çıkma adına bu bir adımdır. Tüm Türkiye’deki lokantalara, kasaplara, Evrenye bıçağını tavsiye ediyoruz. İnşallah bizler bunda da başarılı oluruz” şeklinde konuştu.



“Evrenye bıçağı, Türk Patent Enstitüsünden coğrafi işaret almış bulunmaktadır”


Evrenye bıçağının Türk Patent Enstitüsünden coğrafi işaret aldığını açıklayan İşeri, şöyle konuştu: “İnebolu’muzun bir sürü geleneksel ürünleri bulunuyor. Bir süredir uğraştığımız ürünlerden bir tanesi de Evrenye bıçağıydı. Başka yerlerde üretilipte Evrenye bıçağı diye satılan bıçaklar olduğunu da duyduk. Sonuçta kendi kültürümüze sahip çıkmamız lazım. O yüzden bizler, İnebolu Ticaret ve Sanayi Odası olarak Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurduk. Bu patentin alınmasında sağ olsun odamızın personellerinin gayretleri çoktur. 2 Kasım 2020 tarihi itibariyle de bu başvurumuz onaylandı, askıya çıktı. İtiraz süresi de tamamlandıktan sonra kimse itiraz etmeyince Evrenye bıçağı, bugün itibariyle Türk Patent Enstitüsünden coğrafi işaret almış bulunmaktadır. Buradaki mutluluğumuz şu, İnebolu Ticaret ve Sanayi Odasının çalışmalarıyla ilçemize ve ilimize coğrafi işaretli bir ürün kazandırdık. Bundan dolayı çok mutluyum. İnebolu başta olmak üzere inşallah civar ilçelerimizde de bu tarz ürünlerimiz çok fazla var. Bunları da zamanla inşallah tescilleriz. Elimizdeki hazineleri kaybetmememiz lazım, gelecek nesillere aktarmamız lazım”


İşeri, şöyle devam etti: “Evrenye bıçağını bundan sonraki süreçte tüm Türkiye’deki kullanıcıların satın almasını istiyoruz, kullanmalarını istiyoruz. Eş ve dostlarına tavsiye etmelerini bekliyoruz. Kastamonu ve ilçeleri, kültür hazinesini içerisinde barındıran fakat zamanla bunlar unutulan değerlerimiz ne yazık ki. Sonuçta bunların hepsi kültürel birer varlık, birer hazine. Gelecek kuşaklara da aktarılacak birer kültürdür”



Kastamonu’nun coğrafi işaretli ürün sayısı 19’a yükseldi


Evrenye bıçağının tescil edilmesiyle birlikte Kastamonu’nun coğrafi işaretli ürün sayısı da 19’a yükseldi. Bu kapsamda Kastamonu, en fazla coğrafi ürüne sahip iller sıralamasında da 4’üncü sırada yer aldı. Ayrıca Kastamonu, 17 ürünün tescil edilmesiyle ilgili başvurusunun da Türk Patent ve Marka Kurumunda incele aşamasında bulunuyor.


Kastamonu’da coğrafi işaretli ürünler arasında Azdavay yöresel giysileri, Cide ceviz helvası, Daday etli ekmeği, Devrekani cırık tatlısı, Devrekani hindi banduması, Kastamonu çekme helvası, Kastamonu örme fanilası, Kastamonu simidi, Kastamonu siyez buğdayı, Kastamonu siyez bulguru, Kastamonu taş baskı dokuması, Kastamonu tiridi, Pınarbaşı kara çorba, Taşköprü kuyu kebabı, Taşköprü sarımsağı, Tosya bıçkısı, Tosya kıstısı, Tosya pirinci ile Evrenye Bıçağı yer alıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.