POLİTİKA - 22 Şubat 2018 Perşembe 16:23

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli:

A
A
A
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli:

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Suriye rejimi tarafından Afrin’e gönderildiği iddia edilen silahlı birliğin Afrin’de yürütülen operasyonun sonucunu değiştirme imkanının olmayacağını söyleyerek, “Terörün yanında kim olursa olsun bizim hedefimiz olacaktır” dedi.

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Suriye rejimi tarafından Afrin’e gönderildiği iddia edilen silahlı birliğin Afrin’de yürütülen operasyonun sonucunu değiştirme imkanının olmayacağını söyleyerek, “Terörün yanında kim olursa olsun bizim hedefimiz olacaktır” dedi.


Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine yakın zamanda giren yeni nesil ulaştırma uçağı olan A 400M Bakım Kabiliyeti Kazanım Törenine katıldı. 12. Ana Üs Komutanlığı’nda bulunan A 400M hangarında düzenlenen tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı.


A 400M uçağının tanıtımının gerçekleştirilmesiyle devam eden programda, bakım faaliyetleri de tanıtıldı. Ardından törende bir konuşma yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Hava kuvvetlerimizin gücüne güç katıldığı, bir başarının kutlamasını yapmak için bir aradayız. Her gün yeni başarıya şahit oluyoruz. Tüm personelimizi yürekten kutluyorum. Bu sayede yurt dışına gitme işlerimiz azalacak ve ekonomiyi katkı sağlanmış olacak” dedi.


Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın çok zor bir coğrafya olduğunu kaydeden Özhaseki, “Üzerinde yaşadığımız bu Anadolu coğrafyası dünyanın en eski yerlerinin başında geliyor. Burada birçok kavim yaşamış. Son dönemlerde bu coğrafya mazlumların sığınma noktası olmuş ne kadar mazlum insan varsa bu coğrafyaya gelmiş. Burada güçlü bir devlet olmuşuz ve bayrağımızı göklere çekmişiz. Bu coğrafya zayıf devlet kaldırmıyor. Bu coğrafyanın 3 tarafı denizlerle, 4 tarafı düşmanlarla çevrilidir. Kıtalar ötesinden bir takım ülkeler geliyor ve at koşturmaya başlıyorlar. Ülkemizin güneyinde binlerce kilometreden gelmiş bir sürü ülke var. Niye buraya geldiniz diye sormak bizim hakkımız değil mi? Bunlar gittikleri hiçbir yere refahı getirecek bir adım atmadılar ve huzur götürmediler. Kan, gözyaşı ve ayrımcılık getirdiler. Birçok ülkede bu ameliyatları yaptılar. Sonrada bize ‘Buraya karışmayın’ diyorlar. Her türlü fitne tohumunu saçmak istiyorlar” ifadelerini kullandı.



"Dünyaya insanlık dersi veriyoruz"


TSK’nın Afrin’e yönelik başlattığı Zeytin Dalı operasyonuna değinen akan Özhaseki, “Afrin’deki gelişmeleri bütün dünya izliyor. Onlara parmak ısırtacak şekilde askerimiz görevini yapıyor. Askerlerimiz yüzlerinin akıyla geri döneceklerdir. Orada yaptığımız harekatla dosta güven, düşmana korku saldık. Bütün dünya ibretle ve hayretle bu operasyonu izliyor. Gerekirse kendimiz şehit oluyoruz ama sivil kimseye zarar gelmesin diye çırpınıyoruz. Dünyaya da insanlık dersi veriyoruz” şeklinde konuştu.


Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ise, “Gerçekten önemli bir kazanım. Teknik ve önemli bir kazanım. Bu kazanım diğer takviye edici gerekli unsurlarla birlikte tamamlandığında askeri fabrikalarımıza çok daha ileri bir takım üretimlerin yapılmasının da önünü açacaktır. Kısa süre içerisinde teknik bir donanımın kazanılmış olması bu konuda Türkiye’nin ulaştığı alt yapının seviyesini göstermektedir” dedi.


