EĞİTİM - 29 Mayıs 2017 Pazartesi 15:57

Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyeliği’ne seçilen Yrd. Doç. Dr. Dağdeviren: "Küçükken çakıl taşlarının arasında atom arardım"

A
A
A
Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyeliği’ne seçilen Yrd. Doç. Dr. Dağdeviren: "Küçükken çakıl taşlarının arasında atom arardım"

‘Giyilebilir kalp pili’ projesi ile Türkiye’den Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyeliği’ne seçilen Yrd.

‘Giyilebilir kalp pili’ projesi ile Türkiye’den Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyeliği’ne seçilen Yrd. Doç. Dr. Canan Dağdeviren, Erciyes Üniversitesi (ERÜ)’nde düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Küçükken çakıl taşının içinde atom arardım” dedi.


ERÜ Sabancı Kültür Sitesinde düzenlenen konferansa, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Altun, öğretim üyeleri, çok sayıda üniversite ve lise öğrencisi katıldı. ‘Sıradışı Bir Hikaye: Biyoloji Eşini Bulur’ başlıklı konferansta başarı hikayesini anlatan Yrd. Doç. Dr. Canan Dağdeviren, küçük yaştan beri bilime meraklı olduğunu dile getirerek, “Küçükken bir çakıl taşını parçalarına ayırıp içerisindeki atomu bulmaya çalışıyordum. Herkes bunun imkansız olduğunu söylüyormuş ama ben yine de devam ediyormuşum. Ama bu iyi bir şey, çünkü ailemin benim bilime olan merakımı anlamalarını sağlamışım. Bunun üzerine babam bana bir kitap hediye etti, Madam Curie ile ilgili. Sanırım babam Madam Curie’den etkileneceğimi düşündü ama ben kitabı okuduğumda Madam Curie yerine onun kocasına aşık oldum. Pierre Curie piezoelectric denilen çok harika bir olguyu keşfediyor. Bu olguyla birlikte 1. ve 2. Dünya Savaşında harikulade aletler yapılıyor. Biz savaşla ilgili olmayan bazı biyolojik aletler yapmaya başladık. Ben böylece fiziğe çok ilgi duydum” dedi.



“Fizik okumamın nedeni Erdal İnönü idi”


Fizik bölümünü okumaya ise bir kitap fuarında, Erdal İnönü’nün imzalayıp kendisine takdim ettiği, ‘Anılar ve Düşünceler’ kitabını okuduktan sonra karar verdiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Canan Dağdeviren, “Ben de sizler gibi üniversite sınavına girmeden önce kararsızdım. Sonra Kocaeli Kitap Fuarı’nda Erdal İnönü ile tanıştım ve bana ne okumak istediğimi sordu. Ben de kararsız olduğumu söylemiştim. O da bana, ‘Anılar ve Düşünceler’ adlı kitabını imzalayıp verdi, kitabı okuduktan sonra ne okuyabileceğime karar verebileceğimi söyledi. Ve ben kitabı okuduktan sonra fizik okumaya karar verdim, Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümünde eğitimime başladım” diye konuştu.



“Projelerimi sevdiğim insanların hastalıklarından esinlenerek hayata geçirdim”


‘Giyilebilir kalp pili’ projesi ile çok sayıda ödül kazanan ve en son, cilt kanserini teşhis etmek için başka bir giyilebilir teknoloji üreten Yrd. Doç. Dr. Canan Dağdeviren, tüm projelerini sevdiklerinin hastalıklarından esinlenerek hayata geçirdiğini söyledi. ‘Giyilebilir kalp pili’ projesini, 28 yaşında iken kalp krizi geçirdiği için vefat eden ve hiç görmediği dedesinden, cilt kanseri hastaları için ürettiği yeni teknolojiyi ise annesinin rahatsızlığından yola çıkarak ortaya çıkardığını belirten Yrd. Doç. Dr. Canan Dağdeviren, şu ifadelerde bulundu:


“Hayatımı değiştiren bir başka olay da, dedemin 28 yaşında kalp yetmezliği sonucu vefat ettiğini öğrenmemdi. Ben dolayısıyla dedemle hiç çalışmadım ve 28 yaşını hayal yaşam olarak kodladım. O yaşa gelene kadar da kalp hastaları için bir şey yapmaya söz verdim. Bebek adımlarıyla ilerliyoruz ama 28 yaşıma geldiğimde kalp projem bitmişti. MIT Technology adındaki ünlü bir dergi tarafından ‘Yılın Girişimcisi’ seçilmiştim. Aynı zamanda ‘Dünyadaki 30 Bilim İnsanı’n dan biri seçilmiştim. Bir araştırmacı için umut verici ödüllerdi ama orada durmadım ve devam ettim.”



