GENEL - 20 Mayıs 2020 Çarşamba 16:09

Afet Barınma Sistemleri üretimi fabrikasında inceleme

A
A
A
Afet Barınma Sistemleri üretimi fabrikasında inceleme

Türk Kızılayı tarafından Afet Barınma Sistemleri üretiminin yapılacağı Malatya’da atıl şekilde duran vagon fabrikasında inceleme yapıldı.

Türk Kızılayı tarafından Afet Barınma Sistemleri üretiminin yapılacağı Malatya’da atıl şekilde duran vagon fabrikasında inceleme yapıldı.


Vagon fabrikası alanında düzenleme yapılması nedeniyle gerçekleştirilen inceleme gezisine, AK Parti MKYK Üyesi ve Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci, Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Kızılay Denetleme Kurulu Başkan Yardımcısı Umut Yalçın, Kızılay Malatya Şube Başkanı Ramazan Soylu, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Latif Okyay ile ilgili Daire Başkanları ve şube müdürleri katıldı.



İnşaat alanında incelemelerde bulundular


AK Parti MKYK üyesi ve Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, inşaat çalışmaları hakkında bilgiler alarak açıklamalarda bulundular.


AK Parti MKYK üyesi ve Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci, 40 yıldır Malatya gündemini meşgul eden Vagon Onarım Fabrikası alanının büyük bir yatırım alanına dönüştüğünü söyleyerek, bunun Malatya için bir gurur tablosu olduğunu dile getirdi. Tüfenkci, “Malatya ve Türkiye ekonomisine büyük bir katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu gayretli çalışmalarından dolayı Kızılay Genel Müdürlüğümüze çok teşekkür ediyorum. Özverili bir çalışma sergilenmekte. Afet Barınma Sistemlerinin üretiminin yapılacağı ve Türkiye’nin en büyük fabrikasının ve hatta Dünyanın en büyük fabrikasının Malatya’da kuruluyor olması bizleri gururlandırmaktadır” dedi.



40 yıldır kaderine terkedilen fabrika açılacak


Başkan Gürkan ise ilgili firma personellerinin yoğun bir çalışma içerisinde olduğunu belirterek, “Bu yatırımın buraya gelmesinde emeği bulunanlara teşekkür ediyorum. Malatya’da yıllardır çözülmeyen üç temel sorun vardı. Bunlar Vagon Onarım Fabrikası, Kuzey Çevre Yolu ve Kayısı. 40 yıldır kaderine terk edilen ve 500 dönümlük bir alan içerisinde bulunan Vagon Onarım Fabrikası alanının değerlendirilerek yeniden ekonomiye kazandırılması ve yeni istihdam alanı oluşturulması çok önemli. Bu alanda inşa edilecek olan fabrikalar tekstil ve barınma sistemleri üretecek. Büyükşehir Belediyesi olarak bu alanda Kızılay’ın ihtiyaç duyduğu bütün hizmetleri karşılamak için buraya geldik ve incelemelerde bulunuyoruz” diye konuştu.


Malatya için önemli olan diğer konularda da Belediye olarak girişimlerinin ve çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Başkan Gürkan, Kuzey Çevre Yolu ile ilgili olarak ilgili bakanlık düzeyinde görüşmelerinin devam ettiğini, kayısı konusunda da önümüzdeki aylarda hizmete girmesi planlanan Kuru Kayısı Lisanslı Soğuk Hava Deposu ve Borsasının büyük katkı sağlayacağını söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.