Canikli, “Bundan sonra buna benzer görüntüleri görmeye başlayacağız. Özellikle vatan topraklarının savunulması için asgari seviyede ihtiyaç duyula silah sistemleri ve mühimmatın yerli ve milli imkanlarla olması gerekir. Böyle bir imkan yoksa bu toprakların savunulması ve ülkemizin hükümranlığın devam ettirilmesi kolay değildir. Türkiye bunu sayısız kereler yaşadı ve karşı karşıya kaldı. İhtiyacın olduğu anda müttefik ülkeler bile peşin parayla dahi sağlamakta tereddüt ediyorlar. Şuanda da birçok dost müttefikimiz açısından canlı örneğini yaşıyoruz. Birçok silah sisteminin üretiminde kullanılan yedek parçaları bugünde Türkiye’de gönderilmesinin zorlaştırıldığını görüyoruz. Zeytin dalı operasyonunda kullanılan mühimmatın yüzde 90’undan fazlasını yerli imkanlarla üretme imkanımız var. Bu son derece önemlidir. Eğer milli olarak üretme kapasitemiz olmasaydı o ambargonun daha serti ile karşı karşıya kalacaktık. Böyle bir tabloda bu tür önemli operasyonların gerçekleştirilmesi mümkün değil. Bu toprakların savunulması için bu alt yapıya sahip olmamız son derece önemlidir. Türkiye son 15 yılda bu konuda önemli adımlar attı” ifadelerini kullandı.



"Türkiye üzerine planladıkları operasyonu yapamayacaklar"


Türkiye Cumhuriyeti devletinin topraklarının bir bölümünün başka bir siyasi yapıya aktarılmaya çalışıldığını kaydeden Canikli, buna izin vermeyeceklerini söyleyerek, “Bizim mücadelemiz bunun içindir. Zeytin Dalı operasyonun amacı da bu ahlaksız operasyonu engellemektedir. Türkiye üzerine planladıkları operasyonu yapamayacaklar. Bunu tüm dünya da anladı. El Bab operasyonu böyle bir operasyonda başarılı olamayacaklarının somut örneğiydi. Zeytin dalı operasyonun da bunun tahkim edilmesi anlamına geliyor. Terör örgütünün ortadan kaldırılmasıdır. Terör örgütlerinin Türkiye için oluşturdukları tehdidi ortadan kaldırmak için mücadele edilmektedir. Kim olursa olsun, olayı bu şekilde değerlendirmesi gerekir. Orada YPG’ye verilen desteğin terör örgütüne vermeleri anlamına geldiğini öğrenmeleri gerekir. Başta ABD içinde geçerlidir. PYD ve YPG bir terör örgütüdür, PKK’nın kendisidir. Bu örgütün birbirlerinden ayrıl ası gibi bir proje hayata geçirilemez. Eşyanın tabiatına aykırıdır. Aynı özde yöneticileri tarafından kumanda ediliyor. Her şeyi aynıdır. Bu örgütün meşrulaştırma çabası beyhude bir çabadır ve kimse buna inanmaz. Müttefiklerimizin terör örgütün ile verdikleri görüntünün ortadan kaldırılması haricinde bir çözüm vardır. Sınırlarımızdaki terör yapılanmaları mutlaka ortadan kaldırılacaktır. Buradaki sorun müttefiklerimizin onlarla birlikte ortaklık yapmasıdır. Bununda sürdürülebilir olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum. En temel insan haklarını bu şekilde ihlal ediyorsunuz anlamına gelir. Beklentimiz, bütün dünyadan ve müttefiklerimizden bugüne kadar terör örgütlerine verdikleri desteği sonlandırmaları, ortaklığı bitirmeleri, bugüne kadar onları sağladıkları mühimmatları da toplamalarıdır. Onun dışında başka hiçbir şekilde bu meselenin çözülmesi mümkün değildir. Türkiye kendi geleceği için bedeli ne olursa olsun bu güvenliği tehdit eden yapılan tamamını bertaraf etmek zorundadır. Hangi ülke olursa olsun aynı şeyi yapacaklardır. Bu Türkiye için bir bağımsızlık ve varoluş mücadelesidir. Terör örgütleri ile iş tutanlar 80 milyon Türk milleti ve yakın coğrafyamız başta olmak üzere diğer mazlum milletleri karşısına almış olur. Bunun hesabı iyi yapılmalıdır. YPG’nin terör örgütü olduğunu belgelerle bütün dünyaya ispat ettik. Şimdi artık müttefiklerimizin terör örgütlerinden kurtulması gerekiyor. Türkiye bu konuda üzerine düşen her şeyi yapacaktır. Oluşan bu ortaklık nedeniyle bazı hamlelerin yapılması zor geliyorsa, biz o hamleleri kolaylaştıracak adımlar atarız. Bu çağrı sadece müttefiklerimize değil, bütün dünya için geçerlidir. Kimi gönderirseniz gönderin, kim gelirse gelsin bu terör tehlikesi bertaraf edilecektir. Hiçbir ülke terör örgütlerine destek vermemelidir” diye konuştu.


