GENEL - 14 Ocak 2020 Salı 12:21

Talas, keşfedilmeyi bekleyen bir mücevher gibi

A
A
A
Talas, keşfedilmeyi bekleyen bir mücevher gibi

Talas Belediyesi tarafından Türkiye’nin önde gelen gastronomi uzmanları ve gazetecilerine Talas ve Kayseri yemek kültürü tanıtıldı.

Talas Belediyesi tarafından Türkiye’nin önde gelen gastronomi uzmanları ve gazetecilerine Talas ve Kayseri yemek kültürü tanıtıldı. Aralarında Nuh Albayrak, Adnan Şahin, Önder Havuzlu, Kadir Kaymakçı ve Yücel Koç gibi önemli isimlerin bulunduğu uzmanlar, bu ay dördüncüsü düzenlenen Antika Pazarı’nı ve Talas’ın tarihi mekânlarını da ziyaret etti.


Türkiye’nin ünlü gazeteci ve gastronomi uzmanlarına Talas’ın tarihi güzellikleri tanıtıldı. Başta Yaman Dede Konağı, Osmanlı Sokağı ve Antika Pazarı olmak üzere Talas’ın birçok turistik ve tarihi mekânını tanıma imkânı bulan gazeteci ve gastronomi uzmanları Talas’ın özellikle turistik açıdan önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çekti.


Talas’ın tarihi dokusunu, yemek kültürünü ve Antika Pazarını inceleyen uzmanlar arasında yer alan Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Defne Ertan Tüysüzoğlu, Talas’ın mimari yapısına ve mimari-gastronomi ilişkisine dikkat çekerek şunları kaydetti:


“Gastronomi turizmi çerçevesinde burada bulunuyoruz ama gastronomi yalnızca yeme-içmeyle alakalı bir konu değildir. Muhakkak kültürün desteklemesi lazım. Gastronominin multidisipliner yaklaşımından bahsediyoruz, bunun içinde etnik kültür var, mimari var. Talas’ta inanılmaz güzellikte bir mimarinin olduğunu görmekteyiz fakat bunu daha çok öne çıkarılması gerekiyor.”


‘Antika pazarı özenle hazırlanmış bir proje’


Talas’ın üzerindeki tozların silkelenmesini bekleyen bir mücevher olduğuna dikkat çeken Gastronomi Uzmanı ve Gazeteci Adnan Şahin, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın bu tozları silkelediğine dikkat çekti. Antika Pazarı’nı da gezen Şahin, Pazarın devşirme değil özgün bir yapıya sahip olduğunu ve çok özenle hazırlanmış bir projenin kendini gösterdiğini ifade etti.


Talas’ta gerçekleşen gezinin Talas ve kendisi için büyük önem ifade ettiğini söyleyen Türkiye’nin önde gelen diyetisyenlerinden Taylan Kümeli, “Antika Pazarı çok güzel bir pazar olmuş. Hem kendine özgü hem de diğer kültürlere göndermeler yapan bir özellik taşıyor. Pazar içerisinde bir sentez var. Güzel bir şehriniz ve ilçeniz var. Bunun kıymetini bilmek lazım, biz de bu kıymetin bilinmesi için elimizden geleni yapacağız” dedi.


Haber Türk Köşe Yazarı Kadir Kaymakçı ise Talas’ın tarihi mirasına dikkat çekti. Osmanlı Sokağı’nda gezerken yaşadığı duyguları dile getiren Kaymakçı, “Birkaç saattir buradayız ama sanki birkaç yüzyıllık tarihin içinde yürüdük. Bin 500 yıllık bir kiliseyi ziyaret ettik, burada 500 yıllık cami var, sarnıçlar var vs. çok güzel bir kent” dedi.


