YEREL HABERLER - 26 Mayıs 2017 Cuma 17:49

KÖYDES Meclis toplantısı yapıldı

A
A
A
KÖYDES Meclis toplantısı yapıldı

Köylere Hizmet Götürme Birliği 2017 Yılı Mayıs ayı olağan meclis toplantısı Vali Necati Şentürk başkanlığında yapıldı.

Köylere Hizmet Götürme Birliği 2017 Yılı Mayıs ayı olağan meclis toplantısı Vali Necati Şentürk başkanlığında yapıldı.


Valilik Toplantı Salonunda gerçekleştirilen toplantıya Vali Necati Şentürk’ün yanı sıra Birlik Müdürü Osman Demir, İl Genel Meclis Üyeleri ile muhtarlar katıldı.


Toplantının açılış konuşmasını yapan Vali Necati Şentürk, asfaltlama, içme suları, köylerin altyapısına yönelik faaliyetler gibi hizmetlerin Köylere Hizmet Götürme Birliği üzerinden yürüttüklerini söyledi.


Köylere en güzel hizmetlerin götürülmesi gayretinde olduklarını belirten Vali Necati Şentürk, “Birliğin 2016 mali yılı bütçesi 1 Milyar 574 Bin lira olarak öngörülmüş olup 2016 Yılı giderinin 4 Milyon lira, gelirinin ise 5 Milyon lira olduğu oy birliği ile kabul edilmiştir" dedi.


25 Milyonlira borçlanıldığını anlatan Vali Şentürk, “Bu yıl İl Özel İdaremizce 25 Milyon lira borçlandık. Son yılların en büyük yatırımlarını bu sene yapmış olacağız.


KÖY-DES Projesi kapsamında, köylerimizde bulunan su depolarının içerisine antibakteriyel branda sistemi döşendi.


Böylelikle, kullanım suyunun bakteri ve mikroplardan etkilenmemesi amaçlandı. Brandanın girişine filtre sistemi yerleştirerek içme suyunun kalitesinin arttırılması sağlanmıştır.


Bu vesileyle, ödenekleri tahsis eden hükümetimize ve bu tahsislerin hizmete dönüşmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum" diye konuştu.


Toplantıda gündem gereği yapılan seçimlerde, Encümen Üyeliklerine İl Genel Meclis Üyelerinden Şuayip Soysal, Gazi Özer ve Servet Avkapan, Köy muhtarlarından Dulkadirli Karaisa Köyü Muhtarı Nihat Aydemir, Sıdıklıküçükboğaz Muhtarı Kelam Ilgar ve Ulupınar Muhtarı Kadir Çetin, Plan ve Bütçe Komisyonu Üyeliklerine muhtarlardan İsmail Yılmaz, Nurettin Bent, Bayram Zengin, Nihat Aydemir ve Mustafa Yaşar seçildi.


Toplantı, meclis üyelerinin ve muhtarların taleplerinin dinlenmesi ile sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.