SPOR - 23 Ekim 2017 Pazartesi 10:50

Yaylada okçuluk kursu

A
A
A
Yaylada okçuluk kursu

Kütahya’nın Simav Gölcük Yörük Yaylası’nda, okçuluğa meraklı kişilere ücretsiz kurs veriliyor.

Kütahya’nın Simav Gölcük Yörük Yaylası’nda, okçuluğa meraklı kişilere ücretsiz kurs veriliyor.


Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Simav Teknik Eğitim Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği 2’inci sınıf öğrencisi Talu Berkay Demir (22) tarafından, okçuluğa meraklı olan ailelere ücretsiz okçuluk kursu veriliyor. Talu Berkay Demir, spor okçuluğunun amacının, spesifik bir hedefi vurmak olduğunu ifade etti. Demir, “Geleneksel okçuluk dini açıdan farklı bir yerde görülür. Atış sırasında dahi “Ya Hak” zikrinin çekilmesi okçuluğun bir geleneğidir. Günümüzde önemi yeniden hatırlanan geleneksel okçuluğumuz artık bir spor haline getirilerek, bu tarihi değer koruma altına alındı. Hafta sonu kurs almak isteyen ailelere Gölcük Yörük yaylasında kurs veriyorum. Bu gün, bölüm arkadaşım Mustafa Kapan ile çalıştık, Manisa’nın Demirci ilçesinden gelen Adem ve Aysel Yıldırım çiftine verdiğim geleneksel okçuluk kursunda, yay, ok ve zihgir hakkında bilgilendirdim. Yıldırım çifti defalarca yay gerip, ok attı. Meraklı aileleri de geleneksel okçuluk sporuyla tanıştırdım” dedi.


Manisa’nın Demirci ilçesinden Gölcük Yörük yaylasına gelen Adem Yıldırım (37) ve eşi Aysel Yıldırım (29), Çocuklarına da geleneksel okçuluk kursu aldıracaklarını, bunun için önce kendilerinin öğrendiklerini belirttiler. Yıldırım çifti, bu sporu çok sevdiklerini, okçuluk kursuna katılmak için hafta sonunu iple çektiklerini söylediler.


DPÜ Simav Teknik Eğitim Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği öğrencisi ve geleneksel okçuluk sporcusu Talu Berkay Demir, acemi okçuların ’Kepaze’ denilen yay ile ok atmadan, kiriş çekmelerini, yay çekiş alışkanlığı kazanarak kaslarını geliştirmelerini, sağ elin parmaklarını korumak amacıyla da, kirişin tutulan yerine bez sarmalarını tavsiye etti. Günde en az 50 kez yapılacak kiriş çekişlerinin 500 çekişe kadar çıkması gerektiğini, aceleci davranmadan, kaslarını yormadan çalışılması gerektiğini belirtti. (MEİ-EFE)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.