Talas’ın turistik açıdan önemli bir birikime sahip olduğunu ifade eden Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yücel Koç, Talas’a yapılacak yatırımların Kayseri turizmi açısından da oldukça önemli olduğunu ifade etti. Talas’ın mimarisi ile yemek kültürünün harmanlanması gerektiğini söyleyen Koç şunları söyledi:


“Ürgüp’e bu yıl 4 milyona yakın turist gelmiş. Talas’ı gördükten sonra anladım ki Talas’ın bu güzellikleri işlenirse burası da bir Ürgüp olabilir. Talas’ta çok önemli bir potansiyel var.”


Talas ve Kayseri’nin turizm çalışmalarında özel sektör ile kamu arasındaki işbirliğine dikkat çeken Gazeteci Nuh Albayrak, “Talas’ı gezdiğimde Talas’ın hakikaten Kayseri’den derinlik ve kültür itibariyle çok önde bir şehir olduğunu gördüm. Talas’ın tanıtılması konusundaki çalışmaların tamamını kamudan beklemek yanlış ama kamu da bunun başlangıcını yapmalıdır. Talas Belediyesi de bunun öncüsü olma noktasındadır. Antika Pazarı’nın bu ay 4.’sü düzenleniyor ama yıllardan beri varmış gibi bir ilgi var. Yani kamu önayak olursa özel de buna ilgi gösterecektir. Antika Pazarı’na bir yoğun bir ilgi olduğunu görmekteyiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Motosikletine dağ keçisi boynuzu taktı, trafikte ilgi odağı oldu Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun motosikletine taktığı dağ keçisi boynuzu ile ilgi odağı oldu. Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun, Chopper tipi alçak binişli motosiklet aldı. Daha sonrasında motosikletini çeşitli eklemelerle modifiye etmeye başlayan Altun, bir avcı kulübünde duvarda gördüğü dağ keçisine ait olan boynuzu motosikletine taktırdı. Trafikte ’boynuzlu motosikletli’ olarak anılmaya başlayan Altun, vatandaşların kendisini motosiklet üzerinde gördüğünde video ve fotoğraf çekerek ilgi gösterdiğini, kendisinin de bu ilgiden mutlu olduğunu söyledi. "Bu tarz Alman askerlerinin savaş dönüşü dizayn ettikleri bir tarz" Amerikan motosiklet kulüplerine tutkulu olduğunu belirten Altun, "Amerikan motosiklet kulübü hastasıyım. Kulüpteki motosikletlere yıllar öncesinden hevesim vardı. Sonra ben de bu Chopper’ı aldım. Motorum 350 cc ve çeşitli aksesuar modifiyeleri ile kendime göre bir tarz oluşturdum. Bu tarz aslında yıllar önce Alman askerlerinin motorlarını savaştan döndükten sonra motorlarına dizayn ettikleri bir tarz. Artı olarak ben sadece dağ keçisi boynuzunu ekledim" dedi. "Boynuz dağ keçisine ait" Motosikletine monte ettiği dağ keçisine ait olan boynuzu bir avcı kulübünün duvarında gördüğünü anlatan motosiklet tutkunu Altun, "Bu boynuzu bir avcı kulübünde duvarda gördüm, Boynuzu görür görmez motosikletimin önüne güzel olacağını düşünerek aldım, gerçekten de güzel oldu. Trafikte giderken ışıklarda durduğum zaman vatandaşlar video ve resim çekiyorlar. Ayrı bir havası, kendine has bir ilgisi oldu motosikletimin. Boynuzu takalı 1 yıl oldu, motosiklet de 3-4 yıldır bende. Sinyalimi, farımı, sürüşümü engelleyen herhangi bir sorun yok, sadece motosikletime bir makyaj, bir süs yaptım. Trafiğe ve kurallara uymayan bir engelim yok, eğer olsa boynuzu kendim takmam" şeklinde konuştu. Chopper sahibi motosiklet tutkunlarının, farklı tarzlarına karşın trafikte gayet dikkatli motosiklet kullandıklarının da altını çizen Altun, "Chopper sahibi insanlar trafikte en düzgün motosiklet kullanan, kurallara harfiyen uyan motosiklet sürücüleridir. Motosiklet özgürlüktür, motosikletin üzerinde kendimi uçuyor gibi hissediyorum" sözlerine yer verdi. "Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz" Motosikleti sıkça gördüklerini belirten esnaf Şehmus Tular ise, "Bu arkadaş motosiklet hastası. Değişik bir tarz yapmış, hoşumuza da gidiyor. Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz. Değişik bir motor, arkadaş da biraz böyle şeyleri seviyor sanırım. Bu da bizim hoşumuza gidiyor. Söylenene göre yabani dağ keçisinden alınan boynuzmuş, orijinal bir şey olduğunu bana söyledi kendisi. Böyle şeyleri seviyor demek ki, Allah kaza bela vermesin" ifadelerini kullandı. (MUB-FKE-
İstanbul “Dönerin anavatanı Türkiye’dir” Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın Türkiye ziyaretine döneriyle birlikte gelmesi dünyada geniş yankı bulmuştu. Son günlerde devam eden döner diplomasisine Türk dönerciden yorum ‘Türkiye’ye döner getirilmesine gerek yok biz zaten dünyanın her yerine döner gönderiyoruz.’ Türkiye’ye yanında 60 kilo döner ile birlikte gelen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ülkesinde de eleştirilerin odağı oldu. Dönerin ana vatanına yanında dönerle gelen Steinmeier, İstanbul’da Alman Büyükelçiliği’ne ait yazlık Tarabya rezidansında döner keserek davetlilere ikram etmişti. Görüntüler üzerine ülkesinde de çeşitli eleştirilere maruz kalan Steinmeier’a dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da akşam yemeği için döner ikramında bulundu. “Dünyanın her yerine döner gönderiyoruz” Döner diplomasisi ardından Türk döner ustası Harun Davut ‘Türkiye dönerin ana vatanıdır. Kimsenin Türkiye’ye gelirken yanında döner getirmesine gerek yok. Biz dünyanın her yerine döner gönderiyoruz. Dönerin buttan olması ve yaprak olarak kesilmesi önemlidir. Kuyruğuna, döşüne ve pişmesine dikkat edilmesi gerekir. Bu işin ustaları Türkiye’de yetişir. Döner Türkiye’de başladı Türkiye’de devam edecektir. “Dönerde etin kalitesi ve pişirilmesi çok önemli” Döner ustası Davut, “Bir döner ustası en alt tabakadan çırak olarak başlar. Bir ustanın yetiştirilmesi hiç kolay değil. Usta yetiştirmek yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında olur. Döneri her usta yaprak gibi kesemez. Bunu özenle yetiştirdiğimiz ustalar kesebilir. Döner yaklaşık 180 derece sıcaklıkta pişirilir. Dönerin kalitesinden çok pişimi çok önemlidir. Lezzetli bir döner için kaliteli et, etin soslaması ve bunları yapacak kaliteli bir usta gerekir. Bu saydığım şartlar birbirine zincirlidir. Bizim için önemli olan lezzet ve kesim tekniğidir” dedi. “Dönerin en güzeli ve en lezzetlisi Türkiye’de” Dönerin ana vatanının Türkiye olduğunu belirten Döner Ustası Davut, “Yurtdışından gelenler yanlarına yemek almalarına gerek yok burada en güzel en lezzetli Türk dönerini yiyebilirler. Gelen misafirlerimize yurt dışına götürebilmeleri için paketleme yapıp gönderebiliyoruz. En iyi döner Türkiye’de yenir” şeklinde konuştu. Türk döneri tescilleniyor Öte yandan Türkiye tarafından Avrupa Birliği’ne (AB) dönerin geleneksel ürün adı olarak tescili için yapılan başvurunun ilanı, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Dönerin 1800’lerin başından itibaren İstanbul’dan Osmanlı coğrafyasına yayıldığı kaydedilen ilanda, 1962’den 1979’a kadar devam eden Türklerin başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya göçüyle yayıldığı anlatıldı. Dönerin 3 aylık itiraz süresinin dolmasının ardından tescil edileceği ve Türkiye’den AB’de tescillenen ilk geleneksel ürün adı olacağı kaydedildi.