GENEL - 11 Haziran 2019 Salı 14:02

Büro Memursen’den Yazı İşleri Müdürlüğü’nın Kariyer Meslek Olarak Yapılandırılmasına Tepki

A
A
A
Büro Memursen’den Yazı İşleri Müdürlüğü’nın Kariyer Meslek Olarak Yapılandırılmasına Tepki

Büro Memursen Kayseri Şube Başkanı Talip Şahin, Kayseri Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasında Yazı İşleri Müdürlüğünün Kariyer Meslek olarak yapılandırılarak Yazı İşleri Müdürlüğü hukuk eğitimi almış olanların tek bir sınav ile girilebileceği şeklindeki beyanları üzüntü ile karşıladıklarını söyledi.

Büro Memursen Kayseri Şube Başkanı Talip Şahin, Kayseri Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasında Yazı İşleri Müdürlüğünün Kariyer Meslek olarak yapılandırılarak Yazı İşleri Müdürlüğü hukuk eğitimi almış olanların tek bir sınav ile girilebileceği şeklindeki beyanları üzüntü ile karşıladıklarını söyledi.


Büro Memursen Kayseri Şube Başkanı Talip Şahin, "30 Mayıs 2019 tarihinde açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Taslağında Adalet Bakanlığımızda Zabıt Katibi olarak görev yapmakta olan arkadaşlarımızın Kurum içi Görevde Yükselme yoluyla elde edebildiği 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun temel ilkeleri olarak benimsenen kariyer ve liyakatin bir tezahürü olan Yazı İşleri Müdürlüğü Sınavının kaldırılması öngörülmüştür. Kurum içinden “kariyer ve liyakatin” öncülüğünde yapılan GYS sınavı yerine Yazı İşleri Müdürlüğünü Kariyer Meslek olarak yapılandırılarak Yazı İşleri Müdürlüğü hukuk eğitimi almış olanların tek bir sınav ile girilebileceği kariyer meslek haline dönüştürüleceği ifade edilmiştir" dedi.


"Adalet Bakanlığı personelleri olarak yapılan bu açıklamayı üzüntüyle karşılamış bulunmaktayız" diyen Şahin, "İlk etapta bakıldığında kulağa hoş gelen daha nitelikli kişilerin görev yapacağı gibi savunulan bu düzenleme Kurumsal Hafızanın bir unsuru olan adliyelerde mesleki tecrübeye sahip, dosyaların tozunu yutan çalışanlarımızın emeklerinin gözardı edilmesi, çalışanlarımızın uzun vadede motivasyonunda en önemli bir basamak ve kazanım olan Yazı İşleri Müdürlüğünün GYS kapsamından çıkarılması iş huzurunu da çalışan motivasyonunu da bozacak bir uygulama olacaktır. Diğer yandan Yazı İşleri Müdürlüğü gibi kurumsal bilgi ve birikim sonucu elde edinilebilinecek makamın sadece üniversite mezuniyeti veya başka alanlardaki iş tecrübesi olması dışında Yazı İşleri Müdürlüğü adına hiçbir yeterliliği bulunmayan kişilerin bir sınav ile bu makama getirilmesi ne Devlet Geleneğimize uyan bir durum ne de yönetimsel anlamda bilimsel bir yaklaşım değildir. Müfettişlik gibi kariyer mesleklerde Müfettiş Yardımcılığı gibi bir ünvanla kişiler memuriyete ve müfettişliğe bir müfettişin refakatinde en az üç yıllık bir süreçte hazırlanırken yine Kaymakamlık sınavını kazanan bir kişi direk olarak kaymakam olarak görevlendirilmeyip diğer ilçe kaymakamlarının yanında refik ünvanıyla mesleğe hazırlanırken Yazı İşleri Müdürlüğünü kazanan bir kişinin hangi aşamada kimin refakatinde yetiştirileceği ise ayrı bir muammadır. Türk İdari Sisteminde müdürlük makamı memuriyetle başlayan bir sürecin şeflik gibi merdivenin tırmanılması ile ulaşılan bir makamdır. Kaldı ki insanlara adalet dağıtan bir müessese de hiçbir mesleki tecrübeye sahip olmayan bir kişinin Türk Adalet Sistemine yapacağı katkı sorgulanmaya açık hale gelir" dedi.


