SAĞLIK - 31 Temmuz 2020 Cuma 14:22

Kırıkkale’de ’İl Salgın Denetim Merkezi’ kuruldu

A
A
A
Kırıkkale’de ’İl Salgın Denetim Merkezi’ kuruldu

Korona virüs salgınında vaka sayısının giderek arttığı Kırıkkale’de maske takma zorunluluğu getirilmesinin ardından, denetim ve yaptırımların daha etkin hale getirilmesi amacıyla İl Salgın Denetim Merkezi de kuruldu.

Korona virüs salgınında vaka sayısının giderek arttığı Kırıkkale’de maske takma zorunluluğu getirilmesinin ardından, denetim ve yaptırımların daha etkin hale getirilmesi amacıyla İl Salgın Denetim Merkezi de kuruldu.


Kırıkkale Valisi Yunus Sezer başkanlığında toplanan İl Hıfzıssıhha Kurulu, korona virüs ile mücadelede yeni kararlar aldı. Salgının başından itibaren başarılı bir süreç geçiren fakat kurallardan uzaklaşılmasının ardından vaka sayısında artış gözlenen kentte, toplum sağlığını korumak ve vatandaşlara daha güvenli bir ortam sunmak amacıyla yeni kararlar alındığı bildirildi.



Kararlara aykırı hareket edenlere faaliyet durdurma cezası uygulanacak


Kırıkkale Valiliğinden konuyla ilgili yapılan yapılan yazılı açıklamada, "Kırıkkale Valiliğimiz bünyesinde İl Salgın Denetim Merkezi kurulması, denetim merkezi içerisine çağrı merkezi ve görüntülü ihbar hattı kurulması, tüm kamu kurum ve kuruluşlarından belirlenecek personellerle uyarıcı ve uzman denetim ekiplerinin kurulmasına ve özendirici/caydırıcı uygulamalarla denetimlerin daha kapsamlı hale getirilmesine, denetlenen iş yerleri, şehir içi toplu taşıma araçları, ticari taksiler ve kişilerin isim, adres, zaman varsa ihlalin mahiyeti ve diğer bilgilerin kaydedileceği merkezi bir veri tabanının teşkil edilmesine, bu uygulamaların İl Pandemi Kurulu tavsiyeleri ve Kırıkkale Valiliğimizce yayımlanacak olan ’Kırıkkale Koronavirüs İl Denetim Uygulamaları Yönergesi’ doğrultusunda teşkil edilmesi ve çalışmasına, Sağlık Bakanlığınca yayımlanan güncel ’Covid-19 Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi’ ve ilgili İl Hıfzıssıhha Kararlarına aykırı hareket eden işletmelere; yapılan denetimlerde 1. ihlalde uyarı, 2. ihlalde 900 TL idari para cezası verilmesi, 3. ihlalde iş yeri/işletmenin vatandaşlarımızın sağlığını koruyabilecek şekilde uygun hale getirilmesi için 1 gün süreli faaliyetinin durdurulması, 4. ihlalde ise iş yeri/işletmenin vatandaşlarımızın sağlığını koruyabilecek şekilde uygun hale getirilmesi için 3 gün süreli faaliyetinin durdurulmasına karar verilmiştir. İlimiz genelinde maske takılması zorunluluğun yanı sıra vatandaşlarımızın ve toplumun sağlığını koruyabilmek, daha nitelikli bir hizmet alabilmesini sağlamak ve risksiz bir ortamda yolculuk yapabilmeleri için yapılan denetimlerde toplu taşıma ve ticari araçlara maskesiz yolcu alan araçların tespiti halinde 1. ihlalde uyarı, 2. ihlalde 900 TL idari para cezası verilmesi, 3. ihlalde araçların vatandaşlarımızın sağlığı açısından uygun hale getirilmesi için çalıştığı günler dikkate alınarak 1 çalışma iş günü süresince faaliyetlerinin durdurulmasına, 4. ihlalde ise araçların vatandaşlarımızın sağlığı açısından uygun hale getirilmesi için çalıştığı günler dikkate alınarak 3 çalışma iş günü süresince faaliyetlerinin durdurulmasına karar verilmiştir" denildi.



