GENEL - 11 Ocak 2019 Cuma 11:28

(Özel) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kenevir üreteceğiz’ açıklaması Kastamonu’da sevinçle karşılandı

A
A
A
(Özel) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kenevir üreteceğiz’ açıklaması Kastamonu’da sevinçle karşılandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve yeniden kenevir üreteceğiz’ şeklindeki açıklaması Kastamonu’da sevinçle karşılandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve yeniden kenevir üreteceğiz’ şeklindeki açıklaması Kastamonu’da sevinçle karşılandı. Kastamonulu çiftçiler, 1940’lı yıllardan itibaren 2002 yılına kadar tek ekonomik geliri olarak kenevir üretimi yapıyordu. Fabrikaların kapanması ve kenevir üretiminin yasaklanmasıyla birlikte Kastamonu’da hem göç yaşandı hem de çiftçiler alternatif ürünler ekmeye başladı.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bize dost görünen düşmanlar, ülkemden kenevir üretimini aldı. Şimdi keneviri dışarıdan ithal ediyoruz. Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve yeniden kenevir üreteceğiz” ifadeleri en çok Kastamonu’da sevinçle karşılandı. 1940’lı yıllardan itibaren kenevir üretimi yapan Kastamonulu çiftçiler, kenevir üretiminin yasaklanması ve fabrikaların kapanmasıyla birlikte 2002 yılından itibaren kenevir üretmeyi bıraktı. Kenevir yerine sarımsak veya şeker pancarı ekimi yapan çiftçiler, istedikleri ekonomik geliri de elde edemeyince iş bulma ümidiyle topraklarını terk ederek Kastamonu’dan İstanbul’a göç etti.


Bu gelişmeler ışığında Kastamonulu çiftçiler, kenevir üretimi için iyi bir fiyatlandırma yapılması durumunda tekrar üretmeye başlayabileceklerini söylediler.


“Ürettiğimiz kendiri satamayınca kendir ekimini bizde bırakmak zorunda kaldık”


1940’lı yıllardan itibaren özellikle Taşköprü bölgesinin kendir üreticisi olduğunu belirten kenevir üreticisi ve özelleştirilmeden önce SEKA Kağıt Fabrikasında çalışan Taşköprü Gizlice Mahallesi Muhtarı Cengiz Durgut, “Taşköprü’de Gökırmak Havzasının hemen hemen tamamında kendir ekilirdi. Sümerbank’ın yanında daha sonra Taşköprü’ye 1984 yılında SEKA Kağıt Fabrikası açıldı. Bir tarafta kendirden iplik üretimi yaparken diğer tarafta sigara kağıdı üretimi yaptı. Taşköprü’de o zamanları komple kendir ekilirdi. İlçemizin ekonomik girdisi kendirdi. Bir süre sonra sarımsak ve pancar çıktı. Sümerbank Fabrikası kapatıldıktan sonra SEKA Kağıt Fabrikası da özelleşince fiyatlar yeterli olmadığı için Taşköprü çiftçisi kendir üretimini terk etti. Yani yaklaşık 2002 yılından itibaren Taşköprü’de kendir ekimi yapılmıyor. Ama güzel bir fiyat verilirse yeniden kendir ekilir. Çünkü kendir ekimi için Taşköprü’de Gökırmak Havzası en uygun bölgedir” dedi.


Tarım İlçe Müdürlüğünden aldıkları izinle kendir üretimi yaptıklarını anlatan Durgut, “Bizler, kendirden esrar, eroin gibi uyuşturucu madde üretimi yapılmaya başlandıktan sonra Tarım İlçe Müdürlüğüne giderek ‘ben, kendir ekeceğim’ diyorduk ve tarlanın tapusuyla birlikte kayıt yaptırıp kendir ekebiliyorduk. Ama Taşköprü’de kendir ekimi fiyatların yetersiz olmasından dolayı bırakıldı. Ürettiğimiz kendiri satamadık, fabrikanın biri kapandı, diğeri de özelleşince kendirde elimizde kaldı. Bunun üzerine 1,5 liradan sattığımız kendiri 450 kuruşa almaya başladılar. Bu yüzdende çiftçiler kendir üretimini bıraktı” diye konuştu.


“Kendir dikimini bırakınca tarlalarımızda sarımsak yetişmez oldu”


Kendir ekimini bıraktıktan sonra tarlalarında sarımsağında yetişmemeye başladığını ifade eden Durgut, “Bizler, kendir dikimi yaptığımız yıllarda Gökırmak Havzasında bir yıl sarımsak ekerken diğer yılda kendir ekiyorduk. Kendir ekimini bıraktıktan sonra şuanda Gökırmak Havzasında sarımsak yetiştiremiyoruz. Bizler, 450 kuruşa kendiri kendimiz mal edemiyorduk. Ekonomik kaygılardan dolayı kendir üretimini bıraktık. Hem satamadık hem de fiyat yetersizliğinden dolayı kendir üretimini çiftçilerimiz bıraktı” şeklinde konuştu.


