GENEL - 26 Aralık 2019 Perşembe 14:56

Mucur İlçe Tarım Müdürü İbrahim Yücekaya:

A
A
A
Mucur İlçe Tarım Müdürü İbrahim Yücekaya:

Kırşehir’in Mucur İlçesinde şarbon hastalığı nedeniyle 15 hayvan telef oldu.

Kırşehir’in Mucur İlçesinde şarbon hastalığı nedeniyle 15 hayvan telef oldu.


Ortaya çıkan şarbon hastalığı sonucu ilçe Tarım Müdürü İbrahim Yücekaya, yaptığı açıklamada, "İl merkezi ile koordineli bölgede aşılama çalışmaları yapıyoruz. Aşılama sonrası hayvan ölümleri durdu"dedi.


Mucur ilçesi Şatıroğlu Mahallesinde ortaya çıkan ve yaklaşık 15 hayvanın telef olmasına neden olan şarbon hastalığı nedeniyle bölge kontrol altına alındı.


Hastalığın çıkışı ile birlikte acil olarak numune alındığını ve Ankara’ya götürüldüğünü belirten ilçe Tarım Müdürü Yücekaya , ”Sonuç çıkınca da gece yarısından itibaren il müdürü ile birlikte buradan aşıyı aldık gittik. Aşı yapmamızın ardından ölümler durdu.Toplam 11 büyükbaş 3 tane de küçükbaş telef oldu"diye konuştu.


’Şarbon Hastalığı hayvana etki ettiği anda 48 saat içerisinde ciğerleri parçalıyor, ağzından kan geliyor ve hayvan ölüyor’ diyen Yücekaya, açıklamasını şöyle sürdürdü;