Düğün ve nikahlarda yiyecek ve içecek ikramlarına kısıtlama


Korona virüse karşı tedbirler kapsamında kişiler arası teması azaltmak ve sosyal izolasyonu sağlamak amacıyla da birtakım kararların alındığının bildirildiği açıklamada, "Nikah ve düğünlerde Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan ve sürekli güncellenen ’Covid-19 Salgın Yönetimi Ve Çalışma Rehberi’ doğrultusunda tüm hususlara dikkat edilmesi, bununla birlikte bilindiği üzere düğünlerde sunulan yiyecek ve içecek ikramlarından dolayı vatandaşların düğünde kalma süreleri uzamakta, maske takma süresi azalmakta bu da kalabalık ortamda bulunan vatandaşlarımızın sağlığı açısından tehlike oluşturabilmektedir. Bu hususta ikramların kısıtlanması ve vatandaşların daha uzun süre maske takmasının sağlanması, maske kullanımı ile fiziki mesafeye uyulması kurallarına aykırı durumlara kesinlikle müsaade edilmemesine, 07/07/2020 tarih ve 2020/45 sayılı - 13/07/2020 tarih ve 2020/47 sayılı İl Hıfzıssıhha Kurul kararlarında belirtilen düğünlerin en geç bitiş saatinin 22:30 olarak güncellenmesine, uyarıcı ve uzman denetim ekipleri dışında ayrıca, tedbirlere riayet edilip edilmediğini tespit etmek üzere sivil personel veya resmi görevliler (sivil kıyafetli) marifetiyle denetim yapılmasına, bahsi geçen tüm hususlar ve Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan ve güncellenen ’Covid-19 Salgın Yönetimi Ve Çalışma Rehberi’ ve İl Hıfzıssıhha Kurulumuzun 25.06.2020 tarih ve 2020/40 sayılı kararları doğrultusunda hareket edilmemesi durumunda; düğün salonu işletmelerince kurallara uyulmaması durumunda; 1. ihlalde uyarı 2. ihlalde 900 TL idari para cezası verilmesi, 3. ihlalde iş yeri/işletmenin vatandaşlarımızın sağlığını koruyabilecek şekilde uygun hale getirilmesi için 1 gün süreli faaliyetinin durdurulması, 4. ihlalde ise iş yeri/işletmenin vatandaşlarımızın sağlığını koruyabilecek şekilde uygun hale getirilmesi için 3 gün süreli faaliyetinin durdurulmasına, köy/sokak düğünleri için, tedbirlere uymayanlar hakkında Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’inci maddesi gereğince 900 TL idari para cezası verilmesi, konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin düğün sahipleri hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 195’inci maddesi kapsamında gerekli adli işlemlerin başlatılmasına alınan kararların Belediye ekiplerince ilgili işletmelere tebliğ edilmesine oy birliği ile karar verilmiştir" ifadelerine yer verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenyurt’taki kavgada kardeşini öldüren şahsın güvenlik kamerası görüntüsü ortaya çıktı Esenyurt’ta eskort ile pazarlık kavgası sırasında kardeşini öldüren şahsın güvenlik kamerası görüntüsü ortaya çıktı. Görüntüye arbede anları ve şüphelininbıçak savurarak etrafındakileri yaraladığı anlar yansıdı. Esenyurt Sultaniye Mahallesi’ndeki lüks bir rezidansta dün Uğur Ş. ile kardeşi Engin Ş., eve internet üzerinden para karşılığı eskort çağırmıştı. Ağabey kardeş ile eve gelen kadın arasında ilerleyen dakikalarda para nedeniyle tartışma yaşanmış, tartışmanın büyümesi üzerine eskort kadın, kendisini eve getiren korsan taksi şoförüne haber vermişti. Aşağıda bekleyen korsan taksi şoförü, bunun üzerine yukarı çıkarak iki kardeş ile tartışmaya başlamıştı. Kadının yaşanan tartışmayı arkadaşlarına da haber vermesi üzerine olay yerine gelen grup ağabey kardeşin bulunduğu evi basmıştı. Çıkan arbede esnasında Uğur Ş. kardeşi Engin Ş.’yi şah damarından bıçaklayarak ölümüne neden olmuştu. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, kavgaya karıştığı tespit edilen R.M. O.K. ve S.Ç.’yi kısa süre içerisinde yakalarken, karşı gruptan olan M.K. ve S.Ç. de hafif yaralı olarak gittikleri hastanede yakalanmıştı. Emniyette işlemleri tamamlanan ve adliyeye sevk edilen şüphelilerden maktulün ağabeyi olan Uğur Ş. tutuklanarak cezaevine gönderilirken diğer şüpheliler ise serbest bırakıldı. Öte yandan yaşanan olaya ilişkin güvenlik kamerası görüntüsü ortaya çıktı. Görüntüye arbede anları ve şüpheli Uğur Ş.’nin bıçak savurarak etrafındakileri yaraladığı anlar yansıdı.
