YEREL HABERLER - 24 Ocak 2017 Salı 10:32

Hekimoğlu: “Sağlıklı besine ulaşmak için tüm süreçlerde kontrol olmalı”

A
A
A
Hekimoğlu: “Sağlıklı besine ulaşmak için tüm süreçlerde kontrol olmalı”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğlu, dünyada ve Türkiye’de gıda güvenliğinin oldukça önemli bir konu haline geldiğine işaret ederek, tüketicinin daha sağlıklı ve kaliteli besine ulaşması için tarımsal üretimin tüm süreçlerinde kontrollerin yapılması gerektiğini belirtti.
MTSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Ziraat Mühendisi Hekimoğlu, yazılı bir açıklama yaparak, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliğine ilişkin bilgiler verdi. MTSO olarak önümüzdeki süreçte sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği konularına ağırlık vereceklerini ifade eden Hekimoğlu, gıda güvenliği kavramını, insanların aktif ve sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için beslenme gereksinimi ve tercihlerine uygun, yeterli, sağlıklı ve besleyici gıdaya her zaman fiziksel, sosyal ve ekonomik olarak ulaşabilmeleri durumu olarak açıkladı. Günümüzde gıda güvenliğinin, ‘gıdanın bulunabilirliği, erişilebilirliği, kalite ve güvenilirliği ile bulunabilirlik, erişilebilirlik ve gıda güvenliğinin devamlılığı’ olmak üzere dört seviyede tanımlandığını bildiren Hekimoğlu, gıda güvenliğinin sağlanması için de bu dört seviyenin aynı anda gerçekleşmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti.
“Kaynakların tarımda etkin kullanımı sağlanmalı”
Gıda güvenliğinin sürdürülebilir şekilde iyileştirilebilmesi için Türkiye’de tarımsal yapıda etkinliğin sağlanması gerektiğini vurgulayan Hekimoğlu, bunun için de gıda üretiminin istikrarlı şekilde artırılması ve tarımsal ticarette rekabetçiliğin elde edilmesi gerektiğini dile getirdi. Kendi ayakları üzerinde duran bir tarım sektörünün, sürdürülebilir gıda güvenliğini sağlamanın en önemli aşaması olduğunu belirten Hekimoğlu, şöyle devam etti: “Bu amaca yönelik olarak, tarımsal politikalarda, kısa dönemli etkileri olan geçici kaynak aktarımlarından çok, kaynakların tarımda etkin kullanımının sağlanmasına, istikrarlı ve sağlam bir tarımsal yapının oluşturulmasına odaklanılması gerekiyor. Tarımsal etkinlik artışı, üretim maliyetlerini düşürerek, artan arz yoluyla rekabetçiliği sağlayacak ve böylece gıda tüketiminin artmasını temin edecek bir yapı oluşabilecektir.”
Bu noktadan hareketle tarımsal etkinlik ile gıda güvenliği arasındaki köprü rolünü rekabetçiliğin üstlendiğini belirten Hekimoğlu, sürdürülebilir bir gıda güvenliği için bu bakış açısının büyük önem taşıdığını kaydetti.
“Bulunabilirlik ve erişilebilirlik önemli”
Tarımsal yapıda etkinlik ve gıda güvenliği konusunun bulunabilirlik ile erişilebilirlik olmak üzere iki temel kavramı içerdiğini ifade eden Hekimoğlu, “Üretim açısından etkinlik kavramı, mevcut kaynaklar ile elde edilebilecek en yüksek çıktının sağlandığı durumu işaret etmektedir. Burada ilk olarak gıdanın fiziksel bulunabilirliğinden bahsedebiliriz. Gıda bulunabilirliği, gıda güvenliğinin arz yönünü işaret eder. Gıda üretimi, stok düzeyleri ve net ticaret tarafından belirlenmektedir. Temel tarımsal üretimde kullanılan tarımsal gübre ve tarım ilaçları bu noktada önem taşır. Tarım ilacının isminin doğru, içeriğinin fiziksel ve kimyasal anlamda değişmeden bulunabilir olması gerekmektedir. İkincisi, gıdaya ekonomik ve fiziksel erişilebilirlik. Yani yeterli gıda arzının varlığı (gıdanın fiziksel bulunabilirliği) tek başına ulusal veya küresel olarak hane halkı düzeyinde gıda güvenliğini garanti etmemektedir. Yetersiz gıda erişimi konusundaki kaygılar gıda güvenliği amaçlarını gerçekleştirmek üzere gelir, harcama, piyasalar ve fiyatlar konularında daha yoğun politika odaklanmalarına sebep olmuştur. Fiziksel ve kimyasal anlamda ismine ve içeriğine doğru gübre ve tarım ilaçlarının gıdaların fiziksel içeriklerine en az düzeyde etki etmesi insan sağlığı açısından çok önemlidir” dedi.