Suriye rejimi tarafından Afrin’e gönderildiği iddia edilen silahlı birliğin Afrin’de yürütülen operasyonun sonucunu değiştirme imkanının olmadığının altını çizen Bakan Canikli, “Eğer bir sorumlu aranıyorsa, ‘Senin teröristin yanında ne işin var?’ sorusunu sormamız gerekiyor. Terörün yanında kim olursa olsun bizim hedefimiz olacaktır” şeklinde konuştu.


Düzenlenen tören, bakım faaliyetlerinde görev alan personele belgelerinin verilmesi ve anı objelerinin takdimiyle sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Badminton grup şampiyonası Denizli’de başlıyor Badminton Okul Sporları Küçükler Grup Şampiyonası, 03-05 Mayıs 2024 tarihleri arasında Denizli’nin ev sahipliğinde yapılacak. Hasan Güngör Spor Salonu’nda gerçekleşecek olan şampiyonaya, 10 farklı ilden gelecek 25 takımdan 125 sporcu katılacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı koordinesinde düzenlenen Okul Sporları yarışmaları farklı branşlarda devam ediyor. Yarışmalar kapsamında 03-05 Mayıs 2024 tarihleri arasında Okul Sporları Badminton Küçükler Grup Şampiyonası Denizli’nin ev sahipliğinde yapılacak. Denizli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün organize edeceği müsabakalarda; illerinde gerçekleşen şampiyonalarda dereceye girerek Grup Şampiyonasına katılmaya hak kazanan 25 takımdan 125 sporcu mücadele edecek. Türkiye Şampiyonası bileti için Denizli’ye gelecek takımlar, Hasan Güngör Spor Salonu’nda gerçekleşecek müsabakalarda ter dökecek. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde hazırlıklar devam ederken; şampiyonaya ev sahipliği yapacak olmaktan mutluluk duyduklarını söyleyen İl Müdürü Ömer İlman, katılacak tüm sporculara ve antrenörlere başarılar diledi. Yarışmaların teknik toplantısı 02 Mayıs Perşembe günü saat 17.00’de Pamukkale Yurdu Sosyal Tesislerinde, açılış seremonisi ise 03 Mayıs 2024 Cuma günü saat 10.00’da tüm sporcuların katılımıyla maçların oynanacağı Hasan Güngör Spor Salonunda gerçekleşecek.
Bursa Bağlaraltı Pazar Alanı gün sayıyor Yıldırım Belediyesi’nin ilçeye kazandırdığı 7 pazar alanı projesinden birisi olan Bağlaraltı Pazar Alanı, yüzde 90 oranında tamamlandı. Yıldırım Belediyesi, ilçe sakinlerinin güvenli ve hijyenik ortamlarda alışveriş yapabilmesi adına bir taraftan ilçeye modern, konforlu pazar alanları kazandırırken diğer taraftan da mevcut pazar alanlarını daha kullanışlı hale getiriyor. Bu hedef doğrultusunda yürütülen 7 proje kapsamında Yıldırım’a 40 bin metrekare pazar alanı kazandırdı. Bağlaraltı Mahallesi’nde 6 bin 305 metrekarelik inşaat alanına sahip, 2 katlı yapılan Bağlaraltı Pazar Yeri’nde 180 pazar tezgâhı, 60 araçlık otopark, mescit, abdesthane, lavabolar ve teknik alanlar bulunuyor. Sona yaklaşan çalışmaları inceleyen Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, mevcut pazar yerinin ihtiyaçlara cevap verme noktasında yetersiz kaldığını belirterek, “Alt katı otopark, üst kat ise pazar alanı olacak şekilde planladığımız pazar alanı, insanlarımızın alışverişlerini daha sağlıklı ve güvenli ortamlarda yapabilmelerinin yanı sıra bölgemize değer katacak” dedi. Sokak aralarında kurulan, zaman zaman vatandaşın güvenli ve hijyenik alışveriş yapmasını zorlaştıran pazar yerlerinin yerine modern kapalı pazar yerleri inşa ettiklerini belirten Başkan Yılmaz, “Mevcut pazar yerlerimizi de ilçemize yakışır hale getiriyoruz. Bunu yaparken, sadece bir gün kullanılıp haftanın diğer günleri âtıl kalacak yapılar yerine, otoparkları, sosyal tesisleri ve ortak kullanım alanları ile haftanın 7 günü yaşayan tesisler yaparak, inşalarımızın istifadesine sunuyoruz” diye konuştu.