GENEL - 17 Eylül 2019 Salı 13:48

Fırat Kalkanı bölgesinde yüzler "Sınırsız Şenlik" ile güldü

A
A
A
Fırat Kalkanı bölgesinde yüzler "Sınırsız Şenlik" ile güldü

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Suriye’nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde çocuklar için 3.

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Suriye’nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde çocuklar için 3. Sınırsız Şenlik düzenledi.


Uluslararası Mülteci Hakları Derneğinin (UMHD) Suriye’de savaş mağduru çocuklar için geleneksel olarak düzenlediği "Sınırsız Şenlikler" etkinliğinin üçüncüsü başladı. Kilis Valiliği, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), UMDH ve İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfının katkılarıyla Kilis’in karşısındaki Azez ilçesinin Burakatı köyü’de düzenlenen şenliğe çoğunluğu Türkmen 500’den fazla çocuk katıldı. Bir hafta boyunca devam edecek etkinliğin ilk gününde çocuklar, sokak oyunları, gösteriler, atölye çalışmaları ve çeşitli yarışmalarla doyasıya eğlendi. Türkiye’den gönüllülerin de katıldığı programda çocuklara “Bi Kutu Gelecek” isimli içi kırtasiye malzemeleri ve oyuncak ile dolu kutular dağıtıldı. Bu kutularla birlikte her bir çocuğun 1 yıllık kırtasiye ihtiyacı karşılanmış olacak. Azez ilçesinin Burakatı köyünde başlayan şenlik, Fırat Kalkanı Harekatı ile terörden arındırılan diğer bölgelerde de 5 gün boyunca sürecek. 21 Eylül’e kadar sürecek şenliğin son günü ise Kilis Elbeyli Geçici Barınma Merkezi’nde olacak.


Etkinliğin proje koordinatörü Eda Nur Aydın, şenlikleri savaş mağduru çocukları mutlu etmek için organize ettiklerini belirterek, "Çocukların eğitimine katkı vermek istiyoruz. Savaş mağduru olmaları eğitimlerinin önüne geçmemeli. Burada çocuklar için gösteriler ve tiyatro oyunları sergiliyoruz" diye konuştu.


Suriye’de okula başlayan 5 bin çocuğa kırtasiye malzemesi sağlamayı hedeflediklerini aktaran Aydın, Fırat Kalkanı bölgesindeki 5 okulda buna benzer etkinlikler gerçekleştireceklerini ifade etti.



“İnşallah bu oyunlar benim memleketimde de olur”


Şenliğe katılan 9 yaşındaki İman Hayr, ”DEAŞ’tan kaçarak Azez bölgesindeki kampa yerleştik. Türkiye’den gelen abilerin, ablaların yaptığı bu şenlikle çok eğlendik. Bu programı yapanlara ve Türkiye’ye teşekkür ediyorum” dedi.


8 yaşındaki Ayşe El Hasan da, ”Ben Halep’tenim. İnşallah bundan sonra hep böyle şenlikler olur. Halep’i çok özledim, evimi çok özledim. Hayatımda ilk defa böyle bir etkinliğe katıldım. İnşallah benim memleketim düzelir ve bu oyunlar orada da olur” diye konuştu.



“Çocukların ayakkabısız dolaştığını görmek içimizi burkuyor”


Bu yıl ikinci kez etkinliğe katıldığını aktaran gönüllülerden Salih Sarı, “Burada Suriye’de farklı yerleşim bölgelerinde köylerde okullarda çocuklarla birlikte eğlenmeye, onları mutlu etmeye gayret gösteriyoruz. Tabi buraya ilk geldiğimizde çocukların zor durumda olduğunu görmek onların üstündeki kıyafetlerin yırtık olduğunu, ayakkabısız şekilde dolaştığını görmek bizim içimizde bir burukluk oluşturuyor. Onların bu zor durumlarına, onlara yardım etmek adına buradayız. Onlarla oyun oynadığınız dans ettiğiniz zaman onların mutlu olduğunu görebilmek onların eğlendiğini onların seviniyor olduğunu görmek bizim için geleceğe dair bir umut vadediyor” dedi.



“Her yıl yüzlere tebessüm yerleştirmek için geliyoruz”


Dernek gönüllülerinden Fatih Alibaz Dursun ise şöyle konuştu:


“Bu sene üçüncüsünü düzenliyoruz. Tabi bu bölgedeki çocuklar savaş ortamında yaşadıkları için eğlenme imkanları, gülme imkanları, mutlu olma imkanları çok kısıtlı. Sınırsız Şenlik onları bu savaş ortamından çıkarıp bir nebze olsun sevindirmek, bir nebze olsun yüzlerine tebessüm yerleştirmek için buraya geliyor her sene. Tabi çocuklara hediye de dağıtılıyor, ciddi oyunlar da oynanıyor, ben üçünde de görev almış biri olarak çocukların yüzlerindeki gözlerindeki o tebessümü gördüğüm için çok mutluyum o yüzden Sınırsız Şenlik’te görev alıyorum.”


Suriye’nin çatışma halindeki bölgelerinden kaçarak Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytindalı operasyonlarıyla güvenli hale getirilen bölgelerde bugün 2 milyondan fazla insan yaşam mücadelesi veriyor. Fırat Kalkanı bölgesi son 3 yılda ülkenin en güvenilir ve huzurlu alanı olduğu için çok sayıda göç alırken, aynı zamanda Türkiye’den de geri dönüşler yaşandı. Beşar Esed rejiminin abluka, yoğun saldırılar ve tehcir ile yerinden ettiği on binlerce sivil son 2 sene içinde bu bölgeye sığındı. Çoğunlukla çadır kamplarda kalan bu insanlar arasında en çok zorlanan hiç şüphesiz çocuklar oldu. 800 bin çocuğun yaşadığı tahmin edilen sınır bölgesinde okul çağında 400 bin çocuk var. Bu çocukların yaklaşık 200 bini Türkiye’nin bölgede eğitim için yaptığı faaliyetler ile eğitime kavuştu. Kayıp bir nesil olmaması için yürütülen çalışmalar tüm hızıyla devam ederken hala okula gidemeyen on binlerce çocuk bulunuyor. Bölgede Türkiye’nin desteğiyle tam 500 okul yeniden faaliyete geçirildi. Fırat Kalkanı bölgesindeki okullar yaklaşık 3 yıllık DEAŞ esareti altında büyük hasar almıştı. Örgüt eğitimi yasaklamış, okulları ise terör eylemleri için kullanmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Maarif Vakfı desteğiyle eğitim alanında da önemli adımlar atıldı. Bölgede muhaliflere bağlı eğitim müdürlükleri kurularak zarar gören okullar tespit edildi ve onarım çalışmaları başlatıldı. Bu kapsamda 500 civarı okul tamir edilerek eğitim vermeye hazır hale getirildi. Restorasyon çalışmaları tamamlanan okullara gerekli eğitim malzemelerinin büyük bir kısmı yine Türkiye’den geldi. Eğitim seferberliği kapsamında okullarda görev alacak öğretmenlere de özel kurslar verildi. 6 bin öğretmen, Türkiye’nin verdiği formasyon eğitimlerini tamamlayarak göreve başladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Dev kruvaziyerle İzmir’e 3 bin 641 turist geldi 3 bin 641 turistin bulunduğu MSC Divina kruvaziyer gemisi, İzmir Limanı’na demirledi. Gemiden inen yolcular, kentin önemli turizm noktalarını ziyaret edecek. İzmir Limanı, MSC Divina kruvaziyer gemisini ağırlıyor. 3 bin 641 yolcunun bulunduğu kruvaziyer gemisindeki turistler, başta İzmir kent merkezi, Bergama ve Efes antik kentleri ile Meryem Ana Evi olmak üzere önemli turizm noktalarını ziyaret etmek için gemiden ayrıldı. MSC’nin dünyanın en hızlı büyüyen şirketleri arasında yer aldığını söyleyen gemiyi işleten kruvaziyer şirketi MSC Cruises’ın Yönetici Direktörü Norbert Stiekema, “MSC, dünyanın en hızlı büyüyen cruises şirketleri arasında yer alıyor. 