Gıdada kalite ve güvenilirlik kavramları üzerinde de duran Hekimoğlu, gıdanın temel olarak dört temel başlıkta değerlendirilebileceğini, bunların da gıda standartlarının uygunluğu, mikro besin bulunabilirliği, protein kalitesi ve gıda güvenilirliği olarak sıralanabileceğini kaydetti. Ayrıca kullanılan tarımsal gübrelerin ve tarım ilaçlarının kalite ve güvenirliğinin dünya standartlarında olması gerektiğine de dikkat çeken Hekimoğlu, “Herhangi bir kişi günlük gıda alımı yeterli olsa da periyodik olarak gıdaya erişimde yetersizlikler yaşıyorsa o kişi gıda güvencesiz olarak düşünülür. Kötü hava koşulları, politik istikrarsızlık ya da işsizlik, yükselen gıda fiyatları gibi iktisadi faktörler kişinin gıda güvenliği statüsünde olumsuz etki yapabilir. Kısaca gıda güvenliğinde globalleşme ile maliyetlerin düşürülmesi için yapılan ürün kullanımı, ürün dayanıklılığını artıran katkı maddeleri, zirai ilaç ve gereksiz gübre kullanımının artması ile çevresel kirleticilerin gıdalara bulaşmasının gıda güvenliğini tehdit eden temel parametreleri bilmemiz ve önlemleri almamız gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
“Sağlıklı besine ulaşmak için tüm süreçlerde kontrol olmalı”
Sağlıklı ve kaliteli besine ulaşmak için tüm süreçlerde kontrollerin yapılması gerektiğinin altını çizen Hekimoğlu, şunları kaydetti: “Dünyada ve Türkiye’de gıda güvenliği oldukça önemli bir konu haline gelmişken, tarımsal üretim olarak toprak, yem, su ve gıda başta olmak üzere tüketicinin daha sağlıklı ve kaliteli besine ulaşması için tedarik, üretim, paketleme ve sunumun da yer aldığı tüm süreçlerde kontrollerin yapılması gerekmektedir. İnsan sağlığını tehdit eden gıda kaynaklı fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskleri belirlemeliyiz. Ayrıca kontrolsüz zirai ilaç ve gübre kullanımındaki teknolojik olmayan ürünlerin kullanılması ve bunların doğuracağı riskleri önlemeye yönelik üretici ve tüketici bilincinin gelişmesine katkılar sağlamalıyız.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mardin "Mardin’de tüketilen kaçak elektrik 4.8 milyon kişiye yeter" Dicle Elektrik tarafından Mardin’de yapılan yatırım, şebeke iyileştirme bakım ve onarım çalışmalarına rağmen kayıt dışı kullanım nedeniyle özellikle Derik ve Kızıltepe ilçelerinde şebekenin çökebileceği ve bu ilçelerin enerji almama riskinin olduğu uyarısı yapıldı. Mardin’de tüketilen kaçak elektriğin 1.2 milyon haneye ve 4 milyon 800 bin nüfusa yetecek güçte olduğu belirtilirken, ekonomiye zararının 6 milyar 250 milyon lira olduğu açıklandı. Dicle Elektrik, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan altı ilde kaliteli, kesintisiz ve kayıpsız enerji dağıtımı vizyonuyla çalışmalarını sürdürüyor. Yatırımlarını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) tüketici hizmetleri ve hizmet kalitesi yönetmeliklerine uygun olarak gerçekleştiren ve Mardin’de 358 bin 600 aboneye hizmet sağlayan dağıtım şirketi, özelleştirmeden bu yana Mardin’e 10 yılda 3 milyar 200 milyon liralık yatırım yaptı. Yetkililer, yeni yatırım dönemi için, “Bu yıl Mardin’e 1 milyar TL’ye yakın bir yatırımı daha