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Batılı yöneticilerin ikiyüzlü politikalarını ibretle takip ediyoruz” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yıllardır bize demokrasi ve özgürlük dersi veren Batılı yöneticilerin Gazze katliamlarında takındığı ikiyüzlü politikaları ibretle takip ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı’nda konuştu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 25 ülkenin 47 farklı bölgesinden gelen Avrupalı Türkleri misafir ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği’nin istişare toplantısı vesilesiyle sizleri ana vatanınızda, baba ocağınızda ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı’nızın başarılı geçmesini, hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. İçerik itibarıyla oldukça zengin ve kapsamlı bir programın hazırlanmasına öncülük eden, fikirleriyle programa katkı veren herkese teşekkür ediyorum. 4 gün boyunca siyaset, bürokrasi, sivil toplum ve akademi dünyasından kıymetli isimlerle bir araya geleceksiniz. Böylece ülkemizin farklı alanlarda ulaştığı seviyeyi en yetkili isimlerden bizzat dinleme fırsatı bulacaksınız” dedi. Katılımcılara hitap eden Erdoğan, çalıştayın geleceğe dair yol haritalarının şekillendirilmesi noktasında da önemli roller üstleneceğini söyledi. Erdoğan, ”Kendi bünyenizde yapacağınız istişarelerin de sizlere yeni bir vizyon, ufuk ve bakış açısı kazandıracağına inanıyorum. Bizler çalışmalarının merkezine istişareyi yerleştirmiş bir hareketiz. Peygamber Efendimizin ’İstişare eden pişman olmaz’ tavsiyesini bugüne kadar hep kendimize rehber edindik. Uluslararası Demokratlar Birliği’mizin bu güzel programını ortak akla verilen önemin bir sembolü olarak görüyoruz. Bu anlamlı çalıştayın bir diğer özelliği, birliğin 20’nci kuruluş yıl dönümünde gerçekleştirilmesidir” diye konuştu. Bundan 20 sene önce Köln’de kurulan birliğin aradan geçen süre zarfında sürekli büyüdüğünü, güçlendiğini, kökleştiğini ifade eden Erdoğan, ”O gün samimi gönüllerin toprağa diktiği fidan, bugün dalları 25 ülkeye uzanan koca bir çınara dönüştü. Özellikle kültürel ırkçılık, İslam düşmanlığı, ayrımcılık, hatta antisemitizmle mücadelede birlik Avrupa’da daima en ön saflarda yer aldı. Uluslararası Demokratlar Birliği, Avrupa’daki kardeşlerimizin haklarının korunması, Avrupalı Türklerin entegrasyon süreçlerinin kolaylaştırılması, genç kuşakların asimile olmadan içinde yaşadıkları topluma katılımı, siyaset, ekonomi, sivil toplum ve akademide insanlarımızın desteklenmesi gibi çok geniş bir yelpazede gerçekten kıymetli faaliyetler yürüttü, yürütüyor” şeklinde konuştu. Avrupa’daki Türk diasporasının karşılaştığı sınamalar ve tehditler değiştikçe birliğin faaliyet sahasının da genişlediğinin altını çizen Erdoğan, ”Uluslararası Demokratlar Birliği’nin son dönemde kendi insanımızla birlikte kardeş topluluklara da el uzatmasını çok kıymetli buluyorum. Hak ve adalet eksenli yürüttüğü çalışmalarla 20 yılda bir marka haline dönüşen birliğimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Sizlerin şahsında birliğe maddi manevi destek olan, emek veren, daha iyi yerlere gelmesi için ter döken her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. “Geride bıraktığımız 20 yılda birlik çatısı altında görev almış, ama şimdi aramızda bulunmayan kardeşlerimizi de burada rahmetle yad ediyorum” diyen Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği, sene başında yaptığı kongreyle birlikte daha da güçlenmiş, gençleşmiş, dayanışmasını ve motivasyonunu arttırmıştır. İç tartışmaları geride bırakan birliğimiz, demokrasi ve hukuktan sapmadan kuruluş misyonunu çok daha başarılı bir şekilde yerine getirecektir. İşte sizler de görüyorsunuz. Sadece bizim değil, Avrupalı Türklerin yanı sıra kimliğini ve kültürünü koruma mücadelesi veren on milyonlarca kardeşimizin de Uluslararası Demokratlar Birliği’nden büyük beklentileri var. İslam düşmanlığından ırkçılığa pek çok tehdidin Avrupa’da tırmandığı bir dönemde sizlerin omuzlarınızda gerçekten ağır bir yük bulunuyor. Çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla gayret etmek zorundayız. ’Hak verilmez, alınır’ şiarıyla mücadele tempomuzu biraz daha artırmalıyız” dedi. Avrupa Türk toplumunun saflarını sıklaştırması, her zamankinden daha dinamik, daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla hareket etmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: “Her zaman söylüyorum, biz nerede yaşarsak yaşayalım milletçe güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Asırlar boyu İslam’ın sancaktarlığını yapmış, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin evlatlarına zayıflık yakışmaz, geride olmak asla ve asla yakışmaz. Şu an burada bizimle olan her bir kardeşimin de bu yüksek özgüvenle ve sorumluluk bilinciyle hareket ettiğine ve edeceğine inanıyorum. Sizlerden yaşadığınız ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel hayatına daha fazla iştirak etmenizi, daha fazla katkı sunmanızı bekliyorum.” Bugün yaklaşık 7 milyon vatandaşın Avrupa’da yaşadığını, Avrupalı Türklerin neredeyse yarısının Almanya’da ikamet ettiğini belirten Erdoğan, ”Vatandaşlarımız uzun yıllar haklarını kullanma noktasında sıkıntı çektiler. Opsiyon modeli sebebiyle hakkaniyetli olmayan bir tercihe zorlandılar. Alman makamlarıyla olan görüşmelerimizde sizden gelen taleplere göre biz de bu konuda yaşanan sıkıntıları pek çok kez gündeme taşıdık. Almanya’nın uzun yıllar direndikten sonra çifte vatandaşlığı kolaylaştıran düzenlemeleri kabul etmesini şu anda olumlu karşılıyoruz. Bu imkandan yararlanmanız, hak ve eşitlik mücadelenizde sizlere kuşkusuz fayda sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Bu konudaki müspet yaklaşımlarını geçen hafta külliyede misafir ettiği Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’e de ifade ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sollingen faciasından 31 yıl sonra 25 Mart’ta yine aynı yerde ikisi çocuk 4 kardeşimize yönelik düzenlenen ırkçı saldırıyı gündeme getirdim. Bu saldırının hiçbir karanlık nokta bırakılmadan tamamen aydınlatılması ve sorumluların da mutlaka cezalandırılması