Giresun Sağlıkta şiddet bu defa hekimler arasında yaşandı Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesine muayene için giden bir doktorla, muayene olmak istediği doktor arasındaki tartışma kavgaya dönüştü. Edinilen bilgilere göre, Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Üroloji kliniğine muayene için gelen isminin açıklanmasını istemeyen bir doktorla muayene olmak istediği Dr. Uğur Semiz arasındaki tartışma şiddete dönüştü. Her iki doktorda birbirinden davacı oldu. Olayla ilgili açıklama yapan Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Fazıl Kulaklı, "Hastanemiz Üroloji Kliniğinde görevli Asistan Doktorumuz Uğur Semiz’e yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Saldırı hakkında hukuki süreç başlamıştır ve bu sürecin yakinen takipçisi olacağız” dedi. Giresun Tabip Odası ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Ana Bilim Dalı Asistan hekimlerinden Dr. Uğur Semiz bugün saat 15.30 sularında görevi başında iken bir hastası tarafından darp edilmiştir. Hekim arkadaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunarız” açıklamasını yaptı. "Müdafaa hakkımı kullandım” İsmini açıklamak istemeyen doktor ise, “Bir hekim olarak tedavi almaya gittim. En doğal hakkım olan sağlık hakkımdan mağdur bırakıldım. Mobing tehdit ve saldırıya uğradım ve nefsi müdafaa davranışında bulunarak olay yerinden çıktım ve tüm hukuksal haklarımı kullanacağım” dedi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Muhalefet ve bazı marjinal yapılar 1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalışıyor" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde muhalefet ve bazı marjinal yapılar Taksim tartışmalarıyla 1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalışıyor. Sembolik törenler haricinde Taksim Meydanı’nın miting yeri olmadığı, mitinge uygun bir altyapıya sahip olmadığı, herkesin malumuyken bu konudaki dayatmaları masum bulmadığımızı ifade etmek isterim" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ’Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi Yemeğinde konuştu. Çalışma meclisi üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan," Sözlerimin hemen başında yarın ülkemizle birlikte tüm dünyada coşkuyla kutlanacak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tebrik ediyorum. Bu vesileyle helal rızık peşinde koşan tüm işçi kardeşlerime selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Türkiye Yüzyılı’nın inşası için ter döken, emek veren her bir kardeşimden ’Allah razı olsun’ diyorum. Biliyorsunuz 1 Mayıs tarihi ülkemizde yıllarca gerilimin, kavganın, çatışma ve sokak olaylarının sembolü olarak görüldü. Bilhassa 1977 senesinde yaşanan faciadan dolayı her 1 Mayıs uzun süre şiddetin ve kaosun olduğu bir gün olarak algılandı. 2008 yılında 1 Mayıs’ı Emek ve Dayanışma Günü, 2009 yılından itibaren de resmi tatil ilan ederek buna son verdik. Ayrıca 2010 yılında 32 yıl sonra Taksim’i kutlamalara açan yine biz olduk. Böylece 1 Mayıs’ın hiçbir engellemeye, hiçbir gayri meşru çabaya gerek duymaksızın işçi bayramı olarak kutlanabilmesini temin ettik" dedi. "Sadece İstanbul değil, 55 ilimizdeki 103 ayrı etkinliğe de izin verilmiştir" Buna rağmen son günlerde muhalefet ve bazı marjinal yapıların Taksim tartışmalarıyla 1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalıştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sembolik törenler haricinde Taksim Meydanı’nın miting yeri olmadığı, mitinge uygun bir altyapıya