GENEL - 24 Haziran 2017 Cumartesi 00:31

Bakan Berat Albayrak: “15 Temmuz’a birileri kontrollü darbe diyorsa, ya bu darbenin içindedir, ya da destekçisidir”

A
A
A
Bakan Berat Albayrak: “15 Temmuz’a birileri kontrollü darbe diyorsa, ya bu darbenin içindedir, ya da destekçisidir”

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde bulunan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda iftar yemeğine katılan Bakan Berat Albayrak, “15 Temmuz’a birileri kontrollü darbe diyorsa, çok net söylüyorum, ya bu darbenin içindedir, yada destekçisidir.

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde bulunan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda iftar yemeğine katılan Bakan Berat Albayrak, “15 Temmuz’a birileri kontrollü darbe diyorsa, çok net söylüyorum, ya bu darbenin içindedir, yada destekçisidir. Kimse kimseyi kandırmasın” dedi.


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca Lüleburgaz ilçesindeki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda bulunan bir restoranda düzenlenen iftar yemeğine katıldı. İftar yemeğinden sonra Bakan Berat Albayrak gündeme dair bir konuşma gerçekleştirdi.


“Kimse kimseyi kandırmasın”


Bakan Albayrak, “Görüyorsunuz konuşuyor herkes, şimdi her konuşana laf yetiştirsek yandık. Biri yürüyor, biri şöyle diyor, biri böyle diyor. İnsan Allah’tan korkar. Neymiş kontrollü darbeymiş, Bugün 15 Temmuz’u, 80 milyon olarak yaşadığımız böyle bir ülkede 15 Temmuz’a birileri kontrollü darbe diyorsa, çok net söylüyorum, ya bu darbenin içindedir, ya da destekçisidir. Kimse kimseyi kandırmasın. Senin özel kalemin ByLock’çu çıkacak, talimatları alacak, MİT tırları ülkeye ihanet içerisinde paralel terör örgütü, Fethullahçı terör örgütü, ülkeye ihanet edecek ve bunları açık ifşa edip Türkiye’ye ihanet içerisinde olacak sen bunu savunacak, pankart dolaştıracaksın. Kimse kimseyi kandırmasın. Bu ihanet içerisinde olanları görmemiz lazım. Amaç Türkiye’yi bir yere taşımak değil, ‘Zaten rezil rüsvah olmuşum dünyaya, aleme, siyasete, partiye, koltuğumu kaybetmeyim, nasıl bir atraksiyon yaparım da, partide geleceğimi sağlama alırım, Allah selamet versin, onu onlar düşünsün. Mağlubiyete devam son sürat. Az olsun benim olsun batayım’ Allah selamet versin yolunuz açık olsun. Ama terör örgütleri ile ihanet şebekeleri ile kucak kucağa olup, gezide birlikte yürüyeceksin, 17-25’in arkasında olacaksın, 15 Temmuz’un içinde olacaksın, ondan sonra Türkiye’de adalet diyeceksin, önce bir temizlik yapsın birileri. Biz bu resmi gördükten sonra daha da çok çalışmamız lazım. Herkes laf ediyor, herkesin dediğine bakarsak yandık, hiçbir iş yapamayız. Türkiye sıçramaya niyetleniyor, büyük Türkiye idealinde bir adım atıyor, ses bir yerlerden uzaklardan geliyor. Arkadaş biz sizi yüzyıllardır tanırız. Siz bu ülkenin zerre halini düşünmezsin, zerre hayrınızı görmedik, hayırdır diyesi geliyor insanın. İşte artık bu noktada daha çok üretip Türkiye’yi bir noktaya taşımamız lazım. Onun için boş laflara, sadece ve sadece yıkmak üzerine geliştirilen söylemleri, bir kenara bırakacağız. Onlara zamanımız yok Her şeye karşı gelenlerin bir çözümü yok. Varsa bir eleştirin samimice oturalım konuşalım, çözüm bulalım. Ama her şeye karşıysan ben yokum, ben hizmet edeceğim” dedi.


