KÜLTÜR SANAT
"Cumhuriyeti Kuran Şehirler"in son durağı Ankara’da gerçekleştirildi 28 Aralık 2025 Pazar - 09:18:37 Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası’nın fikir ve düşünce öncülüğünü üstlendiği Cumhuriyeti Kuran Şehirler Buluşması, 27 Aralık Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Cumhuriyet Müzesi (2. TBMM Binası) Ulus’ta gerçekleştirildi. Ev sahibi olarak konuşan ASO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Seyit Ardıç, Ankara’nın Milli Mücadele’de üstlendiği tarihi role dikkat çekerek, Cumhuriyetin başkentte millet iradesiyle kurumsallaştığını vurguladı. Ardıç, bu anlamlı buluşmanın şehirler arası birlik ve ortak hafızayı güçlendirdiğini ifade etti. ETSO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Saim Özakalın, Milli Mücadele yolculuğunun Samsun’da başladığını, Amasya’da ilkeye dönüştüğünü, Erzurum’da kararlılık kazandığını, Sivas’ta milli iradeyle birleştiğini ve Ankara’da Cumhuriyet olarak tarih sahnesine çıktığını belirtti. Özakalın, "Erzurum, manda ve himayenin reddedildiği, millet iradesinin kurumsal kimlik kazandığı şehirdir. Bu yönüyle Milli Mücadele’nin vicdanı ve siyasi omurgasıdır" dedi. Programda ayrıca Cumhuriyet Müzesi Müdürü Bahar Çakırhan, 2. TBMM Binası’nın tarihi misyonu ve Cumhuriyet tarihindeki yeri hakkında katılımcılara bilgilendirmede bulundu. Etkinliğin devamında TOBB ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Sarınay, "Milli Mücadele Dönemi ve Cumhuriyete Giden Yolda Ankara’nın Rolü ve Önemi" başlıklı söyleşisiyle tarihi süreci kapsamlı şekilde aktardı. Programa ETSO ve bölge odalarının meclis başkanları, yönetim kurulu üyeleri, kadın ve genç girişimci kurulları temsilcileri ile basın mensupları katıldı. Cumhuriyet’e giden yolu kuran şehirler, bugün de üretim, kalkınma ve ortak gelecek için birlikte hareket ediyor.
28 Aralık 2025 Pazar - 08:45 Kocaeli’ye "Aşık Veysel Anı Evi" inşa edilecek Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, halk ozanı Aşık Veysel’in hatırasını yaşatmak amacıyla kentte anı evi inşa edileceğini bildirdi. Büyükşehir Belediyesi Sivil Toplum Dairesi Başkanlığı tarafından Kocaeli Kongre Merkezi’nde Aşık Veysel’i anma programı düzenlendi. Programda konuşan Başkan Tahir Büyükakın, Kocaeli Sivaslılar Derneği’nin anı evi talebine ilişkin, projenin en kısa sürede hayata geçirileceğini açıkladı. Aşık Veysel’in toplumu bir araya getiren ortak bir değer olduğunu belirten Büyükakın, "Aşık Veysel’e yakışır bir anı evinin Kocaeli’ye kazandırılması, o sesin ve o nefesin yaşatılması adına çok büyük bir katkı olacaktır. En hızlı şekilde yapacağız. Buradan söz veriyoruz. En kısa sürede Aşık Veysel Anı Evi’ni şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz da Aşık Veysel’in eserleriyle toplumsal hafızada iz bırakan, birlik ve beraberliği pekiştiren bir sanatçı olduğunu vurguladı. Aşık Veysel’in torunu Çiğdem Özer’in dedesine dair hatıralarını paylaştığı programda, Türk halk müziği sanatçısı Cengiz Özkan konser verdi. Programa, Kocaeli Vali Yardımcısı Aslan Avşarbey, CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Berna Abiş, İl Jandarma Komutanı Albay Murat Bozkurt, belediye başkanları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı.
27 Aralık 2025 Cumartesi - 14:22 Çöp kamyonlarını ışıklarla süsleyen Kuşadası Belediyesi, yeni yılda çevre temizliğine dikkat çekti Kuşadası Belediyesi, yeni yıl öncesi çevre temizliğine dikkat çekmek için çöp kamyonlarını ışıklarla süslerken, Noel Baba kostümü giyen personeler ise hem çocukların yüzünü güldürdü hem de çevre bilinci mesajı verdi. Kuşadası Belediyesi, yaklaşan yeni yıl öncesinde hem kent estetiğine hem de çevre bilincine dikkat çeken renkli bir etkinliğe imza attı. Çevre temizliği konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne bağlı çöp kamyonları rengarenk ışıklarla donatıldı. Üzerinde "Temiz bir Kuşadası, Temiz bir Gelecek" yazan süslü çöp kamyonları, kent merkezinde tur atarak yeni yıl coşkusunu sokaklara taşıdı. Işıklarla süslenen kamyonlardan inen Noel Baba kostümlü belediye personeli ise çocuklara ve yetişkinlere şeker ikram etti. Etkinlik kapsamında çevrenin temiz tutulması için yapılması gerekenler anlatılırken, doğanın korunmasının önemi vurgulandı. Hem kent sakinlerinin hem de Kuşadası’nı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisiyle karşılanan etkinlik, yeni yıl atmosferine çevreci bir anlam kattı. Yıl boyunca çevreyi korumaya yönelik birçok projeyi hayata geçiren Kuşadası Belediyesi’nin çalışması dikkat çekerken, özellikle çocukların büyük ilgisiyle karşılaştı. Hatıra fotoğrafı çektirmek için sıraya giren minikler, unutulmaz anlar yaşadı. Etkinliğin yılbaşına kadar devam edeceği bildirildi. "Çok temiz ve düzenli bir kent" Etkinliğe katılan kent sakinlerinden Gökhan Güldiken, çalışmayı takdirle karşıladığını belirterek, "Uzun yıllardır Kuşadası’nda yaşıyorum. Burası çok temiz ve düzenli bir kent. Kuşadası Belediyesi’ne, bize her yönüyle yaşanabilir bir şehir sunduğu için teşekkür ediyorum" dedi. Kuşadası Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Hakan Bayrak ise çevre temizliğine büyük önem verdiklerini vurgulayarak "Yıl boyunca temizlik işlerinde görev yapan emekçi personelimiz, kent sakinlerinin ve ilçemizi ziyaret eden yerli-yabancı turistlerin konforu için aralıksız çalışıyor. Türkiye’nin turizm incisi Kuşadası’nın her zaman temiz olması bizim için çok önemli. Yeni yılda da temizlik ve hijyen çalışmalarımız çevreye değer veren uygulamalarla devam edecek. Çocuklarımıza temiz bir gelecek bırakmak için doğaya ve çevreye karşı çok daha duyarlı olmamız gerekiyor" dedi.
BlackBox’ın Aralık ayı programı belli oldu
02 Aralık 2025 Salı - 13:28 BlackBox’ın Aralık ayı programı belli oldu Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, BlackBox’ta birçok içeriği sanatseverlere sunmayı sürdürüyor. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, öğrenme programlarının ana mekânı BlackBox’ta birçok içeriği sanatseverlere sunmaya devam ediyor. Mücevherin tuvaldeki ışıltısından edebiyatın başyapıtlarına ve modern sanatın öncülerine, pek çok konunun ele alınacağı etkinlikler sanatın farklı disiplinlerine ilgi duyan herkese hitap edecek. Gül İrepoğlu Anlatıyor konferanslarının aralık etkinliğinde mücevherlere odaklanılacak. 6 Aralık Cumartesi 14.00’teki "Resimde Işıldayan Mücevher" başlıklı konferansta, tarih boyunca derin anlamlar ileten, her dönemde sanatın ve beğeninin en incelikli ifade aracı olan mücevherin resimdeki yansımaları dünyadan ve ülkemizden örneklerle incelenecek. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin koleksiyonundaki kadın sanatçılara odaklanan "Kadınların Gözünden" seminerlerinin 18 Aralık Perşembe 18.00’de düzenlenecek etkinliğinde dönemin ileri gelenlerinden Şakir Paşa ailesinin kızı olarak İstanbul’da doğan ressam Fahrünissa Zeid konuşulacak. Hem Türkiye’nin hem de Orta Doğu’nun modern sanatında özel bir yere sahip ressamın yaşamını Doç. Dr. Seda Yavuz anlatacak. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin süreli sergisinden hareketle hazırlanan "Yan Yana Konferansları", serginin odağındaki sanatçı çiftler Melahat-Eşref Üren ile Eren-Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun hayatları ve eserlerinin Türk sanat tarihindeki yansımaları ele alıyor. 17 Aralık Çarşamba 18.00’deki "Aramızda Bir Şey Var" başlıklı etkinlikte Eşref Üren ve eserlerini, serginin küratörü Dr. Öğr. Üyesi Ali Kayaalp anlatacak. 23 Aralık Salı 14.30’daki "Sanatın İzinde Ernestine’den Eren’e" başlıklı konferansta ise Eren Eyüboğlu’nun hayatını ve sanatını Prof. Dr. Aydın Ayan anlatacak. Işıl Kasapoğlu’nun yazıp yönettiği, Serkan Keskin, Taner Ölmez, Nilüfer Alptekin ve Sibel Altan’ın rol aldığı, pratik zekâsı, hazırcevaplığı ve keskin mizahıyla Türk kültürünün unutulmaz halk kahramanlarından olan Nasreddin Hoca’nın eğlence dolu macerası 14 Aralık Pazar günü 12.00 ve 15.00’te iki seans ile çocuklarla buluşacak. İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Âli Yücel Klasikleri’nden seçilen başyapıtların, Türk edebiyatının değerli kalemleriyle yeniden hayat bulduğu Edebiyat Rotası sohbetlerinde 16 Aralık Salı 18.00’de Madam Bovary konuşulacak. Moderatörlüğünü gazeteci-yazar Seray Şahinler’in üstlendiği sohbetin konuğu yazar Defne Suman, Gustave Flaubert’in ünlü romanını kendi penceresinden anlatacak. Opera yönetmeni Figen Ayhan ile Sanatın Başka Tarihi konuşmaları, her bölümde dünya sanat tarihinin klasik dönemsel sınıflandırmasını takip ederek, sanatçının üretimleri aracılığıyla insana ve hayata bakışını tartışıyor. 21 Aralık Pazar 14.00’teki etkinlik, klasik dönemde Figaro’yu ele alacak. Sanat ve hayat bir arada Ayşegül 20. yüzyılda serisinde, yazar ve sanat eleştirmeni Ayşegül Sönmez her ay farklı bir dönemin etkili sanat akımlarını, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’ndeki eserlerle birlikte ele almayı sürdürüyor. 1940’ların dansı tango performansıyla renklenecek etkinlik, 7 Aralık Pazar 14.00’te düzenlenecek. Sanat tarihçisi Doç. Dr. Ayşe Köksal ile "Görmenin Halleri" etkinliği Aralık’ta "Sanatta Tasarım" temasını ele alacak. 24 Aralık Çarşamba 18.00’deki etkinlikte güzel sanatlar ile tasarım arasındaki oluşturulmuş ayrım üzerine düşünülecek. Seza Sinanlar Uslu ile İz Sürüyoruz serisi aralık ayının konusu Mario Prassinos olacak. 1916’da İstanbul’da dünyaya gelen Mario, 1922’de ailesiyle Fransa’ya göç eder. İkinci Dünya Savaşı’nın tüm yıkıcılığına rağmen çalışmaları tuval resminden kostüm tasarımına, dokumalardan gravüre, geniş yelpazeye yayılır. Belleğinde saklı kalmış olanların etkisi ise özellikle yazmaya başladığında belirginleşir. 26 Aralık Cuma 18.00’de düzenlenecek etkinlikle, çocukken ayrıldığı evine geri dönmeyi hayal eden Prassinos’un hayat öyküsü mercek altına alınacak.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası keman virtüözü Robert Lakatos’u ağırlıyor
