- 09 Haziran 2021 Çarşamba 09:44

Asırlık çınarın hüzünlendiren hikayesi

A
A
A
Asırlık çınarın hüzünlendiren hikayesi

Kocaeli’de yaşayan 84 yaşındaki adamın hikayesi, dinleyenleri hüzünlendiriyor.

Kocaeli’de yaşayan 84 yaşındaki adamın hikayesi, dinleyenleri hüzünlendiriyor. Atasından yadigar mesleği yaşatan Süleyman Türk’ün hayatı, el emeği sepetleri ve eşinin mezarı arasında gelip, geçiyor.


Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde yaşayan 84 yaşındaki Süleyman Türk, sepet yaparak ata mesleğini yaşatıyor. 48 yaşında emekli olan Türk, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra Başiskele’ye yerleşerek, babasından yadigar kalan sepetçilik mesleğine başladı. 22 yıldır düzenli olarak ormanlarda gezen Süleyman Türk, sepet örmek için gerekli olan ağaç dallarını toplayarak, evine getiriyor.



6 yıl önce eşini kaybetti


Geçimini el emeği ile ördüğü sepetlerden sağlayan Türk, 2016 yılında çok sevdiği eşini kaybetti. Eşinin ölümünden sonra sarsılan yaşlı adam, yine de sepetçilik mesleğini sürdürmeye devam etti. Evinde yalnız yaşayan Türk’ün hayatı 6 yıldır el emeği ördüğü sepetleri ve eşinin mezarı arasında geçiyor. Her gün mezarlığa giden Süleyman Türk, eşinin mezarı başında dua ettikten sonra tekrar evine gelerek, sepet örmeye devam ediyor.


Zaman içerisinde yaşlılığı sebebiyle gündelik işlerini yapmakta zorlanan Türk’e, sürekli yanına gelen 2 çocuğu yardımcı oluyor.



"Hanım öldükten sonra garip kaldım"


Aslen Trabzonlu olduğunu fakat 60 yıldır Kocaeli’de yaşadığını anlatan Süleyman Türk, "Hanımım 7 yıl önce rahatsızlandı. 1 sene rahatsızlık geçirdi. Daha sonra ruhunu teslim etti. Rahmetli olalı 6 yıl oldu. Hanım öldükten sonra ben burada garip kaldım. Oğlum ve kızım, "Gel baba yanımızda otur" diye ısrar ediyorlar ama ben geldikten sonra burası ne olacak? Ben burada rahatım. Meyve ektim, buraların kokusu çok güzel. Meyveler, çiçekler çok güzel. Ben gelene gidene meyve veririm. Kendim için değil, gelen giden yesin diye meyveler diktim. Camiden eve, evden camiye gidiyorum. Bazen sevdiğim arkadaşlarım geliyor, onlara sepet veriyorum. Bizde sepetçilik baba mesleği. Benim babam 96 yaşında vefat etmişti" dedi.



"Saime, sen beni hiç yanına almıyorsun"


Biriktirdiği paralarıyla emekli olduğunu daha sonra hac vazifesini yerine getirdiğini kaydeden Türk, "Şimdi rahatım iyi. Hanım sağ olsaydı daha iyi olurdum ama Allah’ın takdiri. Cenabı Allah yanımdan aldı. Ben hanımımın mezarını da yaptırdım. Bazen fotoğraflarına bakarım, mezarına giderim. Mezarına gittiğimde, "Saime, sen beni hiç yanına almıyorsun" derim. Sonra sanki hanımım söylemiş gibi, "Zamanı geldiği zaman seni alırım" derim kalbimden" diye konuştu.



"Alacaksın nacağını, dağlara gideceksin"


Sepetçilik mesleği ile geçimini sağladığını belirten Türk, "Sepet için ayaklarına çizmelerini giyeceksin. Yanına nacağı alacaksın, dağlara gideceksin. Her ağaçtan sepet olmaz. Yaban fındığı olacak. Parmak kalınlığında toplayacaksın. Onları keseceksin, buraya getireceksin. Bıçakla yamultacaksın kurutacaksın. Ben de bunları yapıyorum" şeklinde konuştu.



"Şimdiki gençlerde ne çalgı var, ne de oyun"


Gençlik yıllarının deli dolu geçtiğini anlatan Türk, sözlerini şöyle noktaladı:


"Gençliğimizde bizde haylazlık yaptık. Şimdi gençlere bakıyorum hiçbir şey yapmıyorlar. Sabah kalkardık, annemizin babamızın peşinden doğru tarlaya giderdik. İnek varsa onların peşinden koşardık. Bağ bahçeye çıkardık. Akşam olduğunda arkadaşlarla toplanırdık, eğlenirdik. 20 kişi harmanlığa giderdik. Gece 00.00’a kadar vur patlasın, çal oynasın eğlenirdik. Şimdiki gençlere bakıyorum ne çalgı var, ne de oyun. Vallahi billahi hiçbir şey yapmıyorlar."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.