KÜLTÜR SANAT - 17 Nisan 2021 Cumartesi 13:10

Sille Müzesi, Sille’nin geçmişine ışık tutuyor

A
A
A
Sille Müzesi, Sille’nin geçmişine ışık tutuyor

Konya’nın 5 bin yıllık tarihi mahallesi Sille’de bulunan Sille Müzesi, çeşitli kültürel eserleri ile geçmişe ışık tutarken, müzede sergilenen lastik çarıklar Konya’nın ilk patentli ürünü olma özelliği taşıyor.

Konya’nın 5 bin yıllık tarihi mahallesi Sille’de bulunan Sille Müzesi, çeşitli kültürel eserleri ile geçmişe ışık tutarken, müzede sergilenen lastik çarıklar Konya’nın ilk patentli ürünü olma özelliği taşıyor.


5 bin yıllık tarihi geçmişe sahip olan Sille’nin cazibesini artırmak amacıyla kurulan Sille Müzesi, 2017 yılından beri yerli ve yabancı ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor. Konya ve Sille’nin tarihi ve kültürel geçmişine ışık tutan müze, Sille’nin el sanatlarını ve folklorik yapısını gün yüzüne koyuyor. 19. ve 20. yüzyıla ışık tutan müzede Sille’nin çömlek ve halıları, kılık kıyafet, mutfak ve hamam kültürüne ait eserler yer alıyor. Ayrıca Konya’nın ilk patentli ürünü lastik çarıklar ve içinde balık bulunan hamam tası dikkat çeken eserler arasında yer alıyor.


Sille Müze Sorumlusu Uzman Arkeolog Sercan Yayla, Sille Müzesi’nin eski bir ilkokul binasının restore edilmesiyle oluşturulduğunu söyleyerek, “Bu ilkokul binası yaklaşık yüz yıllık bir binadır. Bu binayı 2001-2002 yıllarında restore edip Sille Kültür Evi’ne çevirmiştik. 2017 yılında da tekrar restorasyonla Sille Müzesi’ne çevirdik. Sille kültürünün gelen ziyaretçilere tanıtılması için bir müze yaptık. Müzede neler sergiliyoruz? Kabe’nin iç örtüsünü, Sille Medresesi’ne ait yazma eserleri sergiliyoruz. Sille’nin çömlekçiliği çok meşhurdur. Sille’nin çömlekçiliğiyle ilgili eserler sergiliyoruz. Ürgüp’e, Avanos’a bile buradan çömlekçilik ustalığı öğretilmeye gidilmiştir. Sille’nin halıları da çok meşhurdur. Hatta 1700’lü-1800’lü yıllarda bu Sille halıları İtalya’da ve İspanya’da çok meşhur oluyor. İtalya’dan buraya motif hırsızlığı yapmaya geliyorlar. Bu açıdan Sille halıları çok önemli. Onlardan örnekler sergiliyoruz. Sille’nin kıyafetleri, hamam kültürüyle alakalı şeyler sergiliyoruz. Hamam kültürüyle alakalı da burada bir hamam tasımız var. Çok ilginçtir, hamam tasımızın içerisinde bir balık ve kuş var. Bunu yapmalarındaki sebep ise hamama gittiklerinde ufak çocuklar sıcaktan, nemden etkileniyorlar ve çıkmak istiyorlar hamamdan. Aileler bu tasın içerisine suyu alıyorlar, çocuğun önüne koyuyorlar. Çocuklar balıkla oynarken aileler de yıkanmak için fırsat buluyorlar. Böylelikle çocuklara yıkanmayı da sevdiriyorlar” dedi.



“Konya’nın ilk patentli ürünü”


