EKONOMİ - 03 Temmuz 2020 Cuma 14:25

Başkan Konuk: “Tarım sektöründe kooperatiflerin işlevi hayati önemdedir”

A
A
A
Başkan Konuk: “Tarım sektöründe kooperatiflerin işlevi hayati önemdedir”

Pankobirlik Genel Başkanı ve 25.

Pankobirlik Genel Başkanı ve 25. ve 26. Dönem AK Parti Karaman Milletvekili Recep Konuk, Uluslararası Kooperatifler Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.


Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Uluslararası Kooperatifler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında kooperatif kelimesinin iş birliği anlamına geldiğini söyledi. Uluslararası Kooperatifler Günü’nün iş birliği yaparak kooperatif çatısı altında bir araya gelenlerin günü olduğunu ifade eden Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, "Bu günü, daha çok insanın işbirliği yaparak, daha çok üretmelerine, daha ucuz tüketmelerine, kültür ve sanatta üretkenliklerini daha çok geliştirmelerine, ekonomide, sosyo-ekonomik hayatta, kültürel faaliyetlerde etkin olmalarına, birlikte hareket ederek refah seviyelerini yükseltebilmelerine vesile olması dileğiyle kutluyorum” dedi.



"Bireylerin tek başlarına yapamayacakları işleri el ele vererek yapabilmelerini sağlamaktır"


Kooperatifleri ‘bireylerin tek başına yapamayacakları veya birlikte yapmalarında yarar bulunan işleri yapmak üzere dayanışma suretiyle güçlerini bir araya getirmeleridir’ şeklinde tanımlayan Başkan Recep Konuk, “Kooperatif organizasyonların ortaya çıkışının da üstlendikleri işlevin de anahtar kelimesi, bireylerin tek başlarına yapamayacakları işleri el ele vererek yapabilmelerini sağlamaktır. Bu işlev ucuz tüketmek, maliyetine konut sahibi olmak, nitelikli eğitim almak gibi kooperatiflerin aktif olduğu sektör ve alanlarda önemlidir, ancak tarım sektöründe kooperatiflerin işlevi hayati önemdedir. ‘Tarım ekonomisinin en büyük buluşu’ olarak gösterilen tarım kooperatifleri, ülkemizin tarımsal örgütlenmesi ve çiftçinin ekonomiden alabildiği pay ve ekonomik gücü düşünüldüğünde daha sıkı sarılmamız gereken, tarımsal üretime, pazarlamaya, tarımsal finansmana daha çok dahil etmemiz gereken bir buluştur. Bu konuda niçin sorusunun cevabı bellidir. 3 milyonun üzerinde tarımsal işletmemizin ortalama arazi büyüklüğü 61 dekardır. Yaklaşık 2 milyon çiftçi ailesinin arazi büyüklüğü 50 dekarın altındadır. Rekabet ettiğimiz Fransa’da çiftçi başına ortalama arazi büyüklüğü 521, Hollanda’da 249, Almanya’da 457, İngiltere’de 538 dekardır. Keza, 2 milyon 145 bin ahır ve çiftlik olan ülkemizde yaklaşık 1,3 milyon ahırdaki büyükbaş sayısı 1 ila 4 arasındadır. Yani hem hayvan sayısına hem arazi büyüklüğüne bakıldığında tek tek yapılan üretim, ülkemizde ne alırken kazanmaya ne de satarken kazanmaya müsait bir manzara arz etmiyor üretici için. Bu zaafların çözümü işte o buluştadır. Kooperatifler ülkemiz özelinde bakıldığında planlı üretim, sektörde yenilenme ihtiyacının karşılanabilmesi, ürün üzerinden oluşan katma değerin hakça bölüşülebilmesi, tarla ve market makas açıklığının daraltılabilmesi gibi daha da uzatılabilecek ülkemize has meselelerin çözülebilmesi için bir seçenek değil, mecburiyettir” diye konuştu.



