SAĞLIK - 20 Kasım 2025 Perşembe 11:08

Uzmanı uyardı: "Yanlış beslenmede zehirlenme ve kalp krizi riski var"

A
A
A
Uzmanı uyardı: "Yanlış beslenmede zehirlenme ve kalp krizi riski var"

Acil servislere müracaatlarda görülen bulantı ve kusma şikayetlerinin çoğunun yanlış ya da uygunsuz tüketilen gıdalardan kaynaklandığını belirten uzmanlar, yanlış beslenmede gıda zehirlenmesi ve kalp krizi riskine karşı uyarıyor.


Özellikle son yıllarda artan bulantı, kusma, ishal gibi şikayetlerle acil servislere yapılan başvuruların çoğunun gıda zehirlenmesi ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarından kaynaklandığını belirten uzmanlar, gerek soğuk zinciri kırılmış gıdalar gerekse pandemi sonrası dönemde yaygınlaşan fast food ve gazlı içecek tüketiminin, hem akut rahatsızlıklara hem de uzun vadede ciddi sağlık problemlerine yol açtığına dikkat çekiyor. Günlük olarak hem gıda zehirlenmesi şüphesiyle hem de gıda zehirlenmesiyle alakalı semptom ve bulgularla bulantı, kusma gibi durumlarla başvuran birçok hastanın olduğunu belirten Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ömer Jaradat, "Kimilerinde tabii ki böyle durumlar saptanmazken basit bir yemek dokunmuş yani gıda zehirlenmesinden öte gıda yan etkisi dediğimiz durumlar olabilecekken bazı hastalarda ciddi bir gıda zehirlenmesi durumları oluyor. Çoğunlukla hastalar soğuk zinciri kırılmış gıdalarda veya örneğin yaz aylarında mesela mayonez tüketilmesi gibi hele ki uygun saklanmamışsa veya işte iyi pişmemiş tavuk, et ürünleri, yumurta gibi durumlarda veya pastörize edilmemiş süt tüketiminden sonraki durumlarda hastalarımız olmaktadır. Çoğunlukla hastalarda ilk önce vücudun fizyolojik bir savunma mekanizması olduğu için bir bulantı ardından bir kusma eşlik eder. Bir süre sonra buna ishal de eşlik eder ki bağırsaklardaki patojenler vücuda geçmesin diye bundan sonra da artık ishalle ve kusmayla beraber olan sıvı kaybından, elektrolit kaybından dolayı hastalarda bir halsizlik, hipotansiyon, bilinç bulanıklığına kadar varan dehidratasyon bulgularıyla karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla biz genel olarak bu tablolarda her zaman gıda ile alakalı zehirlenmeleri aklımızda tutmaktayız" dedi.



"Hastalarda bir sedanter yaşam durumu oluştu"


Acil serviste akut gıda zehirlenmeleri ve yan etkileri ile alakalı başvuruların olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ömer Jaradat, "Bir pandemi süreci atlattık ve insanlar dünyada her yerde olduğu gibi halkımız da mecbur karantinadan dolayı evde kaldı. Sağlık önlemleri kapsamı açısından sokağa çıkma yasağımız vardı. Dolayısıyla hastalarda bir sedanter yaşam yani biraz tembellik durumu muhakkak herkeste olmuştur. Ayrıca bu da beslenme yöntemi ile alakalı yine bir yan etkisi veya kötü yansıması olmuştur. Çoğunlukla şu an çok denk geldiğimiz aşırı gazlı içecek tüketilmelerinde hem çok yüksek bir şeker içeriği fruktoz şurupları var içlerinde, dolayısıyla birçok tanı almamış şeker hastaları bize şeker komasıyla başvurduklarında bazen altta yatan sebeplerden biri de bu gazlı içeceklerin yoğun olarak tüketilmesi söz konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Keza içlerinde fosforik asit vardır, bu da kalsiyum emilimini azalttığı için kemiklerdeki mineral yoğunluğunu düşürür. Bu da uzun vadede hem kemik erimesi hem erken yaşta travmalardan sonra düşmelerden, çarpmalardan sonrasında kemik kırıklarının altta yatan sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkabilir" ifadelerini kullandı.