sahip olmadığı, herkesin malumuyken bu konudaki dayatmaları masum bulmadığımızı ifade etmek isterim. İstanbul’da göstere, miting ve yürüyüş güzergahları bellidir. Geniş çaplı buluşmalar için her iki yakada da miting alanları mevcuttur. Gerekli izinler ve tedbirler alındığı sürece herkes mitingini, gösterisini, anma programını ve barışçıl protestosunu buralarda özgürce yapabilir. İstanbul’da yapılacak kutlamalar için 40 ayrı yer ve güzergah belirlenmiştir. Sadece İstanbul değil, 55 ilimizdeki 103 ayrı etkinliğe de izin verilmiştir. Müsaade edilenler dışında bir alanda yürüyüş ve miting düzenleme ısrarının iyi niyetli olmadığı açıktır" diye konuştu. Gün aşırı yaptıkları çağrılarla 1 Mayıs’ı propaganda aracına dönüştürmek isteyen terör örgütlerine istismar zemini sunulmaması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: "Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim. Sendikalarımızı ve siyasi partilerimizi 1 Mayıs atmosferine zarar verecek adımlardan uzak durmaya davet ediyorum. Çalışma hayatında katılımcı, sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından birini çalışma meclisimiz oluşturuyor. Bugüne kadar 13 kez toplanan meclisimiz, çalışma hayatına dair yol haritasının belirlendiği, sorunların tartışıldığı, çözüm önerilerinin getirildiği bir platform görevi üstlendi. Biz de hem meclis toplantılarına iştirak ederek hem de taraflarla farklı vesilelerle bir araya gelerek gündemimizdeki konuları değerlendirdik. Çalışma hayatımıza dair kritik kararların arifesinde sizlerin görüşlerine başvurduk. Sizden gelen teklifler, tenkitler ve fikirler çerçevesinde meselelerimize, çözüm yolları geliştirdik. Göreve geldiğimiz andan itibaren, sürdürdüğümüz diyaloğu bugün de aynı yoğunlukla ve hassasiyetle devam ettiriyoruz. İşçisiyle, işvereniyle, memuruyla, esnafıyla, çiftçisiyle, meclis zemininde yaptığımız istişarelerin şimdiden ülkemiz, milletimiz, çalışma hayatımız bakımından hayırlara vesile olmasını diliyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza 5 yıllık aradan sonra güncel konuları ele almak üzere toplantıya öncülük ettiği için teşekkür ediyorum. Siz dostlarımın her birine de katkılarınız için şükranlarımı sunuyorum." "Kuşatıcı bir anlayışla işçi, işveren, memur, esnaf ve çiftçi kardeşlerimizin refah seviyelerini arttırmak için çaba gösterdik" Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeğin alın terinin öneminden bahsederek, "Milletimizin takdiriyle geldiğimiz görevlerin yanı sıra şahsen de çalışma hayatının bizzat bulunmuş bir kardeşinizim. Gençlik yıllarımda İETT’de işçi olarak çalışmanın kazandırdığı tecrübeden, siyasi yaşamım boyunca hep istifade ettim. Emeğin, alın terinin kendisi ve ailesinin iaşesi için ter dökmenin değerini, o dönemlerde çok yakından görme fırsatı buldum. Emekçi kardeşlerimle aramızda kurduğumuz sarsılmaz bağ, yarım asırdır hiç kopmadı, eksilmedi, eskimedi. Belediye başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla ülkemize hizmet sorumluluğunu üstlendiğimizde nereden geldiğimizi asla unutmadık. İşçilerimizin her sıkıntısını kendi sıkıntımız, her kazanımını da kendi kazanımımız olarak telakki ettik. Son 21 yılda kuşatıcı bir anlayışla işçi, işveren, memur, esnaf ve çiftçi kardeşlerimizin refah seviyelerini arttırmak için çaba gösterdik. İş kanunu, sosyal güvenlik reformu, iş güvenliği ve iş sağlığı sendika kanunlarına ilişkin düzenlemeleri sizlerle bilistişare hayata geçirdik. Asgari ücrette tarihi artışları, işçi ve