GENEL - 17 Nisan 2017 Pazartesi 15:09

(Özel Haber) (Merkez Karar verecek) Genç yaşta kurduğu Kırmızı California solucan tesisiyle işinin patronu oldu

A
A
A
(Özel Haber) (Merkez Karar verecek) Genç yaşta kurduğu Kırmızı California solucan tesisiyle işinin patronu oldu

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Ahmetbey Beldesinde kurduğu çiftlikte ‘Kırmızı California’ cinsi solucanlarla organik gübre üretimi yapan Red Worm Organik şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Akkuş, 200 bin solucan ile girdiği sektörde şu an yaklaşık 10 milyon solucanla üretime devam ediyor.

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Ahmetbey Beldesinde kurduğu çiftlikte ‘Kırmızı California’ cinsi solucanlarla organik gübre üretimi yapan Red Worm Organik şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Akkuş, 200 bin solucan ile girdiği sektörde şu an yaklaşık 10 milyon solucanla üretime devam ediyor.


Genç yaşta Kırmızı California’ cinsi solucanla başladığı katı gübre işinde şuanda sıvı gübre üretimi yapan Akkuş Türkiye’nin en büyük solucan gübresi üretim tesisini kurmaya hazırlanıyor.


Okumaya gittiği Bulgaristan da katı solucan gübresiyle tanışan Akkuş şuanda Türkiye de ürettiği sıvı solucan gübresi ile de müşterilerine hizmet sunuyor.


Okumaya gittiği Bulgaristan solucan gübresiyle tanıştığını söyleyen Akkuş, “2008 yılında Bulgaristan’a öğrenci olarak gittim. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümü öğrencisi olarak. İlk bir yıl boyunca hiçbir ticari faaliyetle ilgilenmiyorduk. Sadece okulumuza ve derslerimize odaklanmıştık. Daha sonra yapabilir miyiz? Yapamaz mıyız? Gibi kendi kendimize düşündük bayağı bir ikilemde kaldık. Fakat daha sonra ailemizin yardımıyla 2010 yılında Bulgaristan’da boş bir alan kiraladık ve yapmaya başladık” dedi.



“Her geçen yıl yavaş yavaş büyümek istiyoruz”


2011 yılında Türkiye’de solucan gübre işine başladıklarını kaydeden Akkuş, “2 yıl orada gayet güzel olduğunu ve işin gayet daha da ileriye gideceğini fark ettikten sonra Türkiye’de biz kendimiz yapabilir miyiz diye düşünmeye başladık. Sağ olsun babamda bu konuda epey bir destek oldu bana. Türkiye’de yapmaya başladık 2011 yılının sonlarına doğru. Gayette memnunuz. Her geçen yıl yavaş yavaş büyümek istiyoruz” diye aktardı.



“Türkiye’nin en büyük solucan gübresi tesisini kurcağız”


200 bin solucanla bu sektöre başladığını ifade eden Akkuş, “ Şimdi 14 dönüm arazi üzerinde Türkiye’nin en büyük solucan gübresi tesisini Trakya’da Kırklareli Lüleburgaz toprakları üzerinde kurmayı düşünüyoruz inşallah. Türkiye’de kömürlük diye adlandırabileceğimiz bir alanda 200 bin adet solucanla bu işi yapmaya başladık. Solucanlar zamanla çoğalan canlılar oldukları için alan yetmiyor. Alan yetmedikçe daha da büyümek gerekliliğini hissediyorsunuz işinizi. Daha sonra yavaş yavaş her yıl kapasiteyi doğru oranda ne fazla ne az artırarak büyümeye gittik. Yaklaşık 6 senedir büyüye büyüye inşallah yakında Türkiye’nin en büyük solucan gübresi tesisini kurcağız. Şuan yaklaşık olarak net bir rakam söyleyemesek de tahmini olarak 10 milyona yakın solucanımız var.” ifadelerini kullandı.



“Alan ne kadar ise solucan da doğru orantılı olarak o kadardır”


Yeni tesisle aylık 25 ton katı gübre üretmek istediğini aktaran Akkuş, “Şöyle bir durum var. Ona hayret içerisinde şaşırıyorum. Dar alanlar üzerinde 400 milyon-500 milyon solucan olduğunu iddia edenler var. Hatta bir milyar solucanı olduğunu iddia edenler var. Böyle bir şey mümkün değil. Alan ne kadar ise solucan da doğru orantılı olarak o kadardır. Yani biz şuanda yaklaşık 1,5 dönüm arazi üzerinde yaklaşık aylık 8 ile 10 ton arasında gübre üretiyoruz. Fakat hedefimiz şimdi yeni tesisimizde aylık 25 ton katı olarak gübre üretip daha sonra bunu sıvı olarak çiftçimizle buluşturmak” diye belirtti.



“Kesinlikle internetteki kirli bilgilere yatırımcıların ve girişimcilerin aldanmamasını istiyoruz”


İnternette ki bazı bilgilerin insanı yanılttığını ifade eden Akkuş, “ Sektörün içerisinde şikayetçi olduğumuz bir konu daha var. Kitle iletişim araçları gazeteler, televizyonlarda ve çağımızın olmazsa olmazı internet üzerinden birçok haber okuyoruz. Bu sektörün çok çok para kazandırdığını hatta daha yeni girenler hem daha 100 bin solucanla girenler aylık 25-30 bin lira gibi rakamlar kazandığını iddia ediyorlar. Böyle bir şey yok. Kesinlikle internetteki kirli bilgilere yatırımcıların ve girişimcilerin aldanmamasını istiyoruz” dedi.


“İşin böyle gitmeyeceğine bu işin bu şekilde yürümeyeceğine karar verdik ve bir şekilde doğru bir sıvı solucan gübresi üretme kararı aldık”


Maliyeti azaltmak içi sıvı gübre ürettiklerini söyleyen Akkuş, “ Biz bu işe başladığımızda katı gübre üretmeye başladık. Her üreticinin yapmış olduğu gibi bizde katı gübre üretiyorduk. Fakat katı gübrenin pazarlaması konusunda ne yazık ki bir takım sıkıntılar yaşadık. Katı gübrenin kimyasal gübre ile yarışa bilmesi şuan maliyet açısından pek mümkün gözükmüyor. Çiftçi bunu üreticiden alıp kendi sürdürülebilir tarımında kullanabilmesi için ne yazık ki çok çok maliyet harcaması gerekiyor. Bizde bu işin böyle gitmeyeceğine bu işin bu şekilde yürümeyeceğine karar verdik ve bir şekilde doğru bir sıvı solucan gübresi üretme kararı aldık” diye kaydetti.



“Yaklaşık 2-2.5 yıldır da Ar-Ge çalışmasını yapıyoruz”


Sıvı gübre için Ar-Ge çalışması yaptıklarını ifade eden Akkuş, “Yaklaşık 2-2,5 yıldır da Ar-Ge çalışmasını yapıyoruz. Bunun sonucunda nano teknoloji ile bir sıvı gübre ürettik. Bu gübreyi üretmek çok fazla maliyetli değil. Aslında üreticiler kazanıyor. Sıvı olarak tarımda kullanabilirse, çiftçi kazanıyor. Toprak kazanıyor. Üretici de kazanıyor. Üretici katıdan kazanmış olduğunun inanın bana 2 ya da 3 katını kazanabilir üretim yapmaya başlarsa. Katıyla bunu sürdürülebilir tarımda buğdayda, ayçiçeğinde, şeker pancarında, çeltikte, mısırda yani sürdürülebilir tarım dediklerimiz bunlar. Çiftçinin asıl para kazanmış olduğu ürünler. Bunu büyük çiftçiler katı olarak bu şekilde tarlalarına atabilmesi ne yazık ki mümkün değil” dedi.



“Türkiye’de sıvı solucan gübresi adı altında satılan gübrelerin birçoğu ne yazık ki doğru değil”


Sıvı gübrenin maliyeti düşürdüğünü aktaran Akkuş, “1 dönümüne 300-400 kilogram atması gerekirken kimyasalla yarışabilmesi için o yüzden bizde sıvı gübreye geçme kararı aldık. Katı gübrenin Türkiye’de ki piyasası 3 lira ile 6 lira arasında değişiyor. Yine de katı gübre sürdürülebilir tarımda çok pahalı. Fakat bunu sıvı olarak atarsa dönümüne maliyeti 40-45-50 lira arasındadır. Türkiye’de sıvı solucan gübresi adı altında satılan gübrelerin birçoğu ne yazık ki doğru değil. Solucanların salgılamış olduğu solem suyu dediğimiz bir sızıntı suyu var. Solem suyunu sıvı gübre diye satanlar var. Ne yazık ki hiç birisi sıvı solucan gübresi değildir. Sıvı solucan gübresi yapabilmek öyle çokta kolay bir şey değil” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Uzmanlar kan sulandırıcı ilaç kullanımı konusunda uyardı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, herhangi bir doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaç kullanılmaması gerektiği konusunda uyardı. Tüm dünyada etkili olan Covid-19 sonrası kan sulandırıcı ilaç kullanımı yaygınlaştı. Doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaçların kullanımının faydadan çok sağlığa zararlı olabileceği belirtiliyor. Uzmanlar, bir ihtimalle kan sulandırıcı ilaçların var olan ülseri kanatabileceğini ve beyin kanamasına neden olabileceğini belirterek, risk oluşturabileceğini vurguluyor. Uzmanlar, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için düzenli sporun ilaçtan daha faydalı olduğu tavsiyesinde de bulunuyor. “Ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir” İHA muhabirine konuşan Hastane Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, kan sulandırıcı ilaçların koronavirüs sürecinden sonra sık sık sorulan sorular arasında olduğunu belirtti. Kan sulandırıcı ilaçların bir taraftan faydası varken, bir taraftan da kanamaya uygun zemin hazırladığını ifade eden Doç. Dr. Sarıkaya, "Kan sulandırıcı kullanmak iki tarafı keskin bıçak gibidir. Haftada 2-3 gün aspirin kullanayım veya sürekli aspirin kullanayım diye kendi kendimize verdiğimiz kararlar uygun değildir. Mutlaka bir doktor kontrolünden geçtikten sonra kullanacağız. Kan sulandırıcılar özellikle kardiyovasküler hastalıklarda korumada kullanılan ilaçlardır. Yoksa hiç muayene yapmadan, gerekli ileri değerlendirmeler yapmadan kan sulandırıcı kullanmanın herhangi bir faydası olmadığı gibi zararlı da olabilir. Var olan ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir. Kan sulandırıcılar uygun endüksiyonlarda kullandığında hastada ölüm riskini azalttığı için önemli ilaçlar ama mutlaka iyi bir değerlendirme, iyi bir anamnez, iyi bir fiziki muayene ve 10 yıllık kardiyovasküler hesaplaması sonucu öneririz” dedi. “Günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” Genellikle insanların kalp krizi geçirmemek için kan sulandırıcı ilaçlara başladığını dile getiren Sarıkaya, "Eğer kalp krizi geçirmek istemiyorsak ilaçtan daha faydalı olan egzersiz ve diyetle birlikte varsa risk faktörleriyle mücadele etmek gerekiyor. Örneğin tütün kullanımı varsa ondan uzaklaşma, sigara ve sigara ürünlerinin tamamından uzak durmalıyız. Yine varsa bir şeker hastalığını tedavi etme veya varsa bir kolesterol hastalığı bunu tedavi ederek bu riski azaltabiliriz. Ailede genç yaşta kalp krizi varsa, bununla beraber sigara içiyorsanız kalp krizi geçirme neredeyse kaçınılmaz oluyor. Diyet yapın, fazla kilonuz varsa bunlardan kurtulmaya çalışarak günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” diye konuştu.
Bursa Bursa Uludağ Üniversitesinin acı günü Bursa’da vefat eden Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün 43 yıllık öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, gözyaşları içerisinde son yolculuğuna uğurlandı. Kanser tedavisi gören Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, hayatını kaybetti. Prof. Dr. Yiğit, son yolculuğuna 43 yıl boyunca görev yaptığı Makine Mühendisliği Bölümü önünden uğurlandı. 2 dönem Mühendislik Fakültesi Dekanlığı ve bir süre Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü yapan Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için Ali Durmaz Makine Mühendisliği Bölüm Binası önünde cenaze töreni düzenlendi. Törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, rektör yardımcıları, dekanlar, akademisyenler, idari personel, öğrencileri, ailesi ve çok sayıda seveni katıldı. Törende kısa bir konuşma gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, kendisini asistan olduğu dönemden itibaren tanıdığını ve son derece kıymetli bir hoca olarak gördüğünü belirtti. Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit’i iyi bir insan ve iyi bir olarak bildiklerini kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, “Mekanı cennet olsun. Yakınlarına Allah’tan sabırlar niyaz ediyorum. Çalışkan, iyi niyetli, dürüst ve dost canlısı birisi olarak tanıdım. Herkes de hocamızı bu özellikleriyle bilmektedir. Hürmet ettiğimiz, üst kuşak abi hocalarımızdan birisiydi. Allah’tan rahmet diliyoruz” şeklinde konuştu. Yoğun bir katılımın olduğu törende ailesi, sevenleri ve dostları da Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için duygularını dile getirdi. Yiğit’in 15 Temmuz Şehitler Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Ertuğrul Mezarlığı’na defnedildi.
Edirne Edirne’de üniversite öğrencilerinden Filistin’e destek gösterisi Edirne’de İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla bir araya gelen Trakya Üniversitesi öğrencileri, sloganlar eşliğinde yürüyüş gerçekleştirdi. Trakya Üniversitesi öğrencileri, İsrail’i "Say Stop" diyerek protesto etti. Bolca Ana Yemekhanesi önünde bir araya gelen üniversite öğrencileri, ellerinde Türk ve Filistin bayrakları ile dövizler taşıyarak Balkan Yerleşkesi’ndeki Yaşam Merkezi’ne kadar yürüdü. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Üniversiteler Birimi Edirne Başkanı Eren Çam okudu. 1948’den bugüne kadar milyonlarca masum ve mazlum Filistinliyi göç, kıtlık ve ölümle sınayan İsrail yayılmacılığının 7 Ekim 2023 itibariyle tarihin akışı içerisinde insanlığın utanç tablosu olarak değerlendireceği bir soykırım halini aldığını söyleyen Çam, "209 gündür çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı, engelli ayırt etmeksizin 35 bin kişinin İsrail barbarlığı tarafından katledildiği, binlerce kişinin evinden, yurdundan göçe sürüklendiği, kundaktaki bebeklerin bombardımanlar sonucunda enkaz altında can verdiği bir soykırım yaşanmaktadır. İnsanlığın yaşadığı acıları canı yananın rengine, dinine ve diline göre tasnif etmeyi, kınamayı ve lanetlemeyi kendisine paye bilen iki yüzlü egemen güçler ile uluslararası örgütler ise vahşeti yaşatan İsrail olunca bir kez daha sessiz kalmayı, katledilen bebeklerin görüntülerine karşı gözlerini kapatmayı, masum kadınların feryatlarına karşı kulaklarını tıkamayı tercih etmişlerdir" dedi. Arizona’da, Florida’da, Ohio’da, Texas’ta, Kaliforniya’da yıllardır sırtlarını dayadıkları tüm üniversitelerin artık onlar için tehlikeden ibaret olduğunu aktaran Çam, Gazze’de yaşanan katliama karşı on binlerce gencin katılımıyla ilk günden bugüne kadar gerçekleştirilen "Say Stop" eylemleri, boykot çağrıları ve yardım faaliyetlerine ara vermeden devam edeceklerini ifade etti. Eylem basın açıklamasının ardından sona erdi.
Eskişehir Anadolu Üniversitesinde International Staff Mobility Week Programı başladı Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Birimi, 2024 Anadolu International Staff Mobility Week etkinliğine ev sahipliği yaptı. Bu yıl ikincisi düzenlenen etkinliğe 9 farklı ülke ve 11 farklı yükseköğretim kurumundan çok sayıda akademisyen ve personel katılım gösterdi. Hem Avrupa Birliği ülkeleri hem de Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelere öğrenci ve personel hareketliliği imkânı sunan Erasmus+ Programı katkılarıyla düzenlenen etkinliğin açılış törenine Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Resül Usul, Uluslararası İlişkiler Birimi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Gökçekuyu başta olmak üzere çok sayıda kişi katılım gösterdi. UİB Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Gökçekuyu’nun moderatörlüğünde başlayan ilk oturumun ardından Bosna Hersek, Ürdün, Bulgaristan, Kosova, Fas, Filistin, Polonya, Ukrayna gibi ülkelerden gelen yükseköğretim kurumu temsilcileri, gerçekleştirdikleri sunumlar ile yükseköğretim alanındaki çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verdiler. Dört gün boyunca paneller, eğitimler ve geziler düzenlenecek Dört gün sürecek olan etkinlikte gerçekleşecek olan paralel oturumlarda katılımcıların katkılarıyla yükseköğretimde uluslararasılaşmanın önemi vurgulanacak, Erasmus+ Uluslararası Kredi Hareketliliği ve Kağıtsız Erasmus (Erasmus Without Paper) konularında deneyim paylaşımları gerçekleştirilecek. Program kapsamında ayrıca katılımcılar, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi ve Turizm Fakültesi akademisyenleri ile ikili iş birlikleri için bir değerlendirme toplantısı da gerçekleştirecek. 10 ülkeden gelen katılımcılara Türkiye’yi, Türk kültürünü ve şehri en iyi şekilde tanıtmak amacıyla rehber eşliğinde Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi, Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı, Odunpazarı, Seyyid Battal Gazi Külliyesi ile Frigya Vadisi ziyaretleri de geçekleştirilecek. Program dahilinde ayrıca Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü ile de Türk Yemeği Atölyesi düzenlenecek. Etkinlikler, değerlendirme oturumu ve sertifika takdimi ile sona erecek.