GENEL - 15 Temmuz 2019 Pazartesi 19:16

Memur-Sen 15 Temmuz Şehitlerini unutmadı

A
A
A
Memur-Sen 15 Temmuz Şehitlerini unutmadı

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında Memur-Sen Malatya Şubesi tarafından basın açıklaması düzenledi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında Memur-Sen Malatya Şubesi tarafından basın açıklaması düzenledi.


Soykan parkında gerçekleştirilen basın açıklamasında konuşan Memur-Sen Malatya Şube Başkanı Hüseyin Söylemez, 15 Temmuz’un 250 şehidin kanlarıyla yazdığı son kurtuluş destanı olduğunu söyledi.


15 Temmuz 2016 tarihinde, ülke olarak uluslararası karanlık bir işgal ve darbe girişimiyle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Söylemez, "Arkasında emperyalist güçlerin ve malum odakların olduğu FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin amacı millet iradesine zincir vurmak ve Türkiye’yi sömürüye açık hale getirmektedir. Milletin inanç değerlerini istismar ederek, şeytani bir planla, devlet içinde örgütlenen FETÖ, önüne konulan planı harfiyen yerine getirmiş, 17/25 Aralık kumpası, Gezi kalkışması, Kobani olayları sonuç vermeyince askeri bir darbe seçeneğine başvurmuştur" ifadelerini kullandı.


Başkan Söylemez, bu kalkışmanın görünen kısmında görünen FETÖ’nün arkasında ise bir takım küresel güçlerin olduğunu artık bugün daha kesin bir şekilde bildiklerini belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:


"Açık ve net olarak söylüyoruz. FETÖ’yü ve FETÖ’cü teröristleri darbe girişiminden sonra hangi güçler koruma altına aldıysa darbe girişiminin arkasında o güçler vardır.Türkiye’ye karşı girişilmiş uluslararası bir kumpas olan ve FETÖ’nün taşeronluğunu üstlendiği 15 Temmuz Darbe Girişimine, 250 şehid ve 2 binden fazla gaziye rağmen "kontrollü darbe” diyen bir zihniyetin bu ülkede varlığını sürdürüyor olması Türkiye için büyük bir talihsizliktir. Darbecilerin değirmenine su taşıyan bu karanlık söylemin bir gaflet hali olduğunu düşünüyoruz. Buna karşın sular durulup hakikati bütün çıplaklığıyla gösteren belge, bilgi ve gelişmeler ortaya çıktıktan sonra hâlâ bu düşüncede ısrar edilmesini de ancak ihanet olarak görüyoruz. Nitekim Türkiye’yi büyük bir kaosa ve iç savaşa sürüklemeyi hedefleyen bu hain planda 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç, 3 askeri gemi millete karşı kullanılmıştır.Meclis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Özel Harekât Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, TRT vericileri ve birçok kurum saldırıya uğramış; Genelkurmay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, TRT ve onlarca kurum işgal edilmiştir."


Darbe tehlikesi geçene kadar milletin 29 gün boyunca tuttuğu direniş nöbetlerine burun kıvıranların, meydanlarda gösterilen kahramanlığın bir vatan kazandırdığını bilemeyeceklerini belirten Söylemez, "15 Temmuz’u anlamak isteyenler; o geceyi meydanlara çıkan milyonlara, canlarım veren şehitlere, kanlarıyla meydanları kızıla boyayanlara sorsunlar. Darbe başarılı olsaydı 16 Temmuz sabahı ülkenin nasıl bir felakete uyanacağını gafiller anlamasa da, bu millet görmüş ve gereğini yapmıştır. Hep söyledik yine söylüyoruz. Hiçbir insani, İslami, ahlaki değer taşımayan bu Batını sapkınların bu millete yapabileceği kötülükler tasavvur ve muhayyilemizi aşar. O gece okyanus ötesinden planlanan bu hain darbe başarılı olsaydı, Türkiye bir kaosa, bir karanlığa uyanacaktı.Ümmetle ve İslam dünyasıyla ilişkimiz kesilecek, Siyo-Emperyal eksenin parçası olacaktık. Darbe başarılı olsaydı, Türkiye bir sömürü ve yağma ülkesine dönüşecekti" ifadelerine yer verdi.


Söylemez açıklamasını şu şekilde sürdürdü:


"O gece abdestini alıp namaz kılarak meydanlara çıkan, tanklara, uçaklara, helikopterlere karşı çıplak elleriyle direnen milletin kahraman evlatları bu vatanı; Allah’ın yardımıyla, büyük bir işgalden, karanlık bir iç savaştan ve emperyalizme uşaklıktan kurtararak bize yeniden hediye ve emanet etmiştir. Bu hakikati çocuklarımıza, gençlerimize anlatmak emanete sadakatin bir gereği ve şehidlerimize karşı boynumuzun borcudur.Şehidlere en büyük vefa bu olacaktır. Bu ülkenin geleceği bu bilincin yaşatılmasına bağlıdır. Hainleri de anlatacağız çocuklarımıza, kahramanlarımızı da! Her bir şehidimizi tek tek genç dimağlarımıza tanıtacağız. Tarihe sığmayacak yiğitlikler, kabirlere sığmayacak yürekler, kitaplara ve filmlere sığmayacak kahramanlıklar gösterildi o gece meydanlarda. O gece İslam coğrafyasının her köşesinde ümmet bizimle birlikte tek yürek olarak meydanlara yürüdü, tek yürek oldu. Ümmetin yaralı yüreği bizim yüreğimizle birlikte attı, mübarek elleri semada duaya durdu. Ankara’yla birlikte Kudüs, Bağdat, Kahire İstanbul’la birlikte Halep, İslamabad, Kabil, Gazze,Malatya ile birlikte Hartum, Bosna, Trablus, Mekke;O nedenle diyoruz ki geleceğimizin teminatı daha fazla milletleşme, ümmetleşme ve kardeşleşmedir. O gün nasıl ki meydanlarda darbeyi püskürttü yesek bugün de yeni sinsi stratejilere karşı teyakkuz ve sürekli bir bilinç halini kuşanmanın gayreti içindeyiz.Türkiye’nin entelektüel birikimi ve bu coğrafyanın erdemliler hareketi olarak; emperyalizmin her türlü kirli plan ve kumpasların yüksek bir bilinç, akıl ve imanla karşı koyacağız. 15 Temmuz’u unutmadık, unutturmayacağız. 15 Temmuz’un 3. seneyi devriyesi vesilesiyle şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet diliyoruz. Gazilerimize şükran ve minnetlerimi ifade ediyoruz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankaragücü’nden PFDK sevkine ilişkin açıklama: “Zavallı bir helalleşme çabası olarak yorumluyoruz” MKE Ankaragücü, Beşiktaş ile oynadıkları Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş müsabakası sonrası yapılan PFDK sevklerine ilişkin, “Kulübümüze, camiamıza, teknik direktörümüz Emre Belözoğlu’na ve takım kaptanlarımızdan Atakan Çankaya’ya 90 dakika küfür eden rakip takım taraftarlarının çirkin ve kötü tezahürattan sevk edilmemesini zavallı bir helalleşme çabası olarak yorumluyoruz” denildi. MKE Ankaragücü, Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanşında Beşiktaş müsabakası sonrası PFDK sevklerine ilişkin açıklama yayımladı. Teknik Direktör Emre Belözoğlu ve takım kaptanı Atakan Çankaya’ya tribünlerde edilen çirkin ve kötü tezahüratın cezasız kaldığı vurgulanan yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Hukuksuz, kuralsız ve taraflı yönetim anlayışını kendine ilke edinmiş mevcut Türkiye Futbol Federasyonu’nun skandal PFDK sevkine ilişkin değerlendirmelerimizi spor kamuoyu ile paylaşıyoruz. ‘Beşiktaş A.Ş. Kulübü’nün 7 Mayıs tarihinde oynanan Beşiktaş - MKE Ankaragücü Ziraat Türkiye Kupası müsabakasındaki ‘saha olayları’ nedeniyle Futbol Disiplin Talimatı’nın 52. maddesi uyarınca PFDK’ya sevkine karar verilmiştir.’ Beşiktaş ile oynadığımız Türkiye Kupası karşılaşmasında kulübümüze, camiamıza, teknik direktörümüz Emre Belözoğlu’na ve takım kaptanlarımızdan Atakan Çankaya’ya 90 dakika küfür eden rakip takım taraftarlarının FDT’nin 53/3. maddesi uyarınca çirkin ve kötü tezahürattan sevk edilmemesini zavallı bir helalleşme çabası olarak yorumluyoruz. Aynı stadyumda kendisine edilen küfürlere parmak sallayıp, stadyumu terk ederek karşılık veren Mehmet Büyükekşi’nin, küfürler eşliğinde saha içi ve saha kenarında görevini yapmaya devam etmek zorunda olan kişilere karşı da TFF başkanı olarak sorumluluğu olduğunu hatırlatırız. Bu karşılaşmada edilen küfürler Türkiye gündemine girmiş olup, ajans muhabirleri maç sonu basın toplantısında teknik direktörümüz Emre Belözoğlu’na, resmi yayıncı kuruluş spikeri de futbolcumuz Atakan Çankaya’ya bu konuda soru sorma gereği duymuştur. Peki yaklaşık 40 bin taraftarın dakikalarca gerçekleştirdiği küfürlü tezahürata ilişkin sevk yapılmamasının nedeni nedir? Kaldı ki bu federasyonun kurulu, 9 Mayıs günü açıklanan kararlarında Alanyaspor karşılaşmasında hemen her stadyumda gerçekleşebilecek tezahüratlarla ilgili kulübümüze 350 bin TL para cezası ve 7 blok için bir sonraki karşılaşmada müsabakaya giriş cezası uygulamıştır. Haklarında yapılan her eleştiriye en hızlı şekilde resmi hesaplarından cevap veren federasyon ve kurullarından, futbolumuzdaki güven erozyonunun daha da büyümemesi adına ivedi olarak bir cevap bekliyoruz. Bu sorunun 3 cevabı var; Sizce hangisi TFF? Karşılaşmanın temsilcileri Kerem Baykalmış, Turgay Aytepe ve Nazif Çıldır’ı işitme engelleri olmasına rağmen maçta görevlendirdiniz. Stadyumlarda artık çirkin ve kötü tezahürat için sevk yapılmayacak. Uygulamaya bu karşılaşma ile başladınız. Temsilcilerin raporlarında çirkin ve kötü tezahürat yer almasına rağmen, sevk etmeye cesaret edemediniz. Yönetim anlayışınızda kanun ve kural tanımıyorsunuz. Elbet gerçekleşecek TFF Seçimli Mali Kurulu’nda günahlarınızın hesabını futbol kulüplerine vereceksiniz.”
Mersin Mersin’de emekliler yazı ’Bahar Şenliği’ ile karşıladı Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi bünyesinde hizmet veren emekli evleri, 2024 yazını ‘Bahar Şenliği’ ile karşıladı. Birbirinden farklı sosyal ve kültürel etkinlikler, geziler, turlar ve piknik programlarıyla ikinci baharlarını Büyükşehir Belediyesi sayesinde dolu dolu yaşayan yaş almışlar, verilen konserle yaza ‘merhaba’ dedi. Yenişehir Emekli Evi’nin bahçesinde düzenlenen etkinliğe, Yenişehir’in yanı sıra Mezitli ve Toroslar Halkkent Emekli Evi üyeleri de katıldı. Kültür ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığına bağlı Türk Sanat Müziği Topluluğu tarafından verilen konserle eğlenen yaş almışlar, oyunlar ve danslarla yazı karşıladı. Hiçbir etkinliği kaçırmayan ve oldukça yoğun katılım gösteren emekliler, birbirleriyle kaynaşırken aynı zamanda keyifli vakit geçirdi. “Üyelerimizin memnuniyetlerini yüzlerinden anlıyoruz” Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Suzan Dönmezler, etkinlik hakkında bilgi vererek, “Yenişehir Emekli Evimizde Mezitli, Yenişehir ve Toroslar Emekli Evi üyelerimize bahar şenliği kapsamında keyifli vakit geçirmelerini sağlamak amacıyla bir etkinliğimiz var. Emekli Evi üyelerimiz gayet keyifli ve eğlenceli vakit geçiriyorlar. Gayet memnun olduklarını yüzlerinden anlıyoruz” dedi.. “Emekli Evi gerçekten çok güzel ve başarılı işler yapıyor” ‘Bahar Şenliği’ kapsamında doyasıya eğlenen Yenişehir Emekli Evi üyelerinden Nurgül Antmen, yapılan organizasyon için teşekkürlerini ileterek, “Yapılan tüm etkinlikler birbirinden güzel. Hepsinden çok mutlu oluyoruz. Ortam çok güzel. Farklı etkinliklere de gelip katıldığım oldu. Kolon kanseri ile ilgili bir program vardı. Ona katıldım ve anlatım güzeldi, bizim anlayacağımız dildendi. O etkinlikten de güzelce faydalandık. Bize çok yararlı bir etkinlikti. Haftada bir de çarşamba günleri burada müzik var. Zaman zaman da onları izlemeye geliyorum ve o da çok güzel. Arada da spora katılıyorum, o da güzel. Emekli Evi gerçekten çok güzel ve başarılı işler yapıyor” diye konuştu. “Bahar Şenliği çok güzel geçti” Yenişehir Emekli Evi üyelerinden Harika Yeldağ ise eğlencenin çok güzel olduğunu anlatarak, “Vahap Beye çok teşekkür ediyoruz, çok memnunuz ve çok güzel bir eğlence. Bahar Şenliği çok güzel geçti. Her zaman katılmak istiyorum ve katılacağım da” ifadelerini kullandı.
Düzce Genç moda ve tasarımcılara destek Türk modasını dünya platformlarına taşımak, genç moda tasarımcılarına destek olmak ve ülkemiz gençliğinin üretkenliğini arttırmak konusunda önemli bir görev üstlenen Bursa Fashion Week (BFW) etkinliği ile bu yolda emin adımlarla yürümeye devam ediyor. Eğitim ve İş dünyasını bir araya getiren bu önemli organizasyonda; Düzce Üniversitesi ve Bursa Fashion Week Komisyonu, Moda Tasarım öğrencilerini teşvik ederek önemli bir iş birliğine imza atıyor. BFW etkinliği, Avrupa Birliği Projeleri Tekstil Komisyonu içerisinde yer alan bir organizasyon. Bu yıl 7.’si düzenlenecek olan Bursa Fashion Week-7 “DÜŞ’ÜN TASARIMI” Yarışması ön elemeleri Tasarımcı Erol Albayrak başkanlığında gerçekleştirildi. Jüri üyesi olarak Düzce Üniversitesi Düzce Meslek Yüksekokulu Tasarım Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Filiz Dursun ve Moda Tasarımı Program Koordinatörü Öğretim Gör. Çiğdem Dursun da görev aldı. Moda Tasarım Programı öğrenci ve akademisyenlerinin Ekim 2024’te yapılacak finale katılım sağlayacakları “DÜŞ’ün TASARIMI” temalı yarışmada, Düzce Meslek Yüksekokulu Moda Tasarım 2. sınıf öğrencisi Yağmur Yıldız, finalistler arasında yer alma başarısı gösterdi. Daha önce gerçekleşen 6. BFW etkinliğinde, Düzce Meslek Yüksekokulu Moda Tasarım Programı öğrencisi finale kalarak Düzce Üniversitesi’ni başarıyla temsil etmişti.
Ordu 70 kişilik otobüsün Ayşegül kaptanı Ordu’da Büyükşehir Belediyesi özel halk otobüsünde şoförlük yapan 3 çocuk annesi Ayşegül Kurt, bu meslekte ildeki tek kadın olarak görev yapıyor. 8,5 metre uzunluğunda ve 70 kişi kapasiteli otobüsü kullanan Ayşegül Kurt, yolcular ve meslektaşlarından da tam destek alıyor. Geçen yıllarda İstanbul’dan memleketi Ordu’ya gelen ve servis şoförlüğü yapan evli ve 3 çocuk annesi Ayşegül Kurt (47), bir arkadaşının tavsiyesi üzerine dolmuş şoförü olmaya karar verdi. Önceden de olan tecrübesi ile direksiyonun başına geçen Kurt, 8,5 metre uzunluğunda ve 70 yolcu kapasitesine sahip Ordu Büyükşehir Belediyesi özel halk otobüsü 1. etapta şoför olarak göreve başladı. Yaklaşık 2 haftadır 52 numaralı otobüsü kullanan kadın kaptan, meslektaşları ile yolcuların kendisine destek verdiğini belirtiyor. “Çocukluktan bu yana hevesti” Büyük araç kullanmayı çok sevdiğini, geçmişte de farklı araçlar kullandığını söyleyen Ayşegül Kurt, “Çocukluktan gelen bir heves. 15 gün önce bu mesleğe başladım, ilk defa görenler şaşırıyor ve tebrik ediyorlar. Genel olarak iyi gidiyor, ilk kez bu meslekte Ordu’da kadın görüldüğü için tebrik ediyorlar. Şoför arkadaşlar da gayet yardımcı oluyor, şu an için iyi gidiyor” diye konuştu. “Büyük sorumluluk üstleniyoruz” Trafikte bu araçları kullanmanın zor olduğuna, bir de yolcu sayısı fazla olunca daha çok dikkatli olunması gerektiğine değinen Kurt, “Ayakta, çocuk, yaşlı ve engelli yolcu oluyor, tüm bunları takip ederek araç kullanmak gerekiyor. Ayakta oldukları için ani fren gibi davranışları yapmamak gerekiyor, büyük bir sorumluluk alıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Diğer sürücüler de toplu taşıma araçlarının olduğu noktalarda daha çok dikkat etmeli” Trafikteki diğer sürücülerin özellikle toplu taşıma araçlarının olduğu noktalarda daha çok dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Kurt, “Ani sollamalar, makas atma gibi davranışlarda özellikle toplu taşıma araçlarından uzak durmalarını rica ediyorum. Biz de kendimizi risk altına alıyoruz, sonuçta can taşıyoruz. Sinyal vermeden önümüze kırıyorlar, bu noktalarda da zorlanıyoruz çünkü ani fren yapamıyoruz” şeklinde konuştu. “Eşimle gurur duyuyorum” Eşine her zaman destek olduğunu ve bundan sonraki süreçte de olmaya devam edeceğini söyleyen Ahmet Kurt, “Her zaman arkasındayım, gurur duyuyorum. İnşallah Allah’ım kazasız ve belasız araç kullanmayı nasip eder. İnsanlarımız da artık çok olumlu sonuçlar veriyorlar” ifadelerine yer verdi. Yolcular ise kadınları bu tür sektörlerde görmekten dolayı mutlu olduklarını dile getirdiler.