02 Aralık 2025 Salı - 12:48 İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası keman virtüözü Robert Lakatos’u ağırlıyor DenizBank’ın 21 yıldır desteklediği İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), Aralık ayının ilk konserinde romantik dönemin güçlü senfonik mirasını sahneye taşıyor. 5 Aralık Cuma akşamı Sırp kemancı Robert Lakatos’u İstanbul’da müzikseverlerle buluşturacak konser, İtalyan şef Alfonso Scarano yönetiminde dinleyicilere etkileyici bir sanat deneyimi sunacak. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) DenizBank Konserleri, 5 Aralık Cuma akşamı saat 20.00’de klasik müzik dünyasının dikkat çeken isimlerinden ünlü Sırp keman virtüözü Robert Lakatos’u Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu’nda müzikseverlerle buluşturuyor. Kemandaki ustalığı ve teknik hâkimiyetiyle tanınan Lakatos, keman repertuvarının en zorlu eserlerinden biri kabul edilen Henryk Wieniawski’nin Birinci Keman Konçertosu’nu yorumlayacak. Sanatçı, etkileyici sahne enerjisi ve yorumları ile unutulmaz bir müzikal deneyim yaşatmaya hazırlanıyor. Konserin ikinci bölümünde ise uluslararası başarıları ile tanınan ünlü İtalyan şef Alfonso Scarano, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nı yönetecek. Orkestra, Felix Mendelssohn’un Edinburgh’daki Holyrood Şapeli’nden aldığı ilhamla bestelediği, klasik müziğin en kendine özgü ve etkileyici eserlerinden biri olan İskoç başlıklı Üçüncü Senfoni’yi yorumlayacak. Şef: Alfonso Scarano Solist: Robert Lakatos (Keman) Program: Henryk Wieniawski, Keman Konçertosu No.1 Fa Diyez Minor Op.14 Ara Felix Mendelssohn Senfoni No.3 La Minor Op.56 ‘İskoç’2
Ertaş: "Dil birliği için coğrafya, halk, ülke ayrımı yapmadan "Büyük Türk Lügati" yazılmalı"
02 Aralık 2025 Salı - 11:59 Ertaş: "Dil birliği için coğrafya, halk, ülke ayrımı yapmadan "Büyük Türk Lügati" yazılmalı" Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş Türk Devletler Teşkilatı’nın 34 harflik ortak alfabe çalışmasını desteklediğini belirterek coğrafyalardan, ülkelerden, halklardan bağımsız, büyük Türkçe lügatin tek eser olarak ortaya konması gerektiğini ifade ederek dil birliğini sadece alfabe birliği olarak ele almanın Türk birliğine beklenen faydayı sağlamayacağını söyledi. TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş, açıklamalarına şöyle devam etti: "Köklü tarihiyle, İslamla ve diliyle barışık dilbilimcilerin bir an evvel, Türkçemizin büyük lügatini yazması gerekmektedir. Kuran’ın terbiye ettiği Türkçe maalesef 19. ve 20. asırda dünya siyasî tarihinde yaşanan olaylar nedeniyle bir parçalanmışlık yaşamıştır. Terminoloji kaosuna sürüklenen Türkçe dilim dilim doğranmıştır: Anadolu Türkçesi, Rumeli Türkçesi, İstanbul Türkçesi, Osmanlı Türkçesi, Türkistan Türkçesi, Türk Lehçeleri, Türk Ağızları... Türk devletlerinde ve halklarında son yüz yılda sıkça yapılan elifba/alfabe değişiklikleri ve arayışlar bu kaosu derinleştirmiştir. Kiril ve Latin alfabeleri gibi alfabeler ve harf sayıları "ses bayrağımız" dediğimiz Türkçenin seslerini eksiksiz göstermekten uzak kalmıştır. Türkün ruhuna, mana ve hikmetine güncel alfabeler dar gelmektedir. Büyük Türk milletinin zengin söz varlığı güncel sözlük, derleme sözlüğü, ağızlar sözlüğü, lehçeler sözlüğü vb gibi çalışmalarla derlenip toplanmaya çalışılırken aslında iyice parçalanmıştır" Gaspıralı İsmail Bey’in "Dilde, fikirde, işte birlik" ideali İstanbul’da 20 asrın başında çıkan başta "Sebilürreşad" olmak üzere tarihi, siyasi ve edebî mecmuaların Kuzey Afrika’dan, Balkanlara, Anadolu’dan Türkistan’a tüm Türk coğrafyasında kolayca okunabildiğini hatırlatan Ertaş, " Gaspıralı İsmail Bey’in "dilde, fikirde, işte birlik" ideali bu bütünlüğün bozulmaya başladığı dönemde bir toparlanma ve kadim medeniyeti hatırlama refleksiydi. O vakit, ne yapılmalı? Türkçemize yeni libaslar, isimler bulma arayışını kenara koyup asrın başındaki kelime ve ses varlığımızı, günümüzdeki kelimeleri ekleyerek Kaşgarlı Mahmud’un 11. asırda yaptığı gibi "BÜYÜK TÜRKÇE LÜGÂT"i bir an evvel hazırlamalıyız. Bunun için: Latin alfabemize, ses varlığımızı eksiksiz gösterecek harfler eklenmeli ve derleme/tarama sözlüklerine kovulan kelimeler bu lügate taşınmalıdır. Türkçenin Afrika, Balkanlar, Anadolu, Kafkasya, Türkistan’daki söz ve ses varlığı tek bir lügatte toplanmalıdır. Bugün bize "dünya dili, bilim dili" dayatılan ve buna inanmamızı bekleyen cahil aydınlarımıza şunu sormak isterim: İngilizce neden bölük pörçük değil! Dünyanın her yerinde İngilizce ses ve kelime varlığı büyük oranda aynı. İngilizce sözlükler aynı... İngilizce dünyada Türkçe gibi ağız, lehçe, yerel, bölgesel gibi kelimelerin prangalarına vurulmuş mudur?" şeklinde konuştu.
Aydın’ın ‘Beybaba’sının mezarı 105 yıl sonra açığa çıktı
02 Aralık 2025 Salı - 11:19 Aydın’ın ‘Beybaba’sının mezarı 105 yıl sonra açığa çıktı Aydın’da halk arasında ‘Beybaba’ olarak tanınan ‘Kerimi’ mahlaslı Mustafa Asım Efendi’nin mezarı, ölümünden 105 yıl sonra ortaya çıkarıldı. Aydın’da uzun yıllardır mezarının yeri tam olarak bilinmeyen ve halk arasında "Beybaba" olarak tanınan Mustafa Asım Efendi’nin mezarı, yapılan araştırmalar sonucu gün yüzüne çıktı. 1851’de İstanbul’da doğan Kerimi, Osmanlı döneminde üst düzey memur olarak görev yaptı ve yaşamının son 20 yılını Aydın’da geçirdi. Aynı zamanda şair olarak da tanınan Kerimi, çok sayıda da divan eseri bırakmıştı. Yunan işgali sırasında Aydın’daki konağı yakılan ve birçok eseri kaybolan Kerimi’nin bugüne kadar 180’e yakın eseri toplandı. Bu zamana kadar birçok araştırmacı yazarın yaptığı araştırma ve yazılarında Kerimi’nin şairliği ve eserlerine yönelik çalışmalar yaptığı bilinirken, yıllardır mezarının yerine yönelik detaylı bir çalışma yapılmadı. Bugüne kadar elde edilen bilgilere göre Kerimi’nin mezarının, yaşadığı evin bahçesindeki bir incir ağacının altında olduğu söylenirken, tam anlamında tespit çalışmaları ve evin konumu bilinmiyordu. Araştırmacı Yazar Selman Giritoğlu ve Tarihçi Dr. Hilmi Anaç, yollarının kesişmesinin ardından yaptıkları araştırmalar sonrasında Mustafa Asım Efendi’nin (Kerimi) evinin konumunu tespit ederek mezarını 105 yıl sonra ortaya çıkardı. Kerimi’nin 3. kuşaktan torununa ulaşılan Anaç ve Giritoğlu, Aydın’ın Beybabası olarak tanınan Asım Kerimi’nin mezarının tescillenmesini istiyor. "Kendi köklerimi ararken böyle bir yolculuğum başladı " Asım Kerimi’ye kadar uzanan yolculuğunu anlatan araştırmacı yazar Selman Giritoğlu; "Kendi ailemin seceresini araştırıyordum ve Denizli’deki büyük dedemizin mezarını bulduktan sonra da en büyük dedemizin kim olduğunu öğrendik. Dedemi araştırırken de tevafuk olarak Asım Kerimi Baba’yı öğrendik. Benim büyük dedemin adının da Asım Baba olduğunu öğrenince merak ettim. Büyük dedem Asım Baba 1900 yılında doğmuş, Asım Kerimi Baba da 1900 yıllarına kadar hem Denizli’de ikamet etmiş hem de hem de memuriyetini burada devam ettiriyor. Bunun üzerine ben de Asım Kerimi Baba’yı araştırmaya başladım ve mezarının Aydın’da olduğunu öğrendim. Ama mezarın da nerede olduğu tam bilinmiyor. Sadece bir evinin bahçesinde olduğundan bahsediliyordu. Aydın’da da benim tanıdığım yoktu. Bunun üzerine sosyal medyanın gücünü kullandım ve araştırırken Hilmi Hocam ile karşılaştım. Daha sonra irtibata geçerek durumu anlattım kendisine. O da sağ olsun ilgilendi ve yaptığı araştırmalar sonucunda mezarın yerini tespit etti. Aydın’ın sevilen isimlerinden olan Dr. Bedri Noyan da zamanında Asım Kerimi’nin hayatını araştırmış, birçok eserini bir araya getirmiş. Asım Kerimi’nin 180’e yakın divanı oluşturuldu. Ben de bu eserleri bir araya getirebilmek, birkaç elle tutulur belgeyi bulmak için Aydın’a geldim. Hilmi Hocamızın desteğiyle aile büyükleri ile irtibat kurduk. Kerimi babanın 3. kuşaktan torunu Nusret Özkan Anıl Amca’ya ulaştık. Onunla görüştük ve mezarı yerinde gördük. Asım Kerimi’nin vefatında Aydın, Yunan işgali altındaymış. 