GÜNDEM - 12 Aralık 2025 Cuma 11:41

Antikacılar kendi yerinde kendi gününde

A
A
A
Antikacılar kendi yerinde kendi gününde

Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın vizyonuyla 6 yıldır her ayın ikinci pazarı Talas’ta bir araya gelen antikacılar, bu hafta sonu da yine açacakları tezgahlarla renkli görüntüler oluşturacak.


Kurulduğu günden bu yana nostalji tutkunlarının büyük ilgisini çeken Antika Pazarı, 14 Aralık Pazar günü yeniden kapılarını açıyor. Geçmişe duyulan özlemi doyasıya yaşatacak bu özel etkinlik, ziyaretçilerine hem alışveriş hem de kültürel bir zaman yolculuğu vaat ediyor. Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın girişimleriyle Kayseri’ye kazandırılan ve 2019 yılında tarihi Harman Mahallesi Meydanı’nda başlayan Antika Pazarı serüveni, Mevlana Mahallesi Pazar Yeri’nde artan ilgiyle devam ediyor. Yeni yerinde daha geniş alan ve daha fazla katılımla düzenlenen pazar, sadece Talas ve Kayseri’den değil, Türkiye’nin dört bir yanından gelen antikacılarla zenginleşiyor.


Halı, kilim, seccade, tespih, saat, para, pul, nostaljik ev eşyaları ve daha nicesi binlerce ürün arasında kaybolmak, geçmişin izlerini bugüne taşımak isteyenler için Antika Pazarı adeta bir hazine niteliğinde.



Müzayede de olacak


Her ayın ikinci pazar günü kurulan ve kentte geleneksel bir kültürel buluşma haline gelen bu özel pazar, 14 Aralık’ta Talaslılara ve Kayserililere farklı bir gün yaşatacak. Aynı gün saat 15.00’te müzayede de yapılarak ürünler açık artırmayla alıcısını bulacak. Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; "Antika Pazarı, sadece bir alışveriş alanı değil aynı zamanda geçmişle kurduğumuz gönül köprüsüdür. Burada eskiye duyulan özlemle kültürümüzü yaşatıyor, ticari canlılığı da destekliyoruz. Tüm hemşehrilerimizi bu nostalji dolu buluşmaya davet ediyorum" şeklinde konuştu.



Antikacılar kendi yerinde kendi gününde

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Doç. Dr. Arkan: "Birçok örnek gençlerin iyileştirici gücünü ortaya koydu" Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen "SUBÜ Konuşmaları"nda, gençliğin küresel sorunların çözümündeki rolü ele alındı. Söyleşinin konuşmacısı Doç. Dr. Zeynep Arkan, "Deprem sonrası gönüllü çalışmalardan, Gazze konusundaki küresel duyarlılığa kadar birçok örnek gençlerin iyileştirici gücünü ortaya koydu" dedi. 5. İstanbul Eğitim Zirvesi Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Arkan, "Dünyayı İyileştiren Gençlik: Eğitimden Geleceğe" başlıklı söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. Arkan, söyleşide yaptığı konuşmada, gençlerin artık sosyal medya ve küresel dayanışma ağları sayesinde dünyanın dönüşümünde aktif bir rol üstlendiğini belirtti. "Bugünün gençliği, teknolojiyi ve küresel dili çok iyi kullanıyor" Doç. Dr. Arkan, gençlerin iyileştirici gücü olduğuna da dikkati çekerek, "Deprem sonrası gönüllü çalışmalardan, Gazze konusundaki küresel duyarlılığa kadar birçok örnek gençlerin iyileştirici gücünü ortaya koydu. Bugünün gençliği, teknolojiyi ve küresel dili çok iyi kullanıyor, bu nedenle dünyanın yeni gerçekliğini en hızlı kavrayan grup durumundalar" dedi. Arkan, eğitim sistemlerinin gençleri psikolojik savaş, propaganda ve dijital manipülasyonla mücadele edecek şekilde donatması gerektiğinin altını çizdi. "Ahlaktan kopuk bilgi, silah üretir" Eğitim ve ahlak arasındaki ilişkinin önemine değinen Zeynep Arkan, küresel risklere değinerek, şu uyarılarda bulundu: "Eğitim yoluyla üretilen bilginin bir bomba ya da silaha dönüşmesi, aslında ahlaktan koparılmış bilginin yıkıcı yüzünü gösteriyor. Sorun bilginin kendisinde değil, bilginin kimin çıkarına hizmet ettiğinde ve hangi politik hedeflere bağlandığındadır. Bilgi ahlaki bir zeminle birleşmediğinde, eğitimin kendisini bile yok eden bir araca dönüşebilir." Arkan, Türkiye Maarif Vakfı tarafından düzenlenen İstanbul Eğitim Zirveleri’nin rolünü de açıklayarak, zirvelerin dünyanın farklı coğrafyalarından politika yapıcılarını ve eğitimcileri bir araya getiren uluslararası ve kalıcı bir fikir platformu olduğunu vurguladı. Arkan, vakfın 64 ülkede yürüttüğü eğitim faaliyetlerinde akademik gelişim ile karakter eğitiminin bütünleştirildiğini de sözlerine ekledi.
Ankara EPDK, yükümlülüklerini yerine getirmeyen 5 şirketin önlisansını iptal etti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), önlisans süresi içinde projelerinde gerekli ilerlemeyi göstermeyen Akfen Elektrik Enerjisi Toptan Satış AŞ, Powergy Elektrik Enerjisi Üretim AŞ, YBT Enerji Elektronik İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ, Call Enerji AŞ ile Ral Enerji AŞ’nin süre uzatımı taleplerini reddederek, söz konusu izinleri iptal etti. Depolamalı elektrik üretim tesisi olarak bilinen ve rüzgar ve güneş enerji santrallerinin büyük ölçekli enerji depolama üniteleri ile birlikte kurulmasına ilişkin düzenlemeler sonrası Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 19 Kasım 2022’de başvurular alınmaya başlanmış, bu kapsamda rüzgar ve güneş enerjisine dayalı üretim tesisleri ile depolama ünitelerinin birlikte kurulması amacıyla 33 bin megavat kapasite için önlisans verilmişti. Verilen önlisanslar kapsamında, yatırımcıların önlisans süresi içerisinde yatırıma başlayabilmesi için gerekli izin ve onayları tamamlayarak üretim lisansı başvurusunda bulunmaları gerekiyor. Söz konusu önlisansların süreleri, projenin kurulu gücüne göre 30 ila 36 ay arasında değişiklik gösteriyor. 33 bin megavat gücündeki 678 önlisans EPDK tarafından titizlikle takip ediliyor EPDK; tarafından verilen önlisans sürelerinin sonunda yatırımcılar üretim lisansı aşamasına geçerek sahada yatırım sürecine başladı, 29 megavat kurulu gücündeki ilk depolamalı güneş santrali de işletmeye alınarak üretime başladı. Bu süreçte önlisans yükümlülüklerini tamamlayamayan projelerin sahipleri de gerekçeleriyle birlikte süre uzatımı talebiyle EPDK’ya başvuruda bulundu. Söz konusu süre uzatım başvuruları EPDK tarafından titizlikle incelenerek sonuçlandırılmaya başlandı. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen 5 şirketin önlisansı iptal edildi Yapılan inceleme ve değerlendirmelerde önlisans süresi içinde projelerinde gerekli ilerlemeyi göstermeyen Akfen Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş., Powergy Elektrik Enerjisi Üretim A.Ş., YBT Enerji Elektronik İnşaat Sanayi Ve Ticaret A.Ş., Call Enerji A.Ş., Ral Enerji A.Ş.’nin toplam 168 Megavat kurulu gücündeki 5 adet önlisansında yapılan süre uzatımı başvuruları reddedilerek önlisansları iptal edildi. Konuyu değerlendiren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz; 29 Megavatlık depolamalı güneş enerjisi santralinin işletmeye alındığını, 611 megavatlık depolamalı yatırımın da üretim lisansını aldığını hatırlatarak bugün sahada yaklaşık 500 milyon dolarlık yatırımın olduğunu ve bu rakamın 20-25 milyar dolar düzeyine ulaşacağını vurguladı. EPDK Başkanı Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: "Depolamalı yatırımlar Türkiye’nin enerji dönüşümünün omurgasıdır; yenilenebilir enerji hedeflerimize ulaşmak için vazgeçilmezdir. Bu kapsamda tüm önlisans sahibi yatırımcıların gecikmeksizin yükümlülüklerini yerine getirmesini, projelerin de hızla sahaya yansımasını bekliyoruz. Kimsenin Türkiye’ye vakit kaybettirmeye hakkı yok. İzin süreçlerini aksatan, sektörümüze zaman kaybettiren ve gerçek bir yatırım iradesi ortaya koymayan şirketlere asla müsamaha göstermeyiz. Bugün aldığımız kararın, önlisans sahibi tüm yatırımcılara net bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte ağır davranan, bahane peşinde koşan, gerekli sorumluluğu almayan kaybeder."