gerektiğini kendisine söyledim. Yurt dışında yaşayan onlarca vatandaşını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak, bu menfur hadiseler karşısında sessiz kalamayız. Vatandaşlarımızla birlikte soydaşlarımızın haklarını da korumak devletimizin asli görevlerinden biridir. Büyükelçiliklerimizin ve konsolosluklarımızın kapıları sizlere daima açıktır. İnşallah ilgili kurumlarımız vasıtasıyla bu davanın takipçisi olacağız. Tabii burada şu hususu da açık ve net söylemek durumundayım” dedi. "Bugün Türk ve Müslüman nefretinden beslenen Neo Nazi terörü, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır" Nefret suçlarıyla mücadele noktasında Avrupa’da bir ayrımın söz konusu olduğunu, bu tür olaylarda suçun kendisinden ziyade mağdurun kimliğinin daha fazla ön plana çıktığını, daha çok belirleyici olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Antisemitizme karşı gösterilen hassasiyet ne yazık ki İslam düşmanlığı ve ırkçılık kaynaklı saldırılardan esirgenmektedir. Hatta bu suçlar, güvenlik birimlerinin karıştığı NSU cinayetlerinde olduğu gibi ’dönerci cinayeti’ denilerek önemsiz hale getirilmeye çalışılıyor. Müslümanlara ve göçmenlere yönelik düzenlenen ırkçı saldırıların çoğunun daha soruşturma aşamasında örtbas edildiğini hepimiz biliyoruz. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’i hedef alan terör eylemleri, fikir özgürlüğü parantezine alınarak görmezden geliniyor. Bu tarz çifte standart örneklerinin sayısını çoğaltmak mümkündür. Avrupa’daki gelişmeleri takip eden herkesin kabul edeceği gerçek şudur; bugün Türk ve Müslüman nefretinden beslenen Neo Nazi terörü, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Aşırı sağcı akımların kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet tarafından himaye edilmesi, Batı demokrasileri adına tam bir faciadır, utançtır, skandaldır” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, meselenin daha vahim tarafının Türk ve Türkiye karşıtlığının son yıllarda bazı siyasetçiler ve medya eliyle körüklenmesi, teşvik edilmesi, Türk vatandaşların hedef tahtasına konulması olduğunu belirterek, ”İçeride köşeye sıkışan hangi siyasetçi varsa aklına önce bize ve Türkiye’ye saldırmak geliyor. Seçimde başarısız olan, kabahati kendinde aramak yerine bize ve ülkemize saldırarak temize çıkmaya çalışıyor. Bunu da açıktan değil, demokrasi, hak ve özgürlük kavramlarının arkasına saklanarak yapıyorlar. Kardeşlerim şahsımızı ve bizim üzerimizden ülkemizi hedef alan kampanyaların son dönemde artması tesadüf değildir. Bu kampanyaların tek bir hedefi vardır. O da bizi ve Türkiye’yi susturmaktır. Çünkü Türkiye, sadece İslam ve yabancı karşıtlığı meselesinde değil, 7 aydır devam eden Gazze krizinde de dirayetli ve cesur bir duruş sergilemiştir. Yaklaşık 50 bin tonla Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz. İsrail’in Gazzeli kardeşlerimize uyguladığı soykırımı daima gündemde tuttuk. Filistin davasına verdiğimiz güçlü desteği her zeminde açıkça ifade ettik” dedi. Küresel siyonist lobinin tüm baskılarına rağmen bu tavırlarını koruduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Kimliğine ve inancına bakmadan zalime zalim, mazluma mazlum demeye devam ediyoruz. Yıllardır bize demokrasi ve özgürlük