işverenlerimizin azami mutabakatını sağlayarak gerçekleştirdik. Net asgari ücreti 2024’te 17 bin 2 liraya yükselttik. Böylece 2023 Temmuz ayına göre yüzde 49, Ocak ayına göre yüzde 100 artış oldu. 2016 yılında başlattığımız asgari ücret desteğini 2024 yılı için sigortalı başına aylık 700 liraya yükselttik. Asgari ücretten alınan vergilerin kaldırılması uygulamasıyla, tüm gelir gruplarına asgari ücrete kadar olan kazançlar için vergi muafiyeti getirdik" ifadelerini kullandı. "İstihdam sayımız 32 milyon 423 bine yükseldi" Ülkenin istihdam rakamlarında da tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmış durumda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstihdam sayımız 32 milyon 423 bine yükseldi. Son verilere göre işsizlik oranı yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki yıla göre yani son bir yılda iş gücü sayısı 775 bin kişi, istihdam sayısı 1 milyon 156 bin kişi arttı. Gelecekte işsizlik oranlarının daha da aşağıya ineceğine inanıyorum. Burada son dönemde sıkça şahit olmaya başladığımız bir hususu ifade etmekte fayda görüyorum. Tarımdan turizme, sanayiden ticarete, farklı sektör temsilcileriyle bir araya geldiğimizde en önemli sorunun işçi bulamama olduğu anlaşılıyor. Özellikle emek yoğun iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşanıyor. Esnaflarımız, zanaatkarlarımız, ustalarımız yanlarında çalıştıracak çırak bulamamaktan şikayetçi. Özellikle emek yoğun iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşanıyor. Esnaflarımız, zanaatkarlarımız, ustalarımız yanlarında çalıştıracak çırak bulamamaktan şikayetçi. Öyle ki, deprem sonrasında iyice hareketlenen inşaat sektöründeki işçi ve usta eksikliği sebebiyle çalışmalar olması gerekenden daha yavaş ilerliyor. Bugün işini büyütmek, üretimini arttırmak yani iş alanlarına açılmak isteyen firmalarımızın en büyük endişe kaynağı kalifiye eleman kıtlığıdır. Özel sektörümüz çalıştıracak personel bulamazken, resmi kurumlarımızın kapısında iş başvuruları için uzun kuyruklar oluşmaktadır. Türkiye ekonomisinin geleceği açısından bu iki tablo arasındaki tenakuzu popülizme tevessül etmeden mutlaka gidermek zorundayız. Çalışma hayatının tarafları olarak mesleki eğitim sistemimizin yeniden gözden geçirilmesi dahil daha kalıcı çözüm yolları geliştirmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz dönemde hükümetimizin önceliklerinden birisi de istihdamda arz talep dengesinin temini olacaktır. Bu dengenin sağlanması noktasında sizlerin de bizlere gereken desteği vermesini bekliyorum" açıklamasını yaptı. "Darbecilerin yaptığı yasayı 29 yıl sonra değiştirmek bize nasip oldu" Ücretler ve istihdamın yanı sıra sendikal haklar ve özgürlükler alanında da son 21 yılda tarihi nitelikte pek çok adım attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sendikal ve toplu iş sözleşmesi kanunuyla 1983 yılında darbecilerin yaptığı yasayı 29 yıl sonra değiştirmek bize nasip oldu. Ağızlarını her açtıklarında, 12 Eylül darbecilerinin hazırladığı yasalardan şikayet edenlerin değiştirmediği yasaları biz değiştirdik. Memurların toplu sözleşme yapma hakkına anayasal güvence getirerek memurlarımıza toplu sözleşme hakkını verdik. İşçi ve memurlarımızın toplu sözleşme süreçlerini çoğunlukla mutabakatla sonuçlandırdık. 