GENEL - 12 Ocak 2021 Salı 09:40

Denizde balık olmayınca, ağlar karada kaldı

A
A
A
Denizde balık olmayınca, ağlar karada kaldı

Kocaelili balıkçılar, İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nda büyük tekneler ve gırgırlar tarafından gerçekleştirilen bilinçsiz avlanmaya sitem ediyor.

Kocaelili balıkçılar, İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nda büyük tekneler ve gırgırlar tarafından gerçekleştirilen bilinçsiz avlanmaya sitem ediyor. Balıkçılar, bu sorunun çözülebilmesi için devlet yetkililerinden destek bekliyor.


İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nda büyük teknelerin balıkların geçiş noktalarına ağ atması ve gırgırların av faaliyetleri yürütmesi nedeniyle, balıklar Kocaeli Körfez’ine ulaşamıyor. Denizde balık olmaması nedeniyle Kocaeli’de balıkçılar zor zamanlardan geçerek ağlarını karada bırakıyor. Eskihisar-Gebze Su Ürünleri Kooperatifi’ne üye olan balıkçıklar, bilinçsizce yapılan avlanmanın balık popülasyonunu tehlikeye soktuğunu söylüyor. Bu şekilde devam ederse bazı balık türlerinin gelecekte sadece ansiklopedilerde görüleceğini vurgulayan balıkçılar, bunun önüne geçilmesi için İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın giriş ve çıkışlarında 4 mile kadar avcılığın yasaklanmasını istiyor. Balıkçılar bu zor günlerin bir an önce sonlanabilmesi için yetkililerden destek bekliyor.



“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yalvarıyorum; buraya yasak gelsin”


Büyük gırgırların, İstanbul Boğazı’nda hunharca avlandığını söyleyen Eskihisar-Gebze Su Ürünleri Kooperatifi balıkçılarından Ersin Duman, “Bin ton, 2 bin ton, 3 bin ton balık tutuyorlar her seferinde. Ufak, küçük demeden avlanıyorlar ve avlandıkları yer çok yakın mesafe. İstanbul Boğazı’na giren balık, Çanakkale Boğazı’na giren balık, Marmara’ya, Ege’ye girmeden balığı bir anda köreltiyoruz, bitiriyoruz. Bunun için balığımız sıfırlanmış durumda. Balık yok. Çünkü balık İstanbul Boğazı’nda girmeden maalesef büyük, küçük demeden hunharca avlanılıyor. Bizim bir balıkçı olarak talebimiz şu; İstanbul Boğazı’nın girişini, çıkışını 4 mil yasaklanmasını istiyoruz devlet büyüklerimizden. Ben de balıkçıyım ben de avlanmak isterim, ama yok, balık bitti, balık yok. Tezgahlara balık geliyor, kaç para? Bir istavrit balığı 50 lira. Küçücük balık, hamsi küçücük, tekir balığı küçücük, dünyanın parası. Neden bizim balığımız bitiyor? Çünkü hunharca avlanıldığı için. Ben devlet yetkililerinden, İl Tarım Müdürlüğünden bir balıkçı olarak şunu istiyorum; İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın girişini, çıkışını 4 mil yasaklanmasını, büyük balıkçı teknelerinin yasaklanmasını arz ediyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan rica ediyorum, bir balıkçı olarak yalvarıyorum ona; buraya yasak gelsin. Balıksız kalmayalım. Bir çırçır balığı bile bulamıyoruz. Ağlarımız karada duruyor. Sabahtan beri atıyoruz, bir balık yok” dedi.



“Büyümeden, üremeden balığın neslini köreltiyoruz”


Teknelerin büyüdüğünü ve bir teknenin günde 5-6 sefer ağ attığını vurgulayan Duman, “Bir teknenin günde bin kasa, bin 500 kasa balık yakaladığını hesap edin. Kaç tane kayık var? Dünyanın kayığı var. Küçük balıkçı ne yapsın? Balık yok. Oltayla balık yakalıyorsun ki 5 kilo, 10 kilo balık yakalayacaksın, evine balık götüreceksin. Tutamazsan açsın. Ben de isterim tabii ki balık yakalamayı ama yazık günah. Balık büyümeden, üremeden balığın neslini köreltiyoruz” diye konuştu.