“Fabrikalar özelleşince ürettiğimiz kendiri satamadık, bu yüzdende dikimini bıraktık”


Kenevir üretimi yapan ve özelleştirilmeden önce SEKA Kağıt Fabrikasında çalışan Taşköprü Gizlice Mahallesi Muhtarı Cengiz Durgut, 20 dönüm alanda kenevir diktiklerini belirterek, kenevirden elde ettikleri gelirle büyüdüklerini kaydetti.


1984 yılında çalışmaya başlayan SEKA Kağıt Fabrikasında 2003 yılında özelleştirilene kadar çalıştığını ifade eden Durgut, “Fabrikada 450 tane işçi ve 100 tanede memur vardı. Bunlar değişik yerlere dağıtıldı. Şuanda fabrikada sadece yurt dışından gelen selüloz ile kağıt üretimi yapıyorlar ama kendir üretimi yok. Bizim çocukluğumuzda Taşköprü’nün her yerinde kendir vardı. Ben kendimde yıllarca kendir ektim” dedi.


Geçtiğimiz yıl Kastamonu’da Ticaret Borsası tarafından düzenlenen bir sempozyuma katıldığını anlatan Durgut, “Kendire alternatif ürünlerde mevcutmuş. Heybe gibi, kilim gibi, urgan gibi ürünler yapılabiliniyor. Ayrıca yakıt olarak üretimini araştırıyorlardı. Hatta özel bir firma ilçemizde kendir ekimi yaptırıyor. Bundan da şuanda hediyelik eşya üretiyor” ifadelerini kullandı.


“Başkan Erdoğan’ın kendir ile ilgili açıklamalarını memnuniyetle karşılıyoruz”


Başkan Erdoğan’ın açıklamaları televizyondan kendisinin de izlediğini belirten Durgut, şöyle konuştu: “Poşet olayından sonra sanırım fileye dönüş düşünülüyor. Bunu da kendirden üretmek istiyorlar. Güzel bir fiyatlandırma yapılırsa zaten bizler, ne ekeceğimizi düşünüyoruz. Neden kendir ekimi yapmayalım. Ama benim kendir ekebilmem için soyulmuş elyaf kendirin kilosunun en az 25-30 TL olması gerekiyor. Bunun dışında ekonomik olarak kurtarmaz. Böyle olmazsa çiftçide bunu ekmeyebilir diye düşünüyorum. Çünkü yıllarca biz, bunu ektik, bunu da bir çiftçi olarak söylüyorum. Çiftçi şuanda arayışta. Ne ekeceğimizi bilmiyoruz”


“Kendir ekiminin bitmesi ilçemizde göçe neden oldu”


Kendir parası ile büyüdüğünü ve çocukluğunun da kendir ile geçtiğini söyleyen Durgut, şunları kaydetti: “Kendir fabrikaları kapandıktan ve kendir ekimi de bittikten sonra Taşköprü’de büyük bir göç başladı. Özellikle büyükşehirlere göç edildi. Şuanda bırakın dağ köylerimizi, ova köylerimizden bile büyükşehirlere göç var. Kendir ekiminin bitmesi ilçemizde büyük bir kayıp oldu. Biz, bir demet kendir ile bir haftalık traktörümüzün mazotunu ve evimizin tüm erzakını alabiliyorduk. Ama kendir üretimi bittikten sonra sarımsağı bağlı kaldık. Sarımsak, bazen para etti bazen para etmedi. Şimdi alternatif ürün olarak pancar ekimi yapılıyor. O da Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi gündemde olduğu için yeteri kadar ekilmiyor. Bu yüzden çiftçi, köyünü terk etmek zorunda kaldı. Bazı köylerimizde hiç yaşayan yok, tamamen kapalı. Kendir, zamanında Taşköprü’nün her yerinde ekilirdi. Ama şuanda kendir ekimi ilçemizde yok”


“Kış ayında bile istirahat etmeden kendir soyardık”


1 dönüm ekilen kendirden 15-20 bağ arasında bir ürünün ortaya çıktığını ifade edene Durgut, “1 dönüm kendirden 15-20 bağ ortaya çıkar. 1 bağdanda 12-18 kilo arasında soyulmuş elyaf çıkar. Bir dönümden 15 bağ olunca ortalama 15 kilo dediğimiz zaman 225 kilo soyulmuş elyaf elde ediliyor. Yani benim bir dönüm ekilmiş alandan benim alacağım kendir, yaklaşık 225-250 kilo arasındadır” diye konuştu.


