KÜLTÜR SANAT - 11 Kasım 2024 Pazartesi 11:35

Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

A
A
A

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde restore edilerek "Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi" ismiyle kapılarını açan tarihi hamam, 172 nadide esere ev sahipliği yapıyor. Müzedeki eserler arasında, bir antikacı tarafından tesadüfen getirilen ve müzeye ismini veren Ali Vasfi Efendi’ye ait olduğu anlaşılan 150 yıllık bir hat çalışması da yer alıyor. Bu dikkat çekici tesadüf, duyanları hem şaşırtıyor hem de duygulandırıyor.

Gölcük’te 18. yüzyılda inşa edildiği bilinen Sultan Baba Hamamı, uzun yıllar atıl vaziyette beklerken, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’in girişimiyle restore edilip 2021 yılında hat müzesine dönüştürüldü. Kocaeli’nin ilk ve tek hat müzesi olan bu özel mekana, 19. yüzyılda yaşamış Hattat Ali Vasfi Efendi’nin ismi verildi.

172 eser sergileniyor

Müze, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in öncülüğünde, 74 hattat, 13 müzehhip, 34 ebru ve çini sanatçıları dahil toplam 134 sanatçının katkısıyla titizlikle hazırlandı. Osmanlı’nın da izlerini taşıyan bu müzede 172 eser sergileniyor. Dikkat çeken eserler arasında, 2. Bayezid dönemine ait, külçe bakırın levha haline getirilmesiyle yapılan tarihi kazan ve Ali Vasfi Efendi’nin balmumundan yapılan heykeli de bulunuyor.

Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

Antikacıdan gelen eser, müzenin simgesi oldu

Müzede öne çıkan bir diğer eser ise balmumu heykelin önünde sergilenen ve "İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l-ulemâ" (Fatır Suresi 28. Ayet) (Kulları içinden ancak alimler Allah’tan (gereğince) korkar) ayet-i kerimesini içeren çalışma. Tesadüfen bir antikacı tarafından müzeye getirilen bu eserin, yapılan incelemeler neticesinde Hattat Ali Vasfi Efendi’nin yaklaşık 150 yıl önce yazdığı orijinal bir eser olduğu anlaşıldı. Ali Yıldırım Sezer tarafından teslim alınan bu önemli eser müzeye konuldu.

"Müze yeni ancak bina tarihi"

Müzenin kuruluşunda emeği geçen tarih araştırmacısı Hüseyin Sert, Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ni hayata geçirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Sultan Baba Hamamı’nın depremlerde ağır hasar aldığını söyleyen Sert, "Bu bina temelden tam anlamıyla restore edildi ve yenilendi. Alınan kararların ardından hamamın, hüsn-i hat müzesine çevrilmesine karar verildi. Müze yeni ancak bina tarihi" dedi.

"Yaklaşık 150 yıllık bir eser"

Müzede aralarında hüsn-i hat, ebru ve tezhip gibi çalışmaların bulunduğu 172 eserin sergilendiği bilgisini veren Sert, "Bu çalışmalar, geleneksel sanatlarımızın icrasıyla oluşturulmuş eserlerdir. Hepsi takdire şayan, sanatkarlarımızın emeklerini ortaya koyduğu çalışmalardır ancak bana göre en kıymetli eser, Ali Vasfi Efendi’nin kendi yazısıyla yaptığı eserdir. Eser, ’İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l- ulemâ’ şeklinde ayeti içeriyor. Bu eserin yaklaşık 150 yıllık bir tarihi var" dedi.

"Duygulanmamak mümkün mü"

Hüseyin Sert, eserin bir antikacı tarafından getirildiğini anlatarak sözlerine şöyle devam etti:

"Müze için kapsamlı bir medya çalışması yapılmıştı. Birçok görsel ve anlatım sosyal medyada paylaşıldı. Müze ile ilgili bir haberin alt kısmında, ’Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi tamamen bağışlarla oluşturulmuştur. Bağış yapmak isteyenlerin eserleri kabul edilir’ ifadesi yer alıyordu. Bir gün elinde eser bulunan biri gelip ’Elimde böyle bir eser var, Ali Vasfi Efendi’ye ait olabilir. İnceleyebilir misiniz?’ dedi. Eseri inceledik ve Ali Vasfi Efendi’ye ait orijinal bir çalışma olduğu tespit edildi. Ali Vasfi Efendi’nin vefatından 11 yıl önce yazdığı bir eser. Müze açılırken onun ismine ait orijinal bir eserin gelmesi çok değerliydi. Tabloyu görünce çok duygulandım. Elinizdeki kağıt 150 yıl önce yazılmış. Üstelik Ali Vasfi Efendi, Peygamber Efendimizin (SAV) soyundan gelen Seyyid neslinden. Bu yüzden duygulanmamak mümkün mü?"

"Ben biraz duygusalım, anlatırken gözlerim doluyor"

Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Sert, müzenin kuruluş aşamasında yaşadıkları birçok hatıranın kendisini etkilediğini belirterek, bir bağışçı ile aralarında geçen hatırasını paylaştı. Sert, "Müzeyi hazırladığımız bir dönemde dinlenme alanında istirahat ederken bir hanımefendi geldi ve ’Affedersiniz, müze açılıyormuş. Kim ilgileniyor?’ diye sordu. Hocamız kendisiyle ilgilendi. Hanımefendi, ’Eser topluyor musunuz?’ diye sordu. ’Evet, sadece bağış kabul ediyoruz’ şeklinde yanıt verdik. Bunun üzerine hanımefendi, ’Ben hafızım. Babam ve dedem de hafızdı. Küçük boy hafız Kur’an-ı Kerim’im var. Hafızlığımı bu Kur’an-ı Kerim’de yaptım. Babam da hafızlığını bu Kur’an-ı Kerim’de yaptı. Bu kitabı müzeye bağışlamak istiyorum’ dedi. Hepimiz çok duygulandık" ifadelerini kullandı.

