GENEL - 05 Haziran 2020 Cuma 10:33

Malatya’da 50 kuruma “Sıfır Atık Belgesi” verildi

A
A
A
Malatya’da 50 kuruma “Sıfır Atık Belgesi” verildi

Malatya’da 50 kuruma “Sıfır Atık Belgesi” verilirken, 117 tesise çevre izin belgesi, 26 tesise de geçici faaliyet belgesi düzenlendi.

Malatya’da 50 kuruma “Sıfır Atık Belgesi” verilirken, 117 tesise çevre izin belgesi, 26 tesise de geçici faaliyet belgesi düzenlendi.


Malatya Çevre ve Şehircilik Müdürü Fikret Onhan, 5 Haziran “Dünya Çevre Günü" nedeniyle yaptığı açıklamada, “Birleşmiş Milletler Örgütü‘nün, 5 Haziran 1972 yılında İsveç‘in başkenti Stockholm‘de 133 ülkenin katılımı ile düzenlediği zirvede 5 Haziran tarihinin "Dünya Çevre Günü" olması oybirliği ile kabul edilmiştir. Bu tarihten itibaren çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, tüm çevresel sorunlara halkın katılımını sağlayabilmek ve ilgiyi artırmak üzere dünya genelinde çeşitli etkinliklerle "Dünya Çevre Günü" kutlanmaktadır. Dünya Çevre Günü "Sadece bir Dünya var!" sloganı temeline dayanmaktadır.


Günümüzde sanayileşme ve teknolojik gelişmelerin hızlı değişimi bir yandan yaşam kalitesinin artmasında büyük rol oynarken, diğer taraftan oluşturduğu kirlilik sonucu yaşam kaynaklarımızın olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Çevreyi korumak ve doğal kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamak modern dünyanın en önemli hedeflerindendir. Sürdürülebilir kalkınma; ekonomik, sosyal ve çevresel alanlarda dengeli gelişmeyi ön görmektedir” ifadelerine yer verdi.


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın artan nüfus, hızlı kentleşme, küresel ve bölgesel düzeydeki gelişmeler doğrultusunda şehirleşme ve çevre dengesini sağlamaya çalıştığına dikkat çeken Onhan, “Bu dengenin sağlanması amacıyla kaynakların etkin kullanımı, atıkların minimize edilmesi, kaynağında azaltılması ve geri kazanılması gibi unsurları ön plana çıkarmaktadır. Bu minvalde; İlimizdeki büyükşehir ve ilçe belediyelerine çevre kirliliğinin giderilmesi işlerinde kullanılmak üzere (çöp konteyneri, çöp toplama aracı, yol süpürme aracı, vidanjör vs..) toplam 29 milyon 313 bin 282 TL nakdi yardım yapılmıştır. Ayrıca Bakanlığımızca atık su arıtma tesislerine enerji teşviği uygulaması da yapılmakta olup tesislerin yıllık elektrik sarfiyatının yüzde 50’si geri ödenmektedir. Malatya Büyükşehir Belediyesi Atık su Arıtma Tesisi ile 1. ve 2. Organize Sanayi Bölgelerine ait atık su arıtma tesislerine enerji teşviği geri ödemesi yapılmaktadır. Bir diğer yandan, çevrenin korunması ve atıkların ekonomiye kazandırılması hedefi ile atıkların kaynağında azaltılması, ayrı toplanması, geri dönüşümü ve geri kazanımı amacı taşıyan “sıfır atık politikası” tüm hızıyla yürütülmekte ve çevre bilincinin arttırılması için çalışmalarımız sürdürülmektedir. Yapılan bilinçlendirme çalışmaları neticesinde özellikle günlük hayatta sıkça kullandığımız plastik poşet sarfiyatı ciddi miktarda azalış göstermiştir. İl Müdürlüğümüz tarafından bin 500 kurum ve kuruluş temsilcisi ile 4 bin öğrenciye bilinçlendirme eğitimi verilmiş olup İlimizde 11 milyon 125 bin 902 kg atık toplanmıştır. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının da katılımıyla yürütülen süreç içerisinde İl Müdürlüğümüzce İlimiz genelindeki 50 kurum ve kuruluşa da Sıfır Atık Yönetmeliği kapsamında “Sıfır Atık Belgesi” verilmiştir. İl Müdürlüğümüzce Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yönetmeliği kapsamına giren ilimizdeki 687 tesise “ÇED Gerekli Değildir.” 73 tesise ise “ÇED Olumlu” belgesi verilmiştir. Faaliyetleri neticesinde Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği’ne tabi olan toplam 117 tesise çevre izin belgesi 26 tesise de Geçici Faaliyet Belgesi düzenlenmiştir. Bunlarla birlikte çevre bilincinin artırılması ve 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümlerine uygun çalışmalar yapılmasının kontrol edilmesi maksadıyla son 3 yıllık süreçte Müdürlüğümüzce toplam bin 794 denetim ve inceleme yapılmış olup yapılmaya da devam edilmektedir” dedi.


Türkiye’yi ilgilendiren çevre sorunlarına hep birlikte çözüm aranarak ve umut ederek gelecek nesillere temiz hava, temiz toprak, temiz su bırakmanın vatandaşlık görevi olduğunu hatırlatan Onhan, “Doğadan aldığı kadar doğaya vermeyi bilen bir medeniyetin mensupları olarak biliyoruz ki, çevre bize atalarımızın mirası değil çocuklarımızın emanetidir. Bu kapsamda Ülkemizin ve İlimizin çevresel sorunlarının entegre çevre yönetimi yaklaşımı ile ele alınarak çevrenin sürdürülebilir kılınması adına günlük hayatımızın her evresinde “sıfır atık” hassasiyetiyle hareket etmemiz gerektiğini ve bu vesile ile Malatya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü olarak her türlü olumsuz faaliyetin takipçisi olduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyor, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün doğanın bize verdiği uyarıları tekrar tekrar hatırlayacağımız bir gün olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Serbest Bölge’de yeni yönetimin ilk toplantısını gerçekleştirildi Kayseri Serbest Bölge Yönetim Kurulu Başkanı ve Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, Kayseri Serbest Bölgesi yeni yönetiminin ilk toplantısını gerçekleştirdi. Kayseri Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy’un başkanlığında düzenlenen Genel Kurul Toplantısı’nın ardından yeniden Kayseri Serbest Bölge Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçilen Başkan Palancıoğlu, “Serbest Bölge’nin 2024 yılı genel kurulu tamamlandı. Yeni yönetimimizle birlikte yolumuza devam ediyoruz. Kayseri Serbest Bölge, Kayseri’nin ihracatı, istihdamı ve üretimi açışından son derece önem taşıyor. Kayseri ihracatının yaklaşık yüzde 25’ini karşılayan bir bölge. Dolayısıyla buradaki tüm sanayicilerimize vermiş oldukları emeklerden dolayı teşekkür ediyorum. Yapılan genel kurulda sağ olsun Kayseri Ticaret Odası Başkanımız Ömer Gülsoy başkanlık yaparak genel kurulumuzu tamamlamış oldular. Emeği geçen Kayseri Ticaret Odası Başkanımız Ömer Gülsoy Bey’e, Sanayi Odası Başkanımız Mehmet Büyüksimitci Bey’e, yönetim kurulu üyelerine, burada çalışan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kayseri için üretmeye, katma değeri yüksek üretim yapmaya, ihracat ve istihdam yapmaya Kayseri Serbest Bölge en iyi şekilde devam edecek. Yapılan çalışmaların hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Kayseri’nin istihdam ve ticaret hacmini artırmak için gayretle çalıştıklarını belirten Başkan Palancıoğlu, Kayseri Serbest Bölge’nin yeni yatırımlar ve projelerle gücüne güç katacağını ifade etti.
Ankara Sağlık-Sen: “MHRS’deki yoğunluğu azaltmak için kademeli sevk zinciri kurulmalı” Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) Hekim Koordinatörü Ali Ramazan Benli, Sağlık-Sen’in MHRS ile ilgili hazırladığı raporu paylaşarak, “MHRS’nin daha işlevsel hale gelebilmesi için kademeli sevk zincirine geçilmeli. İlk etapta MHRS’nin yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli. Aile Hekimliği Bilgi Sistemi ve Hastane Bilgi Yönetim Sistemi birbiri ile entegre hale gelmeli” dedi. Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) Hekim Koordinatörü Doç. Dr. Ali Ramazan Benli, Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ile ilgili yeni hazırladığı düzenlemeye ilişkin Sağlık-Sen’in hazırladığı raporu paylaştı. Kademeli sevk zincirine dikkat çekilen raporda, sistemin işleyişi için birçok konuya da vurgu yapıldı. “Kademeli sevk zincirine geçilmeli” Rapora ilişkin açıklamalarda bulunan Benli, MHRS’nin daha işlevsel hale gelmesi için kademeli sevk zincirinin oluşturulması gerektiğine dikkat çekerek, “Aile hekimliğinin dünyadaki uygulaması içerisinde sevk zinciri vazgeçilmez bir durumdur. Yani kişi acil olmayan bir şikayetinde önce aile hekimine gider ve aile hekimi gerekli muayene ve tetkiklerini yapar, tedavisini düzenler veya ilgili branşa sevk eder. Sevk zincirinin kurgulanması, hastane başvurularını azaltacak, hastanelerde uzman hizmet kalitesini artıracak ve sağlık maliyetlerini düşürecektir. Bu sebeple kademeli olarak sevk zincirine geçilmelidir. Ayrıca sevk zinciri sağlıkta dönüşüm programının tamamlanmasında önemli bir yer tutmaktadır” diye konuştu. “MHRS’nin yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli” Kademeli sevk sistemi ile birçok sorunun önüne geçileceği ve sağlık hizmet kalitesinin daha da artacağına vurgu yapan Benli, “Kademeli sevk zincirinin oluşturulmasının daha önce pilot illerdeki sevk zinciri uygulamasından farkı; hastaların direkt hastanelere gitmesinin engellenmemesidir. Yani hastalar aile hekimlerinden sevk ile hastaneye gidebildikleri gibi direkt de gidebileceklerdir. Aile hekimi hastasını sevk etmeyi istediği zaman normal randevu sırasına yönlendirme yerine sistemi by-pass ederek sevkin sağlanması gerekmektedir. Çünkü hekim değerlendirmesinden geçen hastada sevk gerekliliği oluştu ise bu durum öncelikli sayılmalıdır. Bunun da ilk basamağı MHRS üzerinden planlanabilir. MHRS’nin belirli bir oranı, ilk etapta yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli. MHRS, Aile Hekimliği Bilgi Sistemi (AHBS) ve Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) ile entegredir. Aynı şekilde AHBS ve HBYS de birbirleri ile entegre olmalıdır. Aile hekimi hastasını sevk edeceği zaman kullanmış olduğu AHBS sisteminin ekranından sevk edebilmeli ve ne için sevk ettiğini sisteme yazabilmelidir. Bu durumu HBYS sisteminden sevk edilen doktor görebilmelidir. Hastanede karşılayan doktor hastanın değerlendirmesini, nasıl takip edilmesi ve hangi durumlarda tekrar görmesi gerektiğini aile hekiminin göreceği sisteme yazabilmelidir. Böylece basamaklar arası iletişim daha sağlıklı hale gelir. Farklı basamaklarda çalışan hekimlerin dijital sistem üzerinden iletişimlerinin artırılması sistemin verimliliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı. “Sistemin aksamaması için aile hekimi sayısı 50 binin üzerine çıkarılmalı” Aile hekimlerinin sevk zincirine dahil edilmesiyle aile hekimliği sisteminde aksaklıklar yaşanabileceğine, bunun da önüne geçmek için mevcut aile hekimi sayısının iki katına çıkarılması gerektiğine dikkati çeken Benli, “Sevk zincirini kurabilmek, davranış değişikliği gerektirdiğinden zamana yayılarak yapılmalıdır. Ayrıca sistemi de bu duruma hazırlamak zaman alacaktır. Sistemin hazırlanmasında aile hekimi başına düşen kişi sayısını OECD ortalaması olan 2 bin rakamlarına çekebilmek önemli bir aşamadır. Halihazırda ülkemizde bir aile hekimi 4 bin kişiye kadar bakabilmektedir. Bu durum aile hekimlerinin iş yüklerini artırmaktadır. Bunun için 28 bin olan aile hekimi sayısının 50 binin üzerine çıkarılması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Kademeli sevk zincirinin oluşmasıyla randevu alınmasında yaşanan birçok sorunun ortadan kalkacağını, memnuniyet oranının artacağını söyleyen Benli, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuç olarak; sağlık sisteminin rehabilitasyonunda sevk zincirine geçiş önemli bir adım olarak önümüzde durmaktadır. Ülkemiz koşullarında sevk zincirine kademeli olarak geçilmesi daha uygulanabilir ve bu durum MHRS üzerinden başlatılabilir. Birinci basamağın güçlendirilmesi ve basamaklar arası entegrasyonun artırılması sistemin verimliliği açısından önemlidir.”