Kendir ürettiği dönemde yıllık ortalama 150-200 bağ kendir bağladığını anlatan Durgut, şunları söyledi: “Kişinin evdeki nüfusuna ve arazisine göre bu artabilir. 10 dönüm ekende olur, 50 dönüm ekende olurdu. Kenevir ekimi zor olduğu için fazlada eken olmazdı. Çünkü o zaman makineleşme de yoktu. Kendir çekimi çok zordu, kucaklarımıza çuval bağlayıp öyle ekerdik. Tek tek kurutulup çırpınırdı. El bağı yapılırdı. Kendi gölü dediğimiz suda ıslanıp birkaç gece gölde ıslanırdı. Günde bir kadın, bir bağı ancak soyabilirdi. Kendir, kış aylarında kadınlarımızın istirahatı olmadan soydukları bir bitkiydi, gelir kaynağıydı”


“Kendirin hem kullanım alanı hem de faydaları saymakla bitmez”


Kendirin birçok alanda kullanıldığını ve faydalarının da saymakla bitmeyeceğini vurgulayan Durgut, şöyle devam etti: “Doç. Dr. Yalçın Koçak tarafından kendir mucizesi adı altında kitap hazırlandı. Bu kitapta kendirden bahsediliyor. Kendir, ilaç yapımında, kağıt yapımında, yakıt yapımında, otomotiv sektöründe, Petro kimyanın kullanıldığı her alanda, kozmetik ve sabun yapımında kullanılıyor. 1 dönüm ekilen kenevir 25 dönüm orman kadar oksijen üretiyor. 1 dönüm kenevirden 4 dönüm ağaca eşdeğer kağıt üretiliyor, bir ağaç elli yılda yetişirken kenevir ise 4 ayda yetişiyor. Dünyanın her yerinde kolaylıkla yetişiyor. Çok az suya ihtiyaç duyar. Kendisini böceklerden korumak için tarım ilacına ihtiyaç duymayan dayanıklı bir bitkidir”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar, üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini arttırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdareden destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugün ki bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" “Tarım İnebolu” adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, “Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
Antalya Muratpaşa afet gönüllülerine, AFAD’dan eğitim Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’nin kısa adı MAG olan afet gönüllüsü programına katılan 32 kişi, AFAD eğitim ve tatbikatını başarıyla tamamlayarak GEA Arama Kurtarma ekibinin üyesi oldu. Muratpaşa Belediyesi’nin Türkiye’yi sarsan ikiz deprem felaketi sonrası her mahallede afet gönüllü grubu oluşturmayı hedefleyen Muratpaşa Afet Gönüllüsü (MAG) programı devam ediyor. Felaket sonrası 297 gönüllüsüyle İskenderun ve Antakya’da arama kurtarma çalışmalarına katılan ve 40 depremzedeyi göçük altından kurtaran GEA Arama Kurtarma Antalya ekibiyle yürütülen program kapsamında 420 gönüllüye eğitimler verildi. Olması muhtemel bir doğal afet anında ilk müdahalecinin yapması gerekenlerin anlatıldığı eğitim 8 hafta devam etti. İlk müdahale, afet bilinci, afet anatomisi, gönüllülük, ilk yardım, arama kurtarma gibi teorik eğitimlerin tamamlanmasının ardından 63 MAG üyesi AFAD Eğitim ve Tatbikat alanında 6 saat süren arama kurtarma tatbikatına katıldı. MAG üyelerinden 32’si ise ulusal bir afet durumunda gönüllü olabilecek düzeye ulaşması üzerine GEA Arama Kurtarma ekibine dahil edildi. Muratpaşa Belediyesi, MAG programının yanı sıra depreme dayanıklı bir kent için Protection Civile Federation isimli Fransız sivil savunma derneğinin desteğiyle Muratpaşa’nın 10 ayrı noktasına temel arama kurtarma malzemelerinin yer aldığı ‘Dayanıklılık Merkezleri’ de kuruyor.
Nevşehir 2024 YÖKAK Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı Başladı Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından düzenlenen ‘2024 YÖKAK Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı başladı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’ın katılımlarıyla Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen konferansa NEVÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mutluhan Akın, Kalite Ofisi yardımcıları Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bengü Aksu Ataç, Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Yasin Polat katıldı. Konferansın açılış töreninde konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, evrensel düzeyde geleceğe yön veren yenilikçi ve rekabetçi bir yükseköğretim sistemi kurmayı hedeflediklerini belirterek; uluslararasılaşma ve kalite çerçevesinde üniversitelerin uluslararası görünürlüklerini artırmak, uluslararası sıralamalardaki üniversite sayısını yükseltmek, akademisyenlerin yer aldığı uluslararası projelerle nitelikli ve etki değeri yüksek yayınların sayısını