“Balığa bir şans vermezsek, ileride balık bize hiç şans vermeyecek”


Bilinçsiz avlanmanın balık neslinin sonunu getireceğini söyleyen balıkçı Serdar Türedi ise, “Hep bana hep bana olmaz. Gırgırın da ihtiyacı var ama onun da yapabileceği belli bir avcılık var. Buradan kıyıya en fazla mesafemiz 150 metre, belki o bile yok. Bu kadar suda balık tutuyoruz. Bizim balığa bir şans vermemiz lazım. Eğer balığa bir şans vermezsek, ileride balık bize hiç şans vermeyecek. Biz ancak balıkları ansiklopedilerden veya sosyal medyadan ‘Bakın şu zamanda bu balıkları yakalamışlar, acaba bu balık burada çıkıyor muydu?’ diye sorgulayacağız. Çıkıyor, biz yakalıyoruz o balıkları. Eskihisar’da çoğu balıkçının tutmadığı, görmediği balıkları ben kendim tuttum. Eski günler gibi değil, eskiden İstanbul Kumkapı balık halinde o hamsileri kamyon kamyon denize döküyorlardı. Yazık günah. Şimdi denize dökmüyorlar da yem fabrikasına veriyorlar. Tamam, değerlendiriyorlar ama yazık, günah. 3 santim, 5 santim hamsi balığı tutulur mu? Bilinçsiz avlanma balık neslinin sonunu getirir, bu mecburdur. Bu balık fabrika üretimi değil ki, siz bir tane tutun o 10 tane geri gelsin. Öyle bir şey yok. Bu elbet ki yavrulayacak, üreyecek, büyüyecek, onun yavruları olacak, bu ekosistem dönecek. Ama biz bu ekosistemi baltalarsak, buna set koyarsak bunun nesilleri biter, devamı olmaz. Devamı olmadığı zaman da biz bunu ileride sadece hayal ederiz. Çocuklarımıza ileride ‘Biz burada ıstakoz yakalamıştık, kılıç balığı yakalamıştık’ diyeceğiz. Torunumuz, ‘Dede kılıç balığı nasıl bir şey?’ diye sorduğu zaman biz bunu göstermemiz lazım ki, çocuklar da bunu bilsin” şeklinde konuştu.



“Geleceğimizi paraya satıyoruz aslında”