1920’de vefat etmiş. O dönemde buralar tam bir karmaşa içerisindeymiş ve evinin bahçesinin de müsait olması sonucunda oraya defnetmişler. Bizler de bu mirası kendimize misyon edindik. Resmi kaynaklara göre şu an orada bir mezar yok. Amacımız da Asım Kerimi Baba’nın mezarının tescillenmesi. Aydın’da da çok bilinmiyor Asım Kerimi. Bu zat Aydın’da yaşamış ve birçok kişiye yardımcı olmuş. Aydın’ın kültürünü yaşatmak için de çok yardımcı olan bir kişi. O dönemde de Aydın’da ‘Beybaba’ olarak sevilen kanaat önderi bir kişiymiş Mustafa Asım Efendi. ‘Kerimi’ ise onun mahlası. İstanbul’da 1851 yılında doğmuş ve çok genç yaşta memurluğa atanmış. Sırasıyla bir çok ilde görev yapmış. Denizli’de görev yaptığı esnada Denizli’nin önde gelen ailelerinden olan Saraçzade’lerin kızı Fitnat Hanımla evlenerek hayatını kuruyor. Son görev yeri Aydın’da da ömrünün son 20 yılını tamamlıyor. Kendi köklerimi ararken böyle bir yolculuğum başladı ve çok anlamlı bir amaca hizmet edeceğimizi düşünüyorum. Aydın’ın Beybabası’nın mezarının tescillenmesini istiyoruz" dedi. "Bizi defineci zannettiler" Mezarın bulunmasına yönelik yaptığı araştırma sürecinden bahseden Tarihçi Dr. Hilmi Anaç ise "Aydın üzerine çalışırken Selman Bey ile yollarımız kesişti ve durumu anlattı. Daha önce de Asım Kerimi’yi sormuşlardı bana fakat saha araştırması yapmamıştım. Selman Bey’in de anlatması üzerine saha araştırmasına başladım. Mahallenin kanaat önderi isimlerle görüştüm, büyüklerimizle görüştüm. Hatta ilk başlarda bizi defineci zannettiler. Ulaştığımız yaşlı bir amcamız ile konuştuk. O da mezarın bahçedeki incir ağacının altında olduğunu söyledi. Oraya gidince biz şok olduk. İki tane mezarın, yan yana ve incir ağacının altında olduğunu görünce ve eldeki verilerle de uyuşunca tespit etmiş olduk. Daha sonra Selman Bey ile irtibata geçtim. Bir ev buldum ve anlatılanlara uyuyor, gel dedim. Hocam gelene kadar ben de daha detaylı araştırdım ve Asım Kerimi Baba hakkında devasa bir geçmiş ile karşılaştım. Çünkü Aydın’da çok sevilen bir adammış. Daha detaylı araştırmalar yaparken Sicill-i Osmanî Zeyli’de kaydını buldum. Burada Osmanlı’daki memurların biyografileri bulunur. Bir baktık ki, karşımızda İstanbul beyefendisi, Fransızca bilen ve doğu-batı dillerine hakim bir insan. Böyle bir insanın Aydın’a gelip, Aydın’da tutulması bence çok önemli. Ben tabi çalışmalarıma devam ettim. Daha sonra teyit etmek amacıyla devlet yıllıklarına baktım ve 1910 yılında Devlet Salnâmesi’nde ismini buldum. Telgraf ve Posta Müdürü Mustafa Asım Efendi diye ismi Aydın Sancağı’nda geçiyor, memur listesinde. Araştırdığımda Mustafa Asım Efendi’nin ismi devlet yıllıklarında geçiyor. 1895’ten 1910 yıllarına kadar Aydın’da faal, tanınan sevilen birisiymiş. Sonra araştırmalara devam ettim. Kemal Özkaynak’ın Aydın Şairleri ve Müellifleri kitabı ile karşılaştım. Burada Asım Kerimi Baba ile ilgili bilgi var mı diye baktım ve ciddi bilgilere ulaştım. 1944 yılında basılan bu kitapta da biyografi bilgileri vardı. Benim ulaştığım bilgilerle de örtüşüyordu" dedi. "Tescillenmezse mezarın izleri sonsuza kadar yok olur" Mustafa Asım Efendi’nin Aydın’da şair olarak da olgun dönemlerini geçirdiğini ifade eden Dr. Anaç; "En güzel divanlarını Aydın’da yazıyor. Ama bu divanlarının Büyük Aydın Yangını’nda yandığı kaynaklara geçiyor. Asım Baba’nın Aydın’da çok sevildiğini, kendisinin Beybaba olarak tanındığını öğrendik. Yani taşradaki halkın, O’nu bir abi, bir kanaat önderi gibi sevip saydığını da öğrenmiş olduk. Bahsettiğimiz zat, Aydın’ın Beybabası. O kadar sevilen bir insan. Bu arada Selman Bey ile evi kontrol ettiğimizde aileye de ulaştık. Üçüncü kuşaktan torunu Nusret Beyefendi’ye de ulaştık, görüştük. Bu mezarın tescil edilmesi gerektiğini kendisine de söyledik. Çünkü bu mezar tescil edilmez ise yarın bir gün buraya bir beton dökülür, yol geçer ve bu mezarın izleri sonsuza kadar yok olur. Selman Bey ile birlikte yaptığımız bu araştırmalar neticesinde Asım Kerimi Baba’nın mezarını 105 yıl sonra net olarak ortaya çıkarmış olduk ve tescillenmesini istiyoruz" dedi.
