SAĞLIK - 09 Aralık 2025 Salı 11:31

Kütahya’da ses teli felcine kalıcı çözüm

A
A
A
Kütahya’da ses teli felcine kalıcı çözüm

Kütahya Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Anabilim Dalı, kentte sağlık alanında önemli bir başarıya imza attı. Öğretim üyesi Dr. Öğretim Üyesi Nurullah Türe ve ekibi tarafından, Kütahya’da ilk kez "Tip 1 Tiroplasti (Medializasyon)" ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi.


Halk arasında "ses teli felci" olarak bilinen tek taraflı vokal kord paralizisi; ameliyatlar, travmalar veya bazı hastalıklar sonucu ses tellerinden birinin hareket yeteneğini kaybetmesiyle ortaya çıkıyor. Normal konuşmada iki ses teli bir araya gelerek sesi oluştururken, felçli durumlarda hareketsiz kalan tel kenarda sabit kaldığı için diğer tel ile kapanma gerçekleşmiyor. Bu durum, konuşurken hava kaçmasına yol açıyor ve hastalarda belirgin ses kısıklığı, zayıf ses, soluklu konuşma ve çabuk yorulma gibi şikâyetlere neden oluyor. Bazı hastalarda yutma güçlüğü ve sıvıların nefes borusuna kaçması gibi riskler de görülebiliyor.


Kütahya Şehir Hastanesi’nde ilk kez yapılan Tip 1 Tiroplasti, ses kalitesini kalıcı olarak düzeltmeyi hedefleyen önemli bir cerrahi yöntem olarak öne çıkıyor. Ameliyatın en dikkat çekici noktası ise hastanın tamamen uyutulmadan, lokal anesteziyle uyanık halde yapılması.


Ameliyatı yapan Dr. Türe, yöntemin kritik önemini şu sözlerle anlattı:


"Bu ameliyatı hastamızla konuşarak, uyanık bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Bunun sebebi, implantı yerleştirirken hastamızın sesini anlık olarak duymak istememizdir. Tıpkı bir enstrümanı akort eder gibi implantın pozisyonunu milimetrik olarak ayarlıyor ve en ideal, en güçlü sesi o anda yakalıyoruz. Hastamız ameliyat masasında sesinin düzeldiğini bizzat duyuyor."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Başkanı Baran: "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda" Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda. KOBİ’lerimiz başta olmak üzere, üretimin, ticaretin ve ihracatın devamlılığı açısından uygun maliyetli ve erişilebilir finansman sağlanması çok önemli" dedi. ATO Başkanı Gürsel Baran, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Müşterek Konsey Toplantısı’nda konuştu. Baran, vadesi gelmiş ya da takipte olan devlet borçları nedeniyle mükelleflerin banka hesaplarına uygulanan hacizlerin, ödeme işlemi gerçekleştirildikten hemen sonra kaldırılmaması nedeniyle yaşanan mağduriyetlere dikkat çekti. Baran, konuşmasında dünya ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirdi. Dünyada jeopolitik dengelerin hızla değiştiği, tedarik zincirlerinin yeniden yapılandığı, dijitalleşme ve yeşil dönüşümün üretim süreçlerini baştan şekillendirdiği, korumacı politikaların rekabeti yeniden inşa ettiği bir dönem yaşandığının altını çizdi. "E-hacizin bir gün süreyle gerçekleştirilmesi, reel sektörün işlerinin devamlılığı açısından önemli" ATO Başkanı Gürsel Baran, e-haciz uygulamasında vadesi gelmiş ya da takipte olan devlet borçları nedeniyle mükelleflerin banka hesaplarına uygulanan hacizlerin, ödeme işlemi gerçekleştirildikten hemen sonra kaldırılmaması nedeniyle yaşanan mağduriyetlere dikkat çekerek, "Bir banka hesabına konacak haciz, borcu karşılarken; mükellefin tüm banka hesaplarına haciz konması, mükellefe ödeme emri tebliğ edilmeden haciz işlemine başlanması, borç ödendiği halde e-haciz kaldırma yapılmaması nedeniyle mükellefler mağdur olabiliyor. Bu durum, işletmelerin nakit akışını olumsuz etkileyerek, finansmana erişimde zorluklar yaşamalarına yol açıyor. E-hacizin bir gün süreyle gerçekleştirilmesi, borçların tahsilinin ardından hesapların tekrar aktif hale getirilmesi, reel sektörün işlerinin devamlılığı açısından önemli. Ayrıca, e-hacizde belirlenmiş ve kamuoyuna duyurulmuş bir alt sınır bulunmuyor. Dolayısıyla vergi daireleri her bir alacak için tutara bakmaksızın e-haciz işlemi yapabiliyor. Bu sebeple alt sınırın belirlenmesi yerinde olacaktır" diye konuştu. "TOBB’un bu yıl ikinci kez sağladığı ‘Nefes Kredisi’ çok kıymetli" Enerji, lojistik, hammadde ve işçilik maliyetlerindeki artışların işletmeler üzerinde baskı oluşturduğunu kaydeden ATO Başkanı Gürsel Baran, iş dünyası olarak enflasyonla mücadele sürecini önemsediklerini vurgulayarak, "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda. KOBİ’lerimiz başta olmak üzere, üretimin, ticaretin ve ihracatın devamlılığı açısından uygun maliyetli ve erişilebilir finansman sağlanması çok önemli. Bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimizin bu yıl ikinci kez sağladığı ‘Nefes Kredisi’ çok kıymetli, ancak reel sektörümüzün daha fazla desteğe ihtiyacı var. Burada ortaya konan yaklaşımın, hükümetimizin öncülüğünde bankaların gayretiyle devam etmesi gerektiği kanaatindeyiz" şeklinde konuştu.
Bursa Türkiye’nin parçacık fiziği araştırma kapasitesini güçlendirecek projeye BUÜ imzası Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özkan Şahin tarafından yürütülen "CERN-DRD1 İşbirliği Kapsamında Gazlı Detektörlerde Performans Geliştirme Çalışmaları" başlıklı proje, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) tarafından desteklenmeye uygun bulundu. Ocak 2026’da başlayacak ve 3 yıl sürecek proje ile gazlı dedektör teknolojilerinde performans artırmaya yönelik çalışmalar yapılacak. Toplam 3 milyon TL bütçeyle desteklenecek projenin Türkiye’nin parçacık fiziği araştırma kapasitesini güçlendirmesi hedefleniyor. Cern ile köklü işbirliği Proje detaylarına yönelik bilgiler veren Prof. Dr. Özkan Şahin, çalışma kapsamında gazlı parçacık detektörlerinin performansını artırmaya yönelik gelişmiş