"Lokmalarımızı iyi çiğnemek mide bağırsak sistemini, sindirim sistemini rahatlatacaktır"


Bir diğer önemli hususun da fast food tüketilmesi olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Ömer Jaradat, "Aşırı doymuş yağ ve trans yağ içerdikleri için hem uzun vadeli olarak şeker hastalığını, hipertansiyon yani tansiyon hastalığını ve onunla beraber hatta damarlardaki yağlanmaları arttırıyor. Kimi hastalarımız bize 30-40’lı yaşlarda kalp krizi yani miyokard enfarktüsü tablosuyla gelip hatta o kadar yoğun içerikli yağ plakları ile karşılaşıldığı için damarlarında bazılarında da yapılan anjiyo işleminde damarları açılamamaktadır. Bu açıdan da bu büyük ve giderek büyüyen bir halk sağlığı problemi haline dönmüştür. Bunun için ne yapmamız lazım; yavaş yeme ve sağlıklı yeme rejimi var. Aslında lokmalarımızı gıda besin ne olursa olsun iyi çiğnemek mide bağırsak sistemini, sindirim sistemini rahatlatacaktır. Ayrıca sağlıklı besinlerin tüketilmesi zaten her zaman daha iyidir. Son zamanlarda özellikle pandemi sonrası dönemde fast food rejimi daha ulaşılabilir, daha cazip olduğu için bir tık daha arttı. Uzun vadeli olarak acil servise bu hastalar ’bir fast food yedim, kötü hissediyorum’dan ziyade bize kalp krizi gibi, şeker ve çok yüksek derecelere ulaşmış tansiyon hastalığı olarak tarafımıza başvurmaktadır. Bu konu da gerçekten gençlerimizin ve genel olarak tüm insanlarımızın dikkate alması gereken önemli bir husus" diye konuştu.