22 tane gemimiz bulunuyor ve dünyanın farklı noktalarında yer alıyorlar. Biz de Türkiye’de beş farklı destinasyona beş farklı limana aynı şekilde gemilerimizi getiriyoruz ve Türkiye’de artan ilginin farkındayız. Aynı zamanda yurt dışındaki misafirlerimizin de Türkiye’ye ilgisi çok büyük. Çünkü çok güzel destinasyonlar, çok güzel turistik yerler bulunuyor. Dolayısıyla hem yurt dışından buraya gelen misafirlerimiz için hem de Türkiye’deki ilginin artışıyla beraber burada gemilerimizin bulunmasıyla Türkiye’ye bir yatırım yapmış oluyoruz. MSC Cruises markası, bizim şirketin içinde çağdaş marka adı altında yer alıyor. Aynı zamanda Explora Journeys diye ayrı bir lüks markamız daha var. Daha küçük gemiler, daha ferah alanlar, daha özgün limanlara daha niş destinasyonlara yol alıyorlar. Dolayısıyla aslında hem Türkiye’ye hem de MSC Cruises Explora Journeys olarak yatırımlarımızı sürdürüyoruz” dedi. Geminin 13 Mayıs-21 Ekim tarihleri arasında 24 kez İzmir Limanı’nda bulunacağını söyleyen MSC Cruises Türkiye Müdürü Işın Hekimoğlu ise, “MSC Divina gemisi 21 Ekim’e kadar 24 kere İzmir Limanı’nda cruises gemisi sevenlerle buluşacak. Divina gemimize ek olarak bir de İstanbul Limanı’na uğrayan MSC Splendida gemimiz var. O da 4 Haziran’da ilk uğrağını yapacak. 17 Ekim’e kadar da 17 sefer düzenlemesi planlanıyor. Yine Splendida rotasında da yine Yunanistan ve İtalya’nın limanları yer alıyor. Bu iki rotaya ek olarak bu sene ilk kez kış sezonunda da bir gemimiz olacak ve Kasım 2024’ten Nisan 2025’e kadar 24 sefer düzenleyecek olan MSC Splendida’yı da hem İzmir hem de İstanbul limanlarında ağırlama şansımız olacak. Gemilerimiz limanlarda gözükmeye başladıktan sonra esasında Türk misafirlerimiz tarafından da talepler artıyor. Biz de Türk misafirlerimizi, tüm taleplerini, ilgisini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak daha fazla liman ve daha fazla yolcu kapasiteli gemilerle birlikte Türkiye limanlarına gelmeyi planlıyoruz. Bu sene yaz ve kış sezonlarını birlikte düşündüğümüz zaman üç farklı gemi ve üç farklı rotayla birlikte Türkiye limanlarında MSC gemilerini görüyor olacaksınız. Biz bu sene üç mesajla yola çıktık. Birincisi ulaşılabilirlik, diğeri erişilebilirlik ve üçüncüsü de bir keşif yolculuğu dedik. Misafirlerimiz de Türkiye limanlarından kolaylıkla bindikleri gemilerle birlikte birbirinden benzersiz destinasyonlara gidip farklı kültürleri keşfetme seçenekleri olduğunu mümkün olduğunca vurgulamak istiyoruz" dedi. Öte yandan geminin özellikleri ve firmanın hedefleri hakkında İzmir protokolüne de bilgiler verildi. Bilgilendirmenin ardından protokole plaket takdim edilirken, firma tarafından protokole unutulmaz bir konser etkinliği düzenlendi. 13 Mayıs-21 Ekim tarihleri arasında 24 kez İzmir Limanı’na yanaşacak olan gemi, bu akşam saatlerinde limandan ayrılacak.
İstanbul Banu Parlak, Dilan ve Engin Polat hakkındaki şikayetinden vazgeçti Bahçeşehir’de bulunan güzellik merkezinin kurşunlanmasıyla ilgili Dilan ve Engin Polat’ın da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında şikayetçi olan Banu Parlak şikayetinden vazgeçti. Parlak olaya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Dilan ve ailesinin böyle bir eylemde bulunmayacağına kanaat getirdim. Bu nedenle de kendileri hakkında şikayetten vazgeçtim. Umarım adalet yerini bulur. Şunu da belirtmek isterim Dilan Polat, Engin Polat ve Sezgin Polat benim şikayetimden bir gün dahi içeride yatmadı” ifadelerini kullandı. Bahçeşehir 1. Kısım Doğa Parkı’nda bulunan sosyal medya fenomeni Banu Parlak’a ait güzellik merkezi 1 Ekim 2023 günü saat 02.00 ve 04.30 sıralarında motosikletli şüphelilerce kurşunlanmıştı. Olaya ilişkin hazırlanan iddianame kapsamında Dilan, Engin ve Sezgin Polat’ın ‘azmettirme’ suçundan cezalandırılması istenen davanın ilk duruşması 25 Nisan günü Küçükçekmece Adliyesi’nde görülmüştü. Banu Parlak duruşmanın görülmesinden yaklaşık 1 ay sonra şikayetinden vazgeçti. Parlak sosyal medya hesabından olaya ilişkin yaptığı açıklamada, “Yaşamış olduğum