YEREL HABERLER - 26 Şubat 2015 Perşembe 17:08

Töm İlk Meyvelerini Verdi

A
A
A
Töm İlk Meyvelerini Verdi

İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından koordine edilen ’Başarıyı Artırma ve Değerlendirme’ Projesi kapsamında belirlenen okullarda açılan Tam Öğrenme Merkezleri (TÖM) ilk meyvelerini verdi.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından koordine edilen ’Başarıyı Artırma ve Değerlendirme’ Projesi kapsamında belirlenen okullarda açılan TÖM, ilk mevyesini verdi. Proje kapsamında Erkilet General Emir Ortaokulu’nda açılan TÖM’ün verdiği eğitim sonucunda, ortaokulda öğretim gören 4 öğrenci TEOG sınavında derece elde etti. İl Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz Çandıroğlu da, okulu ziyaret ederek öğretmenlere hediye verdi.
Ziyarette okul müdürü Ejder Akkaya, sunum eşlinde İl Milli Eğitim Müdürü Çandıroğlu’na bilgiler verdi. Çandıroğlu, sunumun ardından okulda görev yapan branş öğretmenlerine hediyelerini verdi.
Ziyaretin ardından proje hakkında bilgiler veren İl Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz Çandıroğlu, "Başarıyı Artırma ve Değerlendirme Projesi kapsamında uyguladığımız Tam Öğrenme Merkezi bulunan okullarımızdan bir tanesindeyiz. Bu okul, projede yer alan diğer okullara göre biraz daha başarı sağlayan bir okulumuzdur. Türkiye’de ilk defa uygulanan bütün öğrenme süreçlerinin bütünüyle okulda geçtiği, hafta sonu kursları ile deneme sınavları ile tam öğrenme modelinin uygulanmaya çalıştığımız okulumuzun sonuçlarını hep beraber gördük. 120 sorunun 120’sine de doğru cevap veren öğrencimiz var. 120 soruda 119 soruya cevap veren öğrencilerimiz de var. bu okulumuzun sosyal ve ekonomik çevresini düşündüğümüz zaman bu rakamlar hakikaten çok iyi rakamlardır" dedi.
Çandıroğlu ayrıca, "Grafiklerde gösteriyor ki tam öğrenme merkezlerinin uygulandığı okullar diğer okullara göre çok daha güzel bir ivme gösteriyor. Bu bize de yok gösteriyor. İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak biz bu projeyi bütün okullarımıza yaygınlaştırarak devam ettirmek zorunluluğunu gösteriyor. Bu Kayseri’de eğitim ve öğretim alanında ki başarısını hem perçinleyecek hem de çok ciddi anlamda artıracak bir proje olarak değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.