GENEL - 23 Mayıs 2019 Perşembe 10:57

İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kazım Yücel : “Bölge Hastanesi, insanlara umut olmuş bir hastane ama derdime derman olur mu derken, ölümle karşılaşmışız”

A
A
A
İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kazım Yücel : “Bölge Hastanesi, insanlara umut olmuş bir hastane ama derdime derman olur mu derken, ölümle karşılaşmışız”

İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kazım Yücel, “Bölge Hastanesi, insanlara umut olmuş bir hastane ama derdime derman olur mu derken, ölümle karşılaşmışız” dedi.

İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kazım Yücel, “Bölge Hastanesi, insanlara umut olmuş bir hastane ama derdime derman olur mu derken, ölümle karşılaşmışız” dedi.


Kayseri Şehir Hastanesi’ndeki eksikler konusunda yetkililere seslenen Yücel, vatandaşın Fakülte Hastanesinden bile üst düzeyde gördüğü hastanenin aslında özel hastane kadar bile donanımı olmadığını söyledi. Hastaların hem sevk hem de müdahale edilmesi noktasında yaşadıkları sıkıntılardan bahseden Kazım Yücel, vatandaşların bütün vebalinin de orada bulunan doktorların ve yetkililerin boynuna olduğunu belirtti.


Hastaneler arası sevk durumunun çok uzun olduğunu ve bu zaman içerisinde hastanın ölebileceğini söyleyen İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyeleri Grup Başkan Vekili Kazım Yücel, “Değerli hemşerilerim, biliyorsunuz ki bizim bir görevimiz de İl Genel Meclisi üyeliği. Yani Kayserimizde olan ne varsa biz bunu, basında kamuoyuyla paylaşmak zorundayız. Şehir hastanesinde geçen bir konuyu ben sizinle paylaşmak istiyorum. Yakinen tanıdığım bir dostumun aldığı telefon sonucunda, çocuğunun evde baygın ve nefes alamadığı bilgisiyle evine intikal ediyor. Tabi hastaneye de bilgi verilerek ambulans geliyor. Evde müdahale etmeye çalışılıyor ama acilen hastaneye götürülmesi gerektiği söyleniyor. Bölge hastanesine intikal ediliyor ve oradaki doktorlar ilk teşhiste, çocuğun ağır bir travma ve beyin kanaması geçirdiği kanaatine varılıyor. Fakat bir türlü müdahale edilmiyor. Neden müdahale edilmediği sorulduğu zaman da biz müdahale ederiz ama kanama devam ederse, durdurabilecek hiçbir teknik malzememiz bu anlamda yok diyorlar. Yani bu hastanın, Kayseri’de bulunan bir özel hastaneye ya da Fakülte Hastanesine acilen sevki gerekiyor. Peki diyorlar sevki gerçekleştirelim çünkü çocuk ölmek üzere. Biz bunu gerçekleştiremeyiz diyorlar. Erciyes Üniversitesinden ‘biz bu hastayı kabul ediyoruz’ şeklinde bir kabul yazısı gelmesi gerekiyor diyorlar. Ya böyle bir şey olabilir mi? Parası olan özel bir hastanede bu ameliyata girebilecek, parası olmayan da fakülteden talep olacak da öyle gidecek. Peki talep yapılsın diyorsunuz, bu en az 2 veya 3 gün sürer diyorlar. Böyle bir hasta, Allah için bekletilir mi sedyenin üzerinde? Allah’tan çevresi olan bir hasta yakını olduğu için, hızlı bir şekilde sağa sola açılan telefonlarla yani kısaca torpille, bu hasta yarım saat içinde fakülteden gelen talep doğrultusunda naklediliyor. Hayat çizgisinde bir genç ameliyata son saniyelerinde alınıyor. Yani biraz daha geç kalınsa, kaybedilecek bir hastadan bahsediyoruz” dedi.


Kayseri Şehir Hastanesi’nin çok şık ama içinin boş olduğunu ve hastaların derman aramak için gidip ölümle karşılaştığını söyleyen Kazım Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bugün bu çocuk, 2 saatlik ameliyattan sonra hala uyutuluyor. Kanamanın temizlenmesi için teknik aletlerin bulunduğu 2 hastaneden biri Fakülte Hastanesi. Değerli Kayserili hemşerilerim ben sizinle şunu paylaşmak istiyorum, Bölge Hastanesi denildiği zaman hepimiz şunu düşünüyoruz tam teçhizatlı bir hastanemiz var. Maalesef yok. Oradaki doktor arkadaşlara sesleniyorum, içinizdeki bürokratik nakilleri, lütfen yetkililerinize iletin. Duyurun bizlere ve vekillerinize, biz bunları mutlaka çözelim. Bir hastanın asla böyle bir sorumluluğu yoktur ve nakil olduktan sonra vebali de oranın boynunadır. Erciyes Üniversitesi’nden daha donanımlı diye bilinen Bölge Hastanesi, bir özel hastaneden daha az imkanlara sahip. Yazık, hiç kimse bu hastaneye konforu çok iyi diye tatil yapmaya gelmiyor. Vatandaşlarımız bir şey olduğu zaman hangi hastaneye gitmek istersin diye sorulduğunda, en azından bölge hastanesine götürün yaşarsam orada yaşarım diye düşünüyor. Yazıklar olsun, görüntüsü şık içi boş. Belki de sadece kapıya çıkıp öldü denilen hastanın, vebali oradaki doktorlarımızda yetkililerimizde. Çünkü birçok eksikle açılmış bir hastane. Bölge Hastanesi, insanlara umut olmuş bir hastane ama derdime derman olur mu derken, ölümle karşılaşmışız. Kamuoyuyla bunu paylaşıyorum ve ben buradan en yetkili kim ise ona sesleniyorum, hastane açtıysanız içini doldurun ve yeterli, kaliteli, bilinçli doktorlar koyun. Kimsenin hayatı, kurduğunuz o hastaneden önemsiz değil”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakarya’da 12 kişinin yaralandığı kazada midibüsün freni patlamış Sakarya’nın Pamukova ilçesinde 12 kişinin yaralandığı kazanın midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Kazayla ilgili Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden de açıklama yapıldı. Kaza, saat 16.00 sıralarında Pamukova ilçesi Eskiyayla Mahallesi’nde meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı tarafından Akçay Baraj Gölü’ne doğa yürüyüşü gezisi düzenlendi. Gezi dönüşünde, bir firmadan kiralanan 54 S 0579 midibüsün frenleri patladı. Kontrolden çıkarak yol kenarında bulunan araziye devrilen midibüste bulunan 11 üniversite öğrencisi ile 1 üniversite personeli olmak üzere toplamda 12 kişi yaralandı. Durumun haber verilmesi üzerin bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince, yaralılar çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Öte yandan kazanın, midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Üniversiteden kazaya ilişkin açıklama Meydana gelen kazanın ardında SUBÜ sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada, "Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız tarafından Akçay Baraj Gölü’ne düzenlenen doğa yürüyüşü gezisi dönüşü firmadan kiralanan bir minibüsün teknik arıza nedeniyle devrilmesi sonucu 11 öğrencimiz ve 1 personelimiz yaralanmıştır. Kaza neticesinde hayati tehlikesi olan ve durumu ağır olan öğrenci ve personelimiz bulunmamaktadır. Pamukova Devlet Hastanesi’nde müşahede altındaki 2 öğrencimiz kısa süre içerisinde taburcu edilecektir. Sadıka Sabancı Devlet Hastanesi’ndeki 3 öğrenci ve 1 personelimizin tedavisi devam etmektedir. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 6 öğrencimizden birisinin kolunda kırık bulunmaktadır. Tomografi ve tetkikler devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.