ÇEVRE - 17 Aralık 2023 Pazar 12:38

Konya’da yer altı su kaynaklarında alarm zilleri çalıyor

A
A
A
Konya’da yer altı su kaynaklarında alarm zilleri çalıyor

Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası’nda, yer altı su kaynaklarında düşümler 50 metreye kadar yükseldi. Uzmanlar, yerel suya ulaşmak için 500 metrelik kuyuların kazılmaya başlandığını ve bunun ciddi bir sorun olduğunun altını çizerek suyu kullanımının kontrol altına alınması gerektiğine dikkat çekti.


Yağışların azlığı ve kuraklık Türkiye’yi etkilemeye devam ediyor. Tarımın başkenti olarak bilinen Konya Ovası’nda ise başta Karapınar ilçesi ve çevre ilçeler ile illerde yer altı su kaynaklarının kullanımı arttıkça obrukların oluşumu her geçen gün çoğalıyor. Konya Ovası’nda iklim değişikliği ve şuursuz tarımsal sulama nedeniyle yer altı su seviyesinde geçtiğimiz aylarda 20 metreye kadar düşüşler kayıtlara geçti. Konya’da 2022 yılı sulama sezonunda, 2 milyon 300 bin 140 dekar tarım arazisi sulandı. Arazilerde sulama yapılan kayıtlı kuyu sayısı 40 bin civarındayken, bu rakamların 3 katı kadar ise kayıt dışı sulama kuyusu bulunuyor. Kayıt dışı kullanılan kuyuların takibi yapılamaması ve vahşi sulama sonrası yer altı su kaynaklarında 50 metreye kadar çekilme meydana gelirken, Ovanın kuzey bölgesinde ise 400 metreye kadar açılan kuyulardan su çıkmadığı belirlendi.



“Kurumlara eylem planı olarak çeşitli görevler düşmüş vaziyette”


AFAD’ın Konya’da obruk riski araştırmaları projesinin sonucu çalıştayın yapıldığını anlatan Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bütün kurumlardan, paydaş kurumlardan, katılımcıların olduğu en sonunda eylem planları oluşturuldu. Eylem planları içerisinde obruk oluşumuna neden olabilecek olan doğal jeolojik faktörleri kontrol edemiyoruz. Yani litolojidir, kayaların türü yeraltı suyunun yapısı bunları kontrol edemiyoruz. Kontrol edilebilecek tek bir şey var yeraltı su kullanımı. O nedenle kurumlara eylem planı olarak çeşitli görevler düşmüş vaziyette. Örneğin AFAD bu işi kamuoyuna tanıtırken öte yandan Devlet Su İşlerimiz tarımla ilgili bütün kurumlarımız, kuruluşlarımız suyun daha tasarruflu ve verimli kullanımıyla ilgili çözümler üretmesi gerekiyor. Burada havza içerisinde çok yoğun bir şekilde bulunan kontrolsüz bir şekilde açılmış olan kuyuların sayısının azaltılması ve bunların kayıt altına alınmasıyla ilgili bir takım radikal adımlar atılması gündemde şu anda” dedi.



“Yerel suyuna ulaşmak için 500 metrelik kuyular kazılmaya başlandı"


Bölge içerisinde zaten uzun zamandır devam eden bir kuraklık yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Arık, “Bu kuraklık oldukça can yakıyor. Sene içerisinde yine bir havza içerisinde yeraltı sularımızdaki düşümler devam etti. Kimi yerlerde yerel suyuna ulaşmak için 500 metrelik kuyular kazılmaya başlandı. Bu ciddi bir sorun. Çözüm için de yerel suyu kullanımı kontrol altına alınması lazım. Burada tabii Tarım Bakanlığımızın ilgili tarımla ilgili kurumlarımızın, kuruluşlarımızın, çiftçilerimizin mutlaka önlem alması gerekiyor. Bu noktada havzanın su varlığına göre tarımsal üretim modellerine geçilmesi, havzadaki bu yoğun yerel suyu talebi olan bitkilerin zaman içerisinde belki daha su tüketen bitkilerin eğrilmesi, havzada su talebi yüksek tarımsal faaliyetlerin yanında hayvancılık faaliyetlerinin de daha çok küçükbaş hayvancılığa doğru özendirilmesiyle ilgili birtakım tedbirler alınması gündemde. Bununla birlikte bölge içerisinde yer yoğun kullanacak olan çiftçilerimizin de daha bilinçli sulamaları için, eğitim çalışmaları, bunların teşvik edilmesi ya da yönlendirilmesiyle su kullanımının hem azaltılması, hem de meclis sokağının tasarruflu olması çalışmalar yürütülüyor” ifadelerini kullandı.



