EKONOMİ - 17 Ekim 2025 Cuma 11:16

Hububat ekiminde ’uyguna bulduk derken’ rekolteden olmayın uyarısı

A
A
A
Hububat ekiminde ’uyguna bulduk derken’ rekolteden olmayın uyarısı

Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası’nda yaklaşık 10 milyon dekar alanda hububat ekiminin başlamasıyla beraber uzmanlardan doğru bilinen yanlışlarla ilgili uyarı geldi. Uzmanlar, hasat döneminde verim kaybının önüne geçmek için ürünlerin bakımı kadar ekim döneminde kullanılan ürünlerin kalitesine de dikkat çekiyor.


Yüzölçümünün yüzde 67’si tarım arazisi olarak kullanılan ve tahıl ambarı olarak bilinen Konya’da, 595 bin hektar alanda sulu tarım yapılırken uzmanlar, beklenen yağış periyodunda kayma olduğunu, çiftçilerin ekim aşamasında bu durumu dikkate alması gerektiği uyarısında bulundu.


Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, "Hububat ekilişleri Konya bölgesinde başladı. Önümüzdeki günlerde çiftçilerimiz hububatlarını ekecekler. Özellikle çiftçilerimizin sertifikalı tohum kullanmalarını öneriyoruz. Çünkü sertifikalı tohumda ortalama olarak yüzde 20’ye kadar verim artışı yaşandığı geçtiğimiz yıllarda tecrübe edildi" dedi.



"Biraz uyguna bulduk’ diye sevinirken üründen olabilirsiniz"


Üretim aşamasındaki en önemli ürünler arasında yer alan gübre noktasında da öneride bulunan Burak Kırkgöz, "Bu anlamda çiftçilerimizin mutlaka güvenlikleri bayilerden, özellikle sertifikalarını kontrol ederek tohumluklarını almalarını ve ekim dönemlerini ayarlayarak, doğru ayarlayarak ekilişlerini gerçekleştirmelerini tavsiye ediyoruz. Bunun yanında çiftçilerimizin mutlaka kullanacakları gübreleri de güvenlikleri ve her zaman çalıştıkları bayi arkadaşlarımızdan almalarını da öneriyoruz. Çünkü böylesi dönemlerde sahte gübre mevzuları maalesef çok yaşanıyor. Bununla alakalı Tarım İl Müdürlüğü gerekli kontrolleri sağlıyor, gerekli çalışmaları yapıyor lakin ister istemez bazen bu aksaklıklar da olabiliyor. Çiftçilerimizin bu yönde zarara uğramamaları için mutlaka güvendikleri yerlerden gübrelerini almalarını ‘biraz uyguna bulduk’ diye bilmedikleri yerlerden, gübre aldıklarında mutlaka o gübrelerin analizlerini yaptıktan sonra tarlalarında kullanmalarını öneriyoruz" şeklinde konuştu.



"Geri dönülmez sıkıntılara neden olur"


Kırkgöz, "Çiftçilerimiz sahte gübre aldıktan sonra gübreyi eğer anali yapmadan tarlalarını atarlarsa bunun geri dönülmez sıkıntılara neden olduğunu da görüyoruz. Sebep verebileceği noktalar, verim düşüklüğü, kalite düşüklüğü veya ürün olmama yakma gibi benzeri olayların yaşandığını biliyoruz. Bu yüzden çiftçilerimiz mutlaka gübre analizlerini yaptırarak gübrelerini almalarını da tavsiye ediyoruz" diye konuştu.



