EKONOMİ - 30 Mart 2020 Pazartesi 10:22

(Özel) Hobi olarak başladığı mantar üretiminde taleplere yetişemiyor

A
A
A
(Özel) Hobi olarak başladığı mantar üretiminde taleplere yetişemiyor

Manisa’da inşaat işleriyle uğraşan Seyit Şenli, hobi olarak başladığı mantar üretiminde taleplere yetişemez oldu.

Manisa’da inşaat işleriyle uğraşan Seyit Şenli, hobi olarak başladığı mantar üretiminde taleplere yetişemez oldu. Evinin bahçesindeki kullanılmayan depoda ayda 350 kilo mantar üreten Şenli’nin yeni hedefi, mahallesini mantarın merkezi haline getirmek.


Manisa’nın Yunusemre ilçesi Yuntdağ bölgesine bağlı kırsal Sarma Mahallesi’ndeki evinin bahçesindeki boş depoda mantar üretmeye başlayan Seyit Şenli, taleplere yetişemez oldu. İnşaat işleriyle uğraşan Şenli, hobi olarak İstiridye mantarı üretmeye başladı. Gelen siparişler üzerine ev ekonomisine katkı sağlamaya başlayan Şenli, 100 metrekarelik depoda üretime geçti. 8 ton komposto ile üretimini sürdüren Şenli, ayda 350 kilo mantar üretiyor. Siparişlere yetişemeyen Şenli, kendi mahallesi başta olmak üzere Yuntdağ bölgesini mantarın merkezi haline getirmeyi hedefliyor.



Tesisleşme yolunda


10 yıl önce işe hobi olarak başladığını kaydeden Seyit Şenli, önümüzdeki yıl profesyonel tesisleşme yolunda ilk adımını atacağını söyledi. Gelirini gördükten sonra depoda üretmeye başladığını kaydeden Şenli,“Bu işe 2010 yılında hobi olarak başlamıştım. Bir ton komposto ile başladım. Baktım güzel ve zevkli bir iş, geliri de güzel daha sonra burayı izole ettim. Buraya 8 ton kadar komposto koydum. 1 tonunda 350 kilo kadar mantar üretiliyor normalde. 350 kilonun altında ürettiğiniz zaman belki çok fazla kar olmaz ama 350 kilonun üzerinde ürettiğin anda para kazandırıyor. Köylülerimiz için derdim örnek olmaktı. Şu an da olduğuma da inanıyorum. İnşallah bu köyde ve çevre köylerde, Yuntdağ bölgesinde artarak devam eder. Çok büyük bir pazarı var. Mantar kültürü Türkiye’de daha yeni yeni oluşuyor. Avrupa’da birçok yemeklerde mantar var. İstiridye Mantarı 2010 yılından önce bilinmiyordu. Şimdi birçok yerde biliniyor. Bu mantar doğal. Bunda ilaç kullanamıyorsun. Yüzde 100 doğal ve organik olması gerekiyor. Önümüzdeki yıl bunu daha profesyonel olarak yapmayı düşünüyorum. Önce bir sarım odası oluşturup daha sonra seralarda yapmayı düşünüyorum. Bunun en önemli kısmı sarım odasıdır. Mantar yoğurt gibi bakteri olduğu için bunun sarım yapması geliyor, ondan sonra çıkıyor. Seneye de özel bir sarım odası oluşturduktan sonra bunları daha sonra seralara aktararak verim almayı düşünüyorum” diye konuştu.



“Kilosu 25 lira”


İstiridye Mantarı’na talebin yoğun olduğunu kaydeden Şenli, “Şehir pazarlarında satılıyor. Bunun İstanbul’da büyük bir pazarı var. 2011 ve 2012 yılında İstanbul’a gittim. Oradaki pazarları araştırdım. Orada fiyatı şu anda 25 lira. Bana 1 ton ile buraya araç gönderemeyeceklerini ancak malın çok olması halinde gelebileceklerini söylediler. Bu bölgede günlük 8-10 ton mantar üretilirse İstanbul pazarına da mantar gönderilebilir. Güzel bir pazarı var. Manisa’da çok fazla tüketilmese de yüksek bir talep var” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.