Uzmanı uyardı: "Yanlış beslenmede zehirlenme ve kalp krizi riski var"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı Muhabirler Derneği üyesi 42 gazeteci tarafından yazılan ’Son Dakika-Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı Ankara’da tanıtıldı. Ankara merkezli olarak 29 Ağustos tarihinde faaliyete geçen Muhabirler Derneği (MUHABİR-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Berrin Yücesan önderliğinde bir araya gelen 42 gazeteci kendi hikayelerini kaleme aldı. Gazetecilerin haberde yaşadığı hikayeleri anlattığı ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı. Programa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Etimesgut Kaymakamı Özden Bozkurt, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hasan Yücesan, MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, MUHABİR-DER Başkan Yardımcıları Demet Keser Soyuçok, Beyazıt Cebeci, Oya Armutçu, Emrah Alparslan Konukman, Erden Karaoğlu, İsmail Umut Arabacı, Hülya Keklik, MUHABİR-DER Genel Sekreteri Hilal Türkmenoğlu, MUHABİR-DER Saymanı Yeliz Uslu Aslan, MUHABİR-DER Yönetim Kurulu Üyeleri Sevim Taşdelen, Teoman Korkmaz, Selçuk Böke, MUHABİR-DER üyeleri ve davetliler katıldı. Ankara Valisi Vasip Şahin ise etkinliğe, kitabı ve MUHABİR-DER’i tebrik eden yazılı mesaj ile katıldı. "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir" Yalnızca bir kitabı tanıtmadıklarını, bu mesleğe adanmış hayatları, sahadaki acıları, umutları ve gerçeğin peşinde verilen mücadeleyi geleceğe taşıdıklarını ifade eden MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir. Yağmurun, karın altında, enkazın başında, savaş alanlarında, kimi zaman hayatı pahasına gerçeğin izini süren meslektaşlarımızın kaleminden dökülen hakikatin sesidir. Çünkü sahada attığımız her adım yalnızca bir haber değil, aynı zamanda bir insanlık görebilir bu geceyi özellikle Filistin’de gerçeği dünyaya duyurmaya çalışırken şehit olan, yaralanan tüm gazeteci meslektaşlarımıza adıyoruz. Onların cesareti bize bu mesleğin kutsallığını ve ağırlığını bir kez daha hatırlatıyor" diye konuştu. "Kitabı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız" Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ise muhabirliğin çok zor bir meslek olduğuna değinerek, "Muhabirler, bizi haberle buluşturmak için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Savaş alanlarında, Gazze’de yapılan soykırımı haberleştirirken Allah onların yardımcısı olsun. Görevi başında şehit olanlara Cenab-ı Hak rahmet etsin. Bu görevi en zor şartlarda yürüten bütün arkadaşlarımıza Allah yardımcı olsun. Biliyorsunuz biz yazıyı bulan ilk milletlerden biriyiz. Yani bugün dünyanın sahibi olduğunu iddia edenler, daha dünya tarihinde yerleri yokken biz devletimizin manifestosunu taşlara yazı olarak yazmışız. 40 küsur arkadaşın meydana getirdiği bu eser okuyucularla buluştukları zaman muhabirliği gerçekten ne kadar çetin ama bir o kadar şerefli bir görev olduğunu görmüş olacaklar. Bu kitap geleceğe de onların yaşadıklarını kendi meslektaşlarına da aktarmış olacak, topluma da aktarmış olacak. ’Söz unutulur, yazı kalır’ sözünden hareketle böyle bir eseri meydana getiren arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. İnşallah kitabın bir tanesini alacağım. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız. Bir tanesini de beyefendiye arz edeceğiz" ifadelerini kullandı. "STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazırız" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu ise muhabirliği doktorluk gibi gördüğünü dile getirdi. Mumcu, şöyle konuştu: "Bugün buraya gelme sebebimiz birbirinden kıymetli üstatlarımızın yaşadığı olayları ve gördüğü gerçeklikleri kaleme alması. ’Söz uçar yazı kalır’ bu anlamda çok kıymetli bir konu olduğunu da hepinizin huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu tarz STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazır olduğumuzu bakanımızın da selamlarını ileterek sizlere söylemek istiyorum." "Muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zeka karşılayamaz" İnsanları haberden bihaber yapmayan muhabirlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu aktaran İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise şu şekilde konuştu: "Gerçeğin peşinde koşan, dertleşen, büyük mesai harcayan özel bir mesleğin mensuplarıyla bir aradayız. Eski dönemlerde gezginler vardı. Köy köy, şehir şehir gezer. Gördüğünü yazar, kitap hazırlardı. Fakat sadece kitap yazmak, anı yazmak değil. Gittiği yere geldiği yerin de haberini götürüp bir anlamda habercilik yapan seyyahlar vardı. O günlerden bugünlere gelindi. Şimdi de daha ötesi acaba ’o gezginlerin görevi bitti, muhabirlerin de bitecek. Yapay zeka bu görevi alacak’ tarzı söylemler başladı. Fakat kim ne derse desin tabii ki yapay zekaya veri yükleyeceğiz. Sonuç alacağız, metin alacağız ama muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zekanın karşılamasının imkanı olmadığını iddia ediyoruz. Çünkü yapay zeka ne yazarsa yazsın, bir muhabirimizin savaş alanındaki heyecanını, bir yangın ortamındaki terini, bir toplantının saatlerce sürüp heyecanla anlatılmasını yapay zekanın yapma ihtimali yok. Yani zekanın adı ne olursa olsun muhabirlik yok olmayacak." Etkinlikte, hatıralarını kitaba yazan 42 gazeteciye plaket verildi.