“Kooperatif çatısı altında güç birliği yapıldığında çiftçi katma değere ortak olur, daha çok kazanır”


‘Niçin kooperatifçilik’ sorusu kadar önemli olan bir diğer sorunun ise ‘nasıl bir kooperatifçilik’ sorusu olduğunu belirten Başkan Recep Konuk, şunları söyledi:


“Tarımsal üretim aslında bedensel efor gerektiren kısmı hariç üreticiyi zorlamayan, maharetini sergilediği, en iyi bildiği ve yaptığı iştir. Neticede tohumla toprağı buluşturur, olgunlaşan ürünü hasat eder. İşin zor kısmı, üretmekten daha zor kısmı, işi karmaşık hale getiren tarlanın ve ahırın dışındaki işleyiş ve süreçlerdir. Talebi olan ürünün ekimi, finansman, pazarlama ve ürün üzerinden oluşan katma değerin bölüşümü, çiftçinin müdahil olamadığı süreçlerdir. Tarımsal üretimde çiftçi açısından süreç basitçe şöyle işler; 1. Üretim kararının verilmesi, 2. Ne üreteceğinin belirlenmesi, 3. Tohum, gübre gibi girdilerin nereden ve nasıl temin edileceği, 4. hasada kadar yapılacak masrafların finansmanının nasıl sağlanacağı, hasadı yapılan ürünün kime ve nereye satılacağı.”



“Ne üreteceğine karar verirken çiftçiyi yalnız bırakmayan bir kooperatif”


İstisnalar hariç kendi sistemlerinde bütün bu süreçlerde çiftçinin tek başına olduğunu kaydeden Başkan Konuk, “Ne üreteceğine bir önceki senenin ürün fiyatları ya da geleneksel üretim alışkanlıkları üzerinden karar verir. Hasada kadar finansmanı ya birikimi varsa ki genellikle yoktur, kendi imkanlarıyla sağlar, gübre bayisine, yemciye, akaryakıt istasyonuna, hasatta ödenmek üzere esnafa borçlanır ya da banka kredisi kullanır. Genelde alıcısı belli olmayan, yani açığa ekimin yaygın olduğu sistemimizde çiftçi dayanma gücüyle orantılı olarak ürününü arzın aynı anda çok yoğun olduğu bir dönemde ağırlıklı olarak tüccara, bireysel olarak anlık iyi fiyattan aslında arzın daraldığı döneme göre oldukça düşük fiyattan satar. Ürünün satışından sonra da üreticinin ürün ile ve ürün üzerinden oluşan katma değer ile ilişkisi kesilir. Ürün, üreticinin elinden 1 liraya çıkıp 2 liraya satılsa da 1 liraya çıkıp 5 liraya satılsa da ya da işlenip mamul ürün haline getirilip 10 liraya pazarlansa da oluşan artı değerden çiftçi faydalanamaz. Nasıl bir kooperatifçilik sorusunun cevabı işte bu süreci tersine çevirecek kooperatifçiliktir. Yani, ne üreteceğine karar verirken çiftçiyi yalnız bırakmayan bir kooperatif. Ortağının ürettiğini alıp işleyen veya pazarlayan bir kooperatif. Üretim girdilerini toplu alımın gücüyle ucuz ve vadeli temin eden bir kooperatif. Ürünü pazarlayan ya da işleyen ve tarladan sonra da ürün üzerinden oluşan katma değere ortağını ortak eden bir kooperatif. Yani üretim maliyetlerini düşüren, satış hasılatını arttırırken kuracağı organizasyonla aracıları aradan çıkarıp tüketiciye de kazandıran bir kooperatif. Yaptık, biliyoruz. İşbirliği yapınca, halis bir niyet, kesintisiz bir gayret ama en önemlisi ben değil biz diyebilmek. Pancar üretmek için bir araya gelip kooperatif çatısı altında buluşanlar, sadece üretmenin, maliyetleri düşürmenin günümüz ekonomik düzeninde refaha kavuşmak için yetmediğini, bir adım daha atılması gerektiğini, tarlanın tapanın, bağın bahçenin, meranın ağılın ötesine de geçmek gerektiğini biliyorlar, bir olurlarsa, bir dururlarsa her alanda kendilerine alan açabileceklerine inanıyor ve cesaretle ben de varım diyorlar. İşte o zaman pancarla ilişkisi market rafına kadar kesilmiyor. O pancar önce şeker, sonra çikolata, bisküvi oluyor. Bir pakete giriyor, tüketici elini uzatıp alabiliyor. Ayçiçeği ekmek istiyor, önce fabrikasını kurabiliyor, sonra istediği kadar ekebiliyor. Patateste üretebilirim, diyor, tesislerini kuruyor, pazarını buluyor, ülkede pazar lideri olabiliyor. Pancarın hiçbir gramının israfına gönlü elvermiyor, pancarın melasından etanol üretip, salgında dezenfektanın hem kedisini hem hammaddesini milletinin sağlığı için arz edebiliyor. Tek başınaysan süt sadece çiğ süttür. Tek başına yapamayacaklarını bir araya gelerek yapmaya karar verdiysen ve adım attıysan süt artık yoğurttur, tereyağıdır, peynirdir, ayrandır ve hala senindir. Tek başınaysan koyun, kuzu, dana, inek karkas ettir. Kooperatif çatısı altında güç birliği yaptıysan yemini dert etmezsin, sucuğu, salamı, pastırmayı, kavurmayı, döneri sen sofralara ulaştırırsın. Elmayla ilişkin, dalından kopunca kesilmez, rafta meyve suyu olur, artı değeri seni bulur” ifadelerini kullandı.