dersi veren Batılı yöneticilerin Gazze katliamlarında takındığı ikiyüzlü politikaları ise ibretle takip ediyoruz. Gösteri hakkı kutsaldır diyenlerin 7 Ekim’den sonraki ilk icraatları kendi sokaklarında Filistin’e destek gösterilerini yasaklamak oldu. Sağa sola insan hakları karnesi düzenleyenler, 15 bini çocuk toplam 35 bin Filistinlinin ölümünü sadece seyrettiler. Lafa her başladıklarında özgür basından dem vuranlar, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 140’tan fazla gazeteci hakkında tek bir cümle kurmadılar. Bugüne kadar İsrail güçleri hastaneleri bombaladı. Camileri, kiliseleri enkaz yığınına çevirdi. İnsanların sığındığı kampları vurdu. Okulları, üniversiteleri, gıda sırası bekleyen sivilleri hedef aldı. Toplu mezarların şahidi olduğu toplu katliamlar işledi. Ama tüm bu vahşet sahneleri yaşanırken bir avuç vicdan sahibi devlet adamı dışında hiçbir Batılı lider tepki göstermedi, sesini yükseltmedi. İsrail’e ‘artık yeter’ diyecek bir cesur yürek maalesef çıkmadı. Aylarca ateşkes çağrısı yapacak cesareti dahi gösteremediler” ifadelerini kullandı. "Ne yaparsanız yapın antisemitik lekesi bize yapışmaz" “Bu insanlar Gazze’de katliam dursun dedikleri için şiddete, zulme, eziyete, hatta işkenceye maruz kalıyor” diyen Erdoğan, ”Sırf Filistin’e destek verdikleri için rektörler, profesörler işten atılıyor, linç ediliyor. Ancak söz konusu Türkiye olunca başımıza demokrasi havarisi kesilenlerin hiçbirinin bu hadiseler karşısında gıkı dahi çıkmıyor. Ne kadar meşhur demokrasi savunucusu akademisyen, aydın, gazeteci ve siyasetçi varsa hepsi başını kuma gömmüş, olayların yatışmasını bekliyor. Niçin biliyor musunuz? Çünkü Batı demokrasisinin sınırlarını İsrail’in menfaatleri çizmektedir. İsrail’in çıkarına dokunan her şey bunların gözünde anti demokratiktir, antisemitiktir. Oysa Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’si ve diğer topluluklarıyla bölgemizdeki halkların güvenliğine en büyük zararı saldırgan ve şımarık tutumuyla mevcut İsrail yönetimi vermektedir. Tüm bu gerçeklere rağmen halen bizi ve ülkemizi hedef alanlara şunu tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Türkiye’yi düşmanlaştırarak hiçbir yere varamazsınız. Ne yaparsanız yapın antisemitik lekesi bize yapışmaz. İslam düşmanlığına, yabancı karşıtlığına ve kültürel ırkçılığın her çeşidine nasıl karşıysak antisemitizmi de aynı şekilde reddediyoruz. Coğrafyamızda kargaşa, savaş ve istikrarsızlık görmek istemiyoruz. Müslümanı’yla, Hristiyan’ıyla, Yahudi’siyle tüm inançların ecdat döneminde olduğu gibi barış ve huzur içinde yaşadığı bir bölge istiyoruz” dedi. Amaçlarının Gazze’de süratle kalıcı ateşkesin tesisi, akan kanın durması, ardından da 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüme giden yolun açılması olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ne söylüyorsak bunun için söylüyor, ne yapıyorsak böyle bir barış ikliminin bölgemizde hakim olması için yapıyoruz. Bundan sonra da tüm insanlığın selameti için doğru bildiklerimizi cesaretle dile getireceğiz” şeklinde konuştu. “Avrupalı Türkleri Türkiye’ye bağlayan en sağlam köprü Türkçe’dir" Türk diasporasının Türkiye ekonomisine katkısının 5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Erdoğan, “Avrupalı