YEREL HABERLER - 25 Mart 2017 Cumartesi 17:08

Yazar Şentürk, Malkoçoğlu’nun paratoner bir kahraman olduğunu anlattı

A
A
A
Yazar Şentürk, Malkoçoğlu’nun paratoner bir kahraman olduğunu anlattı

Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu-IV’’’nun 2.

Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu-IV’’’nun 2. özel oturumunda Erem Şentürk, Malkoçoğlu’nun paratoner bir kahraman olduğunu anlattı.


Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu- IV’nun 2. gününün 2. özel oturumunda yönetmen-yazar Erem Şentürk, Malkoçoğlu karakterinin tarihteki yerini anlattı. Malkoçoğlu’nun tek bir kişi değil, bir ailenin adı olduğunu ifade eden Şentürk, "Malkoçoğlu, Yeşilçam’da ziyan edilmiş, bize yanlış tanıtılmış bir karakterdir’’ dedi.


Ürdün ziyareti sırasında Malkoçoğlu ismini duymasıyla bu konuya ilgisinin başladığını aktaran Şentürk, "Ürdün’de Malkoçoğlu ile tanıştım ve bakış açım değişmeye başladı. Ben de Yeşilçam’da ziyan edilmiş bir karakter olduğunu anladım. 2002’den bu yana Malkoçoğlu’nu tanımaya devam ediyorum ve bir medeniyet kodu noktasında çok önemsiyorum. Öncelikle gazilik sadece savaşta yara almak değildir. Gaza bir ideolojidir ve çok büyük bir meseledir. Gazayla ilgili bin 200 civarında gaza ideolojisini anlatan kitap vardır. Rumeli deyince, bir yerin adı değildir. Rumi, Rum olan bir yerden gelmiş demek değildir. Rumeli, gaza anlayışıyla gelen tüm İslam toplumunun gitmeyi hedeflediği yerdir. Rumeli demek gazaya gidilecek sıradaki yer demektir. Osmanlının kayıp olan sancaklardan birisi de içinde bulunduğumuz bölgedir" dedi.


Malkoçoğlu derken geçmişi 13. yüzyıl öncesine kadar dayanan bir aileden söz edildiğini aktaran Şentürk, "Ailenin tanınır olması İstanbul’un fethinden sonra ortaya çıkıyor. Malkoçoğlu’nu biz en fazla Cüneyt Arkın’dan tanıyoruz. 2002’de Ürdün’de Malkoçoğlu’ndan söz edildiğini bir şairden duyunca gülmüştüm. Ürdünlü şair Mustafa bey, Malkoçoğlu’ndan söz ettikçe filmlerdeki Bizans oyunları aklıma geliyordu. Faaliyetlerinin hep gaza ile ilgili olduğunu anlattı. Hz. Ali’nin savaşta yaşadığı bir olayı Malkoçoğlu’nun başından geçmiş gibi anlattı. Bunu söylediğimde çok eski Osmanlıca kayıtlarda böyle yazdığını söyledi. O günden beri bunun ciddiye alıyorum’’ ifadesini kullandı.


Malkoçoğlu’nun bir tek kişi değil, bir şuurun ve bir ailenin adı olduğunu aktaran Şentürk, "Timur’a karşı kaleyi muhafaza etmiş kahraman insanlar bu ailededir’’ Bakıyorsunuz bir sözlü kültür medeniyeti yapabileceği en akıllıca şeyi yapmış ve Malkoçoğlu gibi paratoner bir kahraman kişilik oluşturmuş. Sözlü kültürde adalet, onur, şeref, namus, vatan ve memleket gibi ayrımların iyi taşınması için bu konularda şarkılar, türküler, atasözleri hazırlamak ve en etkilisi paratoner kişilikler oluşturmaktır. Halen sosyal medyada toplanan tüm sözler sanki bir kişinin sözüymüş gibi yayınlanıyor. Bu sosyolojik bir reflekstir. Malkoçoğlu burada en büyük paratonerlerden birisidir’’ açıklamasını yaptı.