Bilinçsiz avlamanın yanında bir de bilinçsiz tüketimin de olduğunu kaydeden Türedi, “Gırgır küçücük balığı yakalıyor, yakalar. Onun önünde bir şey yok. Gece vakti ağını atıp yakalar. Bunu satar. Bu adam bunu tezgaha çıkardığı zaman vatandaş ’10 liraya hamsi balığı, ucuz, alalım’ derse biz hiçbir yere varamayız. Çünkü bir balık satılamadıktan sonra tutulmaz. Kimse zarar etmek istemez. Ben şimdi 10 kasa ince hamsi aldım, gezdim gezdim satamadım. 1, 2, 3.’de de zarar ettiğim zaman ben o balığı almam. Ben o balığı almadıktan sonra gırgır onu yakalayamaz. Çünkü satamayacak. Satamadığı için de yakalayamayacak. Bu işler böyle. Sonra Avrupa bizi kınıyor. Avrupa’yı belgesellerde seyrediyoruz. Adam yakalıyor balığı, bir kedi, bir köpek sever gibi seviyor sonra denize bırakıyor. Biz bunu neden yapmıyoruz? Çünkü balık para ediyor. Bunun profesyoneli de aynı, amatörü de aynı. Bizim düşüncemiz, denizden her gelen para. Geleceğimizi paraya satıyoruz aslında, farkında değiliz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beşiktaş, Tayyip Talha Sanuç ile 3 genç futbolcusunun sözleşmesini yeniledi Beşiktaş, savunma oyuncusu Tayyip Talha Sanuç’un sözleşmesini 2026-2027 sezonu sonuna kadar sözleşme uzattı. Siyah-beyazlılar ayrıca Beşiktaş Futbol Akademisi’nden yetişen Serkan Emrecan Terzi, Göktuğ Baytekin ve Yakup Arda Kılıç’ın da sözleşmesini yeniledi. Yeni sezon planlaması kapsamında Beşiktaş ilk olarak iç transfere yöneldi. Siyah-beyazlılar bu kapsamda savunma oyuncusu Tayyip Talha Sanuç’un sözleşmesinin 2026-2027 sezonu sonuna kadar uzatıldığını açıkladı. Siyah-beyazlıların resmi internet sitesinden konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Kulübümüz, 2022-2023 sezonundan bu yana Futbol A Takımımızın kadrosunda bulunan profesyonel futbolcumuz Tayyip Talha Sanuç’la 2026-2027 sezonu sonuna kadar sözleşme uzattı. BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde Futbol Takımları Genel Koordinatörümüz Samet Aybaba ile bir araya gelen futbolcumuz Tayyip Talha Sanuç, yeni sözleşmeyi imzaladı. Samet Aybaba, yeni dönemde Kulübümüze önemli hizmetlerde bulunacağına inandığımız Tayyip Talha Sanuç’a başarılar diledi" ifadeleri kullanıldı. Serdar Topraktepe ile yeniden forma şansı bulmaya başladı 2022-2023 sezonu başında Adana Demirspor’dan transfer olan Tayyip Talha Sanuç, siyah-beyazlı forma ile oynadığı 2 sezonda 27 maçta görev aldı ve 2 gol kaydetti. Tayyip Talha, yaşadığı uzun süreli sakatlığın ardından Teknik Sorumlu Serdar Topraktepe ile birlikte yeniden forma şansı bulmaya başladı. Genç futbolcuların da sözleşmeleri yenilendi Beşiktaş, Futbol Akademisi’nden yetişen genç futbolcuların sözleşmelerini de yeniledi. Siyah-beyazlılar, Serkan Emrecan Terzi ve Göktuğ Baytekin ile 2026-2027 sezon sonuna, Yakup Arda Kılıç ile de 2027-2028 sezonu sonuna kadar sözleşme imzaladı. BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde düzenlenen imza törenine Beşiktaş Futbol Takımları Genel Koordinatörü Samet Aybaba katıldı.
İstanbul Sarıyer’de öğretmeni yumruklayan velinin ifadesi ortaya çıktı: ‘’Çocuğumun da yanımda ağlamasından dolayı bir anlık ebeveynlik duygusuyla vurdum’’ Sarıyer’deki bir ortaokulda oğlunun okul davranışlarıyla ilgili olarak görüşmeye davet ettiği öğretmenini, yüzüne yumruk atmak suretiyle darp eden ve tutuklanarak cezaevine gönderilen şüpheli velinin ifadesine ulaşıldı. İfadesinde, okul yönetiminden ve veliden olaydan 1 ay önce şikayetçi olduğunu belirten şüpheli, ‘’Bir anda istem dışı, çocuğumun da yanımda ağlamasından dolayı bir anlık kızgınlık ve ebeveynlik duygusuyla hocaya vurdum’’ dediği öğrenildi. Sarıyer’deki bir ortaokulda 25 Nisan 2024’de iddiaya göre Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Necla Ö., öğrencisi E.S.Ç.’nin okul davranışlarıyla ilgili olarak velisi olan şüpheli Ali Ç.’yi (51) görüşmeye davet etmiş, okula gelen şüpheli veli Ali Ç. ise müşteki öğretmeni okul koridorunda görerek herhangi bir diyaloğa girmeden öğretmenin yüzüne yumruk atmıştı. Olayın ardından gözaltına alınan şüpheli, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Şüpheli veli Ali Ç., Savcılık işlemlerinin ardından çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ‘kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. ‘’Oğlum ‘baba çabuk gel, beni bir odaya kapattılar kaçtım, bana bir şeyler imzalatmaya çalışıyorlar’ dedi’’ Öte yandan şüphelinin ifadesine ulaşıldı. Kimlik tespitinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İSBAK A.