Türkler kendilerine dayatılan kalıpların çok ötesine geçmişlerdir. Avrupa’ya ilk gittiklerinde emek yoğun işlerde çalışarak hayata tutunma mücadelesi veren kardeşlerimiz, önlerine çıkan tüm engellere rağmen bugün 40-50 yıl önce hayal dahi edilemeyecek konumlara geldiler. İş hayatından eğitime, akademiden sivil topluma, siyasetten sanata farklı alanlarda elde ettiğiniz başarılarla gurur duyuyoruz. Yurt dışındaki insanlarımızın kimliklerini koruyarak sağlıklı entegrasyonu hedefleyen tüm çabaları destekledik, destekliyoruz. Türk diasporası 25 yaşın altında 2 milyonluk genç nüfusa sahip. Hatta kimi ülkelerde beşinci kuşak evlatlarımızı görmeye başladık. Her yeni nesille birlikte maalesef ana vatanla olan bağ da zayıflamaktadır. Türkçe anlama, konuşma konusunda genlerimiz giderek daha fazla zorluk çekiyor. Dil ve kültür unutulunca da asimilasyon kaçınılmaz hale geliyor. Asimilasyona karşı en büyük silahımız çocuklarımıza ana dillerini, kültürlerini ve medeniyet değerlerini öğretmektir. Avrupalı Türkleri Türkiye’ye bağlayan en sağlam köprü Türkçe’dir” şeklinde konuştu. Türkçenin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimizin resmi kurumlarının yeni kuşakların Türkçemize hakim olmaları ve çift dilli eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla yürüttüğü çalışmayı sizler zaten biliyorsunuz. Anaokulundan başlayarak üniversite eğitimine kadar her seviyeye uygun programlarla Türkçe öğretimini teşvik ediyoruz. Ayrıca gençlik kampları, gezi programları, diaspora gençlik buluşmaları, staj ve burs programlarıyla kültürel hareketliliği canlı tutuyoruz. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’deki hayatını kolaylaştırmak adına da pek çok adım attık. Bizden önceki iktidarlar yurt dışındaki kardeşlerimizi sadece ülkenin döviz ihtiyacı olduğunda hatırladı. Biz ise güçlü Türkiye, güçlü diaspora şiarıyla göreve geldiğimiz ilk günden beri sorunlarınıza çözüm üretmeye, dertlerinize derman olmaya çalışıyoruz. Bugün kabinemizde, partimizde, Meclis’te ve Cumhurbaşkanlığında sizlerin içinden gelen pek çok başarılı arkadaşımız görev alıyor” dedi. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde verdikleri sözlerin hepsinin arkasında olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu sözleri de daha öncekiler gibi aşama aşama hayata geçireceğiz. Bu vesileyle sizlerin şahsında Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde bize, partimize ve Cumhur İttifakı’na destek veren tüm kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum. 14 Mayıs’ta yüzde 53,72, 28 Mayıs’ta yüzde 56,34’lük rekor katılım oranlarıyla Türk diasporası dünya çağında bir başarıya imza attı. Bu oy oranlarıyla sadece bizim gurur kaynağı olmakla kalmadınız, Batılı ülkelere de çok anlamlı bir demokrasi dersi verdiniz. Türk diasporasının önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin geleceğinde daha güçlü ve belirleyici bir aktör olacağına inanıyorum. Bunun için sizden birdiğinize, beraberliğinize ve kardeşliğinize çok sıkı sahip çıkmanızı istiyorum. Yakında Avrupa Parlamentosu seçmleri olacak. Sizin sesinizin o salonlarda yankılanması çok ama çok önemlidir. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmayı ihmal etmeyin” açıklamasını yaptı.