Memleket ile vatan arasındaki farkı en iyi Malkoçoğlu kıssalarının anlattığını da sözlerine ekleyen Şentürk, "Toprak edinilen yer memlekettir, ama vatan idealler bütünüdür. Bunu en iyi Malkoçoğlu’nun savaşta 5 bin esir ve ganimet elde ettikten sonra, bunları memleket ve vatan arasında bölüştürmesinden anlıyoruz. Bu topraklarda uzun yıllardır mücadele vermişler ve çocuklara; vatan, memleket, kendini feda etmek, namus ve şeref nedir anlatmak için birileri dertlenmiş, buna emek vermiş, çare olarak Malkoçoğlu gibi isimleri ortaya atmışlar. Dede Korkut’tan bu yana böyledir. Medeniyetimiz kahramanlar üzerine çok ciddi emek sarf etmiş, fakat sonra kahramanlar bizim elimizden gitmiş, yerine Süpermenler Batmanlar filan gelmeye başlamış. Malkoçoğlu’nu yazan adamla Süpermen ve Batmanı yazan adamların fikirleri aslında aynıymış. Dünyanın en değerli şeyi medeniyet kodudur’’ şeklinde konuştu.


Salonu dolduranlarca dikkatle dinlenen Şentürk, sözlerini şöyle tamamladı, "Deli Dumrul, Malkoçoğlu ve Battal Gazi’yi yeniden canlandırıp, sahip çıkmak için bugüne uyarlamak zorundayız. Bugün dünyadaki kahraman olarak sana gösterdikleri her şey senin kodlarına aykırıdır. Ürdün’de bir adam Malkoçoğlu’yla medeniyet kültürü inşa etmeye çalışıyor ve ben Avrupa’da Malkoçoğlu’nun konuşulmaya başlandığını gördüm. Başka insanlara ait kahramanlıklar da onun adı altında toplanmış ve tam bir paratoner kahraman olmuş. Hepsinde de ana fikir; başkası için kendini feda edebilmek, memleket ile vatanı birbirinden ayırabilmek. Malkoçoğlu rivayetlerinin ortak özelliği memleket ve vatan ayrımıdır. Bu benim kişisel düşüncemdir. Malkoçoğlu felsefesi gaziliğin yani gazanın, kendisini feda etmenin bir kahramanlık hikayesidir. Malkoçoğlu, Kılıçarslan, Alperen, Solak Abdullah, Fedai Murat, Kadıbekir bu toplumun anlattığı hikayelerdir ve bunlar için anlatılan hikayeleri bir diğer için de bulabilirsiniz. Osmanlıca bilen insanlar bu işlerin üzerine eğilmeli ve bunlar tekrar canlandırılmalı. Bunlarla ilgili masallar yazılmalı, filmler, diziler yapılmalıdır. Bu yılın haziran ayında Malkoçoğlu ile ilgili bir çalışma yayınlayacağız. Rusların bile bir Malkoçoğlusu var, Almanlar’da Macarlar’da da var. Herkes kendisine bir medeniyet oluşturmaya çalışmış ve kahramanları burada devreye almış" diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı Sergisi Beyoğlu Belediyesi’nde gerçekleşti Ressam sanatçısı Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı sergisi Beyoğlu Beleditesi’nin 6. Daire’sinde yer alan Sanat Galerisi’nde gerçekleşti. Sanatçının kişisel suluboya çalışmalarının yer aldığı, toplamda 54 eserlik içerikten oluşan sergi, 10 Ekim 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Ressam sanatçısı Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı sergisi, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in de katılımıyla gerçekleşti. Açılış sonrası Işık Özışık ile beraber sergiyi gezen Başkan Güney, eserler hakkında sanatçıdan bilgi aldı. Sanatçının tamamı suluboya çalışmalarından oluşan, toplamda 54 eserlik içerikten oluşan sergisine Brezilya İstanbul Başkonsolosu Ruy Pacheco de Azevedo Amaral, Cezayir İstanbul Konsolosu Abbi RATIBA, CHP Meclis Üyesi Işık Öğütçü, Beyoğlu Muhtarlar Derneği Başkanı Songül Öztunç ve diğer davetliler de katılım gösterdi. Sergide yer alan eserlerin sahibi olan sanatçı Işıl Özışık sergiyle ilgili şunları söyledi, “Retrospektif bir sergi. Başlangıçtan bu yana, yani 1960 yılının sonlarından zamanımıza kadar olan 65 yılda yaptığım resimlerin bir özeti bu. Çoğunlukla aşığı İstanbul’dan yaptığım peyzajlar. Bir kısmını oturduğum yerden birebir karşılığını yaptım. Bir kısmını da eskizini alıp galerimde bitirdim. 65 yıl başarılarla, bazen hüzünle sükut-u hayalle geçti. Güzel günlerdi. Resim yapmak, objeyle baş başa kalmak, bende güzel anılar bırakıyor” İfadelerini kullandı. Yaşına rağmen yorgun olmadığını ve çalışabildiğini söyleyen Özışık, “86 yaşındayım. Devam edeceğim. Yorgun değilim. Çalışabiliyorum. Günde bazen üç, bazen iki, bazen bir resim, bazen de hiç resim yapmadan dinleniyorum. Resimle güzel günler geçiriyorum. Bir yıl içinde herhalde açamayacağım. Belki bir dahaki yıl açarım. Deniz ve kıyı resimlerini yapmayı çok seviyorum. Bazen kırsal resimler yapmayı seviyorum. Eserlerin tamamı suluboya. Neden suluboya olduğunu soruyorlar. Ben özel hayatımda da biraz suluyum. Mizahı çok severim. Herhalde başarım varsa eğer bunu mizaha da borçluyum” dedi. Açılış davetlilerin sergiyi gezmesiyle devam etti.
