KÜLTÜR SANAT - 14 Ağustos 2019 Çarşamba 12:08

Çömlek ustasının tarihe bıraktığı 1800 yıllık iz

A
A
A
Çömlek ustasının tarihe bıraktığı 1800 yıllık iz

Manisa’nın Yunusemre ilçesi sınırlarında yer alan Aigai Antik Kenti’ndeki kazı çalışmalarında yaklaşık 1800 yıllık parmak izi bulundu.

Manisa’nın Yunusemre ilçesi sınırlarında yer alan Aigai Antik Kenti’ndeki kazı çalışmalarında yaklaşık 1800 yıllık parmak izi bulundu. Bir ustaya ait olduğu tahmin edilen parmak izinin incelemelerin ardından müzede sergilenmesi bekleniyor.


Batı Anadolu’da kurulan 12 Aiol kentinden biri olan ve tarihi M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzanan Manisa’nın Yunusemre ilçesi Yuntdağ Köseler Mahallesi yakınında bulunan Aigai Antik Kenti’nde 2019 yılı kazı çalışmaları devam ediyor. Bu yıl Aigai Antik Kenti Nekropolis Alanında yoğunlaşan çalışmalarda ilginç buluntulara da rastlandı. Aigai Antik Kenti Kazı Başkanı Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Yusuf Sezgin tarafından Yunusemre Belediyesi sponsorluğunda yürütülen çalışmalarda 1800 yıllık olduğu tahmin edilen bir insana ait parmak izlerine rastlandı. Evlerin yer yüzeylerinde kullanılan pişmiş toprak plakaları üzerinde bulunan 3 parmak izinin, pişmiş toprak plakasını üreten bir ustaya ait olduğu düşünülüyor. Bazı antik kentlerde kedi ve ya köpek gibi hayvanların izine rastlanırken, Aigai Antik Kentinde ilk defa bir insana ait izlere rastlanması heyecan uyandırdı.



"Normalde bir insana ait parmak izi olması beklenmiyor"


Yer yüzeylerinde kullanılan pişmiş toprak plakalarının üzerinde insanlara ait parmak izlerinin bulunmasının beklenmediğini belirten Aigai Antik Kenti Kazı Başkanı Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Yusuf Sezgin, "Bu seneki çalışmalarımızda ilginç bir buluntuyla karşılaştık. Antik dönemdeki yapıların içlerinde kullanılan pişmiş toprak plakalar var. Bu plakalar normalde düz yüzeyli oluyor. Fakat bizim bulduğumuz parça üzerinde bir insana ait 3 parmak izi vardı. Aslında çok insani bir şey. Tabi ki bu parçaları insanlar üretiyor ama normalde onun üzerinde bir insana ait parmak izi olması beklenmiyor" dedi.


Büyük ihtimal çömlek ustasının plakalar kurumadan düştüğünü ve parmak izlerini plakanın üzerine bıraktığını söyleyen Sezgin, "Muhtemelen durum da şöyle gerçekleşmiş olabilir; bu plakalar bir kalıba dökülüyor. Bir süre güneşte kurumak üzere bekletiliyor. Daha sonra pişiriliyor. Bekletme süresinde açık alanda duruyor. Bazen bu plakaların üzerinden kedi ve köpekler geçiyor. Bunların ayak izleri kalıyor. Fakat ilk defa bir insan eliyle karşılaştım. Büyük ihtimal kururken herhalde birinin ağayı takıldı sendeledi. Düşerken üzerine bastı. Tabi ki antik dönemde bunlar atılmıyor. Defo gibi görülse de binanın en önemsiz yerlerinden birinde tekrar kullanılmış olmalı. O da bizim elimize geçti" ifadelerini kullandı.


Manisa Müze Müdürlüğünün uygun gördüğü takdirde parmak izlerinin sergileneceğini belirten Doç. Dr. Sezgin, "Elbette kazıda çıkan buluntuları tamamı Manisa Müze Müdürlüğüne teslim ediyoruz. Orada uygun görülen eserler sergilenebiliyor. Müze uygun görürse sergilenebilir" diye konuştu.



"1800 yıllık bir insanın tarihte bıraktığı parmak izleri diyebiliriz"


Bu tür örneklere çok fazla rastlanmadığını belirten Sezgin, "Genelde hayvanlar kontrolsüz olduğu için kedi mesela daha kurumamışken plakaların üzerinden basıp geçiyor. Başka antik kentlerde öyle örnekler var. İnsan parmaklarının olduğu örnekle karşılaşmadım. Bu açıdan ilginç diye düşünüyorum. Bu tipteki blokları biliyoruz. Taban blokları milattan sonra 2. ve 3. yüzyıllarda çok yaygın kullanılıyor. Bizim bulduğumuz da milattan sonra 2. yüzyıla ait olduğunu düşünüyoruz. Kabaca 1800 yıllık bir insanın tarihte bıraktığı parmak izleri diyebiliriz" dedi.


Aigai Antik Kentinde yürütülen çalışmalar devam ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.