Müzenin dikkat çeken eseri olan lastik çarıklara değinen Sercan Yayla, “Buranın en önemli eserlerinden biri de lastik çarıklarımız. Bunlar Konya’nın ilk patentli ürünü. Güzel de bir hikayesi var: 1945’li yıllarda Türkiye 2. Dünya Savaşı’na hazırlanıyor. Ekonomik tedbir alındığı için halkın durumu iyi değil. Normalde çarıklar deriden üretiliyor ve ömrü 1 yıl oluyor. Hidayet Kolcu krizi fırsata çeviriyor. Kamyonların atılan lastiklerini topluyor. İç lastiklerinden çarık, dış lastiklerinden ayakkabı yapıyor. Bunu yarı yarıya ucuz satıyor ve ömrü 5 yıl gidiyor. Böyle olunca halk çok rağbet gösteriyor. Civar illere göndermeye başlıyor. Hemen valilik duruma müdahale ediyor. Belgeyle Hidayet Kolcu’nun ismini marka olarak tescilliyor ve 15 yıllığına üretim izni veriyor. Devletin durumu yerine gelince kamyon lastiğinden üretmeyi bırakıp deriden devam edeceksin diyor. O da sözünü yerine getiriyor. Aslında baktığımızda bizim nereden nereye geldiğimizin en iyi göstergelerinden biri bu lastik çarıklar. Bu ve bunun gibi birçok hikayesi olan eser sergiliyoruz burada. Sille’mizde Selçuklu Belediyemizin 3 tane müzesi bulunmakta. Bir tane sanat galerisi bulunmakta. Her müzemizde rehberimiz var. Bu rehberlerden ücretsiz bir şekilde ziyaretçilerimiz yararlanabilir. Bu hikayeleri paylaşmak için ziyaretçilerimizi Sille’ye bekliyoruz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Özgür Özel’e 9 yaşındaki adaşından sürpriz Manisa’nın Alaşehir ilçesinde vatandaşlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kalabalığın içinde ulaşan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı hayatının en mutlu gününü yaşadı. Doğum öncesi kan uyuşmazlığı tespit edilen ve Özgür Özel’in girişimleriyle kan değişimi sağlanan minik bebeği 9 yıl sonra karşısında adaşı olarak gören Özel, çocukla yakından ilgilendi. Manisa’nın Alaşehir ilçesi Şahyar Mahallesi’nde oturan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı, kalabalığa rağmen, Özgür Özel’e ulaşıp ’hoş geldin’ demeyi başardı. Özgür Özel’in milletvekili olduğu dönem olan 31 Aralık 2015 yılında doğan Özgür Sarı, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde dünyaya geldi. Kan uyuşmazlığı nedeniyle, doğar doğmaz kanının değişmesi gereken ve 31 Aralık Yılbaşı tatili nedeniyle doktorların tatilde olabileceğini düşünen anne Raziye ve baba Serkan Sarı’nın, Özgür Özel’e ulaşıp yardım istemesiyle sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen ve Özgür adını verdikleri evlatları 9 yıl sonra kendisinin hayata bağlanmasına vesile olan adaşıyla buluşmanın mutluluğunu yaşadı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Alaşehir’e geleceğini duyan anne Raziye ve dede Osman Sarı, tüm kalabalığı delerek, Özgür Özel’e ulaşmayı başardı. Özgür Özel de adaşıyla yakından ilgilenerek sevdi. Anne Raziye Sarı, "Oğlum karnımdayken kan uyuşmazlığı tespit edildi. Çocuk doğar doğmaz kanının değişmesi gerekiyordu. Doğum 31 Aralı gününe denk geldi. 31 Aralık yılbaşı olduğu için doktor bulamayacağız diye korktuğumuz için eşim Serkan ve dedemiz Osman Sarı, Özgür Özel’e telefon ederek yardım istedi. Özgür Özel bize hemen hastaneye gitmemizi ve danışmanının yardımcı olacağını söylemiş. Bizde hemen yola çıktık. Doktorlar bizi kapıda karşıladı. Hemen hastaneye yatırdılar ve öğlen üzeri doğum oldu. Çocuğumun kanı değişti. Eğer kanı değişmeseydi, bu gün belki hayatta olmayacaktı. Biz telefonla konuştuktan sonra yolda giderken, çocuğumuzun adını ’eli bol, ikram’ anlamına gelen Kerem adını verecektik. Özgür Özel’in ilgisi ve yardımlarından dolayı, çocuğumun sağlıklı bir şekilde doğması üzerine adını Özgür koymaya karar verdik. Çocuğumuz sağlıklı doğdu, kanı değişti, hayata tutundu, bizde adını Özgür koyduk. Bu günde Özgür Özel’le buluşturduk." dedi. Özgür Sarı da adını aldığı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kavuştuğu ve konuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi.
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.