Şahin, "Açıklanan Yargı Reformu Stratejisi paketi yargısal alanda bir çok konuda iyileştirmeler yapılırken Yargının sağlıklı yürümesi için elinden geleni canhıraşane çalışan Yargı çalışanlarına yenilik ve kazanım anlamında hiçbir şeyin olmadığı gibi hakkımız olan Görevde Yükselme Sınavının elimizden alınmak istenmesi ya da Yazı İşleri Müdürlüğüne kurum dışından atama ile bugüne kadar hakkımız olan Yazı İşleri Müdürlüğüne sağlıklı olmayan bir şekilde ortak yapılmak istenmesi Yargı Reformu Stratejisine çalınan kara bir lekedir" ifadesinde bulunarak şunları söyledi:


"Yargı Reformu Paketi hazırlanırken Adalet Bakanlığımız ile birlikte Baroların ortak bir çalışma yürüttüğü kamuoyuna yansıyan açıklamalarla netlik kazanmıştır. Ülkemiz için hayati öneme sahip bir paket hazırlanırken, çalışmanın paydaşı olan biz Adliye Çalışanlarının ve Adalet Bakanlığımızda yetkili sendika olan Büro Memurları Sendikamızın görüşünün alınmaması asla kabul edilemez. Diyaloğun her alanda öne çıktığı ve hükümetimizin bu konudaki hassasiyetini bilmemize rağmen bu Yargı Reformu Paketi çalışanların görüşünün alınmadan çıkarılması bir eksik ve sakattır.


Değerli Arkadaşlar


Adalet Çalışanları olarak, Türkiye Barolar Birliği Başkanının Yargı Reformu Paketini değerlendirirken yapmış olduğu açıklamada, dosyaların eksik olarak duruşmaya çıkmasının müsebbibi Yazı İşleri Müdürleri imiş gibi temelsiz ve reel gerçeklere dayanmadan hedef gösterilmesi ve Yazı İşleri Müdürlüğüne hukuk mezunlarının atanması ile bu sorunların ortadan kalkacağını ifade etmesi, onay makamı olan bir unvandaki çalışanla tüm yargının sorunlarının düzeleceğini iddia etmek tek kelime ile sığ ve popilist bir söylem olduğu gibi Yargı Çalışanlarımıza bir hakarettir. Bu açıklama ile Barolar Birliği Başkanı, Yazı İşleri Müdürlerinin görevlerinden bihaber olduğunu da bir nev’i itiraf etmiş de olmaktadır. Dosyaların duruşmaya eksik çıkmasının sebebi safi Yazı İşleri Müdürleri ile ilişkilendirilmesi komik bir gerekçedir. Bu talihsiz açıklamayı şiddetle kınıyor ve Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin Feyzioğlunu Adalet Çalışanlarından özür dilemeye davet ediyorum.


Barolar Birliği Başkanı, hukuk mezunu olan Avukatları Adliyelere Yazı İşleri Müdürü olarak atanması için göstereceği çabayı Avukatların maaş, özlük ve mesleki eğitimleri için harcarsa hem başkanı olduğu Barolar Birliğinin müktesebatına uygun hareket etmiş olur, hem de kendi meslektaşlarına karşı samimi olduğunu göstermiş olur.


Madem her hukuk eğitim almış olan kişi Adliyelerde Yazı İşleri Müdürlüğü sınavına girebilecek, bu halde lisans mezunu olan Zabıt Katibi arkadaşlarımızın da yapılacak olan sınavla Avukat olmasının, Hakim/Savcı Yardımcısı olmasının da önü açılmalıdır.