çoğaltmayı amaçladıklarını ifade etti. Mevcut istatistiklere göre Türkiye’deki üniversitelerin 73’ünün kurumsal akreditasyona sahip olduğunu belirten Özvar, 2027’ye kadar üniversitelerin tamamına yakınının akreditasyon sürecini tamamlamasını beklediklerini söyledi. Ana teması ’Yükseköğretimde Kalitenin İyileştirilmesi’ olarak belirlenen ve yükseköğretimde kalite güvencesi alanındaki bilimsel gelişmeleri, yenilikleri, deneyimleri ve farklı bakış açılarını bir araya getirmeyi amaçlayan konferans çerçevesinde; ’Kalite Güvencesi Uygulamaları ve Sorunları’, ’Kalite Güvencesinin Etkileri’, ’Kalite Güvencesinde İyi Uygulama Örnekleri’ ve ’Kalite Güvencesinin Geleceği’ ana başlıklarında oturumlar düzenlenecek. 25-26 Nisan tarihleri boyunca 16 farklı oturumda bildiri ve sunumların gerçekleştirileceği konferansta; uluslararası ve ulusal düzeyde kalite güvencesi ajansları, akreditasyon kuruluşları ve yükseköğretim kurumları gibi paydaşlar bir araya gelecek.
Denizli CHP lideri Özel’den Başkan Çavuşoğlu’na övgü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ziyarette, Başkan Çavuşoğlu’na başarılar dileyerek, “Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Denizli’ye geldi. CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesi Denizli Büyükşehir Belediyesi seçimlerini partisinin kazanması durumunda CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum’a söz verdiği kırmızı motorsiklet ile belediye binasına geldi. Vatandaşların yoğun sevgi gösterileri arasında Delikliçınar Meydanı’ndan giriş yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Genel Başkanım şehrimize, Denizli’mize hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamak bizim için büyük bir onur. Türkiye’de başlattığınız değişim yolculuğunun Denizli’de taçlanıyor olması bizim açımızdan bir keyif. Bu sürecin içinde gerek şahsıma, gerek Denizli örgütüne duymuş olduğunuz güvenden dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Bizler de umarım sizleri mahcup etmemişizdir ki bu yolculuğumuzun sonunda sizleri Denizli Büyükşehir Belediyemizde ağırlıyoruz” dedi. “Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, seçim sonrası 2018’de Çorlu’da yaşanan tren kazası davasını takip etmek için gittikleri Tekirdağ’dın ardından ilk ziyareti Denizli’ye yaptıklarını ve keyifli bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirtti. CHP lideri Özel, “Dün gece Denizli’de kaldım bu sabah Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönettiği Denizli Büyükşehir ve Merkezefendi ilçesinde uyandım, birazdan hemen yanımızda olan Pamukkale’miz var. Denizli’de 4 küçük ilçe belediyesi hariç bütün belediyeleri CHP kazandı. Bunu tek başına partiye mal etmiyoruz, Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı. Denizli’deki uzun yıllardır mücadele eden çok sevgili sosyal demokratlar, Cumhuriyet Halk Partililer Denizli ittifakını kurdular. Her görüşten insanlarla bu ülkenin vatanına, bayrağına saygılı olan herkesle el ele, omuz omuza kazandık. Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” ifadelerini kullandı. “Başkanlık makamına Denizlililer kimi seçtiyse, O oturur” Genel Başkan Özel, Başkan Çavuşoğlu’nun makam koltuğuna oturmasını rica ettiğini ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti; "Başka siyasi partilerin liderleri geliyorlar ve belediye başkanın koltuğuna oturuyorlar. Bu koltuğa bir kişi oturabilir, Denizlililer kimi seçtiyse O oturur. Cumhuriyet Halk Partisi lideri olmak, siyasi parti lideri olmak kamu görevini yapan birisinin partisinden seçilmiş olduğu koltuğunu hak etmiş anlamına gelmez. Bu koltuğa 5 yıl boyunca Denizlililer Nuri Çavuşoğlu’na otur dedi. Bu koltuk onun koltuğudur. Nuri Başkan bu koltukta oturdukça tüm Denizli’ye karşı sorumluluğu vardır. Oy veren, vermeyen herkese karşı sorumludur " diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun hiçbir ayrım etmeksizin kent geneline hizmet edeceğini vurgulayan Genel Başkan Özel konuşmasına şöyle sürdürdü; “Ben kendisini biliyorum. İl Başkanlığı yaptığı süreçte, parti meclisindeki görevinden, Denizli Büyükşehir Belediyesi adaylığı sürecinden biliyorum. Son derece enerjik ve çalışkan bir arkadaşımız. Denizli’nin de birikmiş sorunlarını çözecek. Kamuoyunda çokça konuşulan borçlarını ödeyecek, hizmeti aksatmadan sürdürecek” dedi. Konuşmaların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediyesi Şeref Defterini imzaladı.