GÜNDEM - 11 Ekim 2025 Cumartesi 13:35

Mardin’de halı mağazasında indirim izdihama neden oldu

A
A
A
Mardin’de halı mağazasında indirim izdihama neden oldu

Mardin’in Mazıdağı ilçesinde yeni açılan bir halı mağazasının indirim kampanyası izdihama yol açtı.


Merkez Gündoğan Mahallesi’nde hizmete giren mağaza sahibi, sosyal medya hesaplarından halı ve battaniyelerde büyük indirim yaptığını duyurdu. Kampanyayı duyan vatandaşlar, sabahın erken saatlerinden itibaren mağaza önüne akın etti. Kapıların açılmasıyla birlikte içeride yoğunluk yaşanırken, dışarıda ise metrelerce kuyruk oluştu.



Mardin’de halı mağazasında indirim izdihama neden oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Sorgun’da kadınların gücüne güç katacak üçüncü Hilal Ev açıldı Sorgun Belediyesi, kadınların sosyal hayata katılımını desteklemek ve aile ekonomilerine katkı sağlamalarına imkan tanımak amacıyla hayata geçirdiği ‘Hilal Evleri’ projesinin üçüncüsünü Agah Efendi Mahallesi’nde hizmete açtı. Yaklaşık 400 kadına hizmet vermesi hedeflenen yeni Hilal Evi, içerisinde bulunan Çocuk Kütüphanesi ile de annelerin hayatını kolaylaştıracak önemli bir detaya sahip. Bu sayede kadınlar, çocuklarını güvenle yanlarında getirerek hem kendileri kurs ve etkinliklerden faydalanabilecek hem de çocuklarının kültürel gelişimine katkıda bulunabilecekler. Hilal Evlerden sorumlu Çini Öğretmeni Hale Ekim, çini işleme, ahşap, sepet, dikiş-nakış, kuaförlük, fitness, yemek ve pasta kursları olduğunu söyledi. Kadınların sosyalleşirken ev ekonomisine de katkı sağladığını belirten Ekim, "Hanımlar Hilal Evlerden oldukça memnun. Onlar için burası bir terapi niteliğinde. Sosyalleşme ve etkinlik için kültür evi olarak burayı tercih ediyorlar" dedi. Öğretmen Fatma Özkaya ise Hilal Evlerin, Kadın Kooperatifi özelliğine değindi. Özkaya, "E-ticaretle uğraşıyoruz. Satışlarımız var. Bayanlar oradan parça başına ücret alıyorlar. Hilal Evlerde üretilen ürünlerin satışını e-ticaret üzerinden yapıyoruz" ifadelerini kullandı. "Ödüllü projemiz 2019’dan bu yana devam ettiriliyor, üçüncüsü açılıyor" Açılışta konuşma yapan Sorgun Belediye Başkanı Erkut Ekinci, Malatya’da belediyelerin projelerinin yarıştığı bir yarışmada Hilal Evler projesinin birinci olduğunu ifade ederek sözlerine başladı. Başkan Ekinci sözlerini şöyle sürdürdü: "Ödül alan bir projenin 2019’dan bu yana devam ettiriliyor olması ve bugün de burada üçüncü Hilal Evi hayata geçiriyor olmamız bizim için çok büyük bir gurur kaynağı. Buralar bir tedavi merkezi. Bu mekanları açıyoruz ki depresyon rahatsızlığı olan hastalarımızı tedavi edelim. Çocukların kullanabileceği alanlar oluşturuyoruz ki anneler biraz olsun rahat etsin." "Dördüncü Hilal Ev ve ikinci Bebek Kütüphanesi açılacak" Sıradaki Hilal Evin müjdesini veren Başkan Ekinci, dördüncü Hilal Evin, Aydınlıkevler Mahallesinde açılacağını duyurdu. Kış şartlarında çocukların sosyalleşmesinin zor olduğunu belirten Ekinci, "Millet Bahçesi içinde faaliyete geçirdiğimiz kapalı alan çocuk oyun grubumuz var. Bir müjde daha vereyim. İl Özel İdaresi eski binasının tahsisi Sorgun Belediyesi’ne yapıldı. Orada en kısa zamanda kış aylarında çocukların gidebileceği alanı oluşturacağız. Alt katına da ikinci bebek kütüphanesi yapacağız" dedi. Açılış kurdelesinin açılması ve sınıfların gezilmesiyle program sona erdi.