2013 yılında bir milyon olan sendikalı kişi sayısını bugün itibariyle 2 buçuk milyona yükselttik. Sendika üyesi sayısı, kamu görevlilerine üç ayda bir toplu sözleşme ikramiyesi ödenmesine imkan sağladık. Ancak bu kazanım, ana muhalefet partisinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından geçtiğimiz aylarda iptal edildi. Düzenlemenin iptali nedeniyle 2 milyonu aşkın memurumuzun aylıklarında 345 liralık düşüş oldu. Bunun takdirini kamu personelimizin en iyi şekilde yapacağı inancındayım. Tüm dünyayı yaklaşık 3 yıl boyunca derinden sarsan Covid-19 salgınında işçi ve işverenlerimizin yanında olduk. Bu dönemde prim ödemelerini erteledik, istisna haller dışında işverenler tarafından işçi çıkarılmasını sınırlandırdık. Kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulamalarıyla milyonlarca çalışanımıza sahip çıktık. Salgın sonrası istihdamda normale dönüşü teşvik için normalleşme desteği sağladık, müstakil iş sağlığı ve güvenliği kanunu ve alt düzenlemelerini hayata geçirerek bu alanda önemli bir reforma imza attık. İş kazası oranlarını düşürdük. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki alt işveren işçilerini doğrudan çalıştıkları kurum ve kuruluşlarda sürekli işçi kadrosuna aldık. 2011 ve 2013 yıllarında sayı 300 bin olan sözleşmeli personelimiz kadroya geçirilmişti" dedi. "2002 yılında yüzde 52,1 olan kayıt dışı istihdam oranını yüzde 25,4’e indirdik" 2023 yılındaki düzenlemeyle de 500 bine yakın sözleşmeli personele kadroya geçme hakkı tanıdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2002 yılında yüzde 52,1 olan kayıt dışı istihdam oranını yüzde 25,4’e indirdik. Ayrıcalıklı statüleri kaldırarak işçi, memur, esnaf herkese eşit şartlarda sosyal güvenlik hizmeti verilmesini ilke edindik. Son 21 yılda burada saymaya kalksak saatler sürecek daha pek çok düzenlemeyi, reformu, hakkı ve kolaylığı, başarıyla hayata geçirdik. Ülkemizde ve dünyada maalesef çalışma hayatının taraflarını birbirine düşman gösteren bir anlayışa rastlıyoruz. Bunlar işçiyle işverenin tıpkı mıknatısın iki farklı ucu gibi asla bir araya gelemeyeceğini, uzlaşmayacağını savunuyorlar. Hatta işçi ve işveren arasındaki iş birliğini kendi ideolojilerini içinde tehdit kaynağı olarak görüyorlar. Çatışmacı, kavgacı, hayatı sadece dost-düşman ayrımı üzerinden tarif eden bu katı ideolojik yaklaşımın ne ülkemize ne milletimize faydası olur. Çalışma hayatını, işçi-işveren, patron-emekçi rekabetine indirmenin doğru ve hakkaniyetli bir olmadığına inanıyorum. Hak mücadelesi, işveren ve sermaye düşmanlığı değildir. İşçinin de işverenin de hakkını aldığı adil bir sistemin tesisi mücadelesidir. İşçinin ücretinin daha alın teri kurumadan verildiği, sanayicinin, üreticinin, işverenin ortaya çıkan katma değerden hak ettiği payı aldığı yapının kültür ve medeniyet kotlarımıza daha uygun bir sistem olduğu açıktır. Yani ne işçi ezilecek ne de işveren mağdur olacak. Ne emekçinin hakkı gasp edilecek ne de patron ötekileştirilecek. Çalışma hayatının tüm taraflı aynı gemide olduklarının bilinciyle birbirlerine karşı sorumluluk duygusuyla hareket edecek. Çalışma hayatında bu kader ortaklığını tesis ettiğimiz ölçüde ekonominin diğer alanlarında da başarılı olacağımız muhakkaktır. İşçinin hakkını alamadığını düşündüğü, işverenin, esnafın, sermaye sahibinin kendini güvende hissetmediği, toplum kesimleri arasında duygudaşlığın gelişmediği, zenginin fakirin halini umursamadığı bir tablodan hiçbirimize hayır gelmez. Millet olmak bir olmayı, beraber olmayı, kardeş olmayı, omuz omuza dayanışma içinde hareket etmeyi gerektirir. Bu hakikatler gün gibi ortadayken çalışma hayatı dahil her meseleye siyasetin penceresinden bakanlar olduğunu