YEREL HABERLER - 31 Ağustos 2016 Çarşamba 09:13

Uzun süren ses kısıklığı ve nefes darlığına dikkat!

A
A
A
Uzun süren ses kısıklığı ve nefes darlığına dikkat!

Önemsenmeyen ağız kokusu, yutkunma güçlüğü, ses kısıklığı gibi şikayetler baş boyun kanserlerinin işareti olabileceğine dikkat çeken Memorial Kayseri Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Sedat Çağlı, baş boyun kanserlerinin sık sık diğer boğaz hastalıkları ile karıştırıldığına dikkat çekerek tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi verdi.
Cilt, dudak, burun boşluğu ve gırtlak etkilenebilir
Baş boyun kanserlerinin erkeklerde görülen tüm kanser türlerinin yaklaşık yüzde 10’unu, kadınlarda ise yüzde 3,5’ini oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Sedat Çağlı, “Erken teşhis edildiğinde tedavisi mümkün olan bu kanser türleri,görüldükleri anatomik bölge ve alt lokalizasyonlara göre adlandırılmaktadır.Bu kanser türleri saçlı deri ve ciltte, dudakta, ağız boşluğunda, dilin ön kısmında, yanakta, ağız tabanında, dişetlerinde, sert damakta, yutakta, bademciklerde, yumuşak damakta, dil kökünde, farinks arka duvarda, burun boşluğu ve paranazal sinüste, genizde, gırtlakta, alt yutaktave yemek borusunda,büyük havayolunun boyundaki kısmındave tükürük bezlerinde görülmektedir.Tiroit ve paratiroid bezi kanserleride baş boyun kanserleri bölümünde değerlendirilmektedir. Toplumda cilt, gırtlak,ağız boşluğu ve dudak ile tiroitkanserleri diğerlerine göre daha sık görülmektedir.” diye konuştu.
Türün ürünleri ve alkol türevleri en büyük risk faktörü
Sigara, puro, pipo içimi, tütün çiğneme ile alkol kullanımının özellikle ağız boşluğu ve gırtlak kanserlerinin oluşumunda en önemli faktör olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sedat Çağlı, bu ürünleri kullanım miktarı arttıkça riskin katlanarak arttığını ifade etti. Prof. Dr. Sedat Çağlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Deri ve dudak kanserlerinde güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmak önemli bir risk faktörüdür. Uygun olmayan diş protezleri ile keskin kenarlı sabit diş protezleri ise sürekli tahrişe neden olduğundan, uzun dönemde ağız içinde kansere neden olabilmektedir. Özellikle kadınlarda daha sık rastlanan demir eksikliği anemisi ise özellikle altyutak kanserlerine zemin hazırlamaktadır. Daha önceden boyun bölgesineradyoterapi uygulanmış olması da kanserin gelişimini arttırır.”
Ağızda iyileşmeyen yaralara dikkat!
Erken dönemde belirti veren baş boyun kanserlerinin önemli bir bölümünü oluşturan gırtlak kanserlerinin ses kısıklığı ve nefes darlığı ile kendini gösterebildiğini de dile getiren Prof. Dr. Sedat Çağlı, “Bu kanser türleri bulunduğu bölgeye göre belirti verir. En önemli belirtileri ise iyileşmeyen yaralar, ağız kokusu, kanama ve konuşma bozukluğu, boğazda kitle hissi, yutkunma veya yutma bozukluğu, yüzde şişlik, çene hareketinin kısıtlanması, burun tıkanıklığı, boyunda oluşan kitle, ağrı ve işitmenin azalmasıdır. Özellikle boyunda oluşan şişlik ya da yumru, erkeklere göre kadınlarda daha sık görülen tiroit kanserinin en önemli belirtisidir.” dedi.
Kanser tedavisi kişiye göre planlanmalıdır
Söz konusu kanserlerin erken dönemde radyoterapi ile tedavi edildiğini belirten Prof. Dr. Sedat Çağlı, “Radyoterapi ile birlikte kullanılan kemoterapi ise tedavinin etkinliği arttırmak ve radyoterapinin etkinliğini önceden belirlemekamacıyla kullanılmaktadır. Bu kanser türlerinde şayet tümör evresi ve hastanın genel sağlık durumu elverişliyse, en etkin tedavi yöntemi cerrahidir. Tedavi planlanırken tümörün boyutları ve yaygınlığı kadar hastanın beklentisi ve genel sağlık durumu kesinlikle dikkate alınmalıdır. Hastaya tedavi seçenekleri ile tüm ihtimaller çok iyi anlatılmalıdır. Tedaviyle ilgili son karar hastaya bırakılmalıdır. Çünkü hayatının geri kalan kısmındaki yaşam kalitesini seçme kararı yalnızca hastaya aittir. ‘Hastalık yoktur hasta vardır’ genel prensibini dikkate alarak tedavikişiye göre planlanmalıdır.” şeklinde konuştu.
Şüphecilik erken teşhis için çok önemli
Toplumdaki baş boyun kanserlerinin yüzde 60-70 oranlarında geç teşhis edildiği için tedavide başarı şansını düşürdüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Sedat Çağlı, “Bu kanser türleri ile mücadelede amaç erken tanı olmalıdır. Erken tanıda en önemli şey ise şüpheciliktir. Özellikle baş boyun kanserinin gelişmesi açısından risk faktörleri üzerinde kesinlikle durulmalıdır. Aksi halde larenjit, farenjit gibi hayati riske neden olmayan hastalıklarla ilgili olmayan yanlış teşhislerin konulması zaman kaybına neden olacaktır.Yanlış teşhis sonucunda hastaya verilecek antibiyotik, analjezik ve antienflamatuvar ilaçlar kısa süreli iyileşmeye neden olacak ve hasta tekrar hekime gitmeyecektir. Geçen süre hastanın aleyhine, kanserin ise lehine olacaktır. Kanser ise bir üst evreye doğru ilerleyecektir. Erken teşhis edildiğinde baş boyun kanserlerinde yüksek oranda başarı elde edilebilmektedir. Günümüzdeki tıbbi bilgi, tecrübe ve teknolojinin de yardımıyla kanser tedavi edilirken, çoğunlukla organ fonksiyonları da korunabilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ecmel Faik Sarıalioğlu: “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, mevcut TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirterek, mevcut yönetimin bir an önce görevden alınması gerektiğini söyledi. İstanbul ekibinin başkan yardımcısı Bayram Saral ise olağanüstü kongre çağrısıyla verilen imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Trendyol Süper Lig ekiplerinden İstanbulspor’da kulüp başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ile başkan yardımcısı Bayram Saral, Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) olağanüstü kongre çağrısıyla başlatılan imza süreci ve TFF’nin konuyla ilgili açıklamaları hakkında basın toplantısı düzenledi. İstanbul’da bir otelde yapılan basın toplantısında ilk olarak söz alan İstanbulspor Başkan Yardımcısı Bayram Saral, şu ana kadar toplanan noter onaylı imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Yakın zamanda imza sayısının 150-200’e ulaşacağını aktaran Saral, “Bugün itibarıyla imza sayımız 136’yı bulmuş durumda. Bu imzaların hepsi noter tarafından gönderilmiştir. Dolayısıyla statünün 29. maddesinde düzenlenen olağanüstü genel kurul için yeterli sayı şu an aşılmış durumdadır. Mehmet Büyükekşi’nin kamuoyunu yanıltmak için yaptığı açıklamalar mesnetsizdir. Bu sayılar devamlı da artmaktadır ve yakın zamanda 150-200’ü bulacaktır. Olağanüstü genel kurulun 60 günde önce olamayacağı iddiası da doğru değil. 29. maddede yönetim kurulu tarafından en geç 30 gün içinde toplantı yapılır ibaresinde, 30 günü en geç süre olarak belirlemiştir. Bu konu emredici bir hukuk kuralı değildir. 15 günlük süre bir genel kurul yapılması için yeterlidir. Haziran ayının ilk haftası bu seçim yapılır. İyi niyetli bir federasyon ve yönetim kurulu, bu seçimi yetiştirebilir” diye konuştu. “TFF’nin görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde” Çoğu kulübün TFF yönetiminin görevi bırakması konusunda ortak düşüncede oluğunun altını çizen Bayram Saral, “Biz azınlık değiliz. Kulüplerin bu imza süreci içerisinde aldığı tavra gelirsek, Süper Lig Kulüpler Birliği çatısındaki hemen hemen bütün kulüplerin ittifakıyla biz bu yola girdik. Burada federasyonun, olağanüstü genel kurulla görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde. Sadece mesele, bazı kulüp başkanlarımız haklı gerekçelerle imza veremeyeceklerini söylediler. Biz kendilerine teşekkür ettik. Bazı kulüpler de 18 Temmuz tarihini yeterli görerek imza vermekten imtina etmişlerdir. Çok büyük çoğunluk ise alınan tarihin samimi olmadığı düşüncesiyle imza sürecine devam etti” diye konuştu. Saral, ayrıca mevcut yönetimle alakalalı olarak, “Siz Türk futbol tarihinin hiçbir döneminde bu kadar başarısız bir federasyon gördünüz mü? Cevabı ben vereyim, hayır. Siz, futbol tarihinin hiçbir döneminde 4 büyük kulüp dahil futbolun bütün bileşenlerinin aynı fikir altında toplandığı başka bir dönem gördünüz mü? Hayır” dedi. “Galatasaray da federasyonun gitmesini istiyor” Açıklamasında Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un imza sürecine dair yaklaşımlarına da yer veren Bayram Saral, “İmza sürecinde Fenerbahçe ve Beşiktaş, imzalarını 7 delege bazında verdiler. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, ilk günden beri federasyonun gitmesi gerektiğini bildirmişti. O da 18 Temmuz tarihini uygun bir tarih görerek imza vermekten imtina etmiştir. Kendisine saygı duyuyorum. Galatasaray da bu süreci başlatanlardan. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Son dönemeçte bize gerekli desteği vermedi. Bundan sonraki süreçte bize destek olacaklarını düşünüyorum. Diğer kulüpler de bize bu süreçte destek verdi. İmza vermeyenlere de en ufak bir sitemimiz yok. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Federasyonun gitmesini istemeyen tek bir kulüp bile yok” ifadelerini kullandı. TFF bünyesindeki bazı yönetim kurulu üyelerinin alt liglerdeki kulüplere baskı yaptığı yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak ise Saral, “Bu iddialar bizim kulağımıza geliyor. Sadece federasyonun aşağı liglerdeki takımların mevcut durumunu kullanarak kulüplere baskı yaptığı yönünde gelen duyumlar var. Teyide muhtaç bilgiler tabii ki. Doğru olup olmadığını biliyoruz. Bunun yolu, baskı yapılan kulüplerin cesurca bunu açıklamasıdır” şeklinde konuştu. Sarıalioğlu: “Bu durumun tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir” Mevcut TFF yönetiminin görevden ayrılması için elinden geleni yapacağını söyleyen İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşanan bu süreci konuşmadığını belirtti. Mehmet Büyükekşi ve yönetimini eleştiren Sarıalioğlu, “Cumhurbaşkanımızın işi bitmiş de bunlarla mı uğraşacak. Yeteri kadar yoğunluğu var zaten. Futbolun bu kadar kötü olmasının en çok kendisine kaybı var. 5-6 takımın ilk 11’ini bize çok iyi saydığını bildiğimiz bir Cumhurbaşkanımız var. Daha ne kadar futbol dibe vurabilir ki? Onun ismini kullanarak çok yanlış şeyler ifade eden insanlar var. Bu işin bu duruma düşmesini kendisi asla istemez. Bu duruma düşmesinin tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir. 14-15 yönetim kurulu üyesi var, her biri yöneticilik yapmış insanlar. Bir tanesinde bile bir şeyin sorumluluğu yok. Tek kişiyle bu iş olmaz. 