“Bu noktada da herkese önemli görevler düşüyor”


Havzalar arası su transferi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Arık, “Bölge içerisinde zaten bir transfer projesi mavi tünel projesi herkes biliyor. projeyle ovaya girecek olan 400 milyon metreküplük bir suyumuz var. Bunun önemli bir bölümü Büyükşehir Belediyemizin içme suyu olarak kullanılacak. Geri kalan kısmı da tarım kesiminin faydasına sunulacak. Onun dışında Yukarı Göksu Odası’ndan bir başka su projesiyle yine Beyşehir bölgesinden gelecek olan yine o bölgeden gelecek olan önemli bir su kaynağımız var. Bunun dışında komşu havzalarda bulunan su fazlasının özellikle ihtiyaç dışı zamanlarda ovaya aktırma gibi birtakım çalışma yapılmış olmasına rağmen şu anda çok projeler ortaya çıkmıyor. Dolayısıyla havza kendi içerisinde, kendi iç dinamikleriyle dengeye gelmek durumunda. Yağış son dönemlerde oldukça yetersiz olarak geliyor. Bunun tersine sıcaklık yüksek, buharlaşma yüksek, su kaybımız yüksek bu nedenle mevcut suyumuza göre adım atmamız gerekiyor. Bu noktada da herkese önemli görevler düşüyor” şeklinde konuştu.



“Yer altındaki bu su varlığımız sonsuz bir kaynak değil”


Konya’da 1960’lı yıllardan itibaren yeraltı su kaynaklarının kullanılmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Arık, “Havza içerisinde yerel suyun yoğun kullanılmaya başlandığında 1970’li yıllardan itibaren süreç sürekli yerel suyun aleyhine işledi. İlk yıllarda, yılda birkaç santimlik düşümler çok dikkate alınmıyordu ama özellikle 1980’den sonra gözle görülür düşümler yaşanmaya başladı. 2000’li yıllardan sonra bu artık metrelerle ifade edilmeye başlandı. 2015 yılından itibaren yıllık birkaç metrelik düşümler bazı yıllar kuyulardaki mevsim başı ve mevsim sonu ölçümlerde neredeyse 20 metrenin üzerinde düşümler ortaya çıktı. Bunun anlamı şu; biz yaklaşık 70 yıllık periyod boyunca sürekli su kullanıyoruz. Yer altındaki bu su varlığımız sonsuz bir kaynak değil, söylediğimiz gibi yağışlardan dolayı ciddi bir su azlığı yaşıyoruz. Mevcut potansiyeli kullanıyoruz. O nedenle Konya Kapalı Havzası’nın bazı bölgelerinde artık yeraltı suyu da bulunamıyor. Kuyu kazılmasına rağmen o nedenle bölge içerisindeki yağışların da artması için belki tedbirler alınması gerekiyordu ama esasen mevcut suyumuzun daha dikkatli, verimli ve tasarruflu kullanılması gerekiyor. Yani kabaca özetlemek gerekirse 70’li yıllardan, günümüze Havza içerisindeki yerel suyu düşümü toplamda 50 metrenin üzerinde ortalama olarak. Bu Konya Kapalı Havzası boyutunda düşündüğümüz zaman Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde’yi kapsıyor oldukça büyük bir su potansiyeli demektir. Yerine de koymamız şu aşamada, şartlarda oldukça güç olduğu için bir mevcut varlığımızı, dikkatli kullanmak gerekiyor” diye konuştu.



Konya’da yer altı su kaynaklarında alarm zilleri çalıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.