Ladik Akpınar Köy Enstitüsü Kütüphanesi’nin 10 bin kitaplık mirası bilim dünyasına kazandırıldı
02 Aralık 2025 Salı - 11:04 Ladik Akpınar Köy Enstitüsü Kütüphanesi’nin 10 bin kitaplık mirası bilim dünyasına kazandırıldı Ladik Akpınar Köy Enstitüsü Kütüphanesi’nde yer alan yaklaşık 10 bin eser, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) tarafından desteklenen proje kapsamında bilimsel yöntemlerle incelenerek literatüre kazandırıldı. Proje, hem kapsamlı bir akademik kitap ortaya çıkardı hem de binlerce eserin araştırmacılara dijital erişime açılmasını sağladı. OMÜ tarafından desteklenen "Kültürel Miras Değerinde Olan Ladik Akpınar Köy Enstitüsü Kütüphanesinin Sosyal Bilimler Literatürüne ve Samsun’a Kazandırılması" başlıklı proje başarıyla tamamlanmış ve iki önemli çıktı kamuoyuyla paylaşıldı. Proje, OMÜ Bölgesel Kalkınma ve Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Ladik Akpınar Fen Lisesi Müdürlüğü arasında imzalanan iş birliği protokolü kapsamında yürütüldü. Projenin yürütücülüğünü Dr. Öğr. Üyesi Cuma Yıldırım üstlenmiş; Prof. Dr. Nuray Ertürk Keskin, Prof. Dr. Ahmet Mutlu, Doç. Dr. İlyas Sucu, Doç. Dr. Aslı Yönten Balaban ve Doç. Dr. Hakkı Göker Önen araştırmacı olarak görev aldı. Kataloglama çalışmalarına OMÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığından Nagehan Sarıoğlu uzmanlık desteği vermiş; araştırma Ladik Akpınar Fen Lisesi’nde yürütüldü. Eser, Köy Enstitüleri’nin düşünsel mirasını günümüze taşıyan nitelikli bir kaynak Proje kapsamında Samsun Ladik Akpınar Köy Enstitüsü Kütüphanesi’nde yer alan yaklaşık 10 bin eser bilimsel yöntemlerle incelenmiş ve bu çalışma sonucunda kapsamlı bir akademik eser kitap olarak yayımlandı. Kitap, Akpınar Kütüphanesi’nin raflarından yola çıkarak Cumhuriyet’in bilgiyle kurduğu ilişkiyi, köy enstitülerinin eğitim vizyonunu ve bu vizyonun tarım, çevre, sanat, sosyoloji, siyaset bilimi, kalkınma ve modernleşme gibi alanlara uzanan çok katmanlı etkilerini ele alıyor. Alanında uzman akademisyenlerin katkılarıyla hazırlanan bu eser, köy enstitülerinin düşünsel mirasını günümüze taşıyan nitelikli bir kaynak niteliği taşıyor. 9 bin 479 eser, araştırmacıların kullanımına sunulmak üzere erişime açıldı. Projenin ikinci çıktısı olarak kütüphane koleksiyonunun ayrıntılı biçimde kataloglanması tamamlanmış ve toplam 9 bin 479 eser, araştırmacıların kullanımına sunulmak üzere Ladik Akpınar Fen Lisesi’nin web sayfası üzerinden erişime açıldı. Bu proje ile köy enstitülerinin bilgi birikiminin görünür kılınması, Samsun’un kültürel mirasına katkı sunulması ve sosyal bilimler alanında yeni araştırmalara ilham verilmesi amaçlanıyor.
"Hançer Havası"na yoğun ilgi
02 Aralık 2025 Salı - 10:53 "Hançer Havası"na yoğun ilgi Erzurum Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu "Hançer Havası" oyunu ilk gününde yoğun ilgi gördü. Mafyatik Komedi türündeki "Hançer Havası"nın yönetmeni Yakup Çağlayan oyunla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Erzurumlu delikanlı Hançer İsmail, gençliğinde uğradığı haksızlıkların gölgesinde raconuyla nam salmış bir kabadayıya dönüşür. Ta ki yıllar sonra kapısına, onu hiç tanımadan büyüyen oğlu Kıtlama Ali çıkana kadar! Bir mektubun açtığı kapı, baba-oğul kavuşmasını beklenenin çok ötesine taşır, mafya hesaplaşmaları, yanlış intikam planları ve tamamen Ali’nin saflığından doğan birbirinden komik hatalar mafyanın hesaplarını karıştırır" dedi. İsmail Hocaoğlu’nun yazdığı ve trajedinin içinden fışkıran mizahıyla, sertlikten doğan komedisiyle ve şaşırtıcı finaliyle izleyiciyi hem güldüren hem de "Bu da mı olacaktı?" dedirten bir tiyatro şöleni sunan "Hançer Havası", İbrahim Erkal Dadaş Kültür Ve Sanat Merkezi’nde sergilendiği ilk gününde seyircinin yoğun ilgisi karşılaştı, koltuklar tamamen doldu. Yakup Çağlayan, Emrah Çılgı, Yıldız Yiğit Kuzey, Sencer Torun, Yakup Abdullahoğlu Ferhan Önal ve Selçuk Ağırman’ın oynadığı oyunun müziklerini Orhan Pullu, Memet Aksakallı, Burak Maral ve Aydın Sırma yaptı. Oyunun reji asistanları: Sudenaz Aytekin, Ayçelen Özcan, dekorda Sinan Candan ve Evren Örs, koreografi/kostüm tasarımda Ferhan Önal, sahne aAmiri: Fatih Tekin, ışıkta Yusufcan Korkmaz, teknikte Rahmi Çubukçu ve Yavuz Sürmeli görev alırken, Genel Sanat Yönetmenliğini Emrah Çılgı yaptı. İbrahim Erkal Dadaş Kültür Ve Sanat Merkezi’nde sahneye konulan "Hançer Havası" sezon sonuna kadar her hafta Pazartesi ve Salı günleri tiyatro severlerle b uluşacak.
Kocagöz: "Antalya’nın kültürünü, edebiyatını, hafızasını ve yarınlarını birlikte inşa edeceğiz"
02 Aralık 2025 Salı - 10:37 Kocagöz: "Antalya’nın kültürünü, edebiyatını, hafızasını ve yarınlarını birlikte inşa edeceğiz" Kepez Belediyesi ev sahipliğinde Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde düzenlenen "Akdeniz Kültür ve Edebiyat Başkenti Kepez Çalıştayı", Antalya’nın kültür ve edebiyat yolculuğuna yön verecek kapsamlı bir vizyon ortaya koydu. Antalya Vali Yardımcısı Tahsin Aksu, Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz ve gazeteci–TV programcısı Cem Seymen’in katılımıyla gerçekleştirilen çalıştay; yazarlar, akademisyenler, araştırmacılar ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirdi. Antalya’yı Akdeniz’in kültür ve edebiyat üssü hâline getirmeyi amaçlayan çalıştayda, UNESCO Dünya Kitap Başkenti hedefi doğrultusunda uygulanabilir, ölçülebilir ve sürdürülebilir politikalar belirlendi. Kültür ve edebiyat başlıkları; Gençlik, Yapay Zekâ ve Dijital Okuryazarlık, Süreç ve Organizasyon, Sponsorluk ve Tanıtım, Kent Belleği ve Antalya Koleksiyonu ile Veri ve İstatistik olmak üzere altı tematik masada detaylı biçimde ele alındı. Çalıştayda çıkan önerilerle Kepez Belediyesi; okuma kültürünü bilimsel yöntemlerle ölçen, veri temelli, herkesi kapsayıcı ve UNESCO kriterleriyle uyumlu bir kültür modeli inşa etmeye hazırlanıyor. Bu doğrultuda gençlerin, engelli ve dezavantajlı bireylerin sürece katılımını artıran projeler, dijitalleşme odaklı uygulamalar ve kent belleğini görünür kılan çalışmalar ön plana çıktı. "Antalya’nın kültür yolculuğu Kepez’den başlıyor" Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, Antalya’nın kültürel hafızasını güçlendiren bu çalıştayın şehrin geleceğine ışık tuttuğunu belirterek, "Antalya’nın kültürünü, edebiyatını, hafızasını ve yarınlarını birlikte inşa edeceğiz. Kitabın ‘fuarlaşmasının’ önüne geçerek etkinlikleri tüm yıla yaymak ve şehri kültürel bir üretim merkezi hâline getirmek öncelikli hedeflerimiz arasında" dedi. Başkan Kocagöz, çalıştayın vizyonunu "Antalya’yı UNESCO Dünya Kitap Başkenti yapmak istiyoruz. Bir şehir okuyorsa değişir, düşünüyorsa büyür, üretiyorsa dünyaya açılır" sözleriyle özetledi. Çalıştaydan çıkan fikirlerin kayıt altına alınmakla kalmayacağını, uygulamaya geçirilip ölçüleceğini de vurguladı. Altı tematik masada ortak hedef: güçlü kültür politikası Çalıştayda yer alan altı masa; sponsorluktan gençliğe, yapay zekâdan kent belleğine kadar pek çok alanda detaylı öneriler sundu. Dijital kütüphanelerden yazarlık atölyelerine, antika ve sahaf pazarlarından okuma kültürü endeksine kadar birçok yenilikçi proje gündeme taşındı. Kepez Belediyesi, çalıştay sonuç raporuyla birlikte Antalya’yı "okuyan, düşünen, üreten şehir" kimliğiyle UNESCO sürecine hazırlayacak güçlü bir kültür politikası ortaya koymayı hedefliyor.