simülasyonlar ve yeni fizik modellerinin geliştirileceğini aktardı. Yine proje kapsamında hem CERN’de hem de BUÜ’de deneysel uygulamalar yapılacağı bilgisini de paylaşan Prof. Dr. Özkan Şahin; "Üniversitemiz ile CERN’in ilişkileri 2007 yılına dayanıyor. Üniversite, 2009 yılında RD51 İşbirliği’nin kurucu üyelerinden biri, 2024 yılında oluşturulan DRD1 İşbirliği’nin de kurucu üyesi olarak görev almayı sürdürüyor. Ben de BUÜ CERN-DRD1 Takım Lideri ve DRD1 bünyesindeki WG4 (Dedektör Fiziği Modelleme ve Simülasyon) çalışma grubunun yöneticilerinden biri olarak görev yapıyorum" dedi. Projede genç araştırmacılar yer alacak Projede doktora öğrencisi Caner Sarı ve yüksek lisans öğrencisi Zeynep Karagöz’ün araştırmacı olarak görev yapacağını aktaran Prof. Dr. Özkan Şahin, genç yeteneklerin üç yıl boyunca teorik modelleme ve deneysel doğrulama süreçlerinde uzmanlaşarak Türkiye’nin bu alandaki insan kaynağına katkı sağlayacağının altını çizdi. Şahin, 2014-2018 yılları arasında BUÜ’de kurulan Gazlı Detektör Araştırma Laboratuvarı’nın proje kapsamında uluslararası standartlara taşınacağı ve birçok kritik deneyin ilk kez üniversite bünyesinde gerçekleştirilebileceğini de aktardı. Stratejik bilgi üretimi ve sürdürülebilir teknolojiler Proje çıktılarının yalnızca yüksek enerji fiziği alanına değil; nükleer güvenlik, medikal görüntüleme ve erken uyarı sistemleri gibi stratejik alanlara da bilgi transferi sağlamasını hedeflediklerini söyleyen BUÜ’lü akademisyen; "Ekip ayrıca, çevre dostu yeşil gazlar (HydroFluoroOlefin vb.) üzerine kapsamlı bir analiz yapacak ve dedektör teknolojisinde sürdürülebilir yaklaşımlar geliştirecek. Elde edilecek bilimsel verilerin, CERN tarafından planlanan Future Circular Collider (FCC) ve benzeri uluslararası deneylerin hazırlık çalışmalarına da katkı sunması bekleniyor" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Özkan Şahin "Bu destek, yalnızca üniversitemiz için değil, Türkiye’nin CERN projeleri içindeki görünürlüğü ve katkısı açısından büyük önem taşıyor. Elde edeceğimiz sonuçlar, hem genç araştırmacılarımızın yetişmesine hem de dünya ölçeğindeki dedektör teknolojilerinde yenilikçi yaklaşımlara zemin hazırlayacak" açıklamasında bulundu. BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgin Osman da tüm proje ekibini tebrik ederek, çalışmalarında başarılar diledi.
Balıkesir Depremlerin ardından gerekli adım atıldı: Sın-Kut kuruldu Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde, özellikle 10 Ağustos ve 27 Ekim 2025 tarihlerinde yaşanan depremler ile diğer afetlerde büyük bir eksikliği hissedilen acil müdahale ekibi, tüzel kişilik kazandı. İçişleri Bakanlığı destekli bir projeyle kurulan 25 kişilik gönüllü ekip, Sındırgı Arama Kurtarma Derneği (SIN-KUT) adıyla resmiyet kazandı. Derneğin başkanlığına itfaiye personeli Ramazan Işıklı seçildi. Toplumun Her Kesiminden Gönüllüler Afetlere Hazırlanıyor Sındırgı’da afetlere karşı yerel bilinci artırmak amacıyla kurulan dernek, bölgenin farklı meslek gruplarından gelen 25 gönüllüyü bir araya getirdi. Muhammet Asil Çetin koordinatörlüğünde yürütülen "Afete Hazır Yardıma Gönüllü Nesiller İçin" projesinin ürünü olan ekip, genel kurulda yönetimini belirledi. Ramazan Işıklı, oy birliğiyle başkanlık görevini üstlendi. Başkan Işıklı, yaptığı açıklamada, sivil inisiyatifin önemine değinerek, "Sındırgı’da afet ve acil müdahale ekibinin oluşturulması hayati önem taşıyor. Ekibimiz; imam, memur, esnaf, işçi ve itfaiye personellerinden oluşuyor. Amacımız, bu sivil güç birliği ile afet farkındalığını ve ilk müdahale bilincini en üst seviyeye taşımak," dedi. Acil Destek Çağrısı: Hedef AFAD Akreditasyonu Derneğin kısa vadeli hedeflerini açıklayan Işıklı, "Çeşitli eğitimlerle ekibimizi güçlendirip kısa sürede AFAD’a akredite olmayı hedefliyoruz" diye konuştu. Sın-Kut’un faaliyet gösterebilmesi için gerekli olan teçhizat temini konusunda destek çağrısı yapan Işıklı, Sındırgılı hayırseverlere seslendi: "Gerekli ekipmanlarımızı temin edebilmek için çeşitli kurumlarla iş birliği yapacağız. Tüm kurumlarımızı ve yardımsever Sındırgılı hemşerilerimizi derneğimize destek olmaya davet ediyorum. Bu ekibin kurulmasında emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum."