YEREL HABERLER - 25 Ekim 2016 Salı 09:37

Hayırsever Dr. Ömer Faruk Meriç’ten eğitime bir katkı daha

A
A
A
Hayırsever Dr. Ömer Faruk Meriç’ten eğitime bir katkı daha

Manisa’nın Şehzadeler İlçesi Ahmet Bedevi Mahallesinde hayırsever Dr. Ömer Faruk Meriç’in katkılarıyla yapılacak olan 32 derslikli ortaokulun ön protokolü Manisa Valiliğinde imzalandı. Hayırsever Meriç tarafından 2002 yılında aynı mahalleye 16 derslikli kendi ismini taşıyan İlköğretim Okulu yaptırılmıştı.
Valilik Makamında düzenlenen protokol imza törenine Şehzadeler Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, İl Milli Eğitim Müdürü Recep Dernekbaş, Ahmet Bedevi Mahallesi Muhtarı Ramazan Taylan, Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürü Ebubekir Ermiş, Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Muhammed Çetin de katıldı.
Törende konuşan Dr. Ömer Faruk Meriç, “Bana böyle vatana hayırlı işler yapmayı Allah’ın nasip etmiş olması çok büyük bir lütuftur. Ben bu lütfun farkındayım. Allah’ıma şükrediyorum ki; bana memleketime böyle bir hizmet etme şansı verdi. Sizler de vasıta olduğunuz için çok müteşekkirim. Hepinizden Allah razı olsun.” şeklinde konuştu.
Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer ise, “Çok güzel bir anın eşiğindeyiz. Bu oda o binlerce çocuğumuzu alamayacağı için onları temsilen biz varız. Ben onların teşekkürünü keşke gerçek manada intikal ettirebilsek diyorum, ama siz bunun farkındasınız. Yaptığınız işin ne kadar büyük bir mazhariyet olduğunun da farkındasınız. Çok teşekkür ediyoruz size, bütün çocuklarımızın adına.” dedi.
Babasının ve kendisinin birikimleriyle 2002 yılında Şehzadeler İlçesi Ahmet Bedevi Mahallesinde 16 Derslikli Dr. Ömer Faruk Meriç İlköğretim Okulu’nu yaptıran Meriç, yaptırmış olduğu ve adını taşıyan okulun, çevresindeki okul ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması ve yeni okula ihtiyaç duyulması üzerine okul bitişiğinde bulunan arsaya yeni bir okul yapımı için Ziraat Bankasında açılan hesaba 500 bin TL tutarında destek sağladı.
Hayırsever Dr. Ömer Faruk Meriç’in desteğiyle yapımı düşünülen 32 derslikli ortaokulun eğitime kazandırılmasıyla; mevcut bulunan ve ikili öğretim yapılan ilkokul ve ortaokulda normal öğretime geçileceği gibi yakınlarda bulunan diğer temel eğitim kurumlarının da öğrenci yükünün azalmasını sağlayacak.
Dr. Ömer Faruk Meriç kimdir?
1929 yılında Manisa’da dünyaya gelen Ömer Faruk Meriç, ilk, orta ve lise eğitimini Manisa’da tamamladıktan sonra 1955 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Değişik üniversitelerde göz hastalıkları ihtisasını başarı ile tamamladıktan sonra 1967 yılında Manisa’da göz hekimi olarak çalışmaya başlayan Meriç, 1994 yılında İzmir ve Manisa Devlet Hastanelerinde çalışarak bir çok hastanenin göz servislerinin kurulmasına öncülük etti. Meriç 39 yıllık meslek hayatını 1994 yılında emekli olarak tamamladı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.