Bakanlığımızca uygulamaya konulan Uzlaştırma işlemlerinde alınan sonuçlar göstermiştir ki, Uzlaştırmacı olarak atanan Adliye Personelleri kurumsal bilgi birikimi ve tecrübesiyle Uzlaştırmadaki başarı oranını artırmıştır. Bu veri dahi Adliye personellerinin sorumluluk aldığında neleri başarabileceğinin apaçık kanıtıdır.


Adalet Çalışanları olarak Adalet Bakanımız Sayın Abdülhamit Gül’ün personeline değer verip, kucak açtığı bir dönemde ve özellikle Yardımcı Hizmetler Sınıfında bulunan Mübaşirlerimizin Genel İdare Hizmetler sınıfına geçmesinde göstermiş olduğu gayret ve çabadan dolayı kendilerine teşekkür ederiz.


Ancak bizler açıklanan Yargı Reformu Paketi ile çalışanlarımız adına kazanım beklerken Zabıt Katibi arkadaşlarımızın tek kariyer umudu olan kurum içi Görevde Yükselme Sınavının kaldırılarak Yazı İşleri Müdürlüğüne avukatların ve diğer kurumlarda görev yapan memurların da atanmasının yolunu açacak taslak çalışmasından acilen vazgeçilerek güncelleme yapılmasını,


Yargı Reformu Paketine; Adalet Bakanlığımızda adalet hizmetlerinin devamlılığı esas olduğundan Bakanlığımızda sözleşmeli istihdamına son verilerek aynı işi yaptığımız sözleşmeli arkadaşlarımızın kadroya alınmasını, Bakanlığımızda Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılarak arkadaşlarımızın tamamının 4/A kadrosuna alınmasını, tüm çalışanlarımıza 3600 Ek Göstergenin uygulanmasını, sağlığımızı tehdit eden çalışma ortam koşullarımızın iyileştirilmesini, adalet hizmeti sınıfının oluşturulmasını, adalet hizmeti tazminatı oranının yükseltilmesini, büyükşehir tazminatı ödenmesini, servis hizmetinden yararlanmamızı, yemek yardım miktarının alt limitten değil üst limitten ödenmesini, döner sermaye havuz ücretlerimizin geri ödenmesini, nöbet ücretlerimizin ödenmesini, yıpranma hakkının tanınmasını, adliyelerde Mobbing Biriminin kurulmasını ve son olarak Zabıt Katibi arkadaşlarımızın tek kariyer umudu ve hakkı olan Görevde Yükselme Sınavı Yoluyla elde ettiğimiz Yazı İşleri Müdürlüğü sınavına, avukatların ya da diğer kurumlardan memurların atanmasını sağlayacak olan taslak düzenlemeden vazgeçilmesini talep ediyoruz.


Adalet çalışanları olarak yargı hizmetlerini yerine getirirken sorumluluğumuzun ağırlığının bilincindeyiz. Ancak artan işyükü, fiziki şartların yetersizliği, amirlerin baskısı, mobbinge maruz kalınması, kimi zaman haksız şekilde vatandaş ve avukat şikayetlerine maruz kalınarak hakkımızda adli ve idari soruşturmanın başlatılarak cezalandırma sisteminin öngörülmesi başlıca sorunlarımız iken yukarıda ifade ettiğimiz özlük ve mali haklara ilişkin kayıplarımızın yanında bir de zabıt katibi arkadaşlarımızın Görevde Yükselme Sınavı ile Yazı İşleri Müdürü olarak atanmasına ortakçı yapılması personelde artık Adalet Bakanlığından, diğer Bakanlıklarımıza ve kurumlarımıza geçme isteği ve talebinde artışa neden olacaktır. Bunun önüne geçilmek isteniyorsa derhal çalışanlarımızın mali, özlük ve kariyer hakkı kesin olarak güvence altına alınmalıdır.


Adalet Çalışanları olarak haykırıyoruz, hakkımız olan Görevde Yükselme Sınavı ile elde ettiğimiz Yazı İşleri Müdürlüğü Sınavı ile ilgili güncelleme yapılıncaya kadar basın açıklamalarımız ve eylemlerimiz devam edecektir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.