YEREL HABERLER - 05 Mart 2012 Pazartesi 18:04

MALATYA`DA POLİS OKULU ÖĞRENCİLERİNE KONFERANS

A
A
A
MALATYA`DA POLİS OKULU ÖĞRENCİLERİNE KONFERANS

Psikolog Ferdi Bozkurt, Polis Meslek Yüksek Okulu öğrencilerine "Polis ve Toplumsal Diyalog" adlı bir konferans verdi.
Üniversal Malatya Hastanesi uzman doktorlarından Psikolog Ferdi Bozkurt, konferansta "Polis okulu öğrencileriyle ne kadar gurur duysak azdır" dedi. Polislik mesleğinin önemine vurgu yapan Bozkurt, "Polislik bir meslek, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu çok önemli. Bundan 10 yıl öncesine dönüp baktığımızda polislik şöyle bir algıydı; başarısızlık durumunda düşünülen bir alandı. Ama şuan gerçekten bir meslek. Şuan gerçekten Türk insanının değer verdiği, saygı duyduğu bir meslek. Polis teşkilatı toplumsal
düzenin sağlanmasında çok önemli bir işleve sahip. Bu üniformayı her babayiğit giyemez. Üniforma giymek bir ayrıcalıktır" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’da ortaokul öğrencisi, kendisinden 3 yaş küçük öğrencinin parmağını kırdı Ankara’da 15 yaşındaki ortaokul öğrencisi, annesine küfür ettiği gerekçesiyle kendisine tepki gösteren 12 yaşındaki 5. sınıf öğrencisinin parmağını kırdı. Olayla ilgili konuşan yaralı çocuk ve annesi, okul yönetiminin kendileriyle ilgilenmediğini ve kötü muamele gördüklerini ileri sürdü. Olay, 9 Aralık’ta Sincan’da yer alan bir ortaokulda meydana geldi. İddiaya göre 15 yaşındaki 8. Sınıf öğrencisi S.Y.M., annesine küfür ettiği için kendisine tepki gösteren 12 yaşındaki 5. sınıf öğrencisi H.İ.Ü.’yü darp ederek parmağını kırdı. Olayla ilgili konuşan mağdur çocuk H.İ.Ü., "Saldırgan çocuk öncesinde de benimle uğraşıyordu. O gün benimle dalga geçti ve anneme çok ağır küfür etti. Ben de ’annemi sokakta mı buldum’ diyerek bağırdım ve içerde beni sıkıştırdı. Bana omzuyla vurdu ve yumruk attı. Ben de elimle yüzümü korumaya çalıştım. O sırada yüzük parmağım kırılmış. Dokularım kopmuş. Müdür yardımcısını ve müdürü odasında bulamadım. Diğer müdür yardımcısından ailemi aramasını istedim. Annem geldi ve beni hastaneye götürdü" dedi. "Daha önce de küfür etmişti" Daha önce aynı kişi tarafından benzer saldırılara maruz kaldığını dile getiren çocuk, "Sürekli boyumla, kilomla ve ismimle dalga geçerdi. Daha önce de küfür etmişti. Öğretmene şikayet ettiğimde, ‘o kaynaştırma öğrencisi, bulaşma ona’ dedi. Öğretmenlerim o gün benimle hiç ilgilenmedi. Yardımcı olmadılar. 1 saat boyunca o acıyla tek başıma mücadele ettim. Ruhsal olarak çok kötü hissediyorum. Tekrar dayak yiyeceğim diye korkuyorum. Parmağım da hâlâ acıyor. O Okula da gitmek istemiyorum. Bana saldıran öğrenciyle ilgili daha önce de şikayetler vardı. Hep aynı şeyleri yapıyormuş" ifadelerini kullandı. "Okulda hiçbir muhatap bulamadım" Anne Emine Ünal, okul müdürünün kendilerini kovduğunu iddia ederek, "Olay günü müdür yardımcısı beni aradı ve oğlumu almam gerektiğini söyledi. Ardından da ders gireceğini ve çocuğumu, nöbetçi öğrencilerden teslim alabileceğimi belirtti. Oğlumun elinde buz vardı ve parmağı çok kötü haldeydi. Hastaneye götürdüm ve parmak kemiğinin kırıldığını, dokularının da koptuğunu öğrendik. Karşı tarafın da çocuk olduğunu düşündüğüm için şikayetçi olmak istemedim. Ertesi gün avukatımızla birlikte okula gittik. Belki benim de çocuğumda suç vardır diye kamera kayıtlarını izlemek istedim. Okulda hiçbir muhatap bulamadım. Sınıf öğretmeni, okul müdürüyle görüşmemi söyledi. Müdür yardımcısının odasına gittik. Bizimle ilgilenmedi. Telefonda görüştüğü kişiye argolu sözler söylüyordu. Avukatım vekaletnamesini göstermek istemeyince bizi odasından kovdu. Dışarı çıkmamızı isteyerek bize bağırdı. Bize kameranın bozuk olabileceğini, oğlumun o çocuğa iftira atabilmiş olacağına dair söylemlerde bulundu" diye konuştu. "Oğlumun eli o haldeyken içlerinden biri ambulans çağırıp hastaneye götürebilirdi" Yalnız bırakıldıkları için kırgın olduğunu söyleyen anne Ünal, "Okul yönetiminden ve saldırgan çocuğun ailesi tarafından bir kez bile geçmiş olsun denilmedi. Yönetim bize, karakol isterse görüntüleri vereceklerini söyleyerek adeta kovdu. Daha sonra şikayette bulunduk. Oğlumun eli o haldeyken içlerinden biri ambulans çağırıp hastaneye götürebilirdi. O acıyla tek başına bırakmayabilirdi. Yardımcı olsalardı ya da geçmiş deselerdi hiçbirinden şikayetçi olmazdım. Sürecin sonuna kadar takipçisi olacağım" ifadelerine yer verdi.
Konya 752. Vuslat Yıl Dönümü Anma Törenleri Şeb-i Arus programı Konya’da Hazreti Mevlana’nın 752. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri, Şeb-i Arus programıyla sona erdi. Mevlana Kültür Merkezi’nde "Huzur Vakti" temasıyla düzenlenen Şeb-i Arus programına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş, Konya Valisi İbrahim Akın, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, protokol mensupları, yerli ve yabancı çok sayıda davetli ve vatandaşlar katıldı. "Hazreti Mevlana’yı anlamak ve anlatmak; onu anarken bu anlamı yaşayıp yaşatmak ilgili herkesin sorumluluğudur Programda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Hazreti Mevlana’yı anlamak ve anlatmak; onu anarken bu anlamı yaşayıp yaşatmak ilgili herkesin sorumluluğudur. Bu yıl ‘Huzur Vakti’ temasıyla gerçekleştirdiğimiz, Hazreti Mevlana’nın Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenlerinin de bütün gayesi budur. Kadim tarihimize baktığımızda; devleti ve toplumu şekillendiren, değiştiren, dönüştüren, nihayetinde bunun da ötesine geçerek bütün insanlık için bir örnek, bir rehber konumuna erişen nice büyük insanımızın derin izlerini görürüz. Devlet adamlarından komutanlara, alimlerden sanatkarlara bu insan varlığımız öylesine zengin, etkileri öylesine büyüktür ki zaman onların izlerini örtememiş, verdikleri ilham hiç dinmemiş, açtıkları yolun yolcusu, gösterdikleri menzilin ziyaretçisi daima artmış, asla eksilmemiştir. Bu silsilenin içinde Hacı Bektaş Veli’den Yunus Emre’ye, Sadrettin Konevî’den, Sultan Veled’e, Şems-i Tebrizî’den Hoca Nasreddin’e gönül fatihlerimiz daima ayrı ve özel bir yere sahip olmuştur. Mevlana da bu gül bahçesinden bir güldür. Bu bahçenin kapısı bütün gönüllere ardına kadar açıktır. Ancak bilinsin ki gül deryamızdan bir dalın dahi kök salıp boy verdiği manevi topraktan koparılmasına izin vermeyiz. Değerlerimize bütünüyle sahip çıkmaya ve onları, bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğunu açıkça gördüğümüz insanlıkla paylaşmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Konya Valisi İbrahim Akın ise, "Bizler her yıl, 7-17 Aralık tarihleri arasındaki bu müstesna zamanlarda gönlümüzü tazeliyor, huzuru sadece kendimiz için değil bütün insanlık için diliyoruz. ‘Gönlün huzuru, gönül sahiplerinin huzurundadır’ temasıyla, bu süre zarfında büyük bir teveccühle programlarımızı tamamladık" şeklinde konuştu. "Şeb-i Arus, insanlığın özlediği barışın, kardeşliğin ve sevginin yeniden hatırlatıldığı bir hakikat mektebidir" Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da, "Bugün Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan acılar, hepimizin canını yakmaktadır. İsrail’in Gazzeli kardeşlerimize reva gördüğü soykırımı yıllarca bütün insanlık kör, sağır ve dilsiz kesilerek seyretti; vicdanlar sustu, insaniyet karanlığa gömüldü. Tüm bu süreçte; Gazze’de toprağa düşen bedenler, mazlum annelerin gözyaşı, çocukların masumiyeti bugün insanlığın utancı oldu. Unutmayınız ki, eğer bir yerde mazlum ağlıyorsa, orada hala ayrılık vardır. Ve bir çocuğun gözyaşı, bir ümmetin imtihanıdır. Çare kavga değildir; çare gönülleri birleştirmektir. Bu yüzden Şeb-i Arus, insanlığın özlediği barışın, kardeşliğin ve sevginin yeniden hatırlatıldığı bir hakikat mektebidir. Bu duygularla, Hz. Mevlana’yı 752. vuslat yıl dönümünde rahmetle anıyorum" diye konuştu. Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş da Mesnevi sohbeti gerçekleştirdi.
Ankara Bakan Işıkhan: "Asgari ücret miktarının çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek şekilde belirlenmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "2026 yılı asgari ücret miktarının çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdamı ve makroekonomik dengeleri koruyacak ortak bir noktada belirlenmesi için, komisyon olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz" dedi. TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yanı sıra Mesleki Yeterlilik Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığının bütçelerini görüşmek üzere toplandı. "Türkiye’nin çalışma hayatını, bu küresel değişimin güçlü bir aktörü haline getirme iradesindeyiz" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, dünyada çalışma hayatının mevcut durumu ve geleceğe evirilme süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu. Dijitalleşme, yapay zeka, yeşil dönüşüm, esnek ve yeni nesil çalışma modelleri gibi kavramların, bizzat hayatın içinde, her çalışanı ve her işvereni doğrudan etkilediğini söyleyen Işıkhan, değişimler arttıkça çalışma ihtiyaçlarının da değiştiğini vurguladı. Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: "Bakanlık olarak biz de, bu bilinçle, Türkiye’nin çalışma hayatını, bu küresel değişimin pasif bir izleyicisi değil; güçlü bir aktörü hâline getirme iradesindeyiz. İşgücü piyasalarımızı daha dayanıklı kılacak, sosyal koruma ve sosyal güvenlik sistemimizi yarınlara hazırlayacak, çalışanlarımızın beceri dönüşümünü hızlandıracak; politikaları hazırlama ve uygulama noktasında, bunu bir mecburiyet olarak görüyoruz. Bugün, sizlerle paylaşacağım çalışmalarımız, hedef ve önceliklerimiz; Türkiye’nin bu küresel dönüşümde güçlü, rekabetçi, üretim odaklı ve aynı zamanda, dikkatinizi çekiyorum, kimseyi dışarıda bırakmayan çalışma hayatı vizyonunun, açık bir göstergesidir." "Deprem bölgesinde sigortalı sayımız 2 milyon 59 bine ulaşmış durumda." Işıkhan, Kahramanmaraş depremlerin ardından Bakanlık olarak çok hızlı bir şekilde hareket ettiklerini söyleyen, bölgedeki işverenleri, çalışanları ve ailelerini korumak için bütün imkanları seferber ettiklerini söyledi. Işıkhan, deprem bölgelerinde yaptıkları harcama tutarının, 40 milyar liranın üzerine çıktığını aktardı. Depremden etkilenen 11 şehirde, sigortalı çalışan sayısı yarı yarıya gerilediğini belirten Bakan Işıkhan, "Bugün, çalışan sayısını, depremden önceki seviyenin de üzerine çıkarmayı başardık. Gururla söyleyebilirim ki, şu an sigortalı sayımız 2 milyon 59 bine ulaşmış durumda. Deprem bölgesinde bulunan işverenlerimizin prim borçlarını erteledik, yapılandırma sürelerini uzattık, üzerlerindeki idari ve mali yükü hafifleterek, üretime ve ekonomiye tutunmalarına destek olduk" açıklamasında bulundu. "2002’de SGK açığının milli gelire oranı yüzde 2,2 iken, yıl sonu bu oranın 0,42’ye kadar düşmesi beklenmekte" Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) hem kapsayıcılığını hem mali sürdürülebilirliğini hem de hizmet kalitesini güçlendirmeyi stratejik bir öncelik olarak ele aldıklarını dile getiren Işıkhan, amaçlarının yeni nesil çalışma modelleriyle uyumlu, vatandaşın kolay erişebildiği bir sosyal güvenlik yapısı inşa etmek olduğunu söyledi. Işıkhan, SGK gelirlerinin arttığını da vurgulayarak, "Bugün geldiğimiz noktada, 2002 yılında SGK’nın gelirlerinin, giderleri karşılama oranı yüzde 71,5 iken, 2025 yılı sonunda bu oranın yüzde 95,3’e çıkacağı öngörülmektedir. Prim gelirlerinin, emekli aylıklarını ve sağlık harcamalarını karşılama oranı aynı dönemde yüzde 60,9’dan, yüzde 75,1’e yükselmiştir. Yine 2002’de, SGK açığının milli gelire oranı yüzde 2,2 iken, 2025 yıl sonu itibarıyla bu oranın 0,42’ye kadar düşmesi beklenmektedir" ifadelerine yer verdi. "2 milyon iş yerine, 13 milyon 222 bin sigortalıdan dolayı toplam 890 milyar lira teşvik sağladık" İşverenlerin mali yükünü, prim teşvikleri ve desteklerle hafiflettiklerinin altını çizen Işıkhan, Bakanlık olarak istihdama doğrudan katkı vermeye devam ettiklerini söyleyerek, "1 Ocak 2023-30 Eylül 2025 döneminde yaklaşık 2 milyon iş yerine, 13 milyon 222 bin sigortalıdan dolayı, toplam 890 milyar lira teşvik sağladık. SGK’nın kapsayıcılığını artıran en önemli göstergelerden biri de aktif sigortalı sayısıdır. 2002’de, 12 milyon olan aktif sigortalı sayısı, 2025 Eylül ayı itibarıyla yüzde 120 artarak 26,5 milyona ulaşmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 2002’de yüzde 52 iken, 2025 üçüncü çeyrek verilerine göre yüzde 26,9’a gerilemiştir" diye konuştu. "2024 Aralık-2025 Eylül döneminde, yaklaşık 610 milyon liralık maliyet, SGK tarafından karşılanmıştır" İlaç ve tedaviye erişimde kapsamı sürekli genişleterek, vatandaşların yanında olmaya devam etiklerini belirten Işıkhan, "2000’li yılların başında geri ödeme listesinde, 3 bin 986 ilaç bulunurken, açıkladığımız 72 ilacın geri ödemeye alınmasıyla ile birlikte bu sayı 8 bin 877’ye yükselmiştir. Yalnızca 2025 yılında, 465 ilaç listeye eklenmiş olup, bunların 56’sı kanser tedavisinde kullanılan özel ilaçlardır. Tip 1 Diyabetli çocuklarımız için, sürekli glikoz izlem cihazlarını geri ödeme kapsamına aldık. 2024 Aralık - 2025 Eylül döneminde, 76 binin üzerinde reçete karşılanmış ve yaklaşık 610 milyon liralık maliyet, SGK tarafından karşılanmıştır. Bu cihazların; ailelerimize sağladığı kolaylık ve çocuklarımızın yaşam kalitesini yükseltmesi, bizim için en büyük memnuniyet kaynağıdır" şeklinde konuştu. Işıkhan, aile hekimlerinin reçete edebildiği ilaç sayısını 6 bine yükselttiklerinin de altını çizerek, akılcı ilaç kullanımı çerçevesinde raporlu ilaçlar hariç, kutu sınırlaması getirerek israfın önüne geçtiklerini vurguladı. "Vatandaşın sağlığını ilgilendiren her konuda onların yanında olmaya devam edeceğiz" Toplam 25 farklı kanser alt türünde kullanılan, 5 immünoterapi ilacını ve kistik fibrozis tedavisinde kullanılan ilacı, Temmuz 2025 itibarıyla geri ödeme listesine aldıklarını söyleyen Işıkhan, "Kistik fibrozis hastası bin hastamız, bu tedavilerden faydalanmıştır. Son dönemde ödemeye aldığımız bu hizmetlerden bazılarını sizlerle paylaşmak isterim. Kanser ilaçlarından 45 bin hasta için 9 milyar lira; SMA’lı 637 hasta için 1,3 milyar lira, hemofilide 788 hasta için 1 milyar lira, aile-vi Akdeniz ateşinde 3 bin 255 hasta için, 500 milyon lira, sürekli glikoz ölçüm cihazlarında, 25 bin hastamız için 810 milyon lira harcama yapılmıştır. SMA’lı bir hastamız için ortalama 2,2 milyon, hemofili hastası bir vatandaşımız için ortalama 2 milyon lira harcama, SGK bütçesinden yapılmıştır. Vatandaşlarımızın sağlığını ilgilendiren ve onların yükünü hafifletecek her konuda onların yanında olmaya devam edeceğiz" bilgilendirmesinde bulundu. Işıkhan, Bakanlık olarak çalışma hayatında tüm istişare mekanizmalarını aktif bir şekilde kullandıklarını sözlerine ekleyerek, 2025 yılında; ‘Üçlü Danışma Kurulu’nu ve ‘Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu topladıklarını ve 14. Çalışma Meclisi’ni de ‘Çalışma Hayatında Dijital Dönüşüm’ başlığıyla yakında toplayacaklarını belirtti. "1,5 milyon işyerine toplamda 46,8 milyar lira destek sağladık" Asgari ücret desteğini 2025 yılı için bin liraya çıkardıklarını da hatırlatan Işıkhan, "2025’in ilk dokuz ayında; 1,5 milyon işyerine toplamda 46,8 milyar lira destek sağladık. Ayrıca ücretlilerin asgari ücrete kadar olan gelirlerinden vergileri kaldırmıştık. 2026’da toplam, rakam çok önemli, 1 trilyon 92 milyar lira vergiden bu kapsamda vazgeçmiş olacağız. Bu tutar Bakanlığımızın 2026 bütçe teklif tutarının 2 katından daha fazla olduğunu dikkatinizi çekmek isterim" dedi. "Asgari ücret miktarının çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek şekilde belirlenmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz" Bakan Işıkhan, 2026 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi için, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısını gerçekleştirildiğini söyleyerek, "İşçi ve işveren temsilcilerimizle görüşerek, sosyal diyalog sürecini aktif bir şekilde sürdürüyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da, 2026 yılı asgari ücret miktarının çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdamı ve makroekonomik dengeleri koruyacak ortak bir noktada belirlenmesi için, komisyon olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz" dedi. Çalışma ortamlarını sürekli olarak daha güvenli ve daha nitelikli hale getirmeye gayret ettiklerini söyleyen Işıkhan, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ni toplayarak 2026-30 dönemine yön verecek olan, ‘Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi’nin hazırlık sürecini başlattıklarını bildirdi. "İncelemeler sayesinde yaklaşık 992 milyon liralık eksik işçilik alacağının, işçilere ödenmesini sağladık" Işıkhan, 2025 yılı Aralık ayı itibarıyla 10 bin 957 işyerinde rehberlik ve teftiş faaliyetlerini yürüttüklerini dile getirerek, "Bu kapsamda 1 milyon 328 binin üzerinde çalışana ulaştık. Bu incelemeler sayesinde yaklaşık 992 milyon liralık eksik işçilik alacağının, işçilere ödenmesini sağladık" dedi. Ekim ayında Türkiye’nin, istihdamda tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını belirten Işıkhan, iş gücünün 157 bin kişi artarak 35,8 milyona, istihdam edilenlerin sayısı ise 185 bin kişi artarak 32,8 milyona yükseldiğini kaydetti. Işıkhan, işsiz sayısının ise 27 bin kişi azaldığını bildirerek, işsizlik oranının yüzde 8,5’e gerilediğini ve son 30 aydır tek haneli seyrini sürdürdüğünü söyledi. Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda oluşacak yatırım ortamının istihdamda ve çalışma hayatında olumlu ettiler sunacağını söyleyen Bakan Işıkhan, "Şırnak’ta 2022 yılında işsizlik oranı yüzde 21,5 idi. GABAR petrolleri ile oluşan yatırım ortamı ve İŞKUR hizmetlerimizle 2024 yılında bu oran yüzde 7,9’a gerilemiştir. Şırnak örneğindeki bu hızlı ve çok önemli iyileşme; Terörsüz Türkiye ile tüm bölgede ve Türkiye’de neden görülmesin? Türkiye’nin her karış toprağında Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın gösterdiği Türkiye Yüzyılı istikametiyle üretmeye, çalışmaya, istihdamı artırmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.