Vatandaşları Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ne davet eden Hüseyin Sert, "Yakın çevrede oturanlar, buralardan gelip geçenler, ecdadımızdan kalan bazı hatıralara değer verenler, akıl yoluyla hareket edenler bu ve buna benzer müzeler ziyaret etsinler. Ziyaretlerle bu müzeler şenlenecek" şeklinde konuştu.

Ali Vasfi Efendi kimdir

19. yüzyılda İzmit’te yaşayan ve eserlerinde "İzmidî" mahlasını kullanan Ali Vasfi Efendi, babası Seyyid Hafız Ahmed Efendi gibi hem "Hafız" hem de "Seyyid" unvanlarıyla tanınıyor. Kaynaklarda Gazi Süleyman Paşa Medresesi, Fevziye Medresesi, Pertev Paşa Külliyesi Sıbyan Mektebi, Şeyh Muhiddin Muallimhanesi ve Gebze Çoban Mustafa Paşa Medresesi’nde hem öğrenci hem de öğretici olarak bulunduğu bilgisi yer alan Ali Vasfi Efendi’nin, Kocaeli’de cami, çeşme ve bazı mezar taşlarının kitabesinde imzaları bulunuyor.

Hocasının Ahmed Hulusi Efendi olduğu bilinen sanatkarın, sülüs-nesih hatlı yazıyı da hocasından öğrenerek icazet aldığı biliniyor. 1890 yılında vefat eden Ali Vasfi Efendi’nin kabri ise Bağçeşme Namazgâh Şehitliğinde bulunuyor.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’da 2. Kademe Muaythai Antrenörlük Kursu tamamlandı Türkiye Muaythai Federasyonu ile Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 2. Kademe Muaythai Antrenörlük Kursu, 07-12 Temmuz 2025 tarihleri arasında Manisa Muaythai Eğitim Merkezi’nde başarıyla gerçekleştirildi. Farklı illerden gelen 30 kursiyerin katıldığı kurs, 6 gün boyunca yoğun bir eğitim programıyla tamamlandı. Katılımcılar, teorik ve uygulamalı derslerle antrenörlük bilgi ve becerilerini geliştirme fırsatı buldu. Kursun koordinatörlüğünü Manisa Muaythai İl Temsilcisi Ahmet E. Demiraslan yürütürken, kursun idari sorumluluğu Kurs Müdürü Çağlar Seçilmiş tarafından sağlandı. Teknik ve özel antrenman bilgileri ile spor dalı gözlem-değerlendirme eğitimi branşında uzman isimlerden Baş Antrenör Kaan Levent tarafından verilirken, taktik eğitimi ise Teknik Direktör ve Milli Takım Antrenörü Ediz Barış tarafından aktarıldı. Manisa’nın Muaythai branşında önemli bir merkez haline geldiğini belirten İl Temsilcisi Ahmet E. Demiraslan, "Manisa ilimiz Muaythai’de lokomotif görevi üstleniyor. Her yıl düzenli olarak antrenörlük ve hakemlik kursları açıyoruz. 2017 yılından bu yana ülkemizin dört bir yanından gelen yüzlerce kursiyere eğitim verdik. Başarıyla tamamlayan kursiyerler, memleketlerine dönerek Türk sporuna hizmet etmeye devam ediyor. Manisa’nın spor eğitiminde öncü olmasından gurur duyuyoruz" dedi.
Manisa Manisa’da yılların su kuyuları kurudu Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı Dadağlı Mahallesi başta olmak üzere birçok kırsal mahallede, geçmişte hayırseverler tarafından yaptırılan tulumbalı ve çıkrıklı su kuyuları, iklim değişikliği ve yer altı su seviyesindeki düşüş nedeniyle tamamen kurudu. Bazı çeşmeler ise zar zor ayakta kalmaya çalışıyor. Yaklaşık 50-60 yıl önce kırsal alanlara, yaban hayvanları ve mahalle halkının su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan su hayratları artık işlevini yitirdi. Eskiden birkaç metrelik derinlikte suya ulaşılırken, günümüzde yer altı suyuna ulaşmak için yüzlerce metre derinliğe inilmesi gerekiyor. Köylüler ve çevreciler, su kaynaklarının kurumasından dolayı büyük üzüntü yaşarken, doğal yaşamın da bu durumdan olumsuz etkilendiğini ifade etti. Çevreci Serhat Akkaya konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Eskiden mahallelerde hayırseverler dağlarda su kaynakları bulur, oraya tulumba ya da çıkrıkla çalışan kuyular yaparlardı. Bu kuyuların önüne küçük bir havuz yapılarak yaban hayvanlarının da su içmesi sağlanırdı. Şimdilerde ise bu hayratların tamamı kurumuş durumda. Eskiden tulumba ile gün yüzüne çıkan su, bugün yerin metrelerce altında zor bulunuyor. Suyun kıymetini vaktinde bilmek gerek" dedi. Öte yandan Emcelli Mahallesi Kaçakdere mevkiinde bulunan bazı hayrat çeşmelerinin de tamamen kuruduğu, bazılarının ise çok az miktarda su akıttığı bildirildi. Vatandaşlar ise, bu çeşmelerin restore edilerek yeniden kullanılabilir hale getirilmesi için yetkililerden destek beklediklerini söyledi.