“Kooperatifçilik, tüketiciye daha uygun fiyatlarla ürüne ulaşma imkanı sağlar”


Genel Başkan Recep Konuk, mesajını şu cümlelerle tamamladı: “Şimdi vakit, tarım ekonomisin en büyük buluşu tarım kooperatiflerini, üretirken maliyetleri düşürecek, ürünü satarken de üreticiyi refaha taşıyacak, aracıları aradan çıkarıp tüketiciye de kazandıracak iki işlevini de eksiksiz yerine getirecek şekilde tüm ülke sathında ve her ürün gurubunda yaygınlaştırma vaktidir. Çünkü zaman zaman üreten de tüketen de fiyatlardan şikayetçi oluyor. Tüketici yüksek fiyattan, üretici düşük fiyattan rahatsız oluyor. Tek başına bu durum bile bir yerlerde yanlış giden bir şeylerin olduğunun göstergesidir. Ortada bir sonuç var, bu sonucu herkesi memnun edecek şekilde değiştirmek için sebeplere dokunmamız gerekir. Değiştiremeyeceğimiz unsurlar var. Mesela toprak miktarı, mesela tarımsal nüfus, mesela işletme büyüklükleri, mesela iklim. Ancak şunu unutmamak lazım, bazı ürün guruplarında tarla raf fiyat farkının yüzde 200-300’leri bulduğu bir sistemde herkese rahatsızlık veren sonucun sebebi zaten bu değiştiremediklerimiz değil, bilakis değiştirebileceklerimizdir. Mesela dekardan daha iyi verim alabiliriz. Nasıl? Daha iyi tohum, daha iyi üretim teknikleri ile. Mesela geçtiğimiz yıllarda soğanda, önceki yıllarda başka başka ürünlerde olduğu gibi arzda konjonktürel şoklarla karşılaşmayabiliriz. Nasıl? Sözleşmeli ve planlı üretimle. Mesela, nadasa bırakma veya ürünün tarlada kalması gibi arzı daraltan durumları yaşamayabiliriz. Nasıl? Pazarlama problemlerine çözüm bularak. Mesela, tarla raf fiyat farkını azaltabilir, tüketicinin daha uygun fiyatlarla ürüne ulaşmasını, çiftçinin üründen daha çok kazanmasını sağlayabiliriz. Nasıl? Çiftçi ile tüketici arasındaki aktör sayısını azaltarak. Yani üreticiyi bir araya getirip pazarlama sürecine dahil ederek. Mesela çiftçinin maliyetlerini düşürebilir, gelirini arttırmadan giderini azaltarak bile üreticiyi memnun edebilir, üretmesini teşvik edebiliriz. Nasıl? Girdi maliyetlerini düşürerek, finansman yükünü azaltarak. Bunlar, sistemimizde değiştirebileceğimiz hususlar ve bunların tamamını etkin bir kooperatifçilik uygulaması ile çözmenin mümkün olduğunu belirtir, Türk Kooperatifçiliğine ve ülke ekonomisine katkı verme azim ve kararlılığından asla taviz vermeyen, refah ve zenginliğin her kesime ve herkese ulaşmasını amaç edinen Pancar Üreticileri Kooperatifleri ve onun sahipleri adına, birlik ruhunun her meselenin çaresi olduğunu hatırlatarak ve Türk Kooperatifçiliğine emek vermiş değerli büyüklerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anarak Uluslararası Kooperatifler Gününü kutlarım.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Bodrum katta yangın: Dumanlar tüm binayı sardı Denizli’de 6 katlı apartmanın bodrum katında başlayan yangın nedeniyle tüm apartmanı duman sardı. Apartmandan güçlükle tahliye edilen vatandaşlardan 4’ü dumandan etkilenirken, korktuğu için binayı terk etmeyen genci itfaiye tahliye etti. Yangın Pamukkale ilçesi Topraklık Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre 6 katlı binanın bodrum katında yangın meydana geldi. Apartman sakinleri tarafından fark edilemeyen yangının dumanı tüm binayı sardı. Dumanı fark eden apartman sakinleri ise kendi imkanlarıyla binayı terk etmeye başladı. Duman ve alevleri fark eden vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye çok sayıda itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Yangını kısa sürede kontrol altına alınırken, binadan çıkamayan vatandaşlar ise itfaiye ekiplerinin yardımıyla çıkartıldı. Yangından kaynaklı dumandan etkilenen 4 kişi sağlık ekipleri tarafından tedavi altına alındı. Dumandan etkilenen vatandaşlara oksijen maskesi takıldığı görüldü. Korkudan binayı terk edemedi Apartmanda yaşayan vatandaşlardan biri ise yoğun dumana rağmen korkusundan binayı terk edememesi dikkatlerden kaçmadı. Ara ara balkona çıkan genç, polis ekiplerinin ‘İn’ çağrısına rağmen aşağıya inmedi. Apartmanda bulunan itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle genç binadan çıkartıldı. Yangın ölen ya da yaralanan olmazken dumandan etkilenen 4 vatandaştan 2’si ambulansla hastaneye sevk edildi. Kontrol altına alınan yangının çıkış nedeni ise yapılacak incelemelerin ardından kesinlik kazanacağı öğrenildi. Yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.
Erzincan EBYÜ’de “Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ev sahipliğinde “Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3-Multidisiplinler Bakış Açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi. Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen sempozyuma Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Türkiye Diyestisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay, Rektör Yardımcıları A. Ercan Ekinci, Prof. Dr. Adem Başıbüyük, Prof. Dr. Çağrı Çırak, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız, sağlık çalışanları, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından başlayan sempozyum programı, açılış konuşmaları ile devam etti. İlk olarak konuşma yapan EBYÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3- Multidisiplinler bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’na ev sahipliği yapmanın mutluluğunu ifade etti. Beslenmenin bir yaşam aktivitesi olduğunu ve hastalık durumunda bu aktivitenin sürdürülmesinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Özer, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği’nin bu konuda en güzel örneklerden biri olduğunu söyledi. Programa Erzurum, Sivas, Bayburt, Gümüşhane, Malatya, Van, Bingöl, Trabzon, Tokat ve Samsun gibi illerden gelen öğrenci, mezun hekim, hemşire, diyetisyen ve eczacılardan oluşan 750 katılımcıyı ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Prof. Dr. Özer, sempozyumun hayata geçirilmesinde katkıda bulunan herkese teşekkürlerini sundu. Daha sonra konuşmalarını yapmak için kürsüye gelen Prof. Dr. Mutlu Doğanay, organizasyon için teşekkürlerini ileterek bu sempozyumun bilgileri güncellemek adına önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ ise sempozyumun gerçekleşmesindeki çabalar için üniversite ve diyetetik bölümüne teşekkürlerini iletti. Son olarak nütrisyon tedavisinin önemine vurgu yapan Dağ, sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulundu. Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, beslenme ve diyetetiğin önemine vurgu yaparak bu tür bilimsel sempozyumların sağlık alanlarına önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Sağlık alanında yapılan bilimsel etkinliklerin, sağlık hizmetlerinin gelişimine ve toplumun bilinçlenmesine büyük faydalar sağladığına değinen Dr. Tekin, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun bu anlamda önemli bir platform olduğunu ekledi. Rektör Prof. Dr. Akın Levent ise konuşmasında nütrisyonun, malnütrisyonun tedavisi yani yetersiz beslenme tedavisi olduğuna değinerek kötü beslenmenin hayatı olumsuz etkilediğini ve bilinçlenme adına bu tür programların düzenlendiğini söyledi. Günümüzde beslenmenin sağlık üzerindeki etkileri giderek daha fazla önem kazandığına değinen Rektör Levent, son zamanlarda özellikle hanımların beslenmeye özen göstermelerine dikkat çekti. Son olarak Rektör Levent, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun katılımcılara