GENEL - 20 Eylül 2018 Perşembe 11:38

Annelere özel Çanakkale gezisi

A
A
A
Annelere özel Çanakkale gezisi

Konya’nın Beyşehir İlçe Belediyesi, annelere yönelik olarak Çanakkale gezisi düzenledi.

Konya’nın Beyşehir İlçe Belediyesi, annelere yönelik olarak Çanakkale gezisi düzenledi.


Geziye, “Beyşehir’in anneleri” adlı sosyal medya grubunda yer alan ilçede yaşayan anneler katıldı. Çanakkale gezisi kapsamında, anneler Kilitlibahir Kalesi, Mecidiye Tabyaları, Havuzlar ile Şahindere ve Soğanlıdere şehitliklerini gezdi. Seyit Onbaşı’nın 215 kiloluk mermiyi tek başına kaldırarak İngiliz denizaltısını batırdığı ve savaşın seyrini değiştirdiği bataryayı da ziyaret eden anneler, tur rehberlerinin anlatımı eşliğinde Seddül Bahir, Ezineli Yahya Çavuş Şehitliği, abide, meçhul asker anıtı, 57. Alay Şehitliği, Conkbayırı gibi tarihi alanları gezerek bundan tam 103 yıl önce yazılan kahramanlık destanının sıcaklığını hala koruyan hatıralarını görme imkanı buldu. Gezi esnasında şehitler için dualar eden anneler, zaman zaman duygusal anlar yaşadı, gözyaşlarına mani olamadı.


Beyşehir Belediye Başkanı Murat Özaltun, Beyşehir Belediyesi olarak “Beyşehir ecdadla buluşuyor” sloganıyla bir süre önce başlattıkları Çanakkale gezisi programlarının sürdüğünü belirterek, geziye toplumun her kesiminden gelen yoğun ilgiye dikkat çekti. Özaltun, son geziye Beyşehir’in annelerini dahil ettiklerini belirterek, “Annelerimizden gelen bu talepleri geri çevirmedik ve onları da Çanakkale’ye uğurladık. Gezinin tamamlanmasının ardından ilçemize dönüş yaptılar. Çanakkale gezisi programları kapsamında ilçemizde yaşayan her yaştan hemşehrimizi şanlı ecdadımızla buluşturmaya önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz. Anneler grubu geziye iştirak eden 4.kafilemizdi. Şu ana kadar yaklaşık 200 hemşerimizi Çanakkale’de ecdatla buluşturduk” dedi.


Geziye katılan anne Ayşe Kaplan, Beyşehir anneleri olarak kendilerine böyle bir imkanı sağladığı için Belediye Başkanı Murat Özaltun’a teşekkür etti.


Anne Nuray Özcan Karagöz de, Çanakkale’yi gezmenin her insana nasip olamayacağını belirtirken, “Çok duygulandık, yeri geldi ağladık, şehitlerimizin yaşadıklarını bir anda biz de yaşamış gibi olduk. Başta belediye başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.