Tunceli’de 621 yıllık tarihi cami ve denge sütunları görselliğiyle göz kamaştırıyor
02 Aralık 2025 Salı - 10:33 Tunceli’de 621 yıllık tarihi cami ve denge sütunları görselliğiyle göz kamaştırıyor Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde 1404 yılında yapılan Selçuklu eseri Yelmaniye Camii ve denge sütunları, sanatsal motifleriyle dikkat çekiyor. Çemişgezek ilçesi Tepebaşı Mahallesi’nde bulunan ve Timur döneminde Emir Taceddin Yelman Bin Keykubat tarafından 1404 yılında yaptırılan tarihi cami, giriş kapısının her iki yanında bulunan denge sütunlarıyla görenlerin ilgisini çekiyor. 621 yıldır ayakta kalan Yelmaniye Camisi’nin en ayrıcalıklı özelliği, giriş kapısının her iki tarafında bulunan denge sütunları. Bu sütunlar, caminin statik dengesini ve geçirdiği depremlerde herhangi bir hasar alıp almadığını gösteriyor. Yaşanan bir afet sonrasında sütunlar dönmezse, caminin temelinde veya dengesinde bir bozukluk olduğu anlaşılıyor. Halen ibadete açık olan tarihi cami, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin de uğrak noktaları arasında yer alıyor. Cami hakkında bilgiler aktaran yöre sakinlerinden İbrahim Köse, "Bu cami aslında bir medresenin mescididir. Miladi takvime göre 1404 yılında dönemin Çemişgezek Beyi Emir Taceddin Yelman Bin Keykubat tarafından yapılmış. Bu caminin en büyük özelliklerinden biri sekizgen sütunlara sahip olmasıdır. Kapının her iki yanındaki bu sekizgen sütunlar, yapının depreme olan mukavemetini anlayabilmek için yapılmış. Herhangi bir göçük veya çökme oluştuğunda varlık sebebini gösteriyor. Bu sütunlar kendi ekseni etrafında dönebilme özelliğine sahip. Cami günümüzde hala ibadete açıktır ve Çemişgezek ilçemizin çok kıymetli eserlerinden biridir. Osmanlı ve Selçuklu mimarisini yansıtmaktadır. Cami girişinde bulunan her iki sütun da çok güzel bir işçilikle yapılmış. Üzerindeki işlemeler taşa adeta bir ruh katmış. Depremin oluşturabileceği herhangi bir yapısal bozukluğu anlayabilmek için kendi ekseni etrafında dönebilen sütunlardır. Bu sütunların en önemli özelliklerinden biri de, Türkiye’de bu örneklerin çok nadir bulunmasıdır. Türkiye’deki birçok camide bu sütunlar yoktur. Tunceli’nin Çemişgezek gibi küçük bir ilçesinde bulunması buraya büyük bir önem katıyor"
Üç asırlık kayıp sancak hurda çuvallarının içinden çıktı
02 Aralık 2025 Salı - 10:33 Üç asırlık kayıp sancak hurda çuvallarının içinden çıktı Denizli’nin Acıpayam ilçesinde, Hacı Ömer Ağa Camisinin restorasyonu sırasında bulunup 2015 yılında kaybolan 300 yıllık Yazır Sancağı, belediyeye ait kademe binasında hurda araç plakaları aranırken çuvalların içinde bulundu. Denizli’nin Acıpayam ilçesinde 2010 yılında Hacı Ömer Ağa Camisi’nin restorasyonu sırasında ortaya çıkarılan Yazır Sancağı, yıllar önce kaybolmasının ardından yeniden bulundu. Cami duvarına gizlenmiş halde atlas kumaş bulundu. Yapılan bilirkişi incelemesinin ardından yeşil atlas kumaş üzerine el işlemesi kılıç motifi ve Arapça "La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah" yazısı bulunduğu, Yazır Türklerine ait olduğu ve 300 yıllık olduğu tespit edilmişti. Bulunan sancak, Acıpayam Kütüphanesi’nde saklanmaya alınmıştı. Sancak belediyeye alınmış ve kaybolmuştu İddiaya göre, sancak ve beraberindeki flamalar bir süre kütüphanede muhafaza edildikten sonra, dönemin Acıpayam Belediye Başkanı Hulusi Şevkan’ın talebi üzerine belediyeye götürüldü. Burada saklandığı belirtilen sancak bir süre sonra kayboldu. Şevkan’ın aramalara rağmen bulunamadığını söylemesi üzerine Yazır Mahallesi sakinleri konuyu mahkemeye taşıdı ancak dava takipsizlikle sonuçlandı. Hurda araç plakaları aranırken ortaya çıktı Kaybolduğu düşünülen tarihi sancak, Akalan Mahallesi’ndeki kademe binasında, ilçede hurdaya ayrılmış araçların plakaları aranırken eski çuvallar ve kolilerin içinde bulundu. Sancağın muhafaza edildiği ancak zaman içinde deforme olduğu görüldü. Tarihi sancağın müze müdürlüğüne teslim edeceklerini söyleyen Acıpayam Belediye Başkanı Levent Yıldırım, "Kademe binamızda temizlik yaparken bulduk. Eski belde belediyelerinden kalan ve hurdaya ayrılan araçların plakalarını arıyorduk. Kolilerin ve çuvalların içinde ortaya çıktı. Hep mi oradaydı yoksa sonradan mı konuldu bilmiyoruz. Biz onu aramıyorduk ama bulmak bize nasip oldu. Bulduğumuzda deforme olmuştu. Tutanak tuttuk, müze müdürlüğüne haber verdik. Teslim almalarını bekliyoruz" dedi. Bulunan sancağın, müze yetkililerine teslim edilerek koruma altına alınacağı bildirildi.