çok yönlü bir perspektif sunarak değerli bilgiler aktaracağını belirtti. Protokol konuşmalarının ardından Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay’ a katkılarından dolayı Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye özer tarafından plaket takdimi yapıldı. Sempozyum programında Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Taner Uluçay önderliğinde öğrenciler tarafından Erzincan yöresine ait türkülerden oluşan müzik dinletisi gerçekleştirildi. Program dört oturum şeklinde devam etti ve panelistlere program sonunda teşekkür belgeleri takdim edildi.
Erzincan Jandarmadan üniversitede fidan dikimi etkinliği Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185’inci yıl dönümü kutlamaları kapsamında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde fidan dikimi etkinliği gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinliğe Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Erzincan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı ile başlayan programa ilişkin günün anlam ve önemini belirten konuşma Jandarma Üsteğmen Buğra Kocaş tarafından yapıldı. Kocaş, ağaçlandırmanın ve fidan dikmenin önemine değindiği konuşmasında, “İklim değişikliği ve erozyonu önlemek gibi fidan dikmenin birçok önemi var. Burada yetişecek her bir fidan bizlere en büyük miras olacaktır. Yeşil görmeyen gözler zevkten mahrumdur. Erzincan Jandarma İl Komutanlığı olarak şehrimizin yeşiline katkı sunmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Konuşmanın ardından Erzincan İl Jandarma Komutanlığına bağlı eğitim köpekleri ile bomba arama gösterisi ve itaat eğitimi gösterileri yapıldı. Jandarma Asayiş Komando Bölük Komutanlığı tarafından hazırlanan tüfekli hareketler gösterisi katılımcılardan büyük beğeni topladı. Gösterinin ardından konuşmasını icra eden Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, “Kültürümüz, tüm bitkiler ve hayvanlar dâhil canlıların tamamına karşı sevgi ve şefkatle yaklaşmamızı öğütler. Atalarımızdan, babalarımızdan devraldığımız ağaç, çevre, yeşil sevgisini yeni nesillere aktarmak en başta gelen görevlerimizden biridir. Orman varlığımızın arttırılması hususunda dün olduğu gibi bugün de, yarın da Jandarma Teşkilatı olarak daima yerimizi alacağız” dedi. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yılı münasebetiyle üniversitemizde düzenlenen törende konuşan Rektör Prof. Dr. Akın Levent, “Bu etkinliğin Jandarma tarafından okulumuzda düzenlenmesinden mutluluk duyduk. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yıl dönümünü kutluyorum. Bu vesile ile başta Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlerimize rahmet, gazilerimizi de hayırlı uzun ömür diliyorum” ifadelerini kullandı. Fidan dikimi etkinliğinde konuşan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, “Jandarma Genel Komutanlığının 185. yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen fidan dikimi etkinliği, kurumumuzun köklü tarihine ve doğaya olan saygısını simgelemektedir. Bugün dikilecek fidanlarla hem geçmişimizi onurlandıracak hem de geleceğe sağlam bir miras bırakmış olacağız” dedi. Etkinliklerin icra edilmesinin ardından fidan dikim faaliyeti gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi, Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından mavi ladin, Avrupa ladin, dişbudak; akağaç, akasya, yapraklı ve ibreli türlerinden fidanlarla ağaçlandırıldı. Rektör Prof. Dr. Akın Levent, ağaç dikim alanında öğrencilerle sohbet edip fotoğraf çektirdi. Ağaç dikim alanından sonra Rektör Levent Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen sergiyi Jandarma Alay Komutanı Veysel Yanık ve öğrenciler eşliğinde gezdi.