Manisa Dolandırıldıklarını iddia eden kuyumcu mağdurları dükkan önünde toplandı Manisa’nın Şehzadeler ilçesinde bir grup vatandaş, altın ve emanet para verdikleri kuyumcu tarafından dolandırıldıklarını iddia ederek iş yeri önünde toplandı. Olay, Şehzadeler ilçesi Dr. Ahmet Sadık Caddesi üzerinde faaliyet gösteren kuyumcuda yaşandı. İddiaya göre, çok sayıda vatandaş kuyumcuya senet ve kaşeli kartvizit karşılığında altın ve nakit para emanet etti. Ancak bir süre sonra iş yerinin kapalı olduğunu gören vatandaşlar, dolandırıldıklarını öne sürerek hukuki yollara başvurdu. Mağdurlar, verdikleri altın ve paraların geri ödenmediğini, hukuki sürecin de sonuçsuz kaldığını ifade etti. Sorumluların halen dışarıda serbestçe dolaştığını söyleyen vatandaşlar, adaletin bir an önce tecelli etmesini istediklerini belirtti. Kuyumcu önünde bir araya gelen mağdurlar, yaşadıkları mağduriyeti basın mensuplarına anlatarak yetkililerden yardım talebinde bulundu. Kuyumcu T.Ö. ile bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığını söyleyen mağdurlardan İbrahim Karahan, "Bir arkadaş vasıtasıyla tanıştım. T.Ö.’ye gelerek altın almak için para verdik. Yüklü olduğu için dedi ki ‘Bir süreç olması gerekiyor bir 10 gün, 15 gün içinde ben veririm’ dedi. Biz de verdik buna. Ondan sonra bir duyum aldım. Sıkıntılar olmuş. Geldim buraya bizzat kendisiyle konuştum. WhatsApp görüşmeleri de var yazılı olarak. ‘Benim altınım var, benim gümüşüm var, benim malım, mülküm var. Ben bir yere kaçmıyorum. Kaçan şerefsizdir, namussuzdur’ bu terimleri kullanan şahıs. Bir zamandan sonra bizi oyaladı, oyaladı. Bir süreden sonra emniyet güçleri tarafından gözaltına alındı bu şahıs" dedi. "Biz paramızı verdikten sonra para uçtu gitti" Kuyumcudan herhangi gelir beklemediğini kendisinde emanet olan parayla altın almak istediğini söyleyen Karahan, "Ben kuyumcuya herhangi bir gelir sağlasın diye vermedim. Bunlar emanet malı. Bundan ablamdan gelen ondan sonra baldızımdan gelen emanetler ‘Biliyorum. Sıkıntı yok. Ben her türlü halledeceğim’ dedi. Biz paramızı verdikten sonra para uçtu gitti" diye konuştu. 170 kişinin şikayetçi olduğunu belirten Karahan, yasal yolların ilerlemediği iddiasında bulunarak "Resmi olarak 170 kişi şu anda şikayette bulunan var ama gayri şikayet etmeyenler toplamında 300’ü geçkin mağdur olan şahıs var. Ondan dolayı bu mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz. Yasal yollar ilerlemiyor" ifadelerini kullandı. "Bizi daha mağdur duruma sokmak niyetinde" Dükkanı kapatan kuyumcu T.Ö.’nün avukatları tarafından kendilerini rahatsız ettikleri gerekçesiyle haklarında suç duyuruları açıldığını savunan Karahan, "Şahıslar biz mağdurken bizi halen daha mağdur duruma sokmak niyetinde. Kendi avukatlarıyla, kendi yakın çevresindeki akrabalarıyla bizim adımıza halen suç duyurusunda bulunuyorlar. Suç duyurusundan ziyade bizden halen para istiyorlar. İşte şu kadar para verin bu mahkememizden vazgeçelim. Şu kadar para verin şu mahkememizden vazgeçelim. Bu yollara başvurmuşlar. Biz tehdit etmişiz. Biz onların yerinden yurdundan etmişiz. Kendi verdikleri ikram ettikleri meyveden bile bizi hırsızlıkla suçlamaya başladılar. Bundan dolayı yani biz de artık ne yapacağımızı bilemedik" dedi. "Bir türlü sonuca ulaşamıyoruz" Bugüne kadar böyle bir şey yaşamadığını söyleyen Karahan, "Şimdi Kuyumcular Çarşısı’na girdiğin zaman bir mal almaya gidiyorsun. Kartvizit veriyorlar. Kartvizitin arkasında ya da senet veriyorlar. Senedin meblağı neyse onu veriyorlar. Orada yazılı çizili alacağın emanet yazıyor. Onu verdiler. Biz de tabii böyle bir şey başımıza gelmemişti bugüne kadar. Gelmediği için de biz de bilmiyoruz. Sadece iyi niyetle gittik. Dediler ‘40 40 yıllık 50 yıllık esnaftır. Bütün insanlar bundan alışveriş yapıyor. Güvenle gidip malınızı teslim edebilirsiniz, verip de alabilirsiniz’ diye terimlerde bulundular. Ben de bir arkadaşın tavsiyesiyle geldim zaten o malı verdim emaneti almak için. Ama bir türlü sonuca ulaşamıyoruz" diye konuştu. Oğlunun tazminat parasını kuyumcuya emanet ettiğini ancak geri alamadığını iddia eden mağdurlardan İsmail Vural ise mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini istedi. Bir başka mağdur ise kendilerinin sürekli oyalandığını sahte senetlerle dolandırıldıklarını iddia etti.
Düzce Doç. Dr. Çakmak "Her bir kan bağışı, bir çocuğa yeniden hayat verme gücüne sahiptir" Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, kan ve kök hücre bağışının lösemi tedavisinde hayati öneme sahip olduğunu kan bağışının belirli şartları sağlayan sağlıklı bireyler tarafından yapılabildiğini bildirerek "18–65 yaş aralığında, en az 50 kilogram ağırlığında ve genel sağlık durumu iyi olan herkes kan verebilir" dedi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, 2-8 Kasım "Lösemili Çocuklar Haftası" dolayısıyla bilgilendirmede bulundu. Lösemi hastalığını kemik iliğinde bulunan kan yapıcı hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan bir kan kanseri olarak tanımlayan Çakmak, "Normalde sağlıklı alyuvar, akyuvar ve trombosit üretmesi gereken kemik iliği, bu anormal hücreler tarafından işgal edilir. Çocuklarda en sık Akut lenfoblastik lösemi (ALL) görülür. Akut lenfoblastik lösemi, tüm çocukluk çağı lösemilerinin yaklaşık yüzde 75’ini oluşturur. Akut myeloid lösemi (AML) (yüzde 15–20) ve Kronik myeloid lösemi (KML) daha az sıklıkla görülür. Juvenil myelomonositik lösemi (JMML) gibi kronik formlar ise nadir görülür" dedi. Çocuklarda lösemi belirtilerinin genellikle sinsi başladığını ve başka hastalıklarla karışabildiğini ifade eden Çakmak, ailelerin dikkat etmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı: "Nedeni açıklanamayan yorgunluk, solukluk, halsizlik. Sık enfeksiyon geçirme, iyileşmeyen ateş. Burun kanaması, diş eti kanaması, ciltte morluklar. Kemik veya eklem ağrısı, topallama. Karın şişliği (dalak-karaciğer büyümesi). Boyunda, koltuk altında, kasıkta bezeler. İştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri. Bu belirtiler birkaç haftadan uzun sürüyorsa, anamnez, fizik muayene, tam kan sayımı ve diğer laboratuvar testleri ile ilk değerlendirme yapılabilir" şeklinde konuştu. "Geç tanı, organ tutulumu ve enfeksiyon riskini artırarak tedavi şansını azaltabilir" Lösemide erken teşhisin, hastalığın santral sinir sistemi gibi diğer dokulara yayılmadan tedavisini mümkün kıldığını ifade eden Doç. Dr. Çakmak, "Ancak geç tanı, organ tutulumu ve enfeksiyon riskini artırarak tedavi şansını azaltabilir" dedi. Günümüzde lösemi tedavisinde ilerlemeler hakkında bilgi veren Çakmak, "Son 20 yılda çocukluk çağı lösemi tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedildi. Artık hastalar, genetik profilleri ve risk düzeylerine göre kişiselleştirilmiş kemoterapi protokolleriyle tedavi ediliyor. Bu yaklaşım hem tedavi başarısını artırıyor hem de gereksiz ilaç yükünü azaltıyor. Ayrıca hedefe yönelik tedaviler, özellikle imatinib ve dasatinib gibi tirozin kinaz inhibitörleri sayesinde, belirli genetik alt tiplerde olağanüstü sonuçlar elde ediliyor. Bu ilaçlar, kanser hücrelerini doğrudan hedef alarak sağlıklı dokulara zarar vermeden etki ediyor" ifadelerini kullandı. "İyileşme oranı yüzde 95’in üstüne ulaşmış durumda" İmmünoterapi alanında da çığır açan yeniliklerin mevcut olduğunu aktaran Hatice Mine Çakmak açıklamasında, "Blinatumomab ve inotuzumab gibi akıllı moleküller ile CAR-T hücre tedavileri, klasik kemoterapiye dirençli hastalarda bile yüksek başarı oranları sağlıyor. Bunun yanı sıra kök hücre nakli protokolleri daha güvenli hale getirildi; nakil öncesi hazırlık ve sonrasındaki destek tedavilerinde mortalite oranları belirgin biçimde azaldı. Son olarak, enfeksiyon kontrolü, destek tedavisi ve beslenme takibinde sağlanan gelişmeler, tedavi sürecinde çocukların yaşam kalitesini ciddi