görüyoruz. Bunların nazarında mağdurun veya failin siyasi kimliği diğer her şeye garibe çalıyor. Öyle ki aynı ideolojik kabileden olunca terör eylemleri ve iş cinayetleri bile önemsiz hale gelebiliyor" ifadelerini kullandı. "İhmallerin adresi muhalefete ve muhalefet belediyelerine çıkınca sözde emekçi örgütlerinin hepsi birden lal oldu" Geride bıraktığımız haftalarda milletçe iki büyük acı yaşandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Beşiktaş’ta ruhsatı sıkıntılı bir gece kulübünde çıkan yangında 29 emekçi kardeşimiz hayatını kaybetti. İstanbul’un göbeğinde işlenen bu iş cinayeti karşısında maalesef işçinin hakkını savunduğunu iddia kuruluşların hiçbirinin sesi dahi çıkmadı. İhmallerin adresi muhalefete ve muhalefet belediyelerine çıkınca sözde emekçi örgütlerinin hepsi birden lal oldu. Adeta dillerini yuttular, sanki 29 insan hem de feci bir şekilde hiç ölmemiş, hiç can vermemiş gibi hak, hukuk, adalet, özgürlük demeye pişkince devam ettiler. Aynı aymazlığa, bayramın ikinci günü meydana gelen teleferik faciasında da şahit olduk. Sorumlulardan hesap sorulmasını bir yana bıraktım ellerinden gelse böyle bir rezaleti bizlere yaşatanları baş tacı edeceklerdi. Evlatlarına kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerinden, bölücü örgüt terör örgütünün katlettiği işçilerimize, öğretmenlerimize kadar her konuda benzer vicdansızlığı sergilediler. Sırf aynı ideolojik kaynaktan beslendikleri için terör örgütünün eylemlerini dahi görmezden, duymazdan geldiler. Oysa hak ve adalet mücadelesi siyasi ve ideolojik holiganlığa kurban edilemeyecek kadar anlamlı, önemli ve ulvi bir mücadeledir. Söz konusu eğer lisansa, insansa ve insan hayatıysa diğer her şey ikinci planda kalır. İstanbul Gayrettepe ve Antalya’daki skandallara biz vicdan pencere bakıyoruz. İhmal, kasıt veya ihanetten dolayı insanımızın mağduriyetine yol açan herkesin hukuk önünde hesap vermesi için gerekli çabayı gösteriyoruz. Nihai hedefimiz bu yüzyılı emeğin, yatırımın, üretimin, istihdamın, büyümenin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı yapmaktır" değerlendirmesini yaptı. "Kayıt dışılıkla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" Bu amaçla hayata geçirdikleri iş sağlığı ve güvenliği reformunu kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Kayıt dışılıkla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sosyal güvenlik ve prim ödeme bilincini arttıracağız. Rehberliği ve gönüllü uyumu ön planda tutacak risk odaklı denetim kapasitemizi daha da etkinleştireceğiz. Ülkemizin çalışma hayatını Türkiye Yüz yılı vizyonumuza paralel olarak güncelleyecek, eksiklerini giderecek, sorunlarına inşallah çözüm bulacağız. Sizlerin de güçlü desteği ve işbirliğiyle Türkiye yüz yılı ülkümüzü inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bir kez daha iki gün boyunca devam eden 13’üncü çalışma meclisinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada müzakere edilen konu başlıklarından görüş, talep, beklenti ve önerilerden çıkacak sonuçların bakanlığımız ve hükümetimiz tarafından dikkate alınacağını özellikle vurgulamak istiyorum. 1 Mayıs arifesinde böyle önemli bir istişare toplantısına vesile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızı Sayın Bakan ve ekibini canı gönülden tebrik ediyorum. Toplantılara iştirak eden işçi, kamu görevlileri ve işveren sendikaları, konfederasyonlarımıza, sivil toplum örgütlerimize, akademisyenlerimize, kamu kurum ve kuruluşlarımıza Teşekkür ediyorum."