ASAYİŞ - 04 Ağustos 2020 Salı 00:29

Otomobil kamyona arkadan çarptı: 2’si ağır 5 yaralı

A
A
A
Otomobil kamyona arkadan çarptı: 2’si ağır 5 yaralı

Manisa’nın Kula ilçesinde seyir halindeki bir otomobil, kamyona arkadan çarptı.

Manisa’nın Kula ilçesinde seyir halindeki bir otomobil, kamyona arkadan çarptı. Çarpışmanın şiddetiyle engelli otomobilinde bulunan aynı aileden 5 kişi yaralandı. Yaralılardan 2’si, önce Kula Devlet Hastanesi’ne ardından dan hayati tehlike kaydı ile Salihli Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.


Kaza, saat 21.30 sıralarında İzmir-Ankara D300 karayolu Selendi Kavşağı’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre Uşak istikametinden İzmir istikametine seyir halinde olan Ramazan Özen(67) idaresindeki 35 SR 940 plakalı engelli otomobili, Selendi Kavşağı’na geldiğinde Selendi’den Uşağa gitmek için kavşağa giren Ali Akgün’ün kullandığı 64 EL 484 plakalı kamyona arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle otomobil kamyonun altına gömülürken, çevredeki vatandaşların durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirmesi üzerine olay yerine çok sayıda ambulans, itfaiye, jandarma ve polis ekipleri sevk edildi. Manisa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kula İtfaiye Amirliği ekipleri, otomobilde sıkışan sürücü Ramazan Özen(67) ve engelli Serkan Özen’i(42) sıkıştığı yerden kurtararak sağlık ekiplerine teslim etti. Otomobilde yolcu olarak bulunan Ayşe Özdoğan (86), Meryem Özen (62) ve Feray Özdoğan da(60) kazada yaralandı. İlk müdahaleleri olay yerinde yapılan yaralılar, ambulanslarla Kula Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Durumları ağır olan sürücü Ramazan Özen(67) ve Ayşe Özdoğan (86), burada yapılan ilk müdahalelerinin ardından hayati tehlike kaydı ile Salihli Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Diğer yaralılar Meryem Özen (62) ve Feray Özdoğan(60) ve engelli Serkan Özen’in(42) sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.


Kaza sebebiyle İzmir-Ankara D300 karayolunun İzmir istikametinde trafik bir süre tek şeritten sağlandı. Kazaya karışan kamyon ve otomobilin yoldan kaldırılması ile trafik normal seyrine döndü.


Kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.