Yeni teknoloji sayesinde cilt kanseri için biyopsiye gerek kalmıyor


“Çok yakın aile fertlerini çok genç yaşlarda farklı hastalıklar nedeniyle kaybettik. Benim yaşadığım üzüntüleri başka insanların yaşamaması için hem fizik hem biyoloji bilimini kullanarak aletler yapıyordum. Bir diğer aletimi de annem için yaptım. Cilt kanseri için yaptığımız aleti Arizona’daki 30 hasta üzerinde denedik ve aletimizin en küçük lezyonları bile yakalayabildiğini gördük. Bunu yaparken de biyopsiye gerek kalmıyor, çünkü alet sayesinde doktora lezyonla ilgili bulguları söyleyebiliyoruz”.



“İmkansız diye bir şey yok”


Gerçekten isteyen her öğrencinin kendisi kadar başarılı olabileceğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Canan Dağdeviren, “Eminim ki aranızdan bu ödülleri kazanacak kişiler çıkacak. Olmayacak bir şey değil çünkü ben de sizler gibi bu sıralardan geçtim ve ülkede eğitim aldım. Pratik anlamda belki o kadar iyi değildi ama çok iyi bir teorik eğitim aldığımı ve teorik olarak çok donanımlı bir şekilde Amerika’ya gittiğimi düşünüyorum. Ve eminim ki ileride sizler de bu fotoğrafları sizden sonrakilerle paylaşacaksınız ve bu böyle devam edecek. Olmayacak ve imkansız bir şey değil” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Nihat Tokat: "Projeleri hayata geçirebilmek için sizlerin desteğine ihtiyacım var" Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkan Adayı Nihat Tokat, "Şeref ve doğruluğun bir Fenerbahçe çizgisi olduğu algısını camiamız ve ülkemizin hak ettiği gibi tekrar güçlendirmek için şevkle çalışacağımızı beyan ederim. Ekibimle birlikte tüm projeleri hayata geçirebilmek için sizlerin desteğine ihtiyacım var. Çok genç bir ekibim var, çok iyi Fenerbahçeliler" dedi. Fenerbahçe Seçimli Yüksek Divan Kurulu Toplantısı, Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri’nde yapılıyor. Toplantıda konuşma yapan Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkan Adayı Nihat Tokat, "Yüksek Divan Kurulu başkanlığı onur ve ayrıcalığına talibim. Şeref ve doğruluğun bir Fenerbahçe çizgisi olduğu algısını camiamız ve ülkemizin hak ettiği gibi tekrar güçlendirmek için şevkle çalışacağımızı beyan ederim. Ekibimle birlikte tüm projeleri hayata geçirebilmek için sizlerin desteğine ihtiyacım var. Çok genç bir ekibim var, çok iyi Fenerbahçeliler. Fenerbahçe’ye tutkuyla aşığım. Tuttuğum değil, tutulduğum takımdır Fenerbahçe. Geride kalan 2 sene boyunca bize muhteşem bir divan başkanlığı yapan Uğur Dündar ve ekibine teşekkür ediyoruz. Sizleri özleyeceğiz. Uğur Dündar’dan aldığımız, hissettiğimiz her toplantımızda Atatürk’ü iliklerimize kadar işledi. Bize onu öyle bir anlattı ki ben de eğer seçilirsem aynı onun yolundan gideceğim. Sosyal faaliyetleri arttırmak için atölye, resim kursları, fotoğraf kursları bunlar ücretsiz olacak. Faruk Ilgaz Tesisleri 17-18 saat yaşayan bir yer olacak mottomuz bu. Genel kurullarımız çok uzun sürede geliyor. Bunu da 45 günde bir yapmayı planlıyoruz" diye konuştu.
