GENEL - 10 Ocak 2019 Perşembe 16:36

“Türkiye’de Darbeler ve Malatya Yerel Basını” sergisi açıldı

A
A
A
“Türkiye’de Darbeler ve Malatya Yerel Basını” sergisi açıldı

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Malatya Gazeteciler Cemiyeti tarafından Araştırmacı-Yazar Nezir Kızılkaya’nın arşivinden “Türkiye’de Darbeler ve Malatya Yerel Basını” konulu sergi açıldı.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Malatya Gazeteciler Cemiyeti tarafından Araştırmacı-Yazar Nezir Kızılkaya’nın arşivinden “Türkiye’de Darbeler ve Malatya Yerel Basını” konulu sergi açıldı.


Malatya Park Alışveriş ve Yaşam Merkezinde gerçekleşen sergi açılışına Vali Aydın Baruş, Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat ile siyasi parti temsilcileri, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve basın mensupları katıldı.


Açılışta bir konuşma yapan Vali Aydın Baruş, tüm basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayarak gazetecilerin kamu vicdanının sesi olan önemli bir görevini yerine getirdiğini dile getirdi. Malatya Gazeteciler Cemiyeti’nin hazırladığı sergi ile toplumun ilk dönemlerde yaşadığı acıların ve problemlerin yanı sıra darbeler tarihine de ışık tuttuğunu ifade eden Baruş, “Gazetecilik gerçekten bir toplumun belleğini tutan ve o belli gelecek nesillere taşıyan bir sorumluluğu da taşıyor. Bu anlamda cemiyetimizin göstermiş olduğu bu duyarlı tavır, Malatya’mız ve ülkemiz için güzel bir örnektir. Geçmişte yaşadığımız problemleri unutmadan, Millet iradesine kast eden güçlerin ne büyük zarar verdiğimizi aklımızdan çıkarmadan o tarihi hatırlamaya devam edeceğiz. En son bildiğiniz gibi 15 Temmuz 2016’da milletimizin iradesine kast eden hainlerin darbesine karşı bu millet büyük bir duruş sergiledi ve millet iradesinin hiçbir zaman yenilmeyeceğini cümle aleme gösterdi” şeklinde konuştu.


Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat ise basının önemli bir görev üstlendiğini belirterek, çalışmalarda gazetecilerle birlikte sahada olduklarını söyledi. Polat, “Gazeteciler bizim iş arkadaşlarımız. Bir yere gittiğimiz an onlarla birlikte gidiyoruz. Ya bizden önce, ya bizden sonra, ya da bizimle birlikte gidip geliyorlar. Bugün bu vesileyle Cemiyetimizin bu sergisini açmış olacağız. Tüm medya mensuplarını, çalışan gazeteci kardeşlerimizin günlerini tebrik ediyorum. Sergimizin de hayırlı olmasını diliyorum” dedi.


Araştırmacı-Yazar Nezir Kızılkaya ise, “19 Ekim 1923 yılından başlayan Malatya’nın yerel basın serüveni, bugün o örneklerden seçtiğimiz darbe haberleri ile gözler önüne serdik. Yerel basının şehrin arşivini, belleğini oluşturması açısında çok önemsiyoruz. Neredeyse gazeteler şehrin günlüğünü tutan işlev yerini getirmekte. Onların yine 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir kez daha kutlamak istiyorum” diye konuştu.


Konuşmaların ardından kurdele kesimi ile birlikte serginin açılışı gerçekleştirildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.