ölçüde yükseltti. Bu bütüncül yaklaşım sayesinde bugün çocukluk çağı lösemilerinde tam iyileşme oranı yüzde 95’in üstüne ulaşmış durumda" ifadelerine yer verdi. Düzce Üniversitesi Tıp fakültesi Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji biriminin imkanları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Çakmak, "5 güne kadar yatarak kemoterapi, tüm ayaktan kemoterapi seçenekleri verilebilmektedir. Kan transfüzyonu, enfeksiyon tedavileri gibi destek tedavileri hastanemizde yapılmaktadır" açıklamasında bulundu. "Lösemi bulaşıcı değildir" Lösemi hakkında toplumda yaygın olan yanlış inanışlara da değinen Çakmak, "Öncelikle, lösemi bulaşıcı değildir. Bu hastalık, kemik iliğinde kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkar. Bir diğer yanlış düşünce, löseminin sadece kalıtsal olduğu yönündedir. Oysa vakaların büyük çoğu, kalıtsal değil; genlerde tesadüfi değişiklikler ya da bazı çevresel etkiler sonucu gelişir. Toplumda sıkça duyulan bir başka yanlış da ‘kemoterapi çok ağır, bu hastalıktan kurtulmak mümkün değil’ düşüncesidir. Oysa artık modern ilaçlar ve destek tedavileri sayesinde çocuklarda lösemi tedavisi çok daha kolay tolere ediliyor ve tam iyileşme oranı çocuklarda yüzde 95’e kadar çıkıyor. Ayrıca ‘kök hücre nakli tek çaredir’ inanışı da doğru değildir. Günümüzde uygulanan hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapiler sayesinde birçok çocuk, nakil yapılmadan da tamamen iyileşebiliyor. Kısacası, lösemi hakkında doğru bilgiye ulaşmak, umudu kaybetmemek ve modern tedavilerin gücüne inanmak çok önemli" ifadelerine yer verdi. "Her bir kan bağışı, bir çocuğa yeniden hayat verme gücüne sahiptir" Kan ve kök hücre bağışının lösemi tedavisinde hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Doç. Dr. Çakmak, kan bağışının belirli şartları sağlayan sağlıklı bireyler tarafından yapılabildiğini bildirerek "18–65 yaş aralığında, en az 50 kilogram ağırlığında ve genel sağlık durumu iyi olan herkes kan verebilir. Bağış yapacak kişinin son dönemde enfeksiyon geçirmemiş, antibiyotik kullanmamış, dövme veya piercing yaptırmamış olması gerekir. Ayrıca Hepatit B, Hepatit C, HIV (AIDS) veya sifiliz (frengi) gibi bulaşıcı hastalıkların bulunmaması zorunludur. Erkekler yılda dört, kadınlar ise üç kez kan verebilir ve bağışlar arasında en az iki ay bulunmalıdır. Lösemi tedavisi gören çocuklarda kemoterapi sürecinde alyuvar ve trombosit değerleri düşebildiği için bu bağışlar, onların yaşamını sürdürebilmesi açısından büyük önem taşır. Her bir kan bağışı, bir çocuğa yeniden hayat verme gücüne sahiptir." şeklinde konuştu. "Sağlıklı ve kronik hastalığı bulunmayan herkes kök hücre bağışçısı olabilir" "Kök hücre bağışı, lösemi ve diğer kan hastalıklarının tedavisinde yaşam kurtarıcı bir yöntemdir" diyen Doç. Dr. Çakmak, "18–50 yaş arası, sağlıklı ve kronik hastalığı bulunmayan herkes kök hücre bağışçısı olabilir. Bağışçı olmak için yalnızca birkaç tüp kan örneği verilerek TÜRKÖK sistemine kayıt yapılır. Kök hücreler, hastanın kemik iliğinde bozulmuş kan yapımını yeniden başlatır ve kalıcı iyileşme şansı sunar. Her kök hücre bağışı, bir lösemi hastasına ikinci bir hayat armağan etme potansiyeline sahiptir" dedi. Lösemiyle mücadele eden çocuklara ve ailelerine mesaj veren Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, "Çocukluk çağı lösemisi artık tedavi edilebilir bir hastalıktır; her yeni gün, bilim ve umutla daha fazla çocuğun sağlığına kavuştuğu bir başarı hikayesidir" şeklinde açıklamasını tamamladı.