“Türkiye’nin sokağa atacak parası yok”


Türkiye’nin son 15 senede çok önemli adımlar ortaya koyduğunu da anlatan Bakan Albayrak, “Milli ve yerli kaynaklar üzerinde milli enerji kaynaklar politikası açıklayarak bütün dünyaya duyurduk ve dedik ki biz Türkiye olarak özellikle yılda son 10 yıl ortama 44 milyar dolar enerjiye ithalat noktasında para vermiş, harcamış bir ülke olarak madenleri de eklediğinizde buna 55 milyar dolar enerjiye ve madene para vermiş bir ülke olarak milli ve yerli imkanlarımızı daha fazla kullanmak noktasında daha çok çalışacağız. Bütün kaynaklar bizim önceliğimiz olacak. Kaynakları dikkatli değerlendirerek, israf etmemek gerekir. Türkiye’nin sokağa atacak parası yok. Dünyanın en büyük güneş tarlasının ihalesini gerçekleştirdik. Geçtiğimiz mart ayında güneş enerjisiyle dünyanın en büyük güneş tarlasının ihalesini, rekor düzeyde uygun bir fiyatta bugün itibariyle artık 19,5 sente kilovat saati mal olan güneş enerjisini 6,99 sente de düşürerek ve bu kendi kaynağımız kendi üretimimiz. Aynı zamanda kendi panellerimiz, kendi fabrikalarımızda üretilecek bir şekilde asgari yüzde 60-70 yerli üretimle birlikte ve bu panelleri üretecek araştırma geliştirme AR-GE altyapısının da asgari yüzde 80 yerli ve milli mühendislerimizle oluşacak şekilde bir sürece başladık’’ ifadelerini kullandı.


“Türkiye’de 15 milyar ton kömür var”


Türkiye’de 15 milyar ton kömür kaynakları bulunduğunu ifade eden Bakan Albayrak, ’’Türkiye’de 15 milyar ton kömür var. Bu kömürden bu kömür kaynaklarından yerli kaynaklardan kömür üretimiyle Avrupa’nın ve dünyanın yüzde 40, yüzde 50’lerde ürettiği oranın şu anda Türkiye’de biz geçtiğimiz yıllarda yüzde 12-13’lerden yüzde 17-18’lere taşımaya çalışıyoruz ama yine Avrupa ve dünyanın çok çok altında bu oranları yerli kaynaklarımız enerji de dışarıya bağlı olduğumuz için yukarıya taşımak açısından daha verimli kullanma noktasında adımlar atmalıyız. Hava kirliliği ve çevrecilik noktasında AB’nin çok ötesindeyiz. Geçtik gidiyoruz artık, rakip değil. Yüzde 1, büyüyorlar 5 büyüyoruz, yüzde 2 büyüyorlar 7 büyüyoruz. Rakip olarak görmeyeceğiz. Daha ötesini düşünüyorsak eğer her alanda yerli kaynaklar yenilenebilir kaynaklar, dünyanın en büyük güneş tarlasını yapıyoruz. Rüzgar tarlasını yapacağız. En uzun en büyük köprüsünü yapacağız. Çanakkale’yi tamamladığımızda Trakya artık başka bir Trakya olacak. Dolayısıyla çıta çok daha yukarıda. Dönüyoruz, dolaşıyoruz Trakya’ya geliyoruz. Trakya çok önemli bizim için. Trakya nüfusu itibariyle, enerji tüketimi itibariyle, altyapısı itibariyle çok önemli bir coğrafya. Marmara bölgesi üzerinde baktığımızda Trakya Türkiye’nin elektriğinin neredeyse 5’ye birini tüketiyor. Ama bir de bakıyorsunuz arz talep noktasında bakıldığında yerli kaynak noktasında bakıldığında maalesef enerjisinin çocuğunu nereden getiriyor biliyor musunuz? Türkiye’nin öbür ucundan getiriyoruz. Artvin’den Keban’dan Doğu Anadolu’dan Karadeniz’den bin bin 500 kilometre üretim hattı döşüyoruz. Türkiye’nin öbür ucundan bu yana fabrikaya, sanayiye, eve enerji taşıyor” şeklinde konuştu.


“Trakya’mızda 2 milyon ton yakın kömür rezervimiz var”


Trakya’da 2 milyon tona yakın kömür rezervi olduğunu da dile getiren Bakan Albayrak, “Bugün itibariyle son keşiflerden sonra Trakya’mızda 2 milyon ton yakın kömür rezervimiz var. Türkiye’de Trakya bölgesinde 2 milyar 4 bin 600 kalori arasında değişen değerlerde 2 milyar ton kömür var. İnşallah bunu sondajlarla daha da arttıracağız. Bu kömür rezervlerinin ekonomik değeri ise 50 ila 70 milyar dolarlık ekonomik değeri var. Tüm bu noktada gerek istihdam, gerek kaynaklarımızla ihracat, gerek çevresel faktörler noktasında en iyi çözümle Trakya’nın kaderindeki enerji sorununa da çok önemli çözümler üretmek zorundayız. İnşallah bu yeni dönemde, yeni keşiflerle, yeni rezervlerle çok önemli yatırımları, Trakya’nın ekonomik dönüşümlere imza atacağız. Bugün Türkiye’nin 78 iline doğalgaz getirdik. 3 ilimiz kaldı, bir kısmı bu yıl, diğerleri 2018 de tamamına doğalgaz gelecek. İlçelerimize de doğalgaz getirdik. Bu yıl ilçelere doğalgaz götürme noktasında da baya adım attık. Bir tane Türkiye’miz var. Herkes bir şey söylüyor, onu bunu diyor, şöyle diyor, böyle diyor. Kim ne derse desin. Biz laf üreten değil, icraat üreten bir siyaset hareketiyiz. 15 yılda Türkiye’nin nereden nereye geldiğini görüyorsak, eğer, kalbinde vicdanı olan herkes, Allah’tan korkan herkes, elini yüreğine götürüp düşündüğünde kıyaslama yaptığında Türkiye’nin nereden nereye geldiği görür. Bu yeterli bir düzeyde mi değil. Yüzde 5 büyüdük ama yetmez. Daha yeni başladık. Türkiye 20 bin, 30 bin, 40 bin dolarlara çıkacak. Bu hükümet bu kadrolar bunu başaracak. Bakmayın siz konuşanlara” diyerek konuşmalarını noktaladı.


