- 13 Eylül 2021 Pazartesi 11:51

52 yıldır ekmeğini iğneden kazanıyor

A
A
A
52 yıldır ekmeğini iğneden kazanıyor

Konya’da, günümüzde unutulmaya yüz tutan mesleklerden yorgancılığı 52 yıldır el emeği ile yapan Ali Turgutlu, ekmeğini iğneden çıkarıyor.

Konya’da, günümüzde unutulmaya yüz tutan mesleklerden yorgancılığı 52 yıldır el emeği ile yapan Ali Turgutlu, ekmeğini iğneden çıkarıyor.


Şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş yorgancılık mesleğinin son temsilcilerinden 63 yaşındaki Ali Turgutlu, Konya’nın Beyşehir ilçesinden hayranlık duyduğu işi öğrenmek üzere 11 yaşındayken İzmir’de bulunan abisinin yanına gitti. Yorgan dikimi yapan iş yerinde çırak olarak işe başlayan Turgutlu, kalfa olduktan sonra burada 23 yıl çalıştı. Ali Turgutlu daha sonra Konya’ya taşınarak kendi iş yerini açtı. İlerleyen yıllarda silikon ve fabrikasyon ürünlerin artmasıyla mesleğinin son temsilcileri arasında kalan Turgutlu, sevgiyle yaptığı yorgancılık işinde ekmeğini iğneden kazanıyor.


52 yıldır yorgan dikimi ile uğraşan Ali Turgutlu, “Şimdi bu kabiliyet meselesi. Ben çabuk alıştım ve mesleğimi sevdim. Bırakamadım, helalinden kazandım. Helal lokma girdi hep haramla uğraşmadım. İzmir’de çok iyi ustalarım vardı. Beni evlatları gibi sevdiler ve salmak istemediler ama ben Konya’ya gideceğim diye ayrıldım. İzmir’den 1992 senesinde geldim Konya’ya. 1996 yılında Allah ilk dükkanı nasip etti. Şimdi burayı çalıştırıyorum, sadece işçilik yapıyorum” dedi.


Mesleğe olan hayranlığının küçük yaşlardan geldiğini anlatan 52 yıllık yorgan ustası Ali Turgutlu, “Çok sevdim, sevdiğim için de yorganlarım da gayet güzel. Yani gençlere söylemek istediğim, sanat çok iyi bir şey. Bu sabır isteyen bir iş çok sabır ister. Mesleğin sıkıcılığı da var tabii. Çok çeşitli modeller var, onlara falan tahammül edebilir de zekayı kullanabilirsen ilerisi için parlak bir şey. Bizden sonra yetişen usta yok ama gençler bunlara yönelirse, devam ettirirse bu meslek ölmez. Bizden sonra yetiştirilmesi hiç kolay olmayacak ve bu işi yapan hiç kalmayacak” şeklinde konuştu.



"Ekmeğimi de iğneden çıkarıyorum, iğnenin ucuyla kuyu kazıyorum"


Sipariş aldığı yorganları dikmek için başladığı ince bir işçiliğe saatlerce büyük bir sabırla iğne ile yorgan diktiğini anlatan usta Ali Turgutlu, “52 senedir ben yorgancılık yapıyorum ekmeğimi de iğneden çıkarıyorum, iğnenin ucuyla kuyu kazıyorum. Sabrın kökü mesleğini sevmek, bunu her yorgancı başaramaz. Sabırlı olamayan ise mesleği terk etmiştir. Bir de severek yapmak çok önemli. Severek yaptığın zaman sabrı da Cenabı Allah verir. Ben tam yaş itibariyle biraz daha zorlanıyorum, mesela önceden gençken ağır bir modeli 8-9 saate bitiriyordum. Şimdi 2 gün, 3 gün uğraşıyorum ağır modellere ama şu yorganı 6 saatten önce bitiremem, benim zaman ayarım o. Ondan önce biten bir yorgan iyi olmaz” ifadelerini kullandı.



"Sabrı, sevmeyi, insanlara gerçekten hizmet etmeyi öğretti"


52 yıllık meslek hayatında bu mesleğin kendisine çok şey öğrettiğini anlatan Ali Turgutlu, “En çok bana neyi öğretti biliyor musunuz? Hem sabrı, hem de sevmeyi. İnsanlara gerçekten hizmet etmeyi öğretti. Yani dikiyorum tamam, belki sanatımın karşılığı aldığım para değil ama şükrediyoruz. Şükretmek daha önemli şu yorganı her şeyini verseler işçilik 150 TL’ye yapıyorum. 6 saat uğraşıyorum, her zaman her gün bu iş olmuyor” diye konuştu.


Fabrikasyon yorganlarını normal yorgana çevirten Rabia Dinç, "Silikon yorganlar, bir ara tavsiye ediliyordu, yünleri biz bıraktık. Hep onlara döndük ama maalesef onlar da işte böyle elektriklenme yapıyor vücudumda. Ben evdeki eski yorganlarımdan tekrar yeni yorgan yaptırdım. İnşallah memnun kalacağız. Çünkü artık gidiş buna doğru, yünün sağlıklı olduğuna doğru. Eskilerin kıymeti daha iyi anlaşılmaya başlandı” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini artırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdare’den destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugünkü bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" "Tarım İnebolu" adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, "Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.