ASAYİŞ - 26 Kasım 2025 Çarşamba 17:44

"Okula gidiyorum" deyip ortadan kaybolan iki kafadar polisi alarma geçirdi: "Biraz kaçalım dedik"

A
A
A
"Okula gidiyorum" deyip ortadan kaybolan iki kafadar polisi alarma geçirdi: "Biraz kaçalım dedik"

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde "Okula gidiyorum" diyerek evden çıkan ve ortadan kaybolan 13 ile 15 yaşlarındaki iki çocuk, polis ekipleri tarafından Kandıra’da bulundu. Çocuklar, "Biraz kaçalım dedik, bu kadar" savunmasını yaptı.


Edinilen bilgiye göre, Yenişehir Mahallesi’nde ikamet eden B.T. (15) ve Y.G. (13) adlı arkadaşlar, dün sabah "Okula gidiyorum" diyerek evlerinden çıktı. Çocukların akşam saatlerinde eve dönmemesi üzerine aileler durumu okul yönetimi ve servis şoförlerine sordu. Çocukların okula gitmediğinin anlaşılması üzerine aileler polise kayıp başvurusunda bulundu. Polis ekiplerinin başlattığı çalışma sonucunda çocuklar bugün saat 14.30 sıralarında Kandıra ilçesine bağlı bir köyde bulundu. Sağlık durumlarının iyi olduğu belirlenen çocuklar, işlemlerin ardından ailelerine teslim edildi. Çocuklarına kavuşan aileler, polis merkezi önünde duygu dolu anlar yaşadı.


15 yaşındaki B.T., "Biraz kaçalım dedik ve sabah evden kaçtık, bu kadar" dedi.


Y.G.’nin annesi anne Kübra G. ise çok mutlu olduğunu söyleyerek, "Çocuğum çok şükür bulundu, çok sevindim. İnşallah bir daha tekrarlanmaz" diye konuştu.



"Bir daha aynı şeyler tekrarlanmasın, çok acı"


Çocukların Kandıra’nın bir köyünde bulunduğunu hatırlatan Kübra G., "Kafa dinlemeye gitmişler, öyle söylediler. Bir daha aynı şeyler tekrarlanmasın, çok acı" şeklinde konuştu.



"Sabah erkenden uyandı ve ’Okula gideceğim’ dedi"


Kübra G., çocukların arandığı sırada kaybolma sürecine ilişkin şöyle konuşmuştu:


"Çocuğum sabah erken uyandı ve ’Anne okula gideceğim’ dedi. Ben de saatin erken olduğunu söyledim. ’Anne, geç kalmayayım okula gideyim’ dedi. O gidiş oldu. Okul çıkış saatinde de servis onu beklemiş. Servise binmeyince onlar da telaşlandı. Dün akşam karakola gittik, ifade verdik. Çocukların bulunmasını istiyorum."



"Okula gidiyorum" deyip ortadan kaybolan iki kafadar polisi alarma geçirdi: "Biraz kaçalım dedik"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.