POLİTİKA - 06 Ağustos 2020 Perşembe 14:41

İçişleri Bakan Yardımcısı Ersoy: “Resmi kaynaklar dışında gelen bilgilere itibar etmeyin”

A
A
A
İçişleri Bakan Yardımcısı Ersoy: “Resmi kaynaklar dışında gelen bilgilere itibar etmeyin”

İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Konya’da maske ve sosyal mesafe denetlemesine katıldı.

İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Konya’da maske ve sosyal mesafe denetlemesine katıldı. Denetim öncesi konuşan Bakan Yardımcısı Ersoy, “Vatandaşlarımızdan ricamız resmi kaynaklar dışında gelen bilgilere itibar etmemeleri. Sağlık Bakanlığımız sürekli açıklama ve bilgilendirme yapıyor. İçişleri Bakanlığımız aldığı tedbirleri anında kamuoyuyla paylaşıyor” dedi.


Konya’ya gelen İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, merkez Selçuklu ilçesi Rauf Denktaş Caddesi üzerindeki işyerlerinde Konya Valisi Vahdettin Özkan, Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Muharrem Karabacak ile kamu kurumlarının temsilcileri eşliğinde korona virüs denetimlerine katıldı. Burada konuşan Bakan Yardımcısı Ersoy, salgının yayılmasını engellerken diğer taraftan da sosyal izolasyonu temin etmek ve hasta sayısının artmasını engellemek için tedbirler aldıklarını söyledi. Bununla ilgili genelgeler yayınladıklarını ifade eden Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, “Geceleri o genelgeleri takip etmekte güçlük çekiyordunuz zaman zaman. Elhamdülillah hem devletimizin hem milletimizin güçlü bir dayanışmasıyla ve anlayışıyla salgınla mücadelemizi çok başarılı bir şekilde yürüttük ve bütün dünyaya örnek olduk” ifadelerini kullandı.



“81 ilde uygulama yapıyoruz”


Bugün gelinen noktada kontrollü bir sosyal hayatın içinde olduklarını anlatan Bakan Yardımcısı Ersoy, şunları kaydetti:


“Bu evrede hem hassasiyetlerimizi unutmamak hem temizlik, maske ve mesafe olarak özetlediğimiz bu hayatın içindeki tedbirlerimizi bir kez daha vatandaşlarımıza hatırlatmak istiyoruz. Son günlerde görülen rakamlarla ilgili olarak yeniden toplumsal duyarlılığımızı bir kez daha hatırlatmak ve gündeme getirmek amacıyla ‘sağlık için, hepimiz için’ parolasıyla 81 ilde uygulama yapıyoruz. Bu uygulamada denetim yapmak üzere görevlendirilen kamu görevlilerimiz, ülke genelindeki bütün umuma açık alanları, iş yerlerini, pazar yerlerini, alışveriş merkezlerini, kuaförleri, oyun salonlarını her tarafı denetleyecekler. Bu denetimlerdeki amacımız hem vatandaşlarımıza hem de işletmecilerimize kuralları hatırlatmak ve bu kurallara tedbirli yaşama uyum sağlayarak yolumuza devam etmeyi bir kez daha göstermek için yapıyoruz. Ben de bu vesileyle Konya’ya geldim.”



“Kurallara uyduğumuz sürece ilave yasaklara ihtiyacımızın olacağına inanmıyoruz”


Denetimlerle ve tedbirlerle ilgili yeni kararları açıkladıklarını belirten Ersoy, “Bugün için ilave bir tedbir almayı düşünmüyoruz. Ancak şartlar neyi gerektirirse topyekun bir mücadele için toplumsal uzlaşmanın ve uyumun, işbirliğinin gelişmesi için almamız gereken ne tedbir varsa Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun önerileri ile Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda o kararları da almaya devam ederiz. Özellikle sosyal medya alanında dolaştırılan belgelerde ifade edildiği gibi herhangi bir şekilde yasaklamaya yönelik almayı düşünmüyoruz. Bizim tedbirlerimiz tamamen vatandaşlarımızın kontrollü sosyal hayat içinde kurallara uyarak yaşamları devam ettirmelerine yönelik tedbirler. Biz kurallara uyduğumuz sürece ilave yasaklara ihtiyacımızın olacağına inanmıyoruz. Ama kurallara uymak için vatandaşlarımızı daha fazla zorlamak zorunda kalmayalım diye de bu uyarıcı denetimleri yapıyoruz” diye konuştu.



“Resmi kaynaklar dışında gelen bilgilere itibar etmeyin”


Sosyal medyada dolaşan asılsız haber paylaşımı yapanlara ilişkin çalışmalarının olduğunu kaydeden Bakan Yardımcısı Ersoy, “Bu anlamda vatandaşlarımızdan ricamız resmi kaynaklar dışında gelen bilgilere itibar etmemeleri. Sağlık Bakanlığımız sürekli açıklama ve bilgilendirme yapıyor. İçişleri Bakanlığımız aldığı tedbirleri zaten aldığı tedbirleri anında kamuoyuyla paylaşıyor. O bakımdan sizin başka kaynaklardan bilgi edinmek gibi bir ihtiyaç içinde olmanıza asla fırsat vermiyoruz. Bundan sonra da bütün vatandaşlarımızdan istirhamımız özellikle resmi kurum ve kuruluşlardan geldiğini bilmedikleri teyidini almadıkları hiçbir bilgilendirme ve açıklamaya itibar etmemeleridir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.