15-20 tane danışman almış, bir tanesinin bile futbolla alakası yok. Federasyonun en iyi hukukçularını işten çıkarmış. 80 kişiyi işten çıkarıp 120 kişiyi işe almış. Bir saltanat kurmuşlar ve bunun peşine takılmış gidiyorlar” açıklamasını yaptı. “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirten Sarıalioğlu, “9 tane 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para vermişler. 2. Lig kulüplerine 500 bin, 3. Lig kulüplerine 400 bin TL para vermişler. Baskı yaptıkları çok kulüp var, ben biliyorum ama kulüplerin izni olmadan bunları paylaşamam. Bunların görevden bir an önce alınması lazım. Bunlar 18 Temmuz’daki seçimi de yapmayacaklar. Asla pişman olacağım bir şey söylemiyorum. Sonuna kadar da ne gerekiyorsa yapacağım, neye mal olursa olsun. Bunlar buradan gidecekler. Yatacaklar, kalkacaklar beni rüyalarında görecekler” ifadelerini kullandı. “İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir” Başkan Sarıalioğlu, TFF’nin şu ana kadar toplanan geçerli 94 imza olduğunu açıklaması üzerine ise, “136 delege bizzat imza verdi. İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir. Bu kadar basit. O çıkıyor bunun altından. Öyle bir şey olabilir mi? Adam kimliğiyle gidiyor, imza atıyor. Biz sadece geri çeken 1-2 kulübün adını duyduk. Aradım kendilerini, ‘İmzanızı geri mi çektiniz?’ dedim. ‘Benim haberim yok, genel sekreterime sorayım, ben herhangi bir evraka imza atmadım’ dedi. Diyelim ki 136 imzanın hepsi imzasını geri çekti. Ne fark eder, bunları ben mi yolladım? İnsanlara zorla bir şey mi yaptırdık, kafalarına silah mı dayadık?” diye konuştu.
Ankara TBMM’de Fransa’nın Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına yönelik tezkere kabul edildi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen tezkereyle Fransa Ulusal Meclisi’nin Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararı kınandı. TBMM Genel Kurulu’nda, Fransa Ulusal Meclisi’nin 29 Nisan 2024 tarihinde kabul ettiği Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına karşı Meclis Başkanlığı tezkeresi kabul edildi. TBMM Başkanı Kurtulmuş’un imzasıyla verilen tezkerede şu ifadelere yer verildi: “Fransa Ulusal Meclisi tarafından 29 Nisan 2024 tarihinde kabul edilen, hukuki ve tarihi temelden yoksun, önyargılara dayanan Asuri ve Keldanilerle ilgili kararı esefle ve şiddetle kınıyoruz. Kendi sömürgeci ve kanlı geçmişleriyle gerçek anlamda yüzleşemeyenlerin ülkemize karşı hasmane bir tutumla gündeme getirdikleri mesnetsiz iddialarının bir karşılığı yoktur. Tarihin siyasi saiklerle tahrif edilmesini en güçlü şekilde reddediyoruz." Parlamentoların, tarihten düşmanlık çıkarmak yerine, ülkeler ve halklar arasında dostluk ve işbirliğini geliştirmesi, mevcut ve gelecek nesiller için daha barışçıl bir dünya oluşturmaya gayret etmesi gerektiği vurgulanan tezkerede, "Başka ülkelerin tarihi konusunda karar almak, başka ulusları yargılamaya kalkmak parlamentoların görevi değildir. Parlamentolar kendilerini tarihçilerin ve yargıçların yerine koyamaz. Bu gerçekleri bir kez daha hatırlatarak, art niyetli, haksız ve hukuksuz bu kararı en güçlü şekilde kınıyor, Fransa Ulusal Meclisi ve diğer mercileri, dostluk ve müttefiklik ruhu ile uluslararası hukuka uygun şekilde hareket etmeye davet ediyoruz” denildi.