Hububat ekiminde ’uyguna bulduk derken’ rekolteden olmayın uyarısı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Küçükçekmece Belediyesi 400 genci Anıtkabir’e götürdü Küçükçekmece Belediyesi, vefatının 87. yıl dönümünde Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü yerinde anmak amacıyla Anıtkabir’e gezi düzenledi. Küçükçekmece Belediyesi, vefatının 87. yıl dönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü yerinde anmak amacıyla Anıtkabir’e gezi düzenledi. 14-18 yaş arası 400 gencin katılımıyla gerçekleşen gezide, gençler Ankara’da Ata’nın ebedi istirahatgâhını ziyaret ederek unutulmaz bir deneyim yaşadı. Gezi çerçevesinde ilk kez Anıtkabir’i ziyaret eden gençler, duygu dolu anlar yaşadı. Aslanlı yoldan yürüyerek Anıtkabir’e ulaşan gençler, mozoleye karanfil bırakarak kendilerine eşlik eden rehberlerden Atatürk’ün ilkeleri ve mücadelesi hakkında bilgi aldı. Küçükçekmeceli gençler, Ata’ya olan saygı ve bağlılıklarını dile getirirken, gezinin yaşamlarında unutulmaz bir yer edeceğini dile getirdiler. "Milli değerlerine sahip çıkan nesiller yetiştireceğiz" Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Anıtkabir ziyaretinin bir geziden öte bir bilinç yolculuğu olduğunu ifade ederek, "Gençlerimizin milli değerlerine sahip çıkmalarını çok önemsiyorum. Bu manada onları Ata’nın huzuruna götürmek, sadece bir gezi değil, aynı zamanda bir bilinç yolculuğudur. Vefatının 87. yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, özlem ve minnetle anıyorum. Ona bağlı, onun izinden yürüyen, emanetine sahip çıkan nesiller yetiştirmek en büyük gururumuz ve amacımızdır" diye konuştu.
Erzurum TDED Erzurum’un Konuğu Gamze Akçıl; "Yabancılara Türkçe öğretimi Türkiye’nin kültürel diplomasisine katkı sağlamaktadır" Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Erzurum Şubesi’nin bu haftaki konuğu Atatürk Üniversitesi Öğretim Görevlisi Gamze Akçıl oldu. Gamze Akçıl "Kültür ve Dil Ekseninde Yabancılara Türkçe Öğretimi, Yaklaşımlar, Deneyimler" başlıklı konuşmasında yabancılara Türkçe öğretiminin sadece bir dilbilgisi öğretme süreciyle değil Türk kültür ve sosyal hayatının da öğretilmesiyle mümkün olabileceğini ifade etti. Erzurum Büyükşehir Belediyesi Dil ve Edebiyat Konağı’ndaki programda Gamze Akçıl şunları söyledi: "Yabancılara Türkçe öğretimi, yalnızca dilsel yapıların aktarımından ibaret olmayıp Türk toplumunun değerleri, öğeleri, düşünme ve iletişim biçimleriyle doğrudan ilişkilidir. Her dil, onu konuşan toplumun ortak değeridir. Bir toplum varlığını diliyle sürdürür; çünkü toplumların sonsuza dek yaşatabilecekleri tek gerçek güç, dilleridir." "Dil, hedef kültürle anlamlı iletişim kurmayı da içerir" Dilin, kültürün hafızası ve toplumsal değerlerinin taşıyıcısı olduğunu vurgulayan Akçıl, "Bu nedenle yabancılara Türkçe öğretimi, yalnızca dilbilgisi öğretimi değil, aynı zamanda Türk kültürüne dair farkındalık kazandırma sürecidir. Dil öğrenimi, kelime ezberinin ötesinde, hedef kültürle anlamlı iletişim kurmayı da içerir. Örneğin Türkçedeki hitap biçimleri ve nezaket kalıpları, toplumun misafirperverlik ve saygı temelli kültürünü yansıtır. Bu ifadelerin öğretimi, öğrencilerin sadece dili doğru kullanmalarını değil, aynı zamanda Türk toplumunun sosyal kurallarını ve davranış biçimlerini anlamalarını sağlar. Türkçe öğretiminde mikro kültür (jest-mimik, selamlaşma, sofra adabı, samimiyet) ve makro kültür (tarih, gelenek, milli bayramlar, toplumsal normlar) olarak nitelendirilen öğelerinin dengeli sunulması öğrencilerin kültürü bütüncül biçimde kavramasını sağlar" şeklinde konuştu. "Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi" "Mikro kültür, günlük yaşamda uygun davranışı; makro kültür ise toplumsal değerleri ve kültürel sembolleri anlamayı destekler" diyen Gamze Akçıl , sözlerine şöyle devam etti, "Otantik ders materyalleri, öğrencilerin bu iki düzeyi deneyimleyerek iletişim becerilerini geliştirmelerine katkıda bulunur ve Türkçe öğretimini yalnızca dilbilgisi değil, kültürel bağlamla bütünleşik bir süreç hâline getirir. Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi, tarih boyunca hem Türkiye’nin kültürel diplomasisine katkı sağlamış hem de farklı coğrafyalarda siyasi, ticari ve dini etkileşimlerle gelişmiştir. Göktürk ve Uygur dönemlerinden başlayarak Kaşgarlı Mahmut’un eserleri, Codex Cumanicus, Thatarisch Pater Noster gibi metinler, Osmanlı ve Avrupa’daki dil okulları ile 19. yüzyılda Redhouse’un çalışmaları, Türkçenin hem dil hem kültür boyutuyla öğretilmesine ve yayılmasına örnek teşkil etmiştir."