Ş.’de dijital arşiv personeli olarak çalıştığını söyleyen şüpheli Ali Ç. ifadesinde, "Okul yönetimi ve sınıf öğretmeni Necla Ö.’den 26 Mart 2024’de Sarıyer Çocuk Büro Amirliği’nde ’kötü muamele’ konusundan adli olarak şikayetçi olmuştuk. 25 Nisan günü Kaymakamlık müfettişleri ile konuyla ilgili görüşmedeydim. Bu sırada eşim Neslihan Ç. beni aradı, kendisini okulun bir hizmetlisinin aradığını ve oğlumuzla ilgili bir sıkıntının olduğunu söyledi. Ardından eşimden hizmetlinin numarasını alarak durumun ne olduğunu sordum. Bana oğlumun atak geçirdiğini, öğretmenlerin yukarı almaya çalıştığını ancak oğlumun çıkmak istemediğini söyledi. Oğlumu telefona isteyince, ‘baba çabuk gel, beni bir odaya kapattılar kaçtım, bana bir şeyler imzalatmaya çalışıyorlar’ dedi. Sonrasında hizmetli ‘müdür bey geliyor’ diyerek telefonu yüzüme kapattı’’ dedi. ‘’Dalga geçer gibi ‘beni şikayet etmenin bedelini ödeyeceksin’ dedi, bir anlık sinir harbi ile vurdum’’ İfadesinin devamında, okula gittiğinde hizmetliye çocuğunun nerede olduğunu sorduğunu söyleyen şüpheli, ‘’Hizmetli bana, müdür beyin oğlumu yukarı çıkardığını söyledi. Ben de müdürün odasına çıktım. Bu sırada oğlum yanıma panik halinde ağlayarak geldi. Bana ‘baba buradan çabuk çıkalım, eve gidelim’ dedi. Korkusundan sürekli aynı şeyleri tekrarlıyordu. Müdür beyi odasına doğru yürürken Necla hocanın elinde çay bardağı ile gülerek bize doğru geldiğini gördüm. Dalga geçer gibi ‘beni şikayet etmenin bedelini ödeyeceksin’ dedi. Ben de o anda istem dışı çocuğumun da yanımda ağlamasından dolayı bir anlık kızgınlık ve ebeveynlik duygusuyla hocaya vurdum. Sonra okulun dışına çıktım, çok pişmanım. Bir anlık sinir harbi ile vurdum, bu sinir harbini ise hem şahsın tahrik edici eylemlerinden hem de babalık içgüdüsünden dolayı yaşadım’’ şeklinde konuştu.
Sakarya Kaldırımda yürüdüğü esnada otomobilin çarptığı adliye personeline acı tören Sakarya’nın Karasu ilçesinde kaldırımda yürüdüğü esnada otomobilin çarpması neticesinde hayatını kaybeden Karasu Adliyesi personeli Zahide Saatçi (58) için adliye önünde tören düzenlendi. Saatçi’nin ayakta durmakta zorluk çeken yakınları Türk bayrağına sarılı tabutuna sarılarak gözyaşı döktü. Kaza, sabah saat 08.49’da Kocaali-Karasu D-010 duble yolu Aşağı Aziziye Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Yolun kenarında bulunan kaldırımda yürüyen ve adliye personeli olduğu öğrenilen 58 yaşındaki Zahide Saatçi’ye, yolda hızla ilerlediği esnada lastiği patlayarak kontrolden çıkan E.E. idaresindeki 54 AGG 236 plakalı Tofaş marka otomobil çarptı. Çarpmanın etkisi ile metrelerce savrulan talihsiz kadın, olay yerinde hayatını kaybetti. Taklalar atarak durabilen ve hurdaya dönen otomobilin sürücüsü de kazada yaralandı. Adliyede düzenlenen törende gözyaşları sel oldu: Cenazesi Sinop’a gönderildi Hayatını kaybeden talihsiz kadın için Karasu Adliyesi’nde bir tören düzenlendi. Törene; Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı Osman Köse, Karasu Cumhuriyet Başsavcısı Eba Nevfel Uçar, hakimler, savcılar ve adliye personeli ile Saatçi’nin yakınları katıldı. Saatçi’nin yakınları, Türk bayrağına sarılı tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Karasu Cumhuriyet Başsavcısı Eba Nevfel Uçar, törende yaptığı konuşmada, “Kıymetli mesai arkadaşımız Zahide Saatçi’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine, Karasu Adliyemize ve tüm yargı camiasına başsağlığı diliyorum” ifadelerini kullandı. Zahide Saatçi’nin cenazesi, yapılan duaların ardından toprağa verilmek üzere memleketi olan Sinop’a gönderildi. Şehit edilen kardeşinin ardından adliyede göreve başlamış Zahide Saatçi’nin, kardeşi Cevdet Özdemir’in teröristlerce şehit edilmesinin ardından 2015 yılında İstanbul Adliyesi’nde göreve başladığı ve 2022 yılından itibaren de Karasu Adliyesi’ne atanarak görevine devam ettiği öğrenildi. Öte yandan, feci kazanın araç içi kamerası görüntüleri de ortaya çıkmıştı. Görüntüde, kontrolden çıkarak savrulan otomobilin kadına çarparak takla attığı anlar yer aldı.