korkunç olay sonrasında eski arkadaşım Dilan Polat ve ailesi ile aynı dönemde zorlu süreçlerden geçmemiz sebebiyle görüşme sağlayamamıştık. Yakın süreçte aile ortamında bir araya geldik ve yaşadığımız zorlukları birbirimize anlattık. Nilda‘nın bana ‘Banu abla annem senin kurşunlandı gün çok ağladı’ demesi üzerine dosya benim için kapanmıştır. Ben bu zamana kadar karşımda muhatap bulamıyordum, avukatım ile yapmış olduğumuz durum değerlendirmesi sonucu olayı direkt şahısların kendisinden dinlememiz gerektiği kanısına vardık. Avukatım sayesinde sonunda bana durumu net izah edebilecek bir muhatap buldum. Durumu detaylı olarak dinledim. Dilan ve ailesinin böyle bir eylemde bulunmayacağına kanaat getirdim. Bu nedenle de kendileri hakkında şikayetten vazgeçtim. Umarım adalet yerini bulur. Şunu da belirtmek isterim Dilan Polat, Engin Polat ve Sezgin Polat benim şikayetimden bir gün dahi içeride yatmadı. Benim dosyam da verilen tutuklama kararı hiç infaz edilmedi. Bu zamana kadar olan tutukluluk sebepleri mali dosyadır. Tutuklulukların sebebi asla ben olmadım” dedi.
Ankara Sanık Bora Kaplan: “İşim gücüm yok örgüt mü kuracağım?” Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 20’si tutuklu 61 sanığın yargılanmasına öğleden sonra devam edildi. Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilen 15 dakikalık aranın ardından duruşmaya devam edildi. Mahkeme heyetinden söz alan sanık Bora Kaplan, “Erkan D. denen tanık eline almış kağıdı okuyor. Neden ezbere anlatmıyor. Çünkü kurgu var. Erkan D.’ye kağıdı vermişler ‘Okuyun’ diyorlar. O da okuyor” dedi. Erkan D.’nin beyanlarının yalan olduğunu iddia eden Kaplan, “Erkan D.’yi dövdükten sonra Barış Kurt’la samimi olduğum, sonra da örgüt olduğum söyleniyor. Başka işim gücüm yok örgüt mü kuracağım” diye konuştu. “Oğlumu infaz etmeye hakları yoktu” Mahkeme, maktul Semih Arslan’ın annesi Adalet Arslan’ı da müşteki sıfatıyla dinledi. Oğlunun kendisini öldürecek bir insan olmadığını, oğlunu öldürdüklerini iddia eden Arslan, “Ben oğlumun Bora Kaplan’ın yanında çalışmasını istemiyordum. Eve sabah 5’de gelirdi. Eve gelmeden ben uyuyamazdım. Cinayet günü de akşam 7 gibi evden çıktı. Her gün akşam 6 gibi giderdi, sabah 5 gibi gelirdi. Banka borcu vardı, eve hacizler geliyordu. Ödeyemeyince Bora’nın yanına işe girdi. Cinayet olduğu gün de oğlum suçlu ama oğlumu infaz etmeye hakları yoktu. Elime geçse kendi elimle teslim edecektim” diye konuştu. Bora Kaplan’a doğru dönen anne Arslan, “Benim oğlum öldürüldü. Giderken ben oğluma 20 lira verdim, cebinden çıkan para nerden geldi. Ayhan Bora Kaplan, sen oğlumu dindarlıkla kandırdın. Ben emekli maaşıyla geçiniyorum. Sen benim oğlumu kullandın, ben seni Allah’a havale ediyorum” dedi. Duruşma müşteki ve tanık beyanlarının ardından yarın devam edilmek üzere sona erdi. Olayın geçmişi İddianameye göre soruşturma, 7 Eylül 2023’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Bora Kaplan ve suç örgütü üyelerinden şikayetçi olan müşteki Erkan D’nin beyanları üzerine başlatıldı. Suç örgütünün Kaplan’ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan’ın öldürülmesi, müştekiler Altan T, Murat Y, Serhat T. ve Serdar H’nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D’nin 2 gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E’nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S’nin 2 otomobilinin gasbedilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B’nin darbedilmesi olaylarını gerçekleştirdiği bildirildi. İddianamede, Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2’şer kez müebbet ve 169 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.