Konuşmaların ardından Bakan Albayrak, kentten ayrıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Sağlık-Sen: “MHRS’deki yoğunluğu azaltmak için kademeli sevk zinciri kurulmalı” Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) Hekim Koordinatörü Ali Ramazan Benli, Sağlık-Sen’in MHRS ile ilgili hazırladığı raporu paylaşarak, “MHRS’nin daha işlevsel hale gelebilmesi için kademeli sevk zincirine geçilmeli. İlk etapta MHRS’nin yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli. Aile Hekimliği Bilgi Sistemi ve Hastane Bilgi Yönetim Sistemi birbiri ile entegre hale gelmeli” dedi. Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) Hekim Koordinatörü Doç. Dr. Ali Ramazan Benli, Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ile ilgili yeni hazırladığı düzenlemeye ilişkin Sağlık-Sen’in hazırladığı raporu paylaştı. Kademeli sevk zincirine dikkat çekilen raporda, sistemin işleyişi için birçok konuya da vurgu yapıldı. “Kademeli sevk zincirine geçilmeli” Rapora ilişkin açıklamalarda bulunan Benli, MHRS’nin daha işlevsel hale gelmesi için kademeli sevk zincirinin oluşturulması gerektiğine dikkat çekerek, “Aile hekimliğinin dünyadaki uygulaması içerisinde sevk zinciri vazgeçilmez bir durumdur. Yani kişi acil olmayan bir şikayetinde önce aile hekimine gider ve aile hekimi gerekli muayene ve tetkiklerini yapar, tedavisini düzenler veya ilgili branşa sevk eder. Sevk zincirinin kurgulanması, hastane başvurularını azaltacak, hastanelerde uzman hizmet kalitesini artıracak ve sağlık maliyetlerini düşürecektir. Bu sebeple kademeli olarak sevk zincirine geçilmelidir. Ayrıca sevk zinciri sağlıkta dönüşüm programının tamamlanmasında önemli bir yer tutmaktadır” diye konuştu. “MHRS’nin yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli” Kademeli sevk sistemi ile birçok sorunun önüne geçileceği ve sağlık hizmet kalitesinin daha da artacağına vurgu yapan Benli, “Kademeli sevk zincirinin oluşturulmasının daha önce pilot illerdeki sevk zinciri uygulamasından farkı; hastaların direkt hastanelere gitmesinin engellenmemesidir. Yani hastalar aile hekimlerinden sevk ile hastaneye gidebildikleri gibi direkt de gidebileceklerdir. Aile hekimi hastasını sevk etmeyi istediği zaman normal randevu sırasına yönlendirme yerine sistemi by-pass ederek sevkin sağlanması gerekmektedir. Çünkü hekim değerlendirmesinden geçen hastada sevk gerekliliği oluştu ise bu durum öncelikli sayılmalıdır. Bunun da ilk basamağı MHRS üzerinden planlanabilir. MHRS’nin belirli bir oranı, ilk etapta yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli. MHRS, Aile Hekimliği Bilgi Sistemi (AHBS) ve Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) ile entegredir. Aynı şekilde AHBS ve HBYS de birbirleri ile entegre olmalıdır. Aile hekimi hastasını sevk edeceği zaman kullanmış olduğu AHBS sisteminin ekranından sevk edebilmeli ve ne için sevk ettiğini sisteme yazabilmelidir. Bu durumu HBYS sisteminden sevk edilen doktor görebilmelidir. Hastanede karşılayan doktor hastanın değerlendirmesini, nasıl takip edilmesi ve hangi durumlarda tekrar görmesi gerektiğini aile hekiminin göreceği sisteme yazabilmelidir. Böylece basamaklar arası iletişim daha sağlıklı hale gelir. Farklı basamaklarda çalışan hekimlerin dijital sistem üzerinden iletişimlerinin artırılması sistemin verimliliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı. “Sistemin aksamaması için aile hekimi sayısı 50 binin üzerine çıkarılmalı” Aile hekimlerinin sevk zincirine dahil edilmesiyle aile hekimliği sisteminde aksaklıklar yaşanabileceğine, bunun da önüne geçmek için mevcut aile hekimi sayısının iki katına çıkarılması gerektiğine dikkati çeken Benli, “Sevk zincirini kurabilmek, davranış değişikliği gerektirdiğinden zamana yayılarak yapılmalıdır. Ayrıca sistemi de bu duruma hazırlamak zaman alacaktır. Sistemin hazırlanmasında aile hekimi başına düşen kişi sayısını OECD ortalaması olan 2 bin rakamlarına çekebilmek önemli bir aşamadır. Halihazırda ülkemizde bir aile hekimi 4 bin kişiye kadar bakabilmektedir. Bu durum aile hekimlerinin iş yüklerini artırmaktadır. Bunun için 28 bin olan aile hekimi sayısının 50 binin üzerine çıkarılması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Kademeli sevk zincirinin oluşmasıyla randevu alınmasında yaşanan birçok sorunun ortadan kalkacağını, memnuniyet oranının artacağını söyleyen Benli, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuç olarak; sağlık sisteminin rehabilitasyonunda sevk zincirine geçiş önemli bir adım olarak önümüzde durmaktadır. Ülkemiz koşullarında sevk zincirine kademeli olarak geçilmesi daha uygulanabilir ve bu durum MHRS üzerinden başlatılabilir. Birinci basamağın güçlendirilmesi ve basamaklar arası entegrasyonun artırılması sistemin verimliliği açısından önemlidir.”