GENEL - 25 Nisan 2018 Çarşamba 16:22

İstismar ve şiddet, ERÜ’de masaya yatırıldı

A
A
A
İstismar ve şiddet, ERÜ’de masaya yatırıldı

Kayseri Valiliği, Erciyes Üniversitesi ve İl Emniyet Müdürlüğü tarafından ‘İstismar ve Şiddetin Önlenmesinde İletişim ve Toplum’ konulu sempozyum düzenlendi.

Kayseri Valiliği, Erciyes Üniversitesi ve İl Emniyet Müdürlüğü tarafından ‘İstismar ve Şiddetin Önlenmesinde İletişim ve Toplum’ konulu sempozyum düzenlendi.



İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe, Vali Vekili Mehmet Emin Avcı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, Rektör Prof. Dr. Muhammet Güven, Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ogün Köse, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Koruyucu ve Önleyici Hizmetler Daire Başkanı Olgun Gündüz, , Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Doğan, Abdullah Gül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Alan, İl Milli Eğitim Müdürü Osman Elmalı, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Nevzat Özer, Kayseri Basın-Yayın Enformasyon İl Müdürü Mehmet Uğurlu, İl Emniyet Müdür Yardımcıları Tuncay Yalçınoğlu ve Sefa Sarıkaya, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Akdağ, Genel Sekreter Dr. Öğr. Görevlisi Akın Ünal, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Metin Kösedağ ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.



Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Muhammet Güven, şiddet ve istismar konusunun, özellikle çocuk ve kadın istismarı konusunun, gündemden düşmeyen,çeşitli sebeplerle ve değişik formlarda ortaya çıkan önemli bir toplumsal sorun olarak kamuoyunu yakından ilgilendirdiğini söyledi.



Rektör Güven, “Son aylarda çocuk istismarına yönelik cezalarda artırıma gidilmesine yönelik çalışmalar ve bu konuda TBMM’nin faaliyetleri, olumlu bir gelişme olarak önümüzde dururken, eğitim, bilinçlenme ve toplum duyarlılığındaki artışın konunun çözümüne önemli katkı vereceği kanaatindeyim. Şiddet ve istismarın önlenememesinin en önemli nedenlerinden biri kuşkusuz bu durumun gerek şiddet ve istismara maruz kalanlar, gerekse de bunlara şahit olan toplumsal kesimler tarafından normalleştirilmesi, içselleştirilmesi ve doğallaştırılmasıdır. Nitekim şiddet ve istismarın basındaki yansımaları da bu vahim tabloyu net bir biçimde ortaya koymaktadır. O yüzden şiddet ve istismarın önlenmesinde, ailelere, topluma ve medyaya büyük görevler düştüğü görüşündeyim. Medya yaptığı yayınlar ile gerek ebeveynleri, gerekse toplumu istismara karşı bilinçlendirmelidir. Ebeveynler ise çocuklarına sahip çıkmalı, takiplerini iyi yapmalı; çocuklarını zararlı alışkanlık ve kişilerden mümkün olduğunca uzak tutmalıdır. Kısacası istismarın her türlüsüne karşı olduğumuz gibi, kişileri istismara yönelten nedenlerin tespitin iyi yapılması gerekmektedir. İstismarla mücadele ederken, bireyleri eğitmeye ve bilinçlendirmeye azami gayret gösterilmeli, cezalar ise son derece caydırıcı olmalıdır. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki! Sağlam toplumlar, gerek aile, gerek okul, gerekse toplum eğitimini en iyi şekilde almış bireylerden oluşur. Toplum ne kadar sağlam dinamikler üzerine oturtulursa, istismar olaylarıyla da o derece az karşılaşırsınız. Şiddet ve istismarda caydırıcı cezaları elimizde koz olarak tutmalı, asıl önemli olanın bu konuda bataklığı kurutucu tedbir ve çalışmaları topyekûn yapmamız gerektiğini asla aklımızdan çıkarmamalıyız” dedi.



RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya ise konuşmasında, çocukların istismar ve şiddetten korunmasının önemli olduğunu kaydetti. Yerlikaya, “Kadınlarımızın, çocuklarımızın ve gençlerimizin şiddetten korunması önemli bir husustur. Bu toplumsal sorunla mücadelede aileler, okullar, üniversiteler ve ilgili kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının her birinin ayrı ayrı görevleri vardır. Bu yük onların omuzlarındadır. Tabi teknolojideki hızlı gelişmeler insanları biraz bunalıma sürüklüyor. Refah toplumu olmamız ve yoğun hayat temposuna girmemiz, trafikte bile insanların gerginleşmesine ve şiddete başvurmasına sebep olabiliyor. Buna çağımızın bir hastalığı diyebiliriz. Gelişmenin ve sanayileşmenin de maalesef böyle bedelli var. Dolayısıyla bu bedelleri aşmada da hep birlikte konuşarak, tartışarak ve gayret ederek öncülük etmemiz lazım. Bu mücadelede de kitleleri yönlendirme açısından medyanın da son derece önemli olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Çünkü medya bu işin içerisinde olumlu katkıda bulunursa işler olumlu yönde gider, ama olumsuz katkıda bulunursa da bu konu daha da şiddetlenerek devam eder. Medya, istismarı ve şiddeti özendirici içeriklerden kaçınma konusunda son derece hassas olmalıdır. Toplumsal sorumluluk içerisinde hareket etmelidir. Medyada çocuk istismarı olarak yer alan haberlerde istismar mağduru çocukların isimlerine, çocukların ve ailelerin görüntülerine ve bu kişilerin yaşadıkları yerlere yer verildiği görülmektedir. Bu konuda çocuk istismarına yönelik ve ağırlaştırılmış kanun tasarıları da Meclisimiz gündemindedir. Çünkü bu konu son zamanlarda dikkat edilmeden medyamızda yer alır olmuştur. Tabi bunların hepsi reyting kaygısı ile yapılmaktadır. Reyting kaygısı başka kaygıların önüne geçtiği zaman maalesef iş çığırından çıkıyor. O yüzden bu hassas konuda medyaya büyük görev düşmektedir” diye konuştu.



RTÜK Başkanı Yerlikaya’nın konuşmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Koruyucu ve Önleyici Hizmetler Daire Başkanı Olgun Gündüz ’İstismar ve Şiddette Farkındalık’ konusunda konuşma yaptı.



Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürü Özcan Erdoğdu da ’İstismarın Önlenmesinde Toplumsal Destek: İhbar Hattı Proje Tanıtımı’nı yaptı. Kahve arasından sonra gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Doç. Dr. Mustafa Koçer’in yaptığı panelde, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Kemal Öztürk, Kayseri Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Veli Altınkaya ile Doç. Dr. Vahit İlhan ’İstismar ve Şiddet Olaylarının Haberleştirilmesinde Etik Sorunlar’ konusunda görüşlerini belirtti.



Öğleden sonraki oturumlarda ise panelistler, Çocuk İstismarında Tanı, Tedavi ve Destek Yaklaşımları ile Paydaş Kamu Kurumlarında İşleyiş Sorunlar ve Çözüm Önerileri konularında konuşma yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.