EKONOMİ - 14 Aralık 2021 Salı 11:05

Malatya tapu müdürlüklerinde işlem rekoru kırılıyor

A
A
A
Malatya tapu müdürlüklerinde işlem rekoru kırılıyor

Malatya merkez ilçeleri Yeşilyurt ve Battalgazi tapu müdürlüklerinde 2021 yılında bu tarihe kadar 100 bine yakın tapu işlemi gerçekleştirildi.

Malatya merkez ilçeleri Yeşilyurt ve Battalgazi tapu müdürlüklerinde 2021 yılında bu tarihe kadar 100 bine yakın tapu işlemi gerçekleştirildi. Sene sonu itibariyle gerçekleşen işlem sayısının 100 binin de üzerinde olacağı tahmin ediliyor.


Tapu işlem sayısı 2020 yılında her iki ilçede 78 bin civarında gerçekleşmişti.


Önümüzdeki Ocak ayı başından itibaren Cengiz Topel Caddesi’nde bulunan yeni binasında hizmet vermeye başlayacak olan Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinde pandemi süreci ve ekonomik sorunlara rağmen yaşanan iş yoğunluğu vatandaşın gayrimenkule olan ilgisinin devam etmesi olarak değerlendiriliyor.


Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Tapu ve Kadastro 16. Bölge Müdürü Mahir Tuncer, “Malatya merkez ilçelerimizde bulunan Yeşilyurt ve Battalgazi Tapu Müdürlüklerimizde tüm zamanların en yüksek işlem sayısına ulaşılmasının yanı sıra bu müdürlüklerimizde yapılan vatandaş memnuniyet anketlerine göre vatandaş memnuniyet oranı ve günlük İş bitirme oranı da bölge ve ülke ortalamasının üzerindedir.


Yeni yıl ile birlikte Malatya Merkez Tapu ve Kadastro Müdürlüklerimiz yeni binamızda hizmet vermeye başlayacaktır. Malatya’ mıza yakışan hizmet binamızın bu aşamaya gelmesinde katkısı bulunan herkese sonsuz minnettar olduğumuzu ifade etmek isterim. Malatya’ lı vatandaşlarımıza yeni hizmet binasında daha güzel hizmet verebilmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın’daki dev mantarlar pazarda ilgi odağı oldu Aydın’ın Efeler ilçesinde pazarcı Kenan Özcan’ın, bin 800 rakımlı Paşa Yaylası’ndan topladığı ve tanesi 400-600 gram arası değişen dev mantarlar pazarda ilgi odağı oldu. Yağışlı dönemlerin ardından özellikle yüksek rakımlı ve nemli bölgelerde kendiliğinden yetişen mantarlar; lezzeti, besin değeri ve doğallığıyla sofralarda sıkça tercih ediliyor. Protein ve lif bakımından zengin olmasıyla bilinen, düşük kalorili yapısıyla da sağlıklı beslenmede önemli bir yer tutan et gibi protein kaynağı vejetaryenlerin de favorisi olan mantarlar dikkat çekti. Kırsal Yukarı Kayacık Mahallesi’nde yaşayan pazarcı Kenan Özcan tarafından bin 800 rakımlı Paşa Yaylası’ndan toplanan, normallerinin yaklaşık 2-3 katı büyüklüğünde ve ağırlıkları 400 ila 600 gram arasında değişen mantarlar, pazara gelen vatandaşların ilgi odağı oldu. Kilosunu 100 TL’den satışa sunduğu mantarın hem faydasına hem de lezzetine dikkat çeken Kenan Özcan, "Bunlar Paşa Yaylası’nın mantarı, her yerde bulunmaz. Doğal olduğu için hem kokusu hem tadı farklı olur. Mideyi yormaz, tok tutar. Bu irilikte mantarlara ise nadiren rastlanır. Normal mantardan büyük olan bu mantarlar tek başına bir öğün olabilir. Tezgahımda gören vatandaşların da ilgisini çekti. Bunu en güzel ya sacda ya da tavada az yağla yapacaksın. Soğanla kavurursun, istersen yumurta kırarsın, istersen etin yanına koyarsın. Kızartması da olur ama asıl lezzeti kendi suyuyla pişince çıkar" diye konuştu. Tezgahtaki iri mantarlar pazara gelen vatandaşların yoğun ilgisini çekerken, birçok kişi mantarların büyüklüğünü cep telefonlarıyla görüntüledi.
Diyarbakır Uzmanı, karbonmonoksit zehirlenmelerinde dikkat edilmesi gerekenleri açıkladı Kış aylarında çokça rastlanan karbonmonoksit zehirlenmesi hakkında vatandaşları uyaran uzmanlar, baş ağrısıyla başlayan ve ölümle sonuçlanan zehirlenmelere dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uzm. Dr. Yenal Karakoç, karbonmonoksitin rengi olmayan, kokusuz, tatsız ve tahriş edici bir gaz olduğunu kaydetti. Uzm. Dr. Karakoç, "En büyük tehlike de burada ortaya çıkmaktadır. Vatandaşlarımız bu gazla temas ettiğinde herhangi bir koku ya da renk değişikliği fark etmediği için, karbonmonoksit hızla vücuda nüfuz eder. Vücuda girdiğinde ise, kan dolaşımında bulunan oksijenin yerine bağlanmaya başlar. Karbonmonoksit dokulara yayılarak ilk aşamada basit semptomlarla başlayan, ancak ilerleyen süreçte ölüme kadar gidebilen ciddi bir zehirlenme tablosuna yol açar. Karbonmonoksit zehirlenmesinin nedenlerine bakıldığında, toplumda yerleşmiş önemli bir yanlış algı bulunmaktadır. Bu zehirlenmenin yalnızca soba kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Oysa günümüzde evlerde en sık kullanılan cihazlar arasında doğal gaz ve kombiler yer almaktadır. Özellikle doğal gaz çıkışlarının düzgün olması ve evlerde bulunan menfezlerin açık tutulması büyük önem taşımaktadır. Bir diğer önemli neden ise kapalı alanlarda araç çalıştırılmasıdır. Araçların egzozundan çıkan gaz da karbonmonoksittir. Ayrıca özellikle kış aylarında ev içerisinde semaver yakılması ya da mangal gibi yakma işlemlerinin yapılması, kapalı ortamda karbonmonoksit birikimine neden olmaktadır. Soba, şofben, LPG, doğal gaz gibi yanma sonucu ortaya çıkan tüm kaynaklar karbonmonoksit üretir ve bu gaz son derece tehlikelidir. İnsanları ölüme kadar sürükleyebilen ciddi bir risk oluşturur. İlk yardım açısından değerlendirildiğinde, karbonmonoksit zehirlenmesinin ilk belirtileri genellikle baş ağrısı ile başlar. Baş ağrısı ve burun akıntısı gibi belirtiler, hastaları yanıltan ilk semptomlar arasında yer alır. Kış mevsimi olması nedeniyle vatandaşlar bu durumu soğuk algınlığı, nezle ya da viral enfeksiyon olarak değerlendirebilmektedir. Oysa evde soba, doğal gaz, şofben gibi cihazlar kullanılıyorsa, bu belirtiler karbonmonoksit zehirlenmesini akla getirmelidir" dedi. Karbonmonoksit zehirlenmesinin baş ağrısı ile başlayıp bulantı ve kusmaya ilerleyen, zamanla sersemlik, bilinç kaybı ve geç müdahale edilmesi halinde ölümle sonuçlanabilen son derece ciddi bir tabloya dönüşebileceğini söyleyen Karakoç, şu ifadeleri kullandı: "Bu nedenle bu tür semptomlar başladığında, bulunulan ortamda söz konusu cihazlar kullanılıyorsa mutlaka gerekli önlemler alınmalı ve ortam derhal havalandırılmalıdır. Pencere ve kapılar açılmalı, ancak en önemlisi kişinin o ortamda kalmamasıdır. Bilinci açık olan kişi, havalandırmayı sağladıktan sonra hızla ortamı terk ederek temiz havaya çıkmalıdır. 112 ile iletişime geçildiğinde, belirtilerin karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesi taşıdığı mutlaka belirtilmelidir. Olay yerine ulaşan 112 ekipleri gerekli tedaviye başlayacaktır. Karbonmonoksit zehirlenmesinin temel tedavisi oksijen uygulamasıdır. Karbonmonoksit, oksijenin yerini alarak dokulara yayıldığı için, yüksek konsantrasyonda oksijen verilerek gazın vücuttan atılması sağlanır. İlk yardım sırasında, baygın halde bulunan bir hasta görüldüğünde yapılması gerekenlerden biri de hastayı yan yatırmaktır. Bilinci kapalı hastalarda kusma refleksi gelişebileceğinden, bu durum kusmuğun solunum yollarına kaçmasına neden olabilir. Hasta hızla ortamdan uzaklaştırılmalı, başı yan çevrilerek profesyonel sağlık ekipleri gelene kadar beklenmelidir. Karbonmonoksit zehirlenmesinin ilk belirtisi genellikle baş ağrısıdır ve bu durum sıklıkla hafife alınmaktadır. Oysa bu baş ağrısının bir zehirlenmenin habercisi olabileceği unutulmamalı, ihmal edilmemelidir. Bulunulan ortamda gaz kaçağı ihtimali düşünülmeli ve karbonmonoksit zehirlenmesinin baş ağrısından başlayıp ölüme kadar ilerleyebilen bir süreç olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bu tür durumlarda vakit kaybetmeden 112’den ve sağlık kuruluşlarından destek alınması hayati önem taşımaktadır."
Diyarbakır Doğu Optisyen Gözlükçüler Odası Başkanı Erdoğan, ödeme konusundaki yanlış anlaşılmaları düzeltti Vatandaşların 2’nci gözlüğü ücretsiz alabileceği yönünde çıkan haberlere ilişkin açıklamalarda bulunan Doğu Optisyen Gözlükçüler Odası Başkanı Erdoğan, "Daha önce hekim tarafından uzak ve yakın gözlük bir arada yazılmadığı durumlarda, hastalar iki ayrı gözlük almak istemediklerinde, kendi tercihleriyle ikisini bir arada sunan çok odaklı gözlük camlarını seçiyordu. Ancak bu camlar hekim tarafından reçeteye yazılmadığı için, kurum tarafından çok odaklı gözlük statüsünde değerlendirilmemekte ve yalnızca organik cam ödemesi yapılmaktaydı. Yeni yapılan düzenleme ile bu karmaşıklığın giderilmesi amacıyla, gözlük ödemeleri tek odaklı ve çok odaklı olarak 2 ayrı uygulamaya ayrıldı ve ek uygulama kapsamında yeniden düzenlendi’’ dedi. 10 Aralık 2025 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan düzenleme sonrası, çok odaklı gözlük camlarıyla ilgili bilgi karmaşası oluştu. Doğu Optisyen Gözlükçüler Odası Başkanı Abdurrahim Erdoğan, 10 Aralık 2025 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nde, uzman hekim tarafından aynı reçetede hem uzak hem de yakın olmak üzere 2 adet gözlük reçete edilmesi halinde, hasta tercihine istinaden yeni bir reçete düzenlenmeden çok odaklı gözlük bedelinin kurumca karşılanacağı hükmü getirildiğini aktardı. Erdoğan, "Bununla birlikte, ulusal ve yerel basında ile birçok sosyal medya platformunda, çok odaklı gözlük camlarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bedelsiz karşılanacağı ve vatandaşların bu camları ücret ödemeden alabileceği yönünde haberler dolaşmaya başladı. İşin doğrusu şudur ki, daha önce hekim tarafından uzak ve yakın gözlük bir arada yazılmadığı durumlarda, hastalar iki ayrı gözlük almak istemediklerinde, kendi tercihleriyle ikisini bir arada sunan çok odaklı gözlük camlarını seçiyordu. Ancak bu camlar hekim tarafından reçeteye yazılmadığı için, kurum tarafından çok odaklı gözlük statüsünde değerlendirilmemekte ve yalnızca organik cam ödemesi yapılmaktaydı. Yeni yapılan düzenleme ile bu karmaşıklığın giderilmesi amacıyla, gözlük ödemeleri tek odaklı ve çok odaklı olarak 2 ayrı uygulamaya ayrıldı ve ek uygulama kapsamında yeniden düzenlendi. Buna göre, çok odaklı gözlük camları için kurum tarafından yapılacak ödeme, cam numaralarına göre değişiklik göstermek üzere 162 liradan başlayıp, en yüksek numara olan 2 ve 12 grubunda 375 liraya, 3 ve üzeri numaralar için ise 395 liraya kadar çıkmaktadır. Çok odaklı gözlük camı kullanan hastalarımız ve vatandaşlarımızın da bildiği üzere, bu camlar kullanılan teknoloji, ham madde ve markalara bağlı olarak 5 bin lira ile 50 bin lira arasında değişen özel üretim ürünlerdir. Bu kapsamda, vatandaşlarımız muayene olduktan sonra kendilerine 2 gözlük yazılması halinde, optisyenlik müesseselerine gittiklerinde, ikisi bir arada olarak adlandırılan çok odaklı camları tercih ettiklerinde, seçilen cama göre ücretlendirme yapılmaktadır" dedi. Erdoğan, örneğin, 10 bin lira bedelinde birçok odaklı gözlük camı tercih eden ve 0-2 numara grubunda yer alan bir vatandaş için, kurumun karşılayacağı tutarın yalnızca 162 lira olacağını, geri kalan bedelin ise vatandaş tarafından, geçmişte olduğu gibi, kendi cebinden karşılanacağını aktardı. Erdoğan, ’’Haberlerde ve sosyal medyada oluşan bu yanlış algıları düzeltmek amacıyla bu açıklamayı yapma gereği duyulmuştur. Hastalarımızın göz ve görme sağlığı açısından düzenli olarak muayene olmaları, uzak ve yakın gözlüğü bir arada kullanan vatandaşlarımızın ise geçmişte olduğu gibi aradaki farkı ödeyerek gözlüklerine sahip olabilecekleri önemle hatırlatılmak isteriz’’ diye konuştu.
İstanbul Ortopedi uzmanı tehlikeye karşı uyardı: "Herkes her sporu yapamaz" Tuzla Devlet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Sorumlusu Op. Dr. R. Emrah Demirbaş, kontrolsüz sporun ciddi sakatlıklara yol açabileceğini belirterek, "Herkes her sporu yapamaz fakat herkes bir spor yapabilir. Sporların kişiye özel olarak doktor tarafından belirlenmesi çok önemli" uyarılarında bulundu. Tuzla Devlet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Sorumlusu Op. Dr. R. Emrah Demirbaş, spor yaparken en sık karşılaşılan yaralanmalar ve doğru spor seçimi konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle ortopedik problemi olan bireylerin bilinçsiz spor yapmasının daha büyük sakatlıklara neden olabileceğini vurgulayan Demirbaş, sporun mutlaka kişiye özel planlanması gerektiğini ifade etti. "Sporların kişiye özel olarak doktor tarafından belirlenmesi çok önemli" Yanlış sporun kişilerin mevcut sağlık sorunlarını tetikleyebileceğini dile getiren Op. Dr. Demirbaş, "Herkes her sporu yapamaz dememizin sebebi, kişilerin mevcut sağlık problemlerinin bazı spor dallarında daha fazla baskı oluşturup ciddi hasarlara neden olmasıdır. Ancak herkes bir spor yapabilir çünkü yüzme, yürüyüş, yoga ya da pilates gibi sporlar çoğu insan için güvenlidir. Bu sporların kişiye özel olarak doktor tarafından belirlenmesi çok önemlidir" şeklinde konuştu. "Futbol nedeniyle yaralanmalar ve yırtıklar çok sık görülüyor" Ortopedi polikliniklerine en sık ayak bileği, diz ve omuz yaralanmalarıyla başvurulduğunu belirten Demirbaş, futbol nedeniyle yaralanma oranlarının da ilk sırada yer aldığını söyledi. Konuya ilişkin Demirbaş, "Futbolda menisküs yırtıkları, ön çapraz bağ yırtıkları, iç ve dış yan bağ yaralanmaları, aşil tendon kopmaları ve ayak bileği bağ yaralanmaları çok sık görülüyor. Ayrıca spora bağlı kırıklar da önemli bir yer tutuyor" ifadelerini kullandı. "Isınmadan yapılan spor sakatlığın davetiyesidir" Spor yaparken dikkat edilmesi gereken kurallara değinen Demirbaş, şu uyarılarda bulundu: "Spor öncesinde en az ısınma kadar spor sonrasında yapılan germe ve soğuma egzersizleri de hayati derecede önemlidir. Çok aç ya da çok tok şekilde spor yapılmamalı. Kişinin sağlık durumunun spora uygun olup olmadığını mutlaka bir hekim değerlendirmelidir." "Doğru spor seçimi sakatlık riskini azaltır ve yaşam kalitesini yükseltir" Modern hayatın hareketsizliği tetiklediğini hatırlatan Demirbaş, doğru sporun uzman kontrolünde belirlenmesi gerektiğini söyleyerek, "Günümüzde masa başı işlerden dolayı ciddi bir hareketsizlik söz konusu. Herkesin mutlaka bir spor dalıyla uğraşması gerekiyor. Fakat bu sporun kişinin anatomisine, yaşına ve sağlık durumuna uygun olup olmadığı mutlaka uzman hekim tarafından belirlenmelidir. Doğru spor seçimi sakatlık riskini azaltır ve yaşam kalitesini yükseltir" dedi.