"Ölene kadar da hayvanın dışarıdan hasta olduğu belli olmaz.Ancak aşılar yapıldıktan sonra hayvan normal hayata dönüyor. Biz, aşılama yaptıktan sonra da herhangi bir ölüm yaşanmadı.Hastalığın yayılmasının sebebi vatandaşın hayvanı kesmesi dolayısıyla ahırın içerisindeki diğer hayvanların da bundan etkilenmesi.Hayvanı kesmeden oradan uzaklaştırsalar herhangi bir yayılma söz konusu olmaz.Hasta olan hayvan kesinlikle kesilmemeli ve kanı akıtılmamalı."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Dr. Alnıaçık ANKA’da Hasta memnuniyeti odaklı sağlık hizmeti vermeye özen gösteren Gaziantep Özel ANKA Hastanesi, hekim kadrosuna uzman isimleri dahil etmeyi sürdürüyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Süleyman Ömer Alnıaçık Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nin hekim kadrosu arasında yerini alarak hasta kabulüne başladı. Nöroloji Uzmanı Dr. Süleyman Ömer Alnıaçık, Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nin güçlü hekim kadrosuna dahil olarak hasta kabulüne başladı. 1985 yılında Konya’da doğan Alnıaçık, ilk, orta ve lise eğitimimi Konya’da tamamladı. 2011 yılında Dokuz Eylül Tıp Fakültesi’nden mezun olan Dr. Alnıaçık, uzmanlığını 2017 yılında Konya Meram Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim dalında aldı. Dr. Alnıaçık, 2011-2012 yılında Konya Karaman Devlet Hastanesi’nde, 2012-2013 Konya Selçuk Üniversitesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, 2013-2017 Konya Meram Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, 2017-2019 Osmaniye Devlet hastanesi /Düziçi Devlet Hastanesi / Kadirli Devlet Hastanesi, 2019-2024 Gaziantep’in Nizip ilçesinde özel bir hastanede görev yaptı. Alnıaçık’ın ilgi alanları nörovasküler hastalıklar (stroke/inme), Parkinson gibi hareket hastalıkları, Demans , Alzheimer, Epilepsi, baş ağrıları (migren), vertigo/dengesizlik , nöromüsküler kavşak hastalıklarıdır. ANKA Hastanesi nöroloji servisinde Epilepsi, hareket bozuklukları, beyin damar hastalıkları, bunamalar (alzheimer gibi), periferik sinir sistemi hastalıkları, beyin iltihabı, uyku bozuklukları ile nörolojik hastalıkların ayaktan ve yatarak teşhis, tedavi ve takip hizmetleri gerçekleştirilmektedir.
Giresun Doğu Karadeniz’de sürüler yaylalara çıkmaya başladı Giresun’da ilkbaharın gelmesi ile birlikte koyun sürüleri, yaylalara çıkarılmaya başladı. Yaklaşık 3-5 gün sürecek yolculuğun ardından sürüler yaz aylarını Giresun’un yaylalarında geçirecek. Yaylalarda Mayıs ayında yaşanan süpriz kar yağışına rağmen besiciler, küçükbaş hayvanlarını otlatmak için kış aylarında şehir merkezlerinde bulunan mandıralarından ayrılıp yüksek rakımlı yaylalara yolculuk etmeye başladı. Piraziz’den yola çıktıklarını belirten Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Adem Yavuz, “300 koyunumuzla birlikte 2 bin rakımlı Eğribel Yaylasına yolculuğumuz başladı. Tahmini 3 günde varacağımızı düşünüyoruz fakat hava koşulları varış zamanımızı değiştirebilir. Her yıl mayıs ayının başında uzun bir yolculuk yaparak obalara çıkıyoruz. Eylül ayının sonlarına doğru ise şehirdeki mandıramıza geri dönüş yapıyoruz. Yolculuğumuz sırasında sürümüze 2 çoban ve 1 bekçi köpeği eşlik ediyor” dedi. Sürünün doğada daha iyi beslendiğini de dile getiren Yavuz, “Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte trafiğin sakinliğinden faydalanarak, şehir içinden yolculuklarına başlıyoruz. Yaylada 4-5 ay boyunca yaylalarda kalacak olan hayvanlarımız bu süre zarfında doğal ortamlarda bol bol otlamasını sağlanarak, sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi sağlanıyor” diye konuştu.
Trabzon Prof. Dr. Osman Bektaş: "Doğu Karadeniz 3 riskli fay ortasında yer alıyor" Doğu Karadeniz Bölgesi’nde dolgu ve heyelanlı alanlarındaki yapılaşma deprem riskini büyütüyor. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, bölgenin 3 tane fay arasında bulunduğuna dikkat çekerek yerel yöneticilerinin deprem algısını benimsemeleri gerektiğini söyledi. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin dik ve engebeli arazi yapısı tehlikeli yapılaşmayı beraberinde getirdi. Son yıllarda dolgu ve heyelanlı alanlarda yükselen yüksek katlı binalar deprem riskini arttırdı. 3 riskli fay ortasında bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi’nde uzmanlar özellikle dolgu ve heyelanlı alanlara yapılan yüksek katlı binalara karşı uyarılarda bulundu. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Trabzon’daki yapı stokunun depreme dayanıklı olmadığını belirterek “Yerel yöneticilerin Doğu Karadeniz’in deprem tehlikesini kabullenmesi gerekir. Maalesef yıllardan beri burada deprem olmaz buranın deprem tehlikesi yoktur diye Doğu Karadeniz’in yapı stoku maalesef depreme dayanıklı değildir. Yani hem şu andaki yapı stokumuz depreme dayanıklı değil hem şehirleşme, heyelan sahaları üzerinde, yamaçlarda veya kumsal alanda yapılaşmalar mevcut. Kumsaldaki bir apartman üç depremi hissetti. Şimdi bu durumda burada deprem tehlikesi yok demek mümkün mü? Mümkün değil. Yani her şeyden önce yöneticilerin bu deprem algısını benimsemeleri lazım. Halkın daha duyarlı olması lazım. Toplum ve yöneticiler ile el birliği verirsek bu gelecek kuşağı daha sağlıklı, daha güvenli bir yaşam ortamı bırakmış oluruz” dedi. Trabzon’da Yomra, Beşirli ve Akyazı’da riskli yapıların olduğuna dikkat çeken Bektaş, “Deprem açısından eğer değerlendirecek olursak en riskli yerlerden bir tanesi Yomra’da Şana mevkii. Kumsal alan üzerindeki binalar veya dere yatağındaki büyük binalar. Ayrıca Beşirli ve Akyazı mahallelerinde heyelan sahaları üzerinde dikilmiş çok katlı binalar. Bunlar her an sallanıyor. 10 kilometre açıkta kuzeyimizde Karadeniz fayı var. Deprem kaynağı. Güneyimizde 100 kilometre uzaklıkta Kuzey Anadolu fayı var. Türkiye’nin en büyük fayı. Doğumuzda Kuzeydoğu Anadolu fayı var. Bu üç tane deprem kaynağı arasında ben kumsalın üzerindeyim ve her depremi de hissediyorum. O zaman deprem tehlikesi yok demek ne kadar doğrudur?” ifadelerini kullandı.