Gaziantep Opr. Dr. Tüfekçi "Erkekler iyi huylu prostat büyümesiyle yaş ilerledikçe sık karşılaşır" SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda görev yapan Opr. Dr. Ahmet Tüfekçi, iyi huylu prostat büyümesinin (BPH-Benign Prostat Hiperplazisi) erkeklerin yaş ilerledikçe sık karşılaştığı bir sağlık durumu olduğunu söyledi. Opr. Dr. Tüfekçi, "BPH, prostat kanserinden tamamen farklı bir hastalık olup, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemektedir" dedi. İdrar kesesinin hemen altında yer alan prostatın, idrar kanalını (Üretra) çevreleyen bir bez olduğunu kaydeden Opr. Dr. Tüfekçi, "BPH, bu bezin hücrelerinin çoğalarak büyümesi ve idrar kanalına baskı yaparak idrar yapma ile ilgili şikayetlere neden olan bir hastalıktır" şeklinde konuştu. Opr. Dr. Tüfekçi, BPH’nin belirtilerini açıklayarak, "Sık İdrara Çıkma: Özellikle gece uykudan uyandıran sık idrara çıkma ihtiyacı. Ani Sıkışma Hissi: Aniden gelen ve ertelemesi zor olan idrara çıkma isteği. Zayıf İdrar Akımı: İdrar yapmaya başlama zorluğu, idrar akımının incelmesi ve yavaşlaması. İdrarı Kesik Kesik Yapma: İdrarı yaparken durarak, yeniden başlama durumu olması. Tam Boşaltamama Hissi: İdrar kesesinin tamamen boşalmadığı hissi. Bu belirtiler çoğunlukla 50 yaşından sonra başlar, yaşla birlikte görülme sıklığı artar" ifadelerine yer verdi. "BPH tanısı, genellikle bir üroloji uzmanı tarafından yapılan muayene ve çeşitli tetkikler ile konulur. Hastanın şikayetlerinin dinlenmesi ve rektal yolla yapılan parmakla prostat muayenesi tanı koyma açısından oldukça önemlidir" diyen Opr. Dr. Tüfekçi,"Kan testi ile Prostat Spesifik Antijen (PSA) seviyesi ölçülür. Bu test hem BPH hem de prostat kanseri için önemli olup 50 yaş üzerindeki her erkekte yapılması önerilmektedir. Tam idrar tahlili yapılarak, idrar yolu enfeksiyonu veya idrarda kan olup olmadığının kontrolü mutlaka yapılmalıdır. Yine üroflowmetri adı verilen işeme testi ile idrar akım hızı ölçülerek var olan prostat büyümesinin idrar yapmayı ne derecede etkilediği değerlendirilmelidir" dedi. BPH tedavisinin, semptomların şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre kişiye özgü planlanması gerektiğini belirten Opr. Dr. Tüfekçi, tedaviye yönelik, "Hafif belirtileri olan hastalarda, yaşam tarzı değişiklikleri (Sıvı alımını ayarlama, diüretik etki yapan maddelerin alımını azaltma, bazı besin maddelerinin tüketimini azaltma vs.) önerilerek ve düzenli kontrollerle durumlarını takip ederek yönetilebilmektedir. Bu düzenlemelere rağmen şikayetlerinde gerileme olmayan ya da şikayetleri orta-şiddetli düzeyde olan hastalarda öncelikli olarak ilaç tedavileri uygulanmaktadır. İlaç tedavisinin yetersiz kalması, sürekli idrar yolu enfeksiyonu ya da idrarda kanama olması, BPH’ye eşlik eden bir mesane taşı varlığı veya hastanın ilaçlardan kurtulma isteğinin olması durumunda ise minimal invaziv yöntemler ile uygulanan cerrahi tedaviler gündeme gelmektedir. Burada önemli olan cerrahi tedavilere karar verme zamanlamasının doğru olmasıdır. İlaçlar ile yeterince kontrol altına alınamadığı zaman, BPH’ye bağlı idrar yapamama durumu ilerleyen aşamalarda idrar kesesinin de yapısının bozarak bazı semptomların geri dönüşsüz olmasına neden olabilmektedir. Günümüzde iyi huylu prostat büyümesi için uygulanan en sık minimal invaziv cerrahi yöntemler; transuretral insizyon (TUİP), bipolar transuretral rezeksiyon prostat (TUR- P), holmium Lazer Prostat (HoLEP) ve thulium lazer prostat (ThuLEP) tedavileri olup yine daha az sıklıkta uygulanan çeşitli cerrahi yöntemler de mevcuttur. Bu tedaviler arasından seçim yaparken detaylı bir hasta değerlendirmesi ve büyümüş prostatın hacmi önemli rol oynamaktadır" şeklinde konuştu. BPH’nin, tedavi edilmediğinde zamanla daha ciddi sağlık problemlerine neden olabileceğine dikkat çeken Opr. Dr. Tüfekçi, hastaların yaşayabileceği sağlık sorunlarına yönelik, "Hastalarda idrarı hiç yapamamaya bağlı sonda takılma ihtiyacı gelişebilir. Uzun süreli mesanenin tam boşalamaması durumunda idrar içerisindeki minerallerin birikimi sonucu mesane taşı oluşabilir. Yine bu duruma bağlı olarak sık idrar yolu enfeksiyonu ve idrarda kanama atakları ortaya çıkabilir. İdrar kesesinin sürekli bir zorluk ile karşılaşmasından ötürü yapısı bozulabilir ve bu durum bir süre sonra şikayetlerin geri dönüşümsüz olmasına sebep olabilir. Hatta ilerleyen süreçte idrar kesesinde biriken idrarın geriye doğru böbreklere baskı yapması sonucunda böbrek fonksiyonlarında bozulmaya dahi sebep olabilmektedir" diye konuştu. 50 yaş ve üzerindeki her erkeğin, belirti olsun veya olmasın, düzenli bir şekilde üroloji hekimine başvurmasının ve prostat kontrollerini yaptırmasının önemine değinen Opr. Dr. Tüfekçi, erken tanı ve uygun tedavinin, BPH’nin neden olabileceği ciddi komplikasyonları önlemek adına önemli olduğunu söyledi.