ASAYİŞ - 12 Aralık 2025 Cuma 11:50

Sahiplendiği iki köpeği sokağa atan şahsa 172 bin TL ceza

A
A
A
Sahiplendiği iki köpeği sokağa atan şahsa 172 bin TL ceza

Manisa’nın Yunusemre ilçesinde sahiplendiği iki köpeği sokağa bıraktığı tespit edilen şahsa, hayvanları koruma kanunu kapsamında 172 bin TL idari para cezası uygulandığı öğrenildi.


Manisa’da Yunusemre Hayvan Yaşam Merkezi’nden sahiplenilen iki köpeği yeniden sokağa terk ettiği belirlenen şahsa, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında 172 bin 716 TL idari para cezası uygulandı.


Yunusemre ilçesinde sahipsiz hayvanların kontrol altına alınması ve hayvan refahının sağlanması amacıyla bakımevine getirilen köpeklerden ikisi, 25 Kasım’da E.Ş. isimli kadın tarafından evde bakılmak üzere sahiplenildi. Ekipler tarafından yapılan denetimlerde, iki köpeğin yeniden sokağa bırakıldığı, açlık ve bakımsızlığa terk edildiği tespit edildi. Durum üzerine harekete geçen ekipler, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ’hayvanı sokağa terk etmek’ suçundan ilgili şahsa 172 bin 716 TL idari para cezası kesti.


Hayvanların yeniden koruma altına alındığı öğrenilirken, benzer olayların önlenmesi adına denetimlerin sıkı şekilde devam edeceği bildirildi.



Sahiplendiği iki köpeği sokağa atan şahsa 172 bin TL ceza

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Merkez Bankası Başkanı Karahan: "Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız" Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda alınan mesafeyi önemsediklerini belirtti. Karahan, "Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız" dedi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), 2’nci Yüksek İstişare Konseyi toplantısını gerçekleştirdi. Ankara’da gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmalarını TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan gerçekleştirdi. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ise programa onur konuğu olarak katıldı. Toplantıda konuşan Karahan, Merkez Bankası olarak real sektörle çift yönlü iletişime önem verdiklerini ifade ederek, şubelerinde görev yapan uzman ekiplerin, 2013 yılından bu yana firmalarla, real sektör temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini belirtti. Karahan, "Makro ve mikrobiyatrilerden yaptığımız analizleri, saha görüşmelerinden elde ettiğimiz bilgilerle destekliyoruz. Elde ettiğimiz bilgileri hem karar alma süreçlerinde kullanıyoruz, hem de çeşitli sektörlerdeki durum ve yapısal sorunlar hakkında tespit yapma fırsatı buluyoruz. Bunları ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla paylaşıyoruz. Bu kapsamda 2025 yılında iki bin 500’den fazla firmayla, son 5 yılda da toplamda yaklaşık 15 bin firma ile görüştük. Bu sene bu iletişimi bir adım öteye taşımaya karar verdik. Bu doğrultuda para politikası ve makroekonomik görünüm adlı toplantılar yapmaya başladık. Birçok şehirde sanayi ve ticaret odalarıyla, esnaf odalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler gerçekleştirdik. Yeni yılda da bu toplantılara devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız" Yapılan çalışmalarda 3 temel öncelikleri olduğuna değinen Karahan, "Rezerv yeterliliğini sağlamak, KKM bakiyesini azaltmak ve fiyat istikrarını tesis etmek. Merkez Bankası net rezervlerinde 120 milyar dolardan fazla artış kaydettik. Geldiğimiz noktada Merkez Bankası rezervlerinin artık günlük bazda takip edilmediğini görüyoruz. Bu da bize piyasanın, rezervlerimizin belli bir yeterlilik seviyesine ulaştığını düşündüğünü söylüyor. Bildiğiniz gibi şartlı bir yükümlülük olan KKM hesaplarının bakiyesi 143 milyar dolara ulaşmıştı. Şu anda bu bakiyenin 1 milyar doların altına indiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu konuyu da başarıyla gündemden çıkarmış oluyoruz. Üçüncü ama en önemli önceliğimiz fiyat istikrarı. En önemli diyorum çünkü rezerv ve KKM konularının kök sebebi olan yüksek enflasyon, aynı zamanda vatandaşın alım gücünü ve yaşam standartını düşürüyor. Bu nedenle ilk olarak enflasyonu kontrol altına almayı hedefledik. Aldığımız tedbirlerle enflasyonun yüzde 75’i aşmamasını sağladık. Daha sonra dezenflasyonu tesis ettik ve geldiğimiz noktada enflasyonun yüzde 31 seviyesine indiğini görüyoruz. Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Hem kısa dönem göstergeler hem de orta vadeli görünüm bize dezenflasyonun sürdüğünü ve süreceğini gösteriyor. Bu düşüşün kalıcılığını sağlamak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Elbette bu dönemde uygulanan politikaların real sektör üzerine bir takım etkileri söz konusu. Ancak geldiğimiz noktada ekonomideki büyümenin kompozisyonun değişerek devam ettiğini görüyoruz. Bununla birlikte ciddi bir sektörel dönüşümün de gerçekleştiği açık. Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız" dedi. "Fiyat istikrarı demek faizlerin kalıcı olarak düşük olması demek" Fiyat istikrarının önemine değinen Karahan, açıklamalarına şu sözlerle devam etti: "Bildiğiniz gibi fiyat istikrarına giden yolda bazı maliyetler olabiliyor. Bu maliyetlere neden katlanılması gerektiğini anlatmak istiyorum. Sonrasında bugüne kadar enflasyonda yaşadığımız düşüşü nasıl sağladığımızı, bunun hangi kaynaklar aracılığıyla gerçekleştiğini anlatacağım. Bu aynı zamanda bize bundan sonraki düşüşün nasıl olacağı hakkında da bir fikir verecek. Son olarak kamuoyunda sık sık konuşulan faiz kararlarımız hakkında bir değerlendirme yapmak istiyorum. Burada hem vatandaş için hem real sektör için önemli olan, belirleyici olan piyasadaki faizler. Piyasadaki faizler ne zaman düşer? Piyasa faizleri Merkez Bankası’nın politika faizinden nasıl ve ne ölçüde etkilenir? Bu etki hangi unsurlara bağlıdır? Bu konuda bir değerlendirme yapacağım. Böylelikle kararlarımızı alırken göz önünde bulundurduğumuz bazı unsurları da vurgulayacağım. Merkez Bankamızın internet sitesini açtığınızda sol üst köşede şöyle bir ifade görürsünüz. Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu fiyat istikrarı konusu neden bu kadar önemli ki, temel amacı bu olan bir kurum kurulması gerekli görülmüş. Bir ülkenin refahı için fiyat istikrarı neden bu kadar kritik? Fiyat istikrarının önemini anlamanın yolu, fiyat istikrarı olmadığında yani yüksek enflasyon ortamında neyi kaybettiğimizi analiz etmekten geçiyor. Hepimiz dönem dönem yaşamışızdır. Bazı şeylerin kıymetini en iyi onu kaybettiğimizde anlarız. Bu nedenle önce yüksek enflasyonun maliyetini anlatarak başlamak istiyorum. Her şeyden önce yüksek enflasyon demek, alım gücünde düşüş demek. Ücretlerde yaşanan artışların refahı aynı ölçüde artıramaması demek, yaşam standartlarına yansımaması demek. Bunun yanında her ne kadar yüksek enflasyon dönem dönem yüksek büyüme ile birlikte görülse de aslında aynı zamanda istikrarsızlık demek. Yüksek enflasyon dönemlerinde büyümenin çok oynak olduğunu görüyoruz. Bazı dönemlerde çok yüksek olabilen büyüme takip eden dönemlerde yavaşlayabiliyor. Maliyet artışları da benzer şekilde hareket ediyor. Bu nedenle yüksek enflasyon dönemleri genelde öngörülebilirliğin son derece düşük olduğu dönemler. Bunun neticesinde de böyle dönemlerde uzun vadeli planların ve uzun vadede verimlilik artışı sağlayacak yatırımların yapılması zorlaşıyor. Dolayısıyla bu dönemler uzun sürdüğü takdirde ekonominin verimliliği düşüyor ve uzun vadeli potansiyeli de zarar görüyor. Fiyat istikrarını sağladığınızda ise aynı zamanda öngörülebilirliği tesis etmiş oluyorsunuz. Bunun yanında fiyat istikrarı demek faizlerin kalıcı olarak düşük olması demek ve finans sektörü tarafından uzun vadeli finansmanın uygun şartlarda sağlanabilmesi demek. Uzun vadeli finansman imkanı ve öngörülebilirlikle birlikte düşük enflasyon yatırım ortamında ciddi bir iyileşme sağlar. Bu iyileşme ile beraber uzun vadeli yatırımlar yapılabilir hale gelir. Ülkenin büyüme potansiyeli artar, büyüme sürdürülebilir hale gelir. Büyümenin getirdiği refah artışı toplumun birçok kesimi tarafından daha dengeli şekilde paylaşılabilir." "Özel tüketim büyümesinin dengelenmesi, ekonomideki büyüme için oldukça önemli" 2020 yılından sonra Türkiye’nin yeniden yüksek enflasyonla tanıştığına değinen Karahan, 5 yıllık süreçte enflasyonun ortalama olarak yaklaşık yüzde 45 olarak gerçekleştiğini ifade etti. Karahan, "Bu dönem aynı zamanda para politikasının gevşek olduğu, kredi maliyetlerinin düşük tutulduğu ve kredi miktarının da oldukça bol olduğu bir dönemdi. Yani yatırım yapmak isteyenin, finansmana ulaşmak isteyenin ne erişim ne maliyet açısından zorlanmayacağı bir ortamdı. Böyle bir dönemde yatırımların hızlanmasını beklersiniz. Ancak veriye baktığımızda fiyat istikrarı döneminde neredeyse yüzde 8’i bulan yatırım büyümesinin bu söz konusu dönemde hızlanmak bir yana yavaşladığını gördük. Bu son dönemin bir başka özelliği ise büyüme oranlarının fiyat istikrarı dönemine benzer olması. 2004-2019 yılları arasında ortalama yüzde 5.5 kadar büyüyen Türkiye ekonomisi, ondan sonraki 5 yılda da benzer oranda büyüdü. Peki yatırım büyümesi bu dönemde zayıfladı ise ekonomi nasıl aynı hızda büyümeye devam etti? Sorunun cevabı aslında özel tüketimde yatıyor. Fiyat istikrarı döneminde yıllık bazda yüzde 4.5 büyüyen özel tüketim, yüksek enflasyon döneminde yüzde 10 oranında ve neredeyse tarihi olarak en büyük seviyelerde büyüdü. Bu büyüme kompozisyonu çok sağlıklı değil. Verilere baktığımızda yüksek enflasyon döneminde yani 2020’den sonraki dönemde yatırımlar Yüzde 5.7 büyürken özel tüketim yüzde 10 oranında yani yatırımlardan çok daha yüksek oranda büyüyor. Üretim kapasitesinin bu hızla artmadığı bir ekonomide bu kadar hızlı özel tüketim büyümesi ancak ithalatla mümkün. Nitekim ekonomimizde de bunu gördük. 2023 başında cari açığın milli geliri oranı ithalattaki artış kaynaklı yüzde 5’i aştı. Fiyat istikrarını sağladığımızda bu büyüme kompozisyonunun geçmişte olduğu gibi düzeleceğini yani yatırım tüketim dengesinin çok daha sağlıklı seyredeceğini düşünüyoruz. Özel tüketim büyümesinin dengelenmesi ve büyüme kompozisyonunun iyileşmesi dezenflasyon için önemli olduğu kadar ekonomideki büyümenin dengeli olabilmesi için de oldukça önemli. Bildiğiniz gibi parasal sıkılaşmaya başlayalı iki yıldan fazla bir süre oldu. Geldiğimiz noktada büyüme kompozisyondaki dengelenmenin ne boyutta olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu anda baktığımızda yatırım büyümesinin yüzde 7,7 olduğunu özel tüketimdeki hızla artışında önemli ölçüde törpülendiğini görebiliriz. Ve tıpkı anlattığım gibi yatırım büyümesinin özel tüketimden daha hızlı olduğu ve dolayısıyla büyümenin daha sürdürülebilir olduğu bir görünüm elde etmiş olduk" ifadelerini kullandı.
Kocaeli Sokakta 60 bin dolar bulan temizlik görevlisi: "Aklımdan asla kötü bir niyet geçmedi" Kocaeli’nin Darıca ilçesinde ağacın dibine bırakılan poşetin içinde bulduğu 60 bin doları polise teslim eden temizlik görevlisi, "Aklımdan asla kötü bir niyet geçmedi" diyerek çalıştığı firma tarafından ödüllendirildi. Bayramoğlu Mahallesi Plaj Yolu Caddesi’nde bir zincir markette temizlik görevlisi olarak çalışan İbrahim Ada, 2 gün önce sabah temizliği sırasında market önündeki ağacın dibinde bırakılmış kargo poşetini fark etti. Poşeti çöpe atmak üzere eline alan Ada, içinin dolu olduğunu fark edince durumdan şüphelenerek market müdürüne bilgi verdi. Market müdürüyle birlikte paketi kontrol eden çalışanlar, içinde çok miktarda dolar görünce parayı Darıca İlçe Emniyet Müdürlüğü Merkez Amirliği’ne giderek teslim etti. Polis ekipleri tarafından yapılan sayımda paketteki miktarın toplam 60 bin dolar olduğu tutanakla kayıt altına alındı. Polislerin yaptığı çalışmalar neticesinde sahibi bulunarak dolarlar teslim edildi. "Aklımdan hiçbir kötü niyet geçmedi" 60 bin doları bulan İbrahim Ada, "Poşeti geri dönüşüme atmak için aldım ama ağırlığını fark edince açtım ve para olduğunu gördüm. Hemen müdürüme gösterdim. Birlikte kontrol edip polise teslim ettik. Karakolda sayım yapıldı ve 60 bin dolar olduğu ortaya çıktı. Aklımdan asla kötü bir niyet geçmedi. Paranın sahibi geldi, teşekkür etti" dedi. Firma tarafından ödüllendirildi İbrahim Ada’nın örnek davranışı, çalıştığı firma tarafından da karşılıksız bırakılmadı. Firma yetkilileri, Ada’ya hediye çeki ve çeşitli hediyeler takdim ederek sergilediği dürüstlükten dolayı teşekkür etti. Firma yetkilisi Yakup Berk, "İbrahim Bey’in hassasiyeti örnek bir davranıştır. Poşeti fark ettiğinde hemen yönetimi bilgilendirmiş, ardından emniyet ekipleri çağrılarak para tutanakla teslim edilmiştir. Sayımda 60 bin dolar olduğu tespit edildi. Kendisine bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Kastamonu Sanayi sitesindeki cinayette yargılama devam etti Kastamonu’da kaporta tamiri ve araç boyama tartışması sebebiyle işlenen cinayetle ilgili sanıkların yargılamasına devam edildi. Olay, 13 Temmuz 2024 tarihinde Kastamonu Eski Sanayi Sitesi 6. Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kaporta ustası İbrahim Aslan ile Ümit B. ve kardeşi Fatih B. arasında kaporta tamiri ve araç boyaması sebebiyle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine çıkan kavgada taraflar birbirlerine bıçak ve silahla saldırdı. Taraflar arasında çıkan silahlı kavgada kaporta ustası İbrahim Aslan, kurşunların isabet etmesi sonucu olay yerinde hayatını kaybetti. Olayın ardından aynı aileden Yaşar B., Ümit B., Fatih B., Kazım B. ve Sevinç B. gözaltına alındı. Kastamonu Adliyesine sevk edilen şüphelilerden Ümit B. ve Fatih B. tutuklanırken, Yaşar B., Sevinç B. ve Kazım B. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde sanıklar hakkında "kasten öldürme" suçundan açılan dava görülmeye devam etti. Duruşmada kendisini savunan tutuklu sanık Fatih B., "Olay yeri keşfi sırasında orada bulunan araçlar benim kafamı karıştırmıştır. Bu yüzden yanılgıya düşmüş olabilirim. Bu konuda daha detaylı savunmamızı rapor geldiği zaman yapacağım. Ayrıca maktulün kardeşi Erol, benim ateş ettiğimi beyan etti, ’sağ ön kapıdan indi. 3-5 el dükkana doğru ateş etti’ dedi. Bu iddialar tamamen asılsızdır. Maktulün kardeşinin yalan beyandan dolayı ben, 17-18 aydır mağdur durumdayım, tutuklu bulunuyorum." dedi. Duruşmada kendisini savunan tutuklu sanık Ümit B., önceki ifadelerini tekrar ettiğini belirterek tahliyesini istedi. Diğer tutuksuz yargılanan sanıklar Yaşar B., Sevinç B. ve Kazım B. de suçsuz olduklarını ifade etti. Mahkeme heyeti olay yerinde yapılan keşif raporunun gelmesinin beklenmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.