hizmete almayı hedefliyoruz. Böylece toplam yatırımımız bölgede 4 milyar TL’yi geçecek” dedi. Dağıtım şirketi, teknolojiyi odağına alarak yaptığı yatırımlarla altyapısını güçlendirmesine rağmen özellikle tarımsal sulamada kayıt dışı kullanım nedeniyle şebekenin aşırı yüklenme kaynaklı uyarı verdiğini aktardı. Dicle Elektrik’in 28 milyar TL’lik toplam alacağının 3’te birinin Mardin’e ait olduğu bildirildi. Dicle Elektrik yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, “2023 yılında Mardin ilinde 5 milyar kWh enerji çekişi oldu. 2 milyar 465 milyon kWh’ın kayıt içinde olduğu tespit edildi. İl genelinde 2.5 milyar kWh kayıp kaçak enerji çekişi mevcut. Bu kaçak enerjinin ülkeye maliyeti ise 6 milyar 250 milyon liradır. Sadece Mardin’de tüketilen kaçak enerji, 1.2 milyon hanenin tüketimine eşittir. Her hanede 4 kişinin yaşadığını varsayarsak, bu da 4 milyon 800 bin kişinin enerji tüketimine denk gelmektedir. Enerji çekişi her geçen gün artmakta. Şehrimizin kesintisiz ve kaliteli enerji alması için olağanüstü bir çabayla çalışmalarımıza devam ediyor, kayıt dışı kullanımla mücadele ediyoruz” denildi. Kayıt dışı kullanıma bağlı olarak her geçen gün enerji çekişinin artmasının hem şebekeye hem de milli ekonomiye ciddi zararlar verdiği belirtilen açıklamada, Kızıltepe ve Derik’teki kaçak tüketim vurgusu dikkat çekti. Mardinli tarımsal sulama aboneleri üç kat fazla elektrik harcıyor Tarımsal sulamanın etkisi ile elektrik tüketiminde astronomik artış gerçekleştiğine ilişkin örnek tüketim verisi paylaşan Dicle Elektrik yetkilileri, “Mardin’de 272 bin aktif abone bulunuyor ve aboneler sulama dönemi öncesi bir günde yaklaşık 5.4 milyon KWh elektrik harcıyor. Sayıları 7 bin olan Mardinli tarımsal sulama abonesi, toplam abone sayısı içinde yaklaşık yüzde 2.5’luk bir kesimi oluşturuyor. Söz konusu 7 bin tarımsal sulama abonesinin sulamanın başlaması ile birlikte günlük tüketim miktarının 18 milyon KWh’ın üzerine çıktığını görüyoruz. Diğer bir tabirle Mardinli tarımsal sulama aboneleri, ildeki diğer abone gruplarının üç katına yakın yükseklikte elektrik tüketimi gerçekleştiriyor” ifadelerini kullandı. "Kızıltepe ve Derik’e hiç enerji verilmemesi riski var" Kaçak trafolara karşı da aralıksız mücadele verdiklerini ifade eden Dicle Elektrik yetkilileri, “Yılda 6.5 milyar kWh elektriği, tarlalarını yeraltı suyu ile sulamak için kullanan bölge genelindeki 35 bin abonenin 7 bini aşkın kısmı Mardin’de bulunuyor. Bu abonelerden 5 bin 600’ünün birikmiş olan elektrik borcu ise 10 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Tarımsal sulamanın en yoğun olarak yapıldığı Kızıltepe ve Derik’teki kaçak kullanımın bu şekilde devam etmesi durumunda, bu iki ilçede şebekelerin tamamen çökeceğini ve bu ilçelere enerji verilememe riskini göz önünde bulundurmak gerekir” dedi. Kamuoyunda zaman zaman dile getirilen elektrikteki dalgalanmalara ilişkin de bilgi veren yetkililer, yüksek kayıp kaçak oranı sebebi ile kırsalda enerji dalgalanmalarının başladığına vurgu yaptı. Yetkililer, bu durumun kırsalda yürütülen tüm faaliyetleri sekteye uğrattığının da altını çizdi.