ASAYİŞ - 29 Mayıs 2017 Pazartesi 18:11

Yüksek gerilim hattında 4 saat süren intihar girişimi

A
A
A
Yüksek gerilim hattında 4 saat süren intihar girişimi

Konya’da prefabrik evlerine gelen 2 bin liralık elektrik borcunu ödeyemeyince yüksek gerilim hattına çıktığını iddia eden 19 yaşındaki genç, yaklaşık 4 saat süren çabanın ardından itfaiye sepetine binerek yanına çıkarılan kardeşi tarafından ikna edildi.

Konya’da prefabrik evlerine gelen 2 bin liralık elektrik borcunu ödeyemeyince yüksek gerilim hattına çıktığını iddia eden 19 yaşındaki genç, yaklaşık 4 saat süren çabanın ardından itfaiye sepetine binerek yanına çıkarılan kardeşi tarafından ikna edildi.


Olay, öğle saatlerinde merkez Meram ilçesi Orgeneral Tural Mahallesi Nehir Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 metre uzunluğundaki yüksek gerilim hattında bir kişinin oturduğunu gören vatandaşlar polise ihbarda bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. İtfaiye hava yastığı açarken, polis ekipleri de sokağa güvenlik şeridi çekerek önlem aldı. Yüksek gerilim hattındaki enerji de görevliler tarafından kesildi. Polis yüksek gerilim hattına çıkan Onur H.’nin (19) daha önce de intihar girişimlerinde bulunarak istediği para verilince aşağı inen kişi olduğunu belirleyince telefonla şahsa ulaştı. Telefonla ikna edilmeye çalışılan Onur H., bin 500 liranın PTT hesabına yatırılmaması halinde aşağıya inmeyeceğini söyledi. Bu sırada bulunduğu yeri sürekli değiştiren Onur H., yaptığı tehlikeli hareketleriyle de korku dolu anlar yaşanmasına neden oldu. Emniyet yetkililerinin uzun süren ikna çabalarının ardından Onur H., itfaiye sepetine binerek yanına yaklaşan kardeşinin sözleri üzerine aşağı inmeye razı oldu. Aşağıya indikten sonra çevresinde bulunanlardan sigara isteyen Onur H., daha sonra polislere ailesi ile yaşadığı prefabrik evin elektriğinin kesildiğini ve 2 bin lira borçlandırıldıklarını, bu parayı ödeyemeyince de intihar girişiminde bulunduğunu ileri sürdü. Onur H., polis aracına bindirilerek ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü.


Görgü tanıkları, Onur H.’nin 4 saattir direkte bulunduğunu söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.