Tunceli Tunceli’de Urartu mağaralarının bilinmeyenlerini halk hafızası yaşatıyor Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde bulunan Urartu mağaraları resmi olarak bilinenlerin dışında, resmi olmayan bilgilerle sözlü tarih olarak halk hafızasında yaşatılıyor. Resmi kayıtlarda Derviş Hücreleri, yöre halkı tarafından İn Delikleri olarak adlandırılan tarihi mağaralar, halk hafızasında dilden dile söylenen rivayetlerle ihtişamını arttırıyor. Çemişgezek ilçe merkezinin batısında Tağar Çayı Vadisi’nde kaya üzerine konut amaçlı oyulmuş 20 civarında oda bulunuyor. Urartular dönemine ait olduğu bilinen mağaralar, üç kat halinde sıralı odalar ve bu odaları aydınlatan büyük pencereler ile uzun koridorlardan oluşuyor. "Tağar Çayı’nın İn Delikleri’nin önünden geçtiği anlatılıyor" Derviş Hücrelerini anlatan Araştırmacı Yazar Kağan Gökalp, tarihi mağaralar hakkındaki bilgi verdi. Kendisi de Çemişgezekli olan Gökalp, "İn Delikleri yani Derviş Hücreleri hakkında tarihi bilgiler var. Bunun yanı sıra bir de halk hafızasında olan sözlü kültür geleneğiyle günümüze ulaşan bilgiler var. Kaybolmaması adına bunlardan sizlere bahsetmek istiyorum. İn Delikleri resmi kayıtlarda bilindiği gibi Urartular döneminde yapılmış tarihi yapıdır. Fakat tarihin çok eski dönemlerinde İn Delikleri’nin önünden Tağar Çayı’nın daha yüksekte yani vadi yatağının İn Delikleri’nin önünden geçtiği anlatılmaktadır. Hatta İn Delikleri’ndeki yaşayan insanların o dönem itibarıyla oradan iplere bağlı kovalarla Tağar Çayı’ndan su aldıkları anlatılmaktadır. Tabi burası çöküntü bir alan olduğu için zamanla suyun aşındırması ve jeolojik olaylarla birlikte, şimdi Tağar Çayı’nın kotu İn Delikleri’nin seviyesinden aşağıya düşmüş durumdadır. Bu anlatılan halk hafızasında canlılığını koruyan bir anlatım şeklidir. Ayrıca ilçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarları var. Oranın da İn Delikleri ile ilişkili olduğu biliniyor" dedi. Mağaraların kullanılış amacı ile ilgili bilgi veren Gökalp, konuşmasına şöyle devam etti: "Dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa Tunceli’yi ziyaretinde Çemişgezek ilçemizi de ziyaret etmiştir. Bu ziyaret esnasında tarihi kayıtlardan veya sözlü kültürden edindiği bilgiye, düşünceye istinaden, Kale Mahallesi’nden İn Delikleri’ne, Tağar Vadisi’nin altından bir geçit olduğu bilgisiyle orayı araştırıp bulmak istediği söylenmektedir. İlçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarı olarak bilinen Nergizkaya olarak tanımlanan kayaların olduğu bölgede bu geçidi bulma çalışmalarına Fevzi Çakmak Paşa’nın bizzat katıldığı söylenmektedir. Bu da halk hafızasında yer alan, büyüklerimizden, dedelerimizden dinlediğimiz bir bilgi notu olarak zihinlerde kalsın istiyoruz. Hatta az ilerisinde Kara Mağara olarak bilinen yerin İn Delikleri’nin askeri anlamda ileriyi gözetleme güvenlik noktası olarak, askeri öncü grupların beklediği bir yer olduğu anlatılmaktadır. Yani orası da Derviş Hücreleri’nin bir parçasıdır. Asurlular savaşçı bir toplum olarak tarihte bilinir. Tarihi kayıtlarda bu şekilde geçer. Çemişgezek bölgesinin ele geçirilmesi sürecinde Urartular sağlam bir direniş göstermişler Asurlulara karşı ve İn Deliklerini bir türlü ele geçirememişlerdir. Nihayetinde Mırnahi diye tabir ettiğimiz İn Delikleri’nin bulunduğu kayanın üstündeki düz araziden sepetlerin içerisinde okçuları İn Deliklerine salmak suretiyle, İn Deliklerini ele geçirme faaliyetini gerçekleştirmişlerdir. Bunu da rahmetli Erhan Saraçoğlu hocamızdan dinlemiştim. O da daha büyüklerden, yaşlılardan bu şekilde dinlediğini bizlere nakletmişti."