Samsun Başkan Kul: “Gazilerimizin rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız” SAMSUN (İHA) – Samsun’un Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, “Gazilerimiz bizim onurumuzdur ve onların rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız” dedi. Terme’nin Kocaman Mahallesi’nden olan ve Samsun şehir merkezinde ikamet eden Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan, sadece yaz aylarında Kocaman Mahallesi’ndeki evinde yaşıyor. Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan’ın Kocaman Mahallesi’nde bulunan evinde ziyaret ederek, gazilere olan minnet ve şükranlarını ifade etti. Parkinson hastası olan Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan, dün evinde geçirdiği bir kaza sonucu yaralandığı için Başkan Kul, geçmiş olsun dileklerini iletti. Kıbrıs Gazisi ve yakınları ile bir süre görüşen Başkan Kul, gazinin talep ve önerilerini dinledi. Sadece yaz aylarında yaşadıkları evle ilgili olarak mevcut sorunların giderilmesi için çalışma başlattıklarını belirten Şenol Kul, “Gazilerimiz bizim onurumuzdur ve onların rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız. Gazimizin kısa süreli de olsa yaşadığı bu yerle ilgili ne gazimizden ne de yakınlarından belediyemize herhangi bir talep gelmemesine rağmen ekiplerimiz evlerinin bulunduğu bölgede incelemeler yaptı. Gazimizin yaşadığı mahalleye kadar beton yolumuzu daha ilk görev yılımızda yapmıştık. Beton yoldan gazimizin yaşadığı eve kadar 100 metrelik bir stabilize yol var, o yolun durumu da gayet iyi fakat gazimizin evi dik bir yamaca yapıldığı için evlerinin bulunduğu alanda yağışlı günlerde de sorun olmaması adına ekiplerimizin yapacakları incelemenin ardından gerekli çalışmaları yapacağız. Yakın bir zamanda yeniden Samsun şehir merkezinde bulunan evlerine taşınacak olan gazimizi burada kaldığı süreç içinde rahat etmesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız” diye konuştu.
Samsun OMÜ Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın oldu Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin (OMÜ) yeni rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın oldu. Cumhurbaşkanlığı’nın 2024/335 sayılı kararı yayımlandı. 20 Eylül tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, “Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2’nci, 3’üncü ve 7’nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Fatma Aydın atanmıştır” denildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı kararla birlikte, 13 Ağustos 2020 tarihinden itibaren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü olarak görev yapan Prof. Dr. Yavuz Ünal’ın yerine Prof. Dr. Fatma Aydın atanmış oldu. Fatma Aydın kimdir? Fatma Aydın, 10 Ocak 1969’da Manisa’da doğdu. Orta ve lise eğitimini İzmir İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. 1994 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Akademik kariyerine Atatürk Üniversitesi Dahiliye Ana Bilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak başladı. Akabinde 1997-2001 yılları arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Deri ve Zührevi Ana Bilim Dalı’nda uzmanlığını tamamladı. Aynı üniversitenin Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda 2007-2013 yılları arasında doçent, 2013 yılından itibaren ise profesör ünvanıyla görevlerine devam etti. Ayrıca, 2014-2015 yıllarında sırasıyla OMÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Tıp Fakültesi Dekanı ve 2017-2019 tarihleri arasında OMÜ Turizm Fakültesi Dekanı olarak görev aldı. 2015 tarihinden itibaren Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Evli olup, Orhun Utku Aydın adında bir oğlu var.