SAĞLIK - 15 Ekim 2021 Cuma 13:41

Ellerde 150 çeşit bakteri bulunuyor, sadece 30 saniye ile birçok hastalığın önüne geçilebilir

A
A
A
Ellerde 150 çeşit bakteri bulunuyor, sadece 30 saniye ile birçok hastalığın önüne geçilebilir

Kırıkkale İl Sağlık Müdürü Dr.

Kırıkkale İl Sağlık Müdürü Dr. Murat Ağırtaş, ellerde yaklaşık 150 çeşit bakterinin bulunduğunu belirterek, sadece 30 saniyede uygulanabilecek doğru el yıkama tekniği ile bulaşıcı ve salgın pek çok hastalığa karşı önlem alınabileceğini ve insan sağılığının korunmasına önemli bir katkı sağlanabileceğini söyledi.


Kırıkkale İl Sağlık Müdürü Dr. Murat Ağırtaş, "15 Ekim Dünya El Yıkama Günü" dolayısıyla yaptığı açıklamada, pandemi sürecinin toplumdaki hijyen uygulamalarının önemli olduğunun altını çizerek, sadece el yıkama ile ishal olgularının sayısı yüzde 50, solunum yolu enfeksiyonu sayısı yüzde 25 oranında azalmakta olduğunu aktardı.



"Ellerde yaklaşık 150 çeşit bakteri bulunmaktadır"


Hijyenin önemine dikkat çeken Ağırtaş, "Hijyen, sağlıklı ortamın korunması amacıyla her türlü hastalık etmeninin ortamdan uzaklaştırılması olarak tanımlanabilir. El hijyeninde ise amaç; kimyasal ve fiziksel zararlıların ve enfeksiyonlara yol açan mikroorganizmaların uzaklaştırılmasını sağlamaktır. Ellerde yaklaşık 150 çeşit bakteri bulunmaktadır. Saatte yaklaşık 25 kez elimizi ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürdüğümüzden hastalıkların geçişinde eller çok önemli bir yer tutmaktadır. Sadece el yıkama ile ishal olgularının sayısı yüzde 50, solunum yolu enfeksiyonu sayısı yüzde 25 oranında azalmaktadır. Dolayısıyla, hijyeni sağlamada en temel kural, ellerin doğru yöntem ile yıkanması olarak karşımıza çıkmaktadır. El yıkama, birey ve toplum sağlığının korunması açısından basit, ucuz, toplumun her kesimi tarafından uygulanabilir ve son derece etkili bir yöntemdir. Enfeksiyon hastalıklarından korunmada en etkili yöntem el temizliğidir" dedi.



"Tedbirlerin başında, yeterli el hijyeninin sağlanması gelir"


El yıkama, sıradan ve günlük bir rutin olması nedeniyle, genellikle ihmal edilen bir konu olduğuna değinen Ağırtaş, açıklamasında şunları kaydetti:


"Aslında hem kendimizin hem de çevremizdekilerin sağlığını korumak ellerimizdedir. Çevre ile sürekli temas halinde olan ellerimiz yoluyla taşınan mikroorganizmalar basit bir soğuk algınlığından, Covid-19, SARS, hepatit A, Avian Influenza gibi öldürücü pek çok hastalığın gelişimine neden olabilmektedir. Yüksek morbidite, mortalite ve tedavi maliyetine neden olan bu enfeksiyonlardan korunmaya yönelik tedbirlerin başında, yeterli el hijyeninin sağlanması gelir. Yeterli el hijyeni aynı zamanda, besin kaynaklı hastalıkların azaltılmasında, okullarda sıklıkla görülen gastroenteritler, dışkı ile bulaşan hastalıklar, parazit ve mantarların gelişiminin önlenmesinde de basit gibi görünmesine rağmen halen en etkili koruma yöntemidir."



"Akan su altında, sabun ile mutlaka doğru yöntemle yıkanmalı"


Ağırtaş, "Elleri yemek hazırlamadan önce, yemek yemeden önce ve yemek yedikten sonra, pişmemiş gıdalara, bozulmuş gıda ve çöplere dokunduktan sonra, saçlar tarandıktan veya ellendikten sonra, toplumda ortak kullanılan araçların kullanımından sonra kedi, köpek ve diğer hayvanlara dokunduktan sonra, akan su altında, sabun ile mutlaka doğru yöntemle yıkanmalı ve sonra da kurulanmalıdır. Eller sadece su ile yıkandığında, mekanik etki ile görünür kir uzaklaştırılmakta ancak tam bir hijyen sağlanamamaktadır. Bu nedenle, el temizliğinde su ile birlikte sabunun da mutlaka kullanılması gerekmektedir" ifadesini kullandı.



"Sadece 30 saniyede pek çok hastalığa karşı önlem alınabilir"


Doğru el yıkama tekniği ile bulaşıcı ve salgın hastalıklara karşı önlem alınabileceğini anlatan Ağırtaş, "Normal katı el sabunları ve sıvı sabunlar, meydana getirdikleri etkiler bakımından benzerdir. Fakat, katı sabunlar kullanım sonrası temizlenmedikleri takdirde kirlilik kaynağı olabilmektedir. Bu nedenle, özellikle toplu yaşanan yerlerde el temizliğinde sıvı sabunların kullanımı tercih edilmelidir. Etkin bir el hijyeni, her seferinde doğru yıkama tekniğinin uygulanması ile sağlanabilir. Sadece 30 saniyede uygulanabilecek doğru el yıkama tekniği ile bulaşıcı ve salgın pek çok hastalığa karşı önlem alınabilir, kişisel ve toplum sağlığının korunmasına önemli bir katkı sağlanabilir" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.