ASAYİŞ - 10 Mart 2021 Çarşamba 11:49

Kırklareli’nde dinamik denetim sürerken, esnaf kapatılma korkusu yaşıyor

A
A
A
Kırklareli’nde dinamik denetim sürerken, esnaf kapatılma korkusu yaşıyor

Dinamik denetim süreci kapsamında internet kafe ve salonlar, düğün veya nikah salonları, lunapark ve tematik parklar, ganyan, iddaa ve milli piyango bayileri denetlenirken, esnaf tekrar kapatılma korkusu yaşıyor.

Dinamik denetim süreci kapsamında internet kafe ve salonlar, düğün veya nikah salonları, lunapark ve tematik parklar, ganyan, iddaa ve milli piyango bayileri denetlenirken, esnaf tekrar kapatılma korkusu yaşıyor.


Korona virüsün salgınının artış gösterdiği Kırklareli’nde denetimler en üst seviyeye çıkarıldı. Dinamik denetim süreci kapsamında internet kafe ve salonlar, düğün veya nikah salonları, lunapark ve tematik parklar, ganyan, ıddaa ve milli piyango bayileri denetlendi.


Ganyan bayii işletmecisi Göksel Keser, denetimlerden memnuniyetini dile getirerek, “Denetimlerden memnunuz. Müşterilerimiz hemen işaretleyip gidiyorlar içeride oturtmuyoruz. Şuanda Kırklareli’nin Covid-19’la alakalı ciddiyetinin farkındayız. Elimizden geldiği kadar önlem alıyoruz” dedi.



“Vakalar arttı kapatma korkusu yaşıyoruz”


Vakaların arttığı Kırklareli’nde tekrardan oyun salonun kapatma korkusu yaşadığı vurgulayan oyun salonu işletmecisi Gökhan Akbaş, “Girişte HES kodu sorgulayarak ateş ölçtükten sonra alıyoruz. Kolları dezenfekte yaparak müşterilere veriyoruz. 1.5 metre arayla oturtuyoruz. Yüzde 50 kapasite ile çalışıyoruz, bir televizyon açık biri kapalı. Denetimlerde bizlere ne söylüyorlarsa hepsini yapıyoruz. Bir sorun yok şuanda böyle devam etmek istiyoruz. Kapatmak istemiyoruz. Vakaların artışı bizi endişelendiriyor. Kapatma korkusu oluyor. Kapatma döneminde de kiralarımızı ödüyorduk. Tekrardan kapatma olursa dükkanı tamamen kapatacağız gibi gözüküyor açıkçası” şeklinde konuştu.


Denetimlerde faaliyet gösteren işletmelerin maske, mesafe ve kurallarına uyup uymadığını kontrol ederek, işletme sahiplerini tedbirler konusunda çeşitli bilgilendirmeler yapılıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.