SAĞLIK - 15 Mayıs 2022 Pazar 13:35

Rektör Kızılay’dan ‘kendinizi iyi yetiştirin’ önerisi

A
A
A
Rektör Kızılay’dan ‘kendinizi iyi yetiştirin’ önerisi

Malatya İnönü Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ev sahipliğinde, Turgut Özal Tıp Merkezi ve Türkiye Hemşireler Derneği Malatya Şubesi işbirliği ile 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası programı düzenlendi.

Malatya İnönü Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ev sahipliğinde, Turgut Özal Tıp Merkezi ve Türkiye Hemşireler Derneği Malatya Şubesi işbirliği ile 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası programı düzenlendi. Hemşirelik mesleğinin önemine vurgu yapıldığı programa Hemşireler Derneği Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Azize Atlı Özbaş konuşmacı olarak katıldı.


Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Vahap Erdem, Yeşilyurt Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Naci Şavata, Battalgazi Belediyesi Başkan Vekili Zafer Kırçuval, İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nusret Akpolat, Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rukuye Aylaz, Turgut Özal Tıp Merkezi (TÖTM) Başhekimi Doç. Dr. Adil Başkıran, TÖTM Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Leyla Kılıç, Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Servet Boyraz, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.


Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda açılış konuşmasını yapan TÖTM Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Leyla Kılıç, günümüzde hemşirelik mesleğinin uygulama ve teorinin dışında güçlü aritmetik ve beceriler ile birlikte iyi ve etkin bir iletişim kurabilme yeteneğini de bünyesinde barındırması gerektiğini vurguladı. Kılıç, hemşireliğin hem Türkiye hem de dünya için vazgeçilmez ve en çok ihtiyaç duyulan mesleklerden biri olduğunu ifade ederek, “Hemşirelik ve tüm sağlık çalışanları salgın boyunca çok acı ve zorluk çekmiştir, çok fazla virüse maruz kalmış olmakla birlikte sağlıkta şiddet, iş yükünün artması gibi zor süreçler yaşamıştır. Bu zor süreçte hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarını rahmetle ve şükranla anıyorum. Hala bitirmeye çalıştığımız bu süreç hepimiz için zorluklar meydana getirmiş olmakla birlikte mesleki anlamda gözlem yapma, çözüm bulma gibi tespitleri de mesleğimize kazandırmıştır” dedi.


Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Servet Boyraz ise, hemşirelik mesleğinin insanların yüreğine dokunabilmek ve insanların en zor zamanlarında yanlarında birilerinin olduğunu bilmelerini sağlamak olduğuna dikkat çekti.


TÖTM Başhekimi Doç. Dr. Adil Başkıran da Hemşirelik Haftası’nın tarihçesinden bahsederek konuşmasına başladı. Başkıran, “Hemşire, dediğimiz zaman aslında hoşgörü, sevgi ve sadakatin dışında bütün insanlığa dil, din, ırk gözetmeksizin hepsine eşit şartlarda davranan bir bireyden bahsediyoruz. Hemşirelik, kutsal bir meslektir. Covid-19 sürecinde göstermiş oldukları başarı, sevgi ve şefkatin yanında vefat eden bütün hemşire arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bir cerrah olarak hemşire arkadaşımın ameliyatta bize ne kadar yardımcı olduğunu, hemşire olmadan hiçbir şeklide operasyon yapamayacağımızı çok iyi biliyorum. Dolayısıyla 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası’nı gönülden kutluyorum” ifadelerini kullandı.


Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rukuye Aylaz ise sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğunu hemşirelerin oluşturduğunu ifade etti. Aylaz, hemşireliğe yapılan yatırımın, insanlığa yapılan yatırım olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de hemşirelik eğitiminin lisans programında verilmekte olduğunu hatırlatan Aylaz, Türkiye’de toplam 16 Hemşirelik Fakültesi bulunduğunu belirtti.


İnönü Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi hakkında bilgi veren Aylaz, “İnönü Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı’nda örgün öğrenci sayımız 1264’tür. Önümüzdeki yıllarda öncelikli olarak Hemşirelik Fakültemizin eğitimde akreditasyon sürecini tamamlamak ve İngilizce hemşirelik bölümünü açmak temel hedeflerimiz arasındadır” dedi.



Rektör Kızılay’dan ‘kendinizi iyi yetiştirin’ önerisi


İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, hemşirelik mesleğinin insanı tedavi eden, bakım yapan bir sanat, bir bilim olduğunu vurgulayarak, “Hemşirelik Haftası vesilesiyle hemşirelerimizin ne kadar önemli bir meslek icra ettiklerinin tüm ülkemizde hatta dünyada farkındalık oluşturmasından çok mutluluk duyuyorum. Sevgili öğrenciler sizler de mutlaka şehirde, üniversitemizde sizi ilgilendiren bu hafta ile ilgili programa katılın. İyi yetişin, yetkin olun, uygulamada kendinizi iyi yetiştirin. Sağlık bir ekip işi, bütün sağlık mensuplarıyla iyi bir iletişim kurun” şeklinde konuştu.


Programa konuşmacı olarak katılan Hemşireler Derneği Başkanı Azize Atlı Özbaş, “ Hemşireler, Öncü Bir Ses- Küresel Sağlığı Güvence Altına Almak İçin Hemşireliğe Yatırım Yapın ve Haklarına Saygı Gösteren” isimli bir seminer verdi.


Özbaş, Türkiye Hemşireler Derneği’nin (THD) şu anki konumu hakkında bilgi vererek, “Pandemi şunu gösterdi, en gelişmiş ülkelerde bile sağlık sistemi gerçekten alarm vermeye başladı ve sağlık hizmetleri hastalık konusuna odaklandığı sürece ikinci ve üçüncü basamak hizmetler konusunda bir süreç yaşamaya devam edeceğiz. Sağlık hizmetlerinin yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Yaşadığımız çevreye bakarak, görerek ne olup bittiği analiz etmemiz gerekiyor” diye konuştu.


Program, Aylaz’ın, Özbaş’a çiçek takdimi ardından son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa CBÜ en iyi 20 üniversite arasına girdi Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan 2025 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’nda elde ettiği göstergelerle dikkat çekici bir başarıya imza atarak ilk 20 üniversite arasında yer aldı. Rapora göre Manisa Celal Bayar Üniversitesi, olumlu sonuçlanan patent oranı en yüksek üniversiteler arasında Türkiye genelinde 3. sırada konumlandı. TEKNOFEST, TÜBİTAK, TÜBA ve benzeri kurumlar tarafından düzenlenen yarışmalara katılımda gösterdiği performansla da öne çıkan Manisa Celal Bayar Üniversitesi, en yüksek takım sayısına ulaşan üniversiteler arasında 11. sırada yer aldı. Erişilebilirlik envanter sayısı açısından öne çıkan üniversiteler arasında da yer alan Manisa Celal Bayar Üniversitesi, bu alanda 16. sıraya yükselerek kapsayıcı ve erişilebilir üniversite hedefi doğrultusunda yürüttüğü çalışmaların somut ve ölçülebilir bir karşılığını elde etti. Bu sonuç, erişilebilirlik çalışmalarının yalnızca belirli merkezlerle sınırlı kalmadığını; ülke genelinde yaygınlaşan bir farkındalık ve uygulama alanı bulduğunu ortaya koyarken, üniversitenin bu alandaki yatırımlarının eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirdiğini ve toplumsal kapsayıcılık hedeflerine doğrudan katkı sağladığını gösterdi. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Rana Kibar, elde edilen başarının üniversitenin ortak emeğinin bir sonucu olduğunu vurgulayarak, "YÖK 2025 İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda üç ayrı göstergede ilk 20 üniversite arasında yer almak, Manisa Celal Bayar Üniversitesi olarak doğru bir akademik ve kurumsal strateji izlediğimizin önemli bir göstergesidir. Eğitim-öğretimden araştırma ve projelere, sürdürülebilirlikten öğrenci odaklı çalışmalara kadar geniş bir yelpazede ortaya koyduğumuz bu başarıda, akademik ve idari personelimizin özverili çalışmaları ile öğrencilerimizin dinamizmi büyük rol oynamıştır. Üniversitemizi daha ileriye taşıyacak nitelikli çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Elde edilen bu sonuçlarla Manisa Celal Bayar Üniversitesi, ulusal ölçekteki konumunu güçlendirirken; bilimsel üretim, proje geliştirme ve erişilebilirlik alanlarında hedeflediği vizyonu kararlılıkla sürdürdüğünü bir kez daha ortaya koydu.
Erzurum Doğu Ekspresi Erzurum’da mola verdi Son yıllarda oldukça fazla ilgi gören ve biletleri aylar öncesinden tükenen Turistik Doğu Ekspresi, bu yılki ilk kış seferinin Erzurum durağında dört saatlik mola verdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürlüğü Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 dönemi ilk seferine başladı. Ankara Tren Garı’ndan bu sezonun ilk seferine başlayan Turistik Doğu Ekspresi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katıldığı törenle uğurlanmıştı. Turistik Doğu Ekspresi bölge turizmine ve ekonomisine önemli katkılar sağlıyor ve geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Turistik Doğu Ekspresi’ne katılımın yoğun olduğu belirtiliyor. Erzurum’da dört saatlik mola Her yıl yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi gören Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 sezonunda da yolcularına Doğu Anadolu’nun doğal ve kültürel zenginliklerini keşfetme imkanı sunması hedefleniyor. Turistik Doğu Ekspresi kapsamında tren; Erzincan, Erzurum, Sivas ve Kars gibi önemli duraklarda planlı molalar veriliyor. Yaklaşık 1.360 kilometrelik güzergahta, duraklamalar dâhil yaklaşık 33 saat süren bu özel yolculuk boyunca misafirler; karla kaplı dağlar, derin vadiler ve tarihi yapılar eşliğinde unutulmaz manzaralara tanıklık ediyor. Bu yılın ilk seferi olması nedeniyle Erzurum Garı’nda bir karşılama programı yapıldı. Trenden inen yolculara karanfil verildi, Erzurum Halk Oyunları ekibi gösteri yaptı, yolculara ayran aşı çorbası, kadayıf dolması, kahve ve çay ikramı yapıldı. Tren Erzurum Garı molasının ardından seferini tamamlamak üzere son durağı olan Kars yönüne doğru hareket etti. Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, Turistik Doğu Ekspresi yolcularını Erzurum’da en iyi şekilde misafir etmek için çaba harcadıklarını söyledi. Gençlere çekilişle Doğu Ekspresi turu 8 adet konforlu yataklı vagondan ve 1 adet yemek vagonundan oluşan Turistik Doğu Ekspresi, tren başına 160 yolcu kapasitesiyle hizmet sunuyor. Böylece yeni sezonda 10 bin 800 seyahat tutkununa, Anadolu’nun büyüsünü yaşatma imkanı sağlanacak. Doğu Ekspresi; Ankara-Kars yönünde Erzincan’da 2 saat 30 dakika, Erzurum’da 4 saat; Kars - Ankara yönünde ise İliç’te 3 saat, Divriği’de 2 saat 30 dakika ve Sivas’ta 3 saat duruşlarla, yolcularına şehirlerin tarihini, kültürünü ve lezzetlerini tanıma fırsatı veriyor. Ayrıca, popülerliği giderek artan Turistik Doğu Ekspresi’ni gençlerin deneyimlemesine imkân sağlamak üzere U-FEST kapsamında çekilişler gerçekleştiriliyor, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde öğrenim gören öğrenciler de bu eşsiz yolculuğu ücretsiz olarak hediye ediliyor.
Ordu HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: "Terörsüz Türkiye süreci yeni ve çok daha avantajlı bir süreç" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, ‘Terörsüz Türkiye’ projesini desteklediklerini belirterek, sürecin geçmişe kıyasla daha avantajlı olduğunu söyledi. Arslan, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) süreçte üstlendiği rolün, Türkiye açısından son derece kıymetli olduğunu vurguladı. Genel Başkan Mahmut Arslan, Ordu’da bir otelde düzenlenen programda, ‘Terörsüz Türkiye’ projesine dair açıklamalarda bulundu. Terörsüz Türkiye projesinin ülke gündeminin önemli başlıklarından biri olduğunu ifade eden Arslan, "Bu süreç hepimizi hem heyecanlandıran hem de zaman zaman endişeye ve tereddüde düşüren bir süreçtir. Ancak mevcut tabloya baktığımızda, bu sürecin geçmişe göre çok daha avantajlı olduğunu görüyoruz" dedi. "Çözüm süreci provokasyonlarla yarım kaldı" HAK-İŞ’in 2013 yılında başlatılan çözüm sürecinde aktif rol aldığını hatırlatan Arslan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyarak yola çıkılan çözüm süreci maalesef provokasyonlar nedeniyle yarım kaldı. Amerika ve Batı’nın müdahaleleri, PKK ve uzantılarının bu oyunlara gelmesi süreci akamete uğrattı" diye konuştu. "Bölge halkı terörden en çok zarar gören kesim" Çözüm sürecinde ‘akil insanlar’ heyeti kapsamında Doğu Anadolu Bölgesi’nde görev aldıklarını dile getiren Arslan, "Üç ay boyunca bölge halkıyla birebir çalıştık. O dönem de gördük ki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşlarımız terörden en çok zarar gören kesim oldu. Terör örgütünün baskısı nedeniyle insanlar özgürce yaşayamadı, bu da ülkemize büyük kayıplar yaşattı" ifadelerini kullandı. "MHP’nin bugünkü rolü sürecin başarısı açısından kıymetli" Mevcut sürecin en önemli avantajlarından birinin siyasi tablo olduğunu belirten Arslan, "Özellikle geçmişte çözüm sürecine itiraz eden ve bugün bu sürecin başlatıcıları arasında yer alan Milliyetçi Hareket Partisi’nin rolünün farklı bir noktada olması, Türkiye açısından son derece kıymetlidir. Bu durum sürecin başarıya ulaşması için önemli bir fırsattır" dedi. "TBMM’nin inisiyatif alması önemli bir kazanım" Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) süreçte aktif rol üstlenmesini de önemli bir avantaj olarak değerlendirerek, "O günlerde en çok yapılan eleştiri, Meclis’in devre dışı bırakılmasıydı. Bugün ise TBMM’nin terörsüz Türkiye konusunda inisiyatif alması çok önemli bir kazanımdır. Neredeyse bir siyasi parti hariç, tüm partilerin komisyonda yer alması son derece değerlidir" şeklinde konuştu. "Bu fırsatı kaçırmamalıyız" Komisyona katılmayan siyasi partilerin endişelerinin de saygıyla karşılanması gerektiğini belirten Arslan, "Katılmayan partilerin Türkiye için endişe duyması ve görüşlerini dile getirmesi de kıymetlidir. Esas olan, komisyondaki yapının büyük çoğunluğunun